George Soros’un merkezi İngiltere’de bulunan forum sitesi Open Democracy’nin 27 Eylül 2010 tarihli internet sayfasında, AKP iktidarına aleni destek beyan edildi. R.Scott Appleby imzalı yazıda, “Dinî Topluluklarla Diyalog, Dünyanın Her Yerinde Demokrasiyi, İnsan Haklarını ve Dinî Özgürlüğü Geliştirmenin Yollarından Biridir” başlığı kullanıldı.
Yazıda, Chicago Küresel İlişkiler Konseyinin “Yurt Dışındaki Dinî Topluluklarla Diyalog Kurmak: ABD’nin Yeni Dış Politika Zorunluluğu” adlı raporundan bazı ifadelere yer verildi ve Amerikan sivil toplum kuruluşlarına, yüksek öğrenim kurumları ve iş dünyasına, dünyanın seçkin dinî topluluklarıyla sıkı ilişki içinde olma çağrısı yapıldığı hatırlatıldı.
Yazıda şöyle denildi: “Dinî gruplarla ortak çıkarlar çerçevesinde iş birliği yapmanın demokrasiyi geliştirmek ve küresel refahı artırmak için gerekli bir unsur olduğu yönündeki tezimiz ABD ve Avrupalıların çoğunu şaşırtacaktır.
Bugün dünyada laiklerle dinî güçler arasında bir rekabete tanıklık ediyoruz. Her iki tarafta da köktenciler var. Günümüz Orta Doğu’sunun eksen ülkesi olarak görülen Türkiye’de de durum bundan ibaret. İslamlaşan ve demokratikleşen diğer ülkeler için bir örnek teşkil ediyor. Dinî azınlıklara tam olarak hak verildiğinde emsalsiz bir dinî özgürlük rejimine dönüşme ihtimali var.
Müslüman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki iktidardaki AKP, şeffaf, etkili ve dürüst bir yönetimle yandaşçılık, yetersizlik ve yolsuzluğun iktidar partilerinin ayrılmaz bir parçası olmadığını gösterdi. Türkiye’de köktenciler genellikle laiklik yanlıları arasından çıkarken, Erdoğan ile özdeşleştirilen ılımlı İslamcılar ise hoşgörü ve şeffaflığı savunuyor.”
Yazıda, Güneş Murat Tezcür’ün “Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na ait olan topraklarda bir yumuşak güç devrimi yolda” ifadelerine de yer verildi.
Yazının son bölümü ise, “ABD üniversiteleri ve gençlik hareketleri, vakıfları ve iş çevreleri kiminle diyalog kurmalı? Hangi amaçlarla?” sorusu ile bitiyor.
Bilindiği gibi ABD’nin uluslararası faaliyet gösteren bütün sözde sivil toplum kuruluşları CIA’nın yan kuruluşları konumundadır. Dolayısıyla yazıda, CIA’nın Türkiye’deki cemaat ve tarikatlar ile doğrudan ilişki kurması istenmiş oluyor.
Diğer taraftan, ANKA’nın haberine göre Van Akdamar Kilisesi’nde yapılan ayinin ardından, Türkiye’deki kültür varlığı statüsündeki kiliselerde ayin yapmak isteyenlerin başvuruları arttı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da “bakanlıktan izin alma şartı” nı kaldırarak yurdun çeşitli bölgelerindeki 16 kilisenin kapılarını Hıristiyan cemaatlere açtı.
Yani Hıristiyanlar için gerçekten dini özgürlükler genişletiliyor.
Yine, Soros’un sitesinde AKP’nin hoşgörüsünden ve şeffaflığından bahsedilirken, bir Emniyet Müdürü, yazdığı kitaptan dolayı tutuklanabiliyor.
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Acaba o kitabın yazarı mı tutuklanmıştır, kitap mı tutuklanmıştır” diye soruyor.
CHP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli de “Önümüzdeki süreçte parlamentoda hukuk dışı tutuklamalar, gözaltı bekleyebilirsiniz” diyor.
Gazeteci Nedim Şener ise “Bertaraf Yasası” adını verdiği karapara aklama ve terörün finansmanıyla mücadeleye dönük yasa değişikliği ile “Terörü finanse ettiği iddia edilen kişi ve kurumların’malları bir maliye denetim elemanının isteğiyle dondurulabilecek. Mahkeme kararı olmaksızın..” tespitinde bulunuyor.
Kısacası, Türkiye, CIA kaynaklı ama Sovyet rejimini hatırlatan uygulamalarla karşıya kalabilir.
Yazıda, Chicago Küresel İlişkiler Konseyinin “Yurt Dışındaki Dinî Topluluklarla Diyalog Kurmak: ABD’nin Yeni Dış Politika Zorunluluğu” adlı raporundan bazı ifadelere yer verildi ve Amerikan sivil toplum kuruluşlarına, yüksek öğrenim kurumları ve iş dünyasına, dünyanın seçkin dinî topluluklarıyla sıkı ilişki içinde olma çağrısı yapıldığı hatırlatıldı.
Yazıda şöyle denildi: “Dinî gruplarla ortak çıkarlar çerçevesinde iş birliği yapmanın demokrasiyi geliştirmek ve küresel refahı artırmak için gerekli bir unsur olduğu yönündeki tezimiz ABD ve Avrupalıların çoğunu şaşırtacaktır.
Bugün dünyada laiklerle dinî güçler arasında bir rekabete tanıklık ediyoruz. Her iki tarafta da köktenciler var. Günümüz Orta Doğu’sunun eksen ülkesi olarak görülen Türkiye’de de durum bundan ibaret. İslamlaşan ve demokratikleşen diğer ülkeler için bir örnek teşkil ediyor. Dinî azınlıklara tam olarak hak verildiğinde emsalsiz bir dinî özgürlük rejimine dönüşme ihtimali var.
Müslüman Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki iktidardaki AKP, şeffaf, etkili ve dürüst bir yönetimle yandaşçılık, yetersizlik ve yolsuzluğun iktidar partilerinin ayrılmaz bir parçası olmadığını gösterdi. Türkiye’de köktenciler genellikle laiklik yanlıları arasından çıkarken, Erdoğan ile özdeşleştirilen ılımlı İslamcılar ise hoşgörü ve şeffaflığı savunuyor.”
Yazıda, Güneş Murat Tezcür’ün “Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’na ait olan topraklarda bir yumuşak güç devrimi yolda” ifadelerine de yer verildi.
Yazının son bölümü ise, “ABD üniversiteleri ve gençlik hareketleri, vakıfları ve iş çevreleri kiminle diyalog kurmalı? Hangi amaçlarla?” sorusu ile bitiyor.
Bilindiği gibi ABD’nin uluslararası faaliyet gösteren bütün sözde sivil toplum kuruluşları CIA’nın yan kuruluşları konumundadır. Dolayısıyla yazıda, CIA’nın Türkiye’deki cemaat ve tarikatlar ile doğrudan ilişki kurması istenmiş oluyor.
Diğer taraftan, ANKA’nın haberine göre Van Akdamar Kilisesi’nde yapılan ayinin ardından, Türkiye’deki kültür varlığı statüsündeki kiliselerde ayin yapmak isteyenlerin başvuruları arttı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da “bakanlıktan izin alma şartı” nı kaldırarak yurdun çeşitli bölgelerindeki 16 kilisenin kapılarını Hıristiyan cemaatlere açtı.
Yani Hıristiyanlar için gerçekten dini özgürlükler genişletiliyor.
Yine, Soros’un sitesinde AKP’nin hoşgörüsünden ve şeffaflığından bahsedilirken, bir Emniyet Müdürü, yazdığı kitaptan dolayı tutuklanabiliyor.
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Acaba o kitabın yazarı mı tutuklanmıştır, kitap mı tutuklanmıştır” diye soruyor.
CHP Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli de “Önümüzdeki süreçte parlamentoda hukuk dışı tutuklamalar, gözaltı bekleyebilirsiniz” diyor.
Gazeteci Nedim Şener ise “Bertaraf Yasası” adını verdiği karapara aklama ve terörün finansmanıyla mücadeleye dönük yasa değişikliği ile “Terörü finanse ettiği iddia edilen kişi ve kurumların’malları bir maliye denetim elemanının isteğiyle dondurulabilecek. Mahkeme kararı olmaksızın..” tespitinde bulunuyor.
Kısacası, Türkiye, CIA kaynaklı ama Sovyet rejimini hatırlatan uygulamalarla karşıya kalabilir.
Arslan BULUT-30/9/2010
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."