Beklenen şeyler olmaya başladı. Şehit haberleri, Ümraniye davası ve her türkü kışkırtıcı olaylar karşısında galeyana gelmeyen, kardeşlik ve ulus millet bilincini yitirmeyen Türk Halkı tepki göstermesi gereken yerlerde tepki gösteriyor. Metanetli olması gereken yerde de metanetini gösteriyor. İşte ilk emperyalist saldırıda dağılan halklardan farklı olan bu. Kendine aydın kisvesi takmış zibidi takımınca cahillikle,%90 geri zekalılıkla,hatta koyunlukla suçlanmasına rağmen bu özelliği düşman çatlatıyor.İmparatorluk kültüründen gelmiş ve evrensel deha Mustafa Kemal ATATÜK’ün önderliğinde emperyalistlere tarihte ilk yenilgiyi tattırarak mazlum halklara örnek olmuş Türk Halkı bu saldırıya da gereken cevabı verecektir.Fakat emperyalist bu kez en sinsi oyunlarıyla geliyor.Ekonomik çöküntü ile kültürel erozyon yaratarak,içimizdeki satılmış ihanet şebekeleri ve satılık kalemlerle saldırıyor.Ülkemin en ücra köşesinde bir köy kahvesine gidip oturun.Belirli yaşın üzerindeki görmüş geçirmiş vatandaşlarımızın, bizlerin yüzlerce kitap okuyarak,tartışma programı dinleyerek edindiğimiz bilgilerin başka ve daha sade bir söylemle aynı anlama gelen cümleler kurduğunu göreceksiniz.Boyunlarında kravat,nasırlı emekçi ellerinde kitap görmeseniz de bu insanların her şeyi bildiğine şahit olacaksınız.İşte emperyalizmin yıkamadığı,eyaletlere ayıramadığı,böl ve yönet kuralının geçmediği ve bu cennet toprakları hak eden halk bu.Soyut kavramlardan,ayrıntılardan kendini uzaklaştırmış,birebir yaşayarak gerçekleri görmüş bu insanları kandıramazsınız.Emperyalistler ,yaltakçıları,satılmışlar ve ihanet şebekeleri gelin size bir yol göstereyim.
Tüm kahvehaneleri (pastane, lokalleri değil),tüm berber salonlarını (kuaför salonlarını değil),tüm mahalle pazarlarını (süper marketleri değil) kapatmadan bu ülkeyi bölemezsiniz. Siz istediğiniz kadar yazın çizin, yalanlarınızı, zehirlerinizi akıtın, TV kanallarının tümünü ele geçirin alt yapısı ve kültürü hazır olan bu insanları köyünden çıkmış ve gerçekleri çözmüş 20 yaşında bir genç çok rahatlıkla aydınlatabilir. Neokomlarınız,tink tanklarınız ve çuvalla harcadığınız yeşil dolarlarınız bu gencin yaptığını yapamaz.
Yapamadığı da ortada. Türkiye Cumhuriyetine yapılanın 1/5 ine kurşun atamadan dağılan ülkelerden Türk Halkının farkı bu. Hiç boşuna karalamayın. Bu insanlara yakıştırdığınız her hakaret milyonlar tarafından “seni okutan hocanın…….” diye başlayan cümlelerle size iade ediliyor.
Bu halk ne zaman tepki vereceğini biliyor.
İçimizden çıkan birkaç hain yüzünden tüm Kürt halkını suçlamayacağını da biliyor.Ermeni’den özür dileyen alçak aydın kılıklı zibidilere hesap sormasını da biliyor, kendi Ermeni vatandaşlarını da bu olayların dışında tutmasını da biliyor. Siyonist İsrail’in zulmüne tepki gösterirken kendi Yahudi komşusuna toz kondurtmamayı da biliyor.
İşte yine boş bir çaba.
“Sınır topraklarının mayınını temizleteceğiz” diye İsrail’e peşkeş çekilmesine tepki gösteriyor.
Ve yine beklenen satılmış kalemler, halkı tepkisizlikle suçlayan, bin türlü hakaret yağdıran,galeyana getirip kardeşi kardeşe düşürmek isteyenler patronlarına tepki gösterildiğinde halkın tepkisini dindirmek için dansözlük yapıyor.
İyi kıvırmalar.
İSRAİL MAYIN TARTIŞMASINDAN RAHATSIZ! “BİZ SİZİ SEVİYORUZ, İSRAİL FOBİNİZDEN KURTULUN”
İSRAİL'in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, vatandaşlarının Türkiye'ye yatırım amacıyla gelmek istediğini, işgal veya Türk topraklarına el koyma bir niyetlerinin olmadığını belirterek, "Türkiye, İsrail fobisinden kurtulmalı" dedi.
3'üncü Uluslararası Halil İbrahim Buluşmaları'na katılmak üzere Şanlıurfa'ya gelen İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, GAP Gazeteciler Cemiyeti'ni de ziyaret etti. Cemiyet Başkanı Kemal Kapaklı ile görüşüp, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Levy, "Anladığım kadarıyla Türkiye'de İsrail'e karşı bir fobi var" yorumunu yaptı. Levy, İsrail olarak Türkiye'yi işgal etmek gibi herhangi bir niyetlerinin olmadığını bildirip, "İsrail, Türkiye'yi işgal etmeye gelmiyor. Herhangi bir şekilde topraklarınıza el koymak istemiyor. İsrail buraya sadece iş yapmak için gelmek istiyor. Burayı görmek, bu güzellikleri paylaşmak, buralara yatırım veya birlikte iş yapmak için gelmek istiyor. Burayı işgal edip, toprağınızın üstüne yatmak için gelmiyorlar" diye konuştu.
TOPRAK SATMAK İSTEMİYORSANIZ, KANUN ÇIKARIN
GAP bölgesinde İsrailliler'in toprakları satın aldığına yönelik sıkça gündeme getirilen iddiaların da gerçeği yansıtmadığını, satışın önüne geçilmesinin yolunun da kanun olduğunu kaydeden Levy, şunları söyledi:
"Ben şu ana kadar GAP bölgesinde arazi satın almış olan hiçbir İsrailli'yle tanışmadım. GAP'ın birinci safhasında İsrail ile Türk şirketleri arasında ortaklıklar vardı. Ancak bu ortaklıklar da başarısızlıkla sonuçlandı. İktidarların projeyi dondurmasıyla İsrailli şirketler burada para kaybetti. Bunun da ötesinde eğer bir ülke, bir kısım topraklarının yabancılar tarafından satın alınmasını istemiyorsa bunun yolu gayet basittir. 'Yabancılar toprak sahibi olamaz' diye bir kanun çıkarılır ve yabancıların mülk edinmesinin önüne geçilmiş olur. Ayrıca İsrailliler zaten böyle komplo teorileri karşısında burada toprak sahibi olmayı da istemez."
Türkiye'nin kendilerine karşı beslediği fobiye karşılık İsrail vatandaşlarının Türkler'e sevgi beslediğini dile getiren Levy, her yıl 500 bin İsrailli turistin Türkiye'ye geldiğini, İsrail'in 5 milyonluk nüfusu düşünüldüğünde İsrailli turist sayısının öneminin anlaşılabileceğini, genellikle sahillere gelen İsrailli turistlerin son zamanlarda kültürel turizme de yöneldiğini söyledi.
TÜRKİYE PKK, İSRAİL HAMAS İLE MÜCADELE EDİYOR
Levy, Filistin ile aralarında yaşanan sorunların çözümü noktasında barış görüşmelerinin 1993'de Oslo süreci ile başladığını, ancak Hamas'ın İsrail'e yönelik sürekli saldırıda bulunmasının sonuca ulaşılmasını engellediğini söyledi. Kısa süre önce Gazze'ye yönelik düzenlenen hava harekatında da hedefin Filistin halkı değil Hamas olduğunu vurgulayan Levy, bu durumu Türkiye'nin PKK ile mücadelesine benzetti. Levy, "Şöyle bir karşılaştırma yapayım, bizim mücadelemiz Hamas'a karşı asla Filistin'e yönelik değil. Siz, PKK ile olan mücadelenizi nasıl Kürtlere karşı görmüyorsanız, bizde Hamas'ı hedef alıyoruz" diye konuştu.
Büyükelçi Levy, ziyaret sırasında kendisine ikram edilen mırra kahvesini içtikten sonra, sokakta karşılaştığı bir boyacıya ayakkabılarını boyatıp 10 TL ödedi.
Hasan KIRMIZITAŞ- Ömer PINAR/ŞANLIURFA, (DHA)
Başka bir haber:
İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy, Şanlıurfa Valiliğini ziyaret etti. "Uluslararası Halil İbrahim Buluşmaları" kapsamında Şanlıurfa'ya geldiğini belirten Levi Şanlıurfa ve Harran'ın kendileri için çok önemli olduğunu söyledi.
Gaby Levy'nin bölgeye ziyaretini, Türkiye'nin yoğun şekilde mayın temizleme çalışmalarını tartıştığı dönemde yapması dikkat çekti. Bilindiği gibi yap-işlet-devret modeli ile aralarında Şanlıurfa'nın da bulunduğu Suriye sınırındaki şehirlerde yer alan mayınlı arazilerin İsrailli bir şirket tarafından temizlemesi ve bölgenin işletim hakkının 44 yıllığına sözkonusu şirkete devredilmesi öngörülüyor. Muhalefet partileri ve Genelkurmay Başkanlığı bu çözüm önerisine taraf olmadıklarını açıklarken bugün bölge halkı da temizlenecek arazilerin İsrailli şirkete devredilmesine karşı çıktı.
İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy'nin bu hararetli tartışmanın yaşandığı bir dönemde Şanlıurfa'ya giderek, "Her Yahudi için atalarımızın dedelerimizin geldiği bu topraklara gelmek çok önemli" sözlerini sarf etmesi ise dikkatlerden kaçmadı.
LEVİ: KÜÇÜKLÜĞÜMÜZDEN BERİ NEREDEN GELDİĞİMİZİ BİLİYORUZ
Valilik basın bürosundan yapılan açıklamaya göre, "Uluslararası Halil İbrahim Buluşmaları" kapsamında Şanlıurfa Valiliğinin davetlisi olarak kentte
bulunan Levy'i, Şanlıurfa Valiliğini ziyaretinde Vali Vekili Yıldıray Malğaç karşıladı.
Valilik Şeref Defterini imzalayan Levy, daha sonra Valilik makamına geçerek, Vali Vekili Malğaç ile bir süre görüştü. Vali Vekili Yıldıray Malğaç, Büyükelçi Gaby Levy'e "Halil İbrahim Buluşmaları"na katıldığı ziyaretinden ötürü teşekkür etti. Halil İbrahim Buluşmalarıyla diğer ülkelerin, diğer dinlere mensup davetlilerin katılmasının önemine değinen Malğaç, şunları söyledi:
"Etkinlik boyunca kamuoyunun da takip ettiği gibi yaklaşık 11 büyükelçiliğimizden ziyaretçi grubu Şanlıurfa'ya geldi ve etkinliğimize katıldılar. Ama İsrail Büyükelçisi etkinlik boyunca burada bulunarak bizlerle beraber oldu. Tekrar Sayın Büyükelçiye etkinliğimize katıldığı için teşekkür ediyoruz."
Şanlıurfa'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Büyükelçi Levy de şunları kaydetti:
"Ziyaretimin iki amacı var. Birincisi ben Türkiye'ye Büyükelçi olarak atandığım zaman Sayın Valinin bana yapmış olduğu ziyaret, ikincisi Uluslararası
Halil İbrahim buluşmaları. Bu kapsamda bütün bu etkinliklerden çok etkilendiğimi ifade etmek isterim. Bu bölge hem Müslümanlar için hem Yahudiler için çok önemli bir yer. Biz küçüklüğümüzden beri nereden geldiğimizi ve tarihimizi biliyoruz.
Bunu küçük çocuklarımız da biliyor. Tabii her Yahudi için bu topraklar atalarımızın dedelerimizin geldiği bu topraklara gelmek çok önemli, özellikle
Şanlıurfa ve Harran bizim için çok önemli. Ziyaretimin bir diğer amacı da ayda en az bir iki defa Ankara dışına çıkmak ve diğer şehirleri gezmek, çünkü
büyükelçiler ve diplomatlar olarak Ankara'da sıkışıp kalıyoruz. Türkiye'yi sadece Ankara'dan ibaret sanıyoruz ve diğer bölgelerini unutuyoruz. Bu sebeple Şanlıurfa'da olmaktan büyük onur duyuyorum.
