Cumhuriyet Gazetesinin üzerimizde ki güveninin yıllar içerisinde nasıl yitip gittiğini,hepiniz hissetmişsinizdir.İşte Yılmaz DİKBAŞ'ın bu yazısı bu yitişin nedenlerini gözler önüne serer nitelikte.Bu soruların hepsi cevaplandırılmalı.Özellikle Kalplerimizin tacı İlhan Selçuk bir kadının üzerinde (bence altında) çöküp kalmadan. Cevaplandırılmalı ki bu sapılan gaflet ve dalaletten acilen dönülmeli.Cumhuriyet gazetesi gibi köktü bir kurum hakettiği saygın yerini almalı.
Bu böyle gitmez.
Ama yinede söylüyorum.
Bunların hiç biri suç değil.Bu telefon konuşmalarından dolayı insanlar içeride tutulamaz.Konuşmaların deşifre olması biz okurlar için iyi ama suç değil.
BALBAY ÇIKACAK YİNE YAZACAK!
Davayla ilgili üç ayrı iddianame hazırlanmıştır. Birincisi 2455, ikincisi 1972, üçüncüsü de 1454 sayfadır.
Ben, ikinci iddianamenin tamamını İnternetten indirerek okudum, notlar aldım.
İkinci iddianamede kanıt olar ak başlıca iki tür kaynak bulunmaktadır. Birincisi, sanıklar ın telefon konuşmalar ının çözümleridir. Hiçbir sanık, kendisiyle ilgili bu telefon konuşmalar ının çözümlerini reddetmemiş, inkâr etmemiştir.
İkinci iddianamenin kanıt olar ak ortaya koyduğu ikinci kaynak, Cumhuriyet gazetesi yazar ı Mustafa Balbay’ın günlükleridir. Mustafa Balbay, bu günlüklerde yazılı olanlar ın kendisine ait olmadığını söylememiştir. Mustafa Balbay’ın itirazı, bunlar ‘günlük’ değil, bir gazetecinin ‘notlar ıdır’ bağlamında olmuştur.
İster ‘günlük’ deyin, isterseniz ‘notlar ’, Mustafa Balbay’ın iddianamede yer alan yazılar ının var lığını ve doğruluğunu kabul etmek durumundayız.
Her ne kadar Mustafa Balbay’ın yandaşlar ı, tutuklama sonrası, ‘Balbay Çıkacak Yine Yazacak’ kampanyası yürütmüşlerse de, Balbay dışar ı çıkmadan Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başlamış, iyi de yapmıştır.
Mustafa Balbay, kendisinin bir gazetecinin ‘notlar ı’ dediği, ikinci iddianamedeki günlüklerinde yazılı notlar ın bir bölümünü derleyerek, Cumhuriyet gazetesinde yirmi günü aşkın bir süre, ‘Gerilimli Yıllar ’ başlığı altında yayınladı.
Şimdi ben de, Mustafa Balbay’ın ikinci iddianamede yer alan, kendisinin reddetmediği telefon konuşmalar ının bir bölümünü ve yine ikinci iddianamede yer alan günlüklerinden bazı alıntılar ı sizlere aktar acağım. Bunlar , Mustafa Balbay’ın yirmi günü aşkın süren ‘Gerilimli Yıllar ’ başlıklı yazı dizisinde değinmediği bölümler olacaktır.
Tape: 1832
Tar ih: 14.02.2008 günü saat 12.59
İlhan Selçuk ile İbrahim Yıldız ar asındaki telefon görüşmesi.
Bu görüşmede, düşünülen bir oluşumun başına İlhan Selçuk’un getirilmesini öneren bazı önemli kişilerin bulunduğu konuşuluyor.
İlhan Selçuk, medyadaki dört televizyon kanalının; Tuncay Özkan’ın Kanal Türk’ü, Türk Metal Sendikası’nın ART’si, Kanal B ve Doğu Perinçek’in Ulusal Kanal’ı bir ar aya getirebilme olasılığından söz eder, ama sonra şu kaygısını dile getirir.
İlhan Selçuk- Yav bide şey var , bilemiyorsun ki yani, Doğu yar ın öbür gün ne yapar , bilebiliyor musun?
İbrahim Yıldız- Evet, Doğu’ya güvenilmez ama…
Sonra başka konuya girerler.
İbrahim Yıldız- Balbay şimdi Büyükelçinin masasında şar ap içiyor abi, bakalım oradan ne çıkacak, dar bir toplantı.
İlhan Selçuk- Bu Balbay gemi azıya aldı, buna bir şey düşünmek lazım, yok efendim konaklar alıyor, otomobiller alıyor, şar ap içiyor…
Önce bir soru soralım.
İlhan Selçuk ve İbrahim Yıldız, neden Doğu Perinçek’e güvenmiyorlar ?
Doğu Perinçek Cumhuriyet Devrimleri tamamlansın diye direttiği, ABD-AB Emperyalizmine kar şı çıktığı, NATO’ya hayır deyip İncirlik’teki ABD üssünün hemen kapatılmasını dayattığı, özelleştirmeye ve gümrük birliğine son verilmesini istediği, eline bayrağımızı alıp Hıristiyan AB’nin göbeğinde kurulu mahkemede Ermeni soykırım yalanlar ını yabancı ülkelerin ar şivlerinden bulup çıkar dığı belgelerle çürüttüğü ve Atatürk’ün Bütün Eserleri’ni bilimsel bir kurula hazırlatıp 21 cilt halinde yayımlattığı için mi güvenilir bulmuyorlar ?
İlhan Selçuk ve İbrahim Yıldız bu sorumuza tez elden yanıt vermek zorundadırlar . Onlar ın vereceği yanıtı, Cumhuriyet okurlar ına duyurmak da Mustafa Balbay’ın görevi olmalıdır.
Mustafa Balbay’ın içtiği şar apla ilgili değilim.
Ama, İlhan Abi’sini bile rahatsız ettiği belli olan, bu alınan konaklar ve otomobiller sorununa Mustafa Balbay’ın bir açıklık getirmesi gerekmiyor mu?
Tape: 7728
Tar ih: 25.06.2008 günü saat 20.45
Tuncay Özkan, telefonda Yaşar Okuyan ile konuşuyor. Cumhuriyet gazetesinin Ankar a bürosunun açılışına davet edilmeyen Tuncay Özkan’ın öfkeli olduğu anlaşılıyor.
Tuncay Özkan- Ben de açtım İbrahim Yıldız’a, dedim ki, biz dedim o yeri biliyorsun ben unuttum…Dedim ayıp mı ettik İlhan Selçuk dedim bize haber gönderince orda 7,5 milyar par a şeye, o mimar ar kadaşa verip, 7,5 milyar par amızı hibe ettik hemen çıktık, onun için mi bizi çağırmadınız…
Yaşar Okuyan- (Mustafa Balbay’ı kastederek) Mustafa’nın bok yemeleri abi…
Tuncay Özkan- Tabi aynen o da Vallahi billahi dedi, çok büyük terbiyesizlik yaptık, böyle bir şey olur mu dedim, kar ısı dedim AKP’ye hizmet vermeye devam etsin kendisi de dolar lar ın hakkını vesin Özbeğe (Mustafa Özbek’e) dedim…Ona bir şey demiyorum dedim, bizi çağırmadı puşt ya, o….u çocuğu ya…
Küfürleri dikkate almıyorum.
Ama şu sorular ın yanıtlar ını Mustafa Balbay’ın okuyucular ına açıklaması gerektiğine inanıyorum:
· Kar ısının AKP’ye hizmet ettiği doğru mudur?
· Mustafa Özbek’ten ne kadar dolar almıştır, hangi hizmetler kar şılığı almıştır, aldığı dolar lar ın hakkını vermemiş midir?
· Tuncay Özkan’ın verdiğini söylediği 7,5 milyar lira, hangi amaçla hibe edilmiştir?
Mustafa Balbay’ın 2005 tar ihli siyah ajandasından:
Tar ih: 11 Mar t 2005 Cuma
“Emre tasmayı geçirmiş İlhan Selçuk’a dolaştırıyor fino köpeği gibi.”
Adı geçen Emre, Cumhuriyet gazetesi yazar ı ve Yayın Kurulu Başkan Yar dımcısı Prof. Dr. Emre Kongar ’dır.
Yalnız Mustafa Balbay değil, tüm Cumhuriyet gazetesi yazar lar ı İlhan Selçuk’a, ‘İlhan Abi’ der, saygı gösterirler.
Nasıl oluyor da Mustafa Balbay, abisi İlhan Selçuk’u fino köpeğine benzetiyor?
Her Cumhuriyet gazetesi okuru çok iyi bilir ki, gazetede ipler İlhan Selçuk’un elindedir.
Peki, nasıl oluyor da Emre Kongar , tutup İlhan Selçuk’a tasma geçirebiliyor?
Cumhuriyet okurlar ının bilmediği, gazete içinde başka tür ilişkiler mi var ?
Bunlar ı Mustafa Balbay’ın okuyucular ına açıklaması gerekmiyor mu?
Tape No: 7679
Tar ih: 25.05.2008 günü saat 22.10
Telefon konuşması Tuncay Özkan ile Ayla Y… ar asında geçiyor.
Kanal Türk televizyonunun sahibiyken, türban-irtica-laiklik ekseninde AKP’ye ve dinci kesime sürekli saldıran Tuncay Özkan, en sadık yandaşlar ını bile şaşırtan bir girişimle, kanalını bir dinci gruba satmış, BİZ TV’de yeni yayın hayatına başlamıştır.
Tuncay Özkan, işte bu konuyla ilgili Ayla Y… ile konuşmaktadır.
Tuncay Özkan- O Mustafa Balbay’ın da zamanı gelince ağzının ortasına sıçacam da. Şimdi bi şey yapmıyorum, eşşeoğlu eşek. Mustafa Özbek’ten par alar ı alıp taymak kolay, it oğlu it. İt oğlu it, hadi sok bakalım elini taşın altına da göreyim seni.
Ayla- Ha, Konya Selçuk Üniversitesi’nde neler ettiği her şey ortadaydı, çamur atmak kolay, böyle bir tercihle sıkıştırınca kim ne yapacak dedim ben de.
Tuncay Özkan- Cumhuriyet gazetesi 2 kez iflas etti, 2 kez. İflas masasında maaşlar ımızı bıraktık. Cumhuriyet gazetesi hisselerinin yüzde 60’ını 3 tane adama sattı. Adamlar dan bi tanesi Mafya. Benimle dalga mı geçiyorlar . Efendim Turgay Ciner’e niye satmamışım. Çok güzel, lan Bugün gazetesini…satan Turgay Ciner değil mi? Ya şimdi bana küfür ettirecekler, ya hepsinin aklı çok iyi çalışıyor ya tek biz geri zekâlıyız.
Yine küfürleri bir yana bırakalım.
Ama şu sorular ın yanıtlar ını Mustafa Balbay’dan bekleyelim.
· Mustafa Özbek’ten ne kadar par a aldınız ve neden ‘taydınız’?
· Konya Selçuk Üniversitesi’nde neler yaptınız, niçin birilerine çamur attığınız iddia ediliyor?
· Cumhuriyet gazetesinin hisselerinin yüzde altmışının, bir tar ihte, üç kişiye satıldığı, bunlar dan birinin Mafya olduğu doğru mu? Mafya olar ak nitelenen kişi kim? Sizler, Cumhuriyet okurlar ına sürekli olar ak ‘Cumhuriyet gazetesi okurlar ının gazetesidir, medyada bir eşi benzeri yoktur, çünkü patronu yoktur’ deyip durmadınız mı? İflaslar ı ve gazetenin hisselerinin kimlere satılmış olduğunu okuyucular ınızdan niçin sakladınız?
Mustafa Balbay’ın 9 Ocak 2004 tar ihli notu.
“9 Ocak Cuma günü Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker Başbuğ’la görüşme”.
Mustafa Balbay- Efendim konu Kıbrıs, ulusal güvenliğimiz açısından da önemli bir konu. İç politikayla ilgili bir yasa çalışmasında sizin görüşlerinizi alıp manşet yapsak? Haklısınız, biz bu konular da öne çıkmak istemiyoruz diyebilirsiniz. Ama Kıbrıs konusunda öne çıkmayacaksınız da hangi konuda öne çıkacaksınız?
İlker Başbuğ- Mustafa, sen biliyor musun biz aylar dır Kıbrıs’la yatıp Kıbrıs’la kalkıyoruz. Bu konuda kesinlikle kabul edemeyeceğimiz şeyler var . Elbette bizim çok hassas olduğumuz bir konu. Ama biz bunu öne çıkar madan, kamuoyu önünde tar tışmalı hale getirmeden çözmek istiyoruz. Yoksa Kıbrıs’ta bizim kesin çizgilerimiz dışında bir şey yapılmasına izin vermeyiz. Bu konuda bize güvenin yav.
Şimdi burada, yalnız Mustafa Balbay’ı değil, Org. İlker Başbuğ’u da sorgulama hakkım var , kullanıyorum.
Bakın, yukar ıdaki konuşmadan on ay sonra neler olmaya başladı.
· Avrupa Birliği (AB), 6 Ekim 2004 tar ihinde Türkiye ile ilgili üç belge yayınladı. Bunlar dan ‘İlerleme Raporu’nda, Türk limanlar ının Kıbrıs Rum gemilerine açılmasının zorunlu olduğundan söz ediliyordu. AKP Hükümeti, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve Genelkurmay 2. Başkanı İlker Başbuğ’dan tek bir itiraz sesi yükselmedi. Tam tersi, bu kişiler ateşli AB yanlısı demeçler verdiler.[1]
· 29 Ekim 2004 tar ihinde Roma’da, AB Anayasası 25 üye devletin başkanı tar afından imzalandı. 25 imzacıdan biri, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum başkanıydı. Törene katılan Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül de, bu anayasayı kabul ettiklerini gösterir bir belgeyi imzaladılar . Yukar ıda adlar ı geçen üst düzey sivil-asker yöneticilerden yine kar şıt bir söz yükselmedi. Tam tersine, AB’yi öven demeçlerini sürdürdüler.
· 03.12.2004 tar ihinde Avrupa Par lamentosu, Türkiye’ye verdiği raporda şöyle diyordu: “Kıbrıs Cumhuriyeti, AB üye devletlerinden biridir. Türkiye ile müzakerelere başlamak, doğal olar ak Kıbrıs’ın Türkiye tar afından tanınması demektir.” Yukar ıda adlar ı yazılı muhterem zevattan yine bir kar şı ses yükselmedi. AB yanlılığını sürdürdüler.
· 17 Aralık 2004 tar ihinde Brüksel’de yapılan toplantıda Recep Tayyip Erdoğan, ileri sürülen tüm ağır koşullar ı kabul etti. Bunlar ar asında, Kıbrıs’ın Rumlar a teslim edilişi de var dı. Yukar ıda adlar ı yazılı sivil-asker ekselanslar dan yine itiraz eden olmadı. Tam tersi, AB’yi çok daha ateşli bir dille övüp savunmaya başladılar .
Şimdi, Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’a soruyorum:
Hani, nerede kaldı sizin o ‘kesin çizgileriniz’?
Hani, Kıbrıs’la yatıp Kıbrıs’la kalkıyordunuz ve bu konuda kesinlikle kabul edemeyeceğiniz şeyler var dı?
Siz, hem AB yanlısı olup hem de Kıbrıs’ın Rumlar a verilmesine kar şı çıkılamayacağını çok iyi biliyordunuz!
Size güvenilmesini isteyerek, neden Türk halkını bu konuda aldatıp, kandırdınız?
Ve şimdi, müthiş ulusalcı ve çok deneyimli bir gazeteci olduğu söylenen Mustafa Balbay’a soruyorum:
Yukar ıda sıraladığım gelişmeler olurken, neden sık sık görüşme olanağınız bulunan Org. İlker Başbuğ’a, “Efendim, Kıbrıs elden gidiyor! AB’nin hiçbir belgesinde ar tık KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) diye bir var lık yok! Sadece Rumlar ın yönetiminde Kıbrıs Cumhuriyeti var ! Nerede sizin kesin çizgileriniz?” diye sormadınız? Generallerle buluşmalar ınızda, soğuk balık, bol yeşillik, bulgur pilavı yiyip rakı içerken bu sorular aklınız mı gelmedi, yoksa siz de AB yanlısı olduğunuzdan ar tık bu tür sorular ı sormanın yersiz olduğuna mı inandınız?
16 Ocak 2004 tar ihli Mustafa Balbay’ın notlar ından.
İlhan Selçuk, Jandar ma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur ve Mustafa Balbay konuşuyorlar .
Saat: Sabah 9.30-10.40
Genelde AKP iktidar ının eylemleri değerlendiriliyor, AKP iktidar ından kurtulmanın yollar ı görüşülüyor.
İlhan Selçuk- Tabii biz sizinleyiz. Siz bir bütün olar ak hassassınız…Ama sizi bölünmüş göstermek isteyenler var . Bu çok önemli.
Şener Eruygur- Ne dediğinizi çok iyi anlıyorum. Ona dikkat ediyoruz.
İlhan Selçuk- Ben çok şey yaşadım. 9-11 yaşadık. (İlhan Selçuk, 12 Mar t 1971 öncesi yaşadıklar ına gönderme yapıyor-Y.D). Yani öyle bir şey olmasın isterim. Bir kez daha biz yenilen tar afta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum.
Şener Eruygur- Korkunuzu anlıyorum, endişeniz olmasın. Ona dikkat ediyoruz.
İlhan Selçuk- Burada uluslar ar ası dengeler çok öneli. Çok önemli… ABD ne yapar ? Bunlar a destek veriyor.
Şener Eruygur- Anlıyorum. Biz de ona dikkat ediyoruz. Bakıyoruz, şu aşamada öyle görünüyorlar ama, onlar düzeni kim sağlayacak ona bakar . Bizim onlar a, bunlar ın o kadar güçlü olmadığını anlatmamız lazım.
Ülkemizin en dürüst uzman hukukçular ından öğrendiğime dayanar ak yazıyorum. Dar be düşünmek, dar be istemek, dar be ar zu etmek ve hatta dar be tasar lamak yasalar ın önünde suç oluşturmuyor. Dar benin suç sayılabilmesi için, silahlı teşebbüsün bulunması şar t koşuluyor.
Bu nedenle, yukar ıda geçen söyleşinin suç oluşturabileceğini kabul etmiyorum.
Ancak yukar ıdaki söyleşide, dar be tasar lamaktan çok daha ciddi, çok daha sar sıcı bir tablo ortaya çıkıyor.
AKP iktidar ını devirmeyi tasar layan, toplumun geniş kesiminde ulusalcı olar ak bilinen İlhan Selçuk ve Şener Eruygur’un en büyük kaygılar ı, böyle bir girişimde ABD’nin ne diyeceği!
Açıkça anlaşılmıyor mu, dar beyi gerçekleştirseler, onlar ın da patronu yine ABD olacak!
Patron aynı kalacak, hizmetçiler değişecek!
ABD’nin güdümünden çıkmayı akıllar ının ucundan bile geçirmeyenlere Ulusalcı, Kemalist denilebilir mi?
Kemalist olmanın, Cumhuriyet Devrimlerini savunmanın hiç tar tışmasız ön koşulu, anti-emperyalist olmaktır.
Emperyalizmin en büyük odağı ABD’nin patronluğunu kabul edenler, nasıl utanmadan Atatürkçü, Kemalist, Ulusalcı olduklar ını söyleyebiliyor?
Yukar ıdaki görüşmede bulunan Mustafa Balbay, söylenenlere tanık oluyor ama sadece konuşulanlar ı not etmekle yetiniyor. Tek bir söz söylememesi, onun da aynı yolun yolcusu olduğunu göstermiyor mu?
Mustafa Balbay’ın ILSEL.TXT. adlı dosyada yazdıklar ı.
İlhan Selçuk 14 Eylül Pazar akşamı Ankar a’ya geldi…Akşam Kent Otel’e gittim. Baş başa görüştük. ‘Yüzündeki şiş gitmiş’ dedi. İçkiyi azalttığımı söyledim. Sevindi.
İlhan Selçuk- Diyelim ki ben bir gün bir kar ının üzerinde çöküp kaldım, öldüm. O gün ne olacak? Kar ar verin. O gün gazetede herkes bir tar afa gidecektir. Kimi Koç’a, Sabancı’ya gidecektir. Kimi, Çapan’a, zaten gazete içinde adamlar ı var . Benim yaşadıklar ım, tecrübem, en güvenilir olar ak Turgay’ı (Turgay Ciner-Y.D) gösteriyor. Hiç beni aldatmadı. Ne dediysem yaptı. Gözü kar a, dediğini yapıyor. Bana Sabah’ın bilançolar ını gösterdi, hep kârda.
Dilerim, İlhan Selçuk hiç kimsenin üstünde ya da altında çöküp ölmez, sağlıklı ve çok uzun bir süre yaşar .
Ama burada, İlhan Selçuk’un dile getirdiği, göz ar dı edemeyeceğimiz bir kaygısı var . Ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesinde olacaklar dan kaygılı. Gazetenin Koç, Sabancı ve Çapan ar asında yalpalayacağını söylüyor.
Peki, yıllar ca okuyucular ına Cumhuriyet gazetesi okurlar ın gazetesidir diye yazıp durmadı mı, İlhan Selçuk?
Bir de, öldüğünde ortaya çıkma ihtimali olan kar gaşayı önlemek için yaptığı öneriye bakınız: Turgay Ciner’e güveniniz, diyor. Cumhuriyet okurlar ına güvenin, onlar ne yapar eder gazeteyi yaşatacak yol ve yöntemi bulur, demiyor, diyemiyor!
Mustafa Balbay da, büyük sermayenin kucağına düşmekten başka bir seçeneğimiz yok mu, diye sormuyor!
Ve tüm bu kaygılar , olasılıklar okurlar dan gizleniyor. Gerçeklerle bağdaşmayan görüntüler verilerek okurlar aldatılıp uyutuluyor…
Mustafa Balbay’ın, GUNMAR05.TXT adlı dosyasının içinde, “İS’nin 21-25 Mar t Ankar a Ziyar eti” başlığı altında yazdıklar ı.
İlhan Selçuk 21 Mar t gecesi saat 23.00 sıralar ında Ankar a’ya kar ayoluyla geldi. Telefonla yolda konuştuk, haberler iyi, otelde konuşalım dedi. 23.30 sıralar ında odadan konuştuk.
KOÇ iki temsilcisini göndermiş, Hakan Görür, Bülent Özaydınlı ve bir kişi daha.
“İlhan Abi, biz görevli geldik…her türlü desteği veriyoruz. İki milyon dolar lık destek…Bunu reklam avansı olar ak veriyoruz…İşbirliğini sürdürmek istiyoruz.”
İlhan Selçuk çok sevinçli, “Yırttık Balbay, bu iş tamam, haydi hayırlısı” dedi.
Okurlar ı tar afından Devrimci, Atatürkçü, Aydınlanmacı olar ak bilinen İlhan Selçuk, Türkiye’de sermayenin en önde gelen temsilcisi Rahmi Koç’tan, reklam avansı olar ak iki milyon dolar destek alınca, ‘Yırttık Balbay!’ diye sevinç çığlıklar ı atıyor.
İlhan Selçuk’un destek aldığı Rahmi Koç, yalnız bizdeki sermayenin önde gelen temsilcisi değil, başka unvanlar ı da var .
Bakın, Rahmi Koç gerçekten kim.
Küresel emperyalizmin ana örgütü olan CFR’nin üyesi.[2]
Rahmi Koç, dünyayı yönetmek için kurulmuş üç gizli örgütten biri olan Bilderberg Grubu’nun da üyesi.
Hemen söyleyeyim, CFR ve Bilderberg’in üst düzey yöneticilerinin tamamına yakını Siyonist’tir.
İlhan Selçuk’a iki milyon dolar destek vererek işbirliğini sürdürmek isteyen Rahmi Koç, İstanbul Heybeliada’da Rum Ruhban Okulu’nun açılmasını önermiş, şunlar ı söylemiştir:[3]
“Biz ne dersek diyelim, Fener Rum Patriği Bar tholmeus’u tüm dünya ekümenik olar ak tanıyor. Ben de Patriği, Papa ile bir tutuyorum, Papa İtalya’ya ne getiriyorsa, Patrik de Türkiye’ye onu getirebilir.”
Rahmi Koç, açıkça, ekümenik unvanlı Fener Rum Patriği liderliğinde İstanbul’da bir Ortodoks Din Devleti kurulmasını öneriyor.
Peki, bütün bunlar ı İlhan Selçuk bilmiyor olabilir mi?
CFR ve Bilderberg üyesi, İstanbul’da bir Ortodoks din devleti kurulması yanlısı Rahmi Koç’tan, iki milyon dolar destek alınca sevinç çığlıklar ı atan İlhan Selçuk, anti-emperyalist olabilir mi? Atatürkçü olabilir mi? Ulusalcı olabilir mi?
Bu sorular ın yanıtlar ını da Mustafa Balbay’dan talep etme hakkımız yok mu?
28 Temmuz 2009