6 Temmuz 2009 Pazartesi
DÜNYA SİLAH TİCARETİNİN %30 YAHUDİLERİN ELİNDE/%10 SA İSRAİL'Lİ:ABRAHAM BURG
Bu yazıyı çok dikkatli okuyun.
Biz söylersek anlaşılmıyor. İsrail’i İsrail’in en yüksek mertebelerine gelmiş, içinde insanlık onuru olan ferdinden okuyun.
Belki o zaman coğrafyamızda ve ülkemizde olan biteni anlamanız kolaylaşır.
Unutmayın:
Emperyalizm=Siyonizm
Emperyalizmin coğrafyamız ayağı İSRAİL’dir.
Türkiye’de at koşturan,kargaşa çıkaran,halkı ayrıştıran,terörü destekleyen,faili meçhul cinayetler işleyen ve işleten,entrikalar ve ayak oyunlarıyla kendine yakın kişileri iktidar yapan ve ülkemizi iliklerine kadar sömüren mossad-cia dır.
Ama bu kan emicilerin yaptıklarından rahatsız olan gerçek evrensel entelektüel aydınları da var. İşte ABRAHAM BURG böyle biri.
Bizim aydın geçinen satılık zibidiler kendi ülkelerine ihanet ederken emperyalizmden nemalanıyor. Gerçek aydınlar ise emperyalist katiller kendi ülkeleri, soydaşları olmasına rağmen savaş açabiliyor. Aydın olmak budur işte.
ABRAHAM BURG: İSRAİL BİR ŞEYTANDIR!
Knesset’in eski başkanı Abraham Burg, Tel Aviv’de düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmasında İsrail’i ırkçı ve faşist uygulamaları nedeniyle şeytana benzetti.
Hamza Muhammed / TİMETURK
Knesset’in eski başkanı Abraham Burg, Dün İsrail Sikui Kurumunun “Kaygılar Konumlar ve Çatışmaya Etkisi” ismiyle düzenlediği konferansta yaptığı konuşmasında İsrail’i ırkçı ve faşist uygulamaları nedeniyle şeytana benzetti.
İsrail’in yargı organı Knesset’in eski başkanı ve Hitler’i Yenmek isimli; İsrail’de büyük eleştirilere yol açan kitabın yazarı Abraham Burg, İsrail’i ırkçılık ve faşizmle suçladı. Burg, İsrail’in kendisinden başkalarına gösterdiği tavrını da İsrail topluluğu anısına ve kendilerine verdikleri söze ihanet olarak değerlendirdi.
Galilee Şehri’ndeki Misgav’daki konuşması esnasında Burg İsrail’in Yahudi meselesini çözmeye kalktığını ancak hala geçmişe takılıp kaldığını, diğerleriyle ilişkilerini İsraillilerin çevrelerinden korkuları üzerine ve sanki 19. yüzyılda Avrupa’da yaşıyormuşçasına kurduğunu açıkladı.
İçişleri bakanlığı, Knesset başkanlığı gibi prestijli konumlarda görev yapmış olan Burg, İsrail’in Yahudilerin topraksız halk olduğu ve halkı olmayan toprak istediği görüşü üzerine yaşadığını ifade etti.
TARİHİ KAYGILAR
Burg, Benyamin Netanyahu’nun sonunda kendisinden öncekiler; Ariel Şaron, Ehut Olmert ve İshak Rabin gibi bahsedilen stratejide bir hatayı teşhis ettiğine işaret ettikten sonra şöyle devam etti; “Siyonistler Filistin’in bir seçenek olduğuna inandı ve Yahudilerin büyük kısmı Avrupa’dan Amerika’ya göç etti. Sonra da ülke Yahudiler için kaygılarını dile getirdikleri ve sığındıkları bir yer haline geldi. Gerçeğini de özünü de değiştirmedi”.
Burg, İsrailli politikaların tarihi ve güncel kaygılardan kaynaklandığını, İsrail’in felaket (Nekbe) karşılığında felaket şoklar yarışmasının öncülüğünü yaptığını vurgulayarak bunun da eski hükümet başkanı Menachem Begin’e kabaca Beyrut’u bombalaması hakkında sorulduğunda “kendimi Hitler’in hendeğini bombalar gibi hissediyorum” dediğini hatırlattı.
Burg, Oslo Anlaşmasının başta halkın çoğunluğunun desteklemesine karşın çatışma gayrimenkul çatışması olmadığı halde müzakerelere gayrimenkul anlaşması gibi bakılması ve bunun gibi başka nedenlerle başarısız kaldığını belirtti. Ardından da şöyle dedi; “gerek zorla gerek gönüllü olsun müzakerelerin bir sonraki turunun her iki tarafın da şoklarıyla, kaygılarıyla ve haklı acılarıyla diğer tarafı tanıyarak başlaması gerekir”.
Burg, orada bazılarından Siyonizm’in sorumlu tutulduğu Filistinli gerçek acıların varlığına ve bu acıların inkar edilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Burg şöyle dedi; “Siyasi ihtiyaçlar için Yahudi şokunun kullanıldığı bir ülkede yaşamak gayem değil. Bugünkü İsrail siyasetleri Yahudi topluluğu anısına ve başkalarına kendilerine davranıldığı gibi davranmayacaklarına dair verdikleri söze ihanettir”.
IRKÇI VE FAŞİST
Abraham Burg, İsrail’in tüm vatandaşlarının devleti olması gerektiğine, Yahudi karakterinin demokrasi sıfatını yıkmasının akıl dışı bir durum olduğuna işaret etti.
Burg şöyle devam etti; “ırkçılık, faşizm ve radikal milliyetçilik İsrail’i egemenliği altına almış durumdadır ve demokrasi sıfatını inkar etmektedir. Bu nedenle şokun tekelleştirilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir ve felaketin sadece Yahudilerin değil aksine ister İsrail’de ister Darfur’da olsun diğerlerinin de başına gelmemesi için çalışmalıyız”.
Burg kendisini İsrail’in şeytanlığıyla suçlayanlara da; “şeytan, ülkenin içinde ırkçılık, ayrımcılık ve faşistlik yapmaya çalışmaktadır. Kirli çamaşırlarımızı ortaya sermemizde bir sorun yok. Bunu yapmazsak yıkama tamamlanmaz ve kirlilik durumu ile pis kokuya maruz kalırız”.
Burg ayrıca “otur ve hiçbir şey yapma” ideolojisinin yayılması gölgesinde İsrailli yalan sanatının parladığını, her şeyin güzel ve parlak olduğu iddialarının hakikatin görünmesini engelleyemeyeceğini bu hakikatin de dünyadaki silah tüccarlarının %30’unun Yahudi, bunların %10’unun da İsrailli olduğunu söyledi. Avraham Burg, bunun sözü edilen şeytanın işi olduğuna işaret ederek; “orada iyi şeyler de kötü de şeyler var” dedi.
KÜSTAHLIK
İsrailli pilotların seneler önce F-16 uçaklarıyla Auschwitz Nazi Toplama kampının kalıntıları üzerinde uçuşlar yapmasının kibirlilik ve İsrail küstahlığından başka bir şey olmadığını söyledi. Bu küstahlığın kendilerini Lübnan ve Gazze’ye boyun eğdirme girişiminde kendilerine başarısızlık getirdiğine dikkat çeken Burg; “hiçbir uçak güven, saygı kazanılmasını ve başkalarının tanınmasını sağlayamaz” dedi.
Avraham Burg 2007 yılında yayınlanan “Hitler’i Yenmek” isimli kitabı nedeniyle geniş çaplı İsrailli eleştirilere maruz kalmaktadır. Burg kitabında şöyle demişti; “Yahudilerden bir kısmının kurtulması felaketin gördüğü mucizede saklı değil. Aksine diğer taraftan insani çevreler onların ve insanlığın onurunun kurtulmasında ortak oldu. Acaba bizim de Nablus’ta ya da Sahnin’deki Filistinlilerle ilişkimizde böyle çevreler var mı?”.
AKP'NİN GİZLİ SAKLI/ENTRİKASIZ İŞİ YOK
Bakın eski haberlere bir göz atalım ve gündemde olan çok önemli bir konu hakkında bir görüş sahibi olalım. Eski Cumhur Başkanımız Ahmet Nejdet SEZER’in emekliliğinden sonra her şeyin ne kadar karıştığını, allak bullak olduğunu hepimiz gördük. Şimdi ise SEZER’in engellediği her şey yapılıyor. Neden? Dersiniz.
Gizli hesaplar, entrikalarlarla dolu bir siyaset güden AKP’nin amacı nedir?
Felsefem şu: Hayat AYRINTILARDA SAKLIDIR. Geneli herkes bilir.
Genel bilgi bazen bazı şeyleri saklamak içinde ortaya atılır.Fakat ayrıntılarda gizli olanlar hiçbir zaman gizlenemez.Doğru bir analizle gerçekler anlaşılabilri.
Hayal kurmak istemiyorsak AYRINTILARA bakmalıyız.
Buyurun ayrıntılara birlikte bakalım.
YENİ MÜSTEŞAR KİM OLACAK?
Dışişleri Müsteşarı Ertuğrul Apakan Newyork'taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'ne atandı. Apakan'dan boşalan Müsteşarlık için Ortadoğu'dan sorumlu Müsteşar Yardımcısı Feridun Sinirlioğlu'nun yanı sıra bir diğer müsteşar yardımcısı Ecvet Tezcan'ın adı geçiyor. Tezcan'ın önemli bir özelliği Barzani destekçisi olması.
Dışişleri Bakanlığı'nda Müsteşarlık başta olmak üzere üst düzey kadrolarda görev değişiklikleri gündemde. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan New York'taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği'ne atandı. Bakanlar Kurulu tarafından 29 Haziran'da alınan karar Abdullah Gül'ün onaylamasının ardından Resmi Gazete'de yayımlandı.
Apakan'dan boşalan müsteşarlığa kimin getirileceği Ankara'da tartışılıyor. Müsteşarlık görevi için Ortadoğu'dan sorumlu Müsteşar Yardımcısı Feridun Sinirlioğlu'nun yanı sıra bir diğer müsteşar yardımcısı Ecvet Tezcan'ın adı geçiyor. Tezcan'ın Barzani ile iyi ilişkiler içinde olması dikkat çekiyor. Tezcan, Dışişleri Bakanlığı İstihbarat Dairesi Başkanı olduğu dönemde başkanlık ettiği bir heyetle birlikte Barzani'yi ziyaret etmiş ve Barzani'ye övgüler düzmüştü.
Tezcan 24 Mayıs 2003 tarihinde Barzani'yle yaptığı görüşmede şöyle konuşmuştu:
"Hakikaten övgüyle ifade edildiği gibi Irak'ın bu bölgesinde 11 yıldır ve onun liderliğinde özgürlük ve demokrasi yaşanıyordu. KDP'nin bu tecrübesiyle çok iyi katkılarda bulunacağını ve Irak'taki diğer bütün insanlarıyla birlikte yeni bir Irak kuracağını biliyor ve bekliyoruz".
Tezcan daha önce müsteşar yardımcılığı görevine atanmak istenmiş ancak dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer veto etmişti. Tezcan, Abdullah Gül'ün göreve gelmesinden sonra geçen yıl müsteşar yardımcısı yapıldı. Tezcan'ın adı 2006 yılında Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği için de geçmişti.
AKP'nin üst düzey göreve atamak istediği bir başka kişi de Abdullah Gül'ün yakın arkadaşı Fehmi Koru'nun kardeşi Naci Koru. Naci Koru personel ve idari atamalardan sorumlu Müsteşar Yardımcısı yapılmak isteniyor.
SEZER'İN TAVRI MGK'YI KİLİTLEDİ
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Büyükelçi Yiğit Alpogan'ın boşaltacağı MGK Genel Sekreterliği'ne yapılacak atamaya onay vermemesi, MGK Genel Sekreterliği'nin üç yıl sonra "vekaleten de olsa" yeniden askere teslim edilmesini gündeme getirdi.
YENİ ŞAFAK İNTERNET
Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesindeki habere göre, Hükümet MGK Genel Sekreterliğine Varşova Büyükelçisi Ecvet Tezcan'ı atamak istiyor. Ancak Cumhurbaşkanı Sezer bu isme karşı çıkıyor. Sebebi ise, Tezcan'ın 1997 yılında vefat eden ve Aydınlar Ocağı ile yakın ilişki içinde olduğu bilinen kayınpederi Prof.Dr.Ayhan Songar nedeniyle, bu isme karşı çıktı. Sezer'in, MGK Genel Sekreterliği'ne Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik'in getirilmesi önerisini de, hükümet kabul etmedi.
Habere göre, MGK Genel Sekreterliğine, MGK Genel Sekreter Yardımcısı Tümgeneral Orhan Akbaş'ın getirilmesi düşünülüyor. Bu gerçekleştiğinde 2004'den bu yana sivilleşmiş olan MGK Genel Sekreterliği'nin başına üç yıl aradan sonra vekaletenden de olsa bir asker geçmiş olacak.
21.05.2007
DEVLETİN ZİRVESİNDE MGK GERGİNLİĞİ
06 Kasım 2006 Pazartesi
Başbakan Erdoğan ve Sezer arasında MGK Genel Sekreterliği ile ilgili kriz çıktı
MGK Genel Sekreterlik makamına düşünülen Varşova Büyükelçisi Ecvet Tezcan ile ilgili Çankaya Köşkü'nde rahatsızlık olduğu ortaya çıktı. Sezer, İrtemçelik'i önerdi.
Türkiye'nin en kritik görevlerinden Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ile ilgili devletin zirvesinde ciddi bir kriz yaşanıyor. Son olarak, MGK Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın Büyükelçiler kararnamesiyle Londra'ya tayin edilmesinin ardından bu önemli makama kimin getirileceği konusu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in sürpriz tavrı nedeni ile tam bir muammaya dönüştü. Geçen hafta MGK Genel Sekreterlik makamına düşünülen hatta bazı haberlerde kararnamesi bile çıktığı iddia edilen Varşova Büyükelçisi Ecvet Tezcan ile ilgili Köşk'te ciddi bir rahatsızlık olduğu ortaya çıktı.
Geçen hafta Sabah'taki 'Protokol Yolu' köşemizde, Tezcan'ın yerine de Avrupa'nın en önemli merkezlerinden birinde görev yapan tanınmış bir büyükelçinin istendiği iddiasının ortalıkta dolaştığını belirtmiştik. Öyle olduğu netleşti. Çünkü resmi görüşmede kendisine teklif edilen Tezcan ismine pek sıcak bakmayan Sezer, sürpriz bir çıkışla Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi ve eski AB'den sorumlu Devlet eski Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik'in MGK Genel Sekreteri yapılmasını istedi. SEZER'İN, TEZCAN'A KARŞI ÇIKMASININ ARDINDA BAZI AKRABALIK BAĞLARI OLDUĞU İDDİALAR VAR.
(yukarıdaki cümleye dikkat edin)
Türk diplomasisinde 42 yaşında en genç büyükelçi olan isimlerden biri unvanına sahip İrtemçelik, aynı zamanda yakın arkadaşı Mesut Yılmaz'ın ANAP listesinden milletvekili olarak Meclis'te bir dönem görev yapmıştı.
İrtemçelik, Bülent Ecevit ile AB başta olmak üzere anlaşmazlıklar nedeni ile kabinedeki bakanlık görevinden istifa etmişti. Alınan bilgiye göre, İrtemçelik teklifi karşısında hükümetin tavrı Ecvet Tezcan üzerinde ısrar etmek olacak.Hatta Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı ile ikna amacı ile bir özel görüşme planladığı konuşuluyor. Ancak, Cumhurbaşkanı çizgisinden vazgeçmezse durum karmaşık bir hal alacak. Çünkü hükümet de Tezcan ile ilgili ısrarını sürdürecek. Hükümetten bazı isimlere göre tek bir yol kalıyor. Hiç olmazsa, halen görevdeki Yiğit Alpogan ile yola devam etmek. Kısacası devletin zirvesinde MGK ile ilgili işler karışıyor.
Haber:Metehan DEMİR
Kaynak: www.sabah.com.tr