ŞANLIURFALILAR TEDİRGİN: FİLİSTİN'E DÖNERİZ
Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde yaşayan vatandaşlar mayınlı arazilerin, yabancı şirketler yerine devletin bu alanları temizleyerek, hiç toprağı olmayan vatandaşlara dağıtılmasını istiyor.
Suriye sınırının en uzun mayınlı arazilerinden birine sahip olan Şanlıurfa'da 30 bin hektar alan tarıma açılmayı bekliyor. Birinci sınıf tarım arazisinden oluşan Akçakale ilçesinde, geçtiğimiz günlerde mayınlı arazilerin temizlenmesi gündeme gelince ilçe halkı yeni topraklara ulaşma ümidi yeniden canlandı. İlçe halkı mayınlı arazilerin İsrail firmalara verileceğini duyması üzerine tepki göstererek, buraların yerli şirketler tarafından temizlenmesi gerektiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Vatandaşlar buraların temizlenerek yeni istihdamlara zemin hazırlayacak şekilde hazırlanmasını istiyor.
Akçakale ilçesine bağlı Şekertepe köyü sakinlerinden Mustafa Kocaman, mayınlı arazilerin İsrail firmaları tarafından temizlenip işletilmesi fikrinin çok yanlış ve sakıncalı olduğunu ifade etti. Kocaman, "Biz bu mayınlı arazilerin Türkiye Cumhuriyeti tarafından temizlenmesini istiyoruz. İsrail tarafından temizlenmesini istemiyoruz. Temizlenen bu arazilerinde buradaki çiftçilere verilmesini istiyoruz. İsrail'in buraları temizlemesinin ne anlamı var? Başımız bir belamı gelsin. Bu kadar topraksız insan varken, buraları İsrail vermek daha da kötü olur. Buradan insanlar Konya'ya, İstanbul'a ve diğer illere gidiyorsa, buraları İsrail'e vermek yanlış olur" dedi.
Akçakale ilçe halkından Mustafa Toprak, Şahin Ok ve İsmail Erdem adlı vatandaşlar, mayınlı arazilerin yabancı şirketler yerine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından temizlenip sınır bölgelerinde yaşayan topraksız vatandaşlara dağıtılmasını istiyor. İsmail Erdem, "Mayınlı arazilerin devlet tarafından temizlenip sınırda yaşayan Akçakaleli topraksızlara dağıtılmasını talep ediyoruz. İnsanlarımız tarım işçiliği için Konya'ya, Kayseri'ye, ve diğer illere gidip, çoluk çocuğu perişan olmaktadır. Ancak mayınlı araziler Devletimiz tarafından temizlenip bu vatandaşlarımıza verilirse istihdam oluşur. Bizim devletten talebimiz bu mayınlı arazilerin temizlenip sınırda yaşayan topraksız vatandaşlarımıza dağıtılmasını istiyoruz" diye konuştu.
SURUÇ İLÇESİNDEKİ ÇİFTÇİLER: RAZI DEĞİLİZ
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde Suriye sınırında yaşayan çiftçiler, mecliste tartışılan mayınlı arazilerle ilgili olarak görüşülen yasa tasarısına tepki gösterdi.
Çiftçiler mayınların kendilerinin tapulu malları olduğunu söyleyerek, "Zamanında Devlet bizden cüzi bir fiyatla aldı. Şimdi ise yabancılara verilecek biz buna tepkiliyiz. Mayınların cefasını çeken biziz, kullanma hakkı da bize aittir. Tarlalarımız elimizden alındığı için köylülerimiz şimdi ırgat olarak başka yerlere göç etmişlerdir" dediler.
Suruç ilçesine bağlı Çaykara köyünde yaşayan kaçakçılıktan dolayı ayağını kaybeden 63 yaşındaki Mehmet Yağmur, "Devlet bize verse arazileri kendim temizleyebilirim. Çok zor bir iş değil. Başka devlet gelip çıkaracakmış. Türkiye'de temizleyebilir. Arazilerimizin başkalarına vermesine razı değiliz" dedi.
Suruçlu Abdulrahman Genç ise "Eğer Yahudilere verilirse akıbetimiz Filistin'e döner. İsrail aynen bu şekilde Filistin'e girdi. İsrail'in gizli coğrafyasında buralar İsrail'in toprakları olarak görülüyor. İsrail'in gözü buradaki topraklardadır" diye tepki gösterdi.
Çaykara Köyü'nde yaşayan Osman Uyguner, toprakların kullanımı için İsrail'e verilmesine tepki göstererek, "O kadar insanımızın ayağı koptu. Buradaki insanlarımız perişandır. İnsanımız bu topraklar uğruna kanlarını döktüler" şeklinde konuştu.
Çaykara Köyü eski muhtarlarında Yahya Dursun, "Verilecekse bize verilsin. Maddi durunu iyi olmayan vatandaşlara verilsin.Yokluktan insanlarımız buradan göç ettiler. Köyümüz 400 haneydi, arazimiz elimizden alındığı için şimdi 50 hane ancak kalmışız" diye tepkisini dile getirirken, mayınlı arazide 2 ayağını da kaybeden Bakır Aslan, "Devlet temizleyip taksitle bize versinler. Topraklarımız daha önce bizden Devlet almıştı. Arazilerimiz tapuda kaydı bulunmadığı için vermek zorunda kalmıştık. Devlet arazimizi bize geri versinler. Biz Devlete isteyerek satmadık. O dönemler bizden cüzi paralarla arazilerimiz alındı" şeklinde tepki verdi.
kanaldhaber.com.tr / Ajanslar
Bakın birkaç gün öncede bu şahsiyetle böyle bir olay yaşanmıştı:
REKTÖR BÜYÜKELÇİYİ KOVDU MU?
Rektör Mesut Parlak’ın makam odasına gelen korumalar yüzünden İsrail Büyükelçisi ile görüşmesini iptal etmesi İsrail basınında geniş yer buldu.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’ın, İsrail Büyükelçisi Gaby Levy ile görüşmesine, Levy’in silahlı korumaları makam odasından ayrılmayı reddetmesi üzerine son vermesi, İsrail basınında yankılandı. Haaretz gazetesi, “Üst düzey İsrailli diplomatlar, İstanbul Üniversitesi’nden kovuldu” derken olayın, üniversite kampüslerinde polis ve güvenlik personelinin en düşük düzeyde tutulması yolundaki “yazılmamış kurala”a İsrail diplomatlarının uymaması üzerine patlak verdiğini de yazdı.
Olayın, Türk ve Arap medyasında geniş yankı bulduğuna işaret eden Haaretz, rektör Parlak’ın, makam odasına izin almadan giren korumalara kızdığını anlattı. Haberde Parlak’ın odasının kapısını açarak korumalardan çıkmalarını istediğini kaydetti.
Rektörün “Türkiye’, bu tür küstah davranışların kabul gördüğü işgal altındaki toprak değil” dediğini yazan gazete, “Türkiye’deki İsrailli diplomatlara Shin Bet (İsrail güvenlik teşkilatı) koruması sağlanıyor ancak üniversite kampüslerinde polis ve güvenlik personelinin varlığının en az düzeyde tutulması geleneği var. Olay, iki diplomatın bu yazılmamış kurala uymaması üzerine patlak verdi” değerlendirmesini yaptı.
İsrail’in diğer büyük gazetesi Yedioth Ahronoth’un sitesinde de İstanbul Üniversitesi rektörünün, korumaların makam odasından çıkmaya yanaşmaması üzerine kızarak görüşmeyi iptal ettiğine dikkat çekerken olayın İsrail Dışişleri Bakanlığı’nca doğruladığını da yazdı.
Haberde “Rektör korumaları görünce öfkelendi ve ayrılmalarını istedi. Korumalar da, odayı terk etmeyeceklerini ancak biraz geri çekilebileceklerini söyledi. Rektör bunun üzerine görüşmeye son verdi” diye yazdı.
(ANKA)