Zahide UÇAR
Bu seçimde Türkiye’nin işgali ve bölünmesi oylanacak. Türkiye’nin işgal edilmesine aracılık yapanlar iktidara gelsin mi, gelmesin mi diye oylanacak? Ülke bölünsün mü bölünmesin mi diye oylanacak.
Türk halkına “Ulus devlet bitti” diyen riyakarların Kürtlere ulus devlet kurma çabası oylanacak!!..
Irak ve Afganistan’da batağa saplanan ve çok fazla para harcamak durumunda kalan şeytanın çocukları, işgal için yeni bir yöntem buldu. Kendi içlerinde besledikleri ihanet şebekeleri ile ülkeleri “kansız” işgal etme yöntemi... Ne de olsa din, demokrasi, insan hakları sosuyla hazırlanan ihanet yemeğini yemeye hazır, kendini sistem içinde dışlanmış hisseden yığınlaşmış kitleler var.
İşgalci ülke girdiği ülkenin bütün zenginliklerini talan eder. Bizde kibarlık yapıp(!) borsa ve kredi yöntemiyle soyuyorlar. Sekiz yılda yurt dışına çıkan para 54 milyar dolar.. Bizim vatandaşımız fakirleşirken birileri zenginleşiyor.
Sıra sularımızın işgaline gelmişti, ona da bir kılıf bulundu: “HES!..” Şehirlerimiz, varoşlarımız yerli işgal güçlerinin “beyin tecavüzünden"ahmaklaşmışken, köyler dereler birliğini kurdu, onurlu bir mücadele başlattı. Direnen köylülerimizi Mehmet Ali Birand henüz “vahşi” olarak nitelemedi ama direniş uzarsa vahşi(!) diye haber yapması ihtimal dahilindedir.
Amerika’dan görev aldığını söyleyen bir zat Türkiye Cumhuriyeti’ne başbakan yapıldı. Böylece 22 İslam ülkesinin bölünmesinde görev almış oldu. Diyarbakır’ı yıldız yapma ”planlanan Kürt-Yahudi-Ermeni karışımı bir devletinin yıldızı olsa gerek” sözü verdi. Ödül olarak önce Diyarbakır belediye başkanı küfrü bastı. Başbakan olmayı asıp-kesmek olarak algılayan ileri demokrasi(!) mucidi başvekil gıkını çıkartamadı.
“Seçilme illizyonu” ile okyanus ötesinden atanmanın böyle küçük(!) sıkıntıları oluyor demek ki… BOP Eşbaşkanı diyenleri şerefsizlikle suçladı, “ispat edin her şeye varım” dedi. 34 ayrı yerde bop eşbaşkanı olduğunu söylediği konuşmasını verdiler, sağıra yattı.
Yeterince muhabir kiralamak zor olduğu için haberleri “koynunda HAÇ olan imamın” haber ajansları ve büyük oranda imamın ordusunca işgal edilmiş A.A. veriyor. Tabii sözde haberlerle halkın “beyin iğfali” gerçekleştiriliyor.
Yeni CHP Açılımı:
Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı’na konulan çekinceleri kaldıracak, yerel yönetimler reformu yapacağız.
Dersim arşivlerini açacağız.
Talep eden herkese anadilde öğretim sağlanacaktır.
Hiç düşündünüz mü? Aydınlar Türk Devletine kurulan tuzakları halka anlattığı için tutuklanırken, muhalefet bu görevi yeterince neden yerine getirmedi? Kaldı ki onlar çok daha fazla bilgiye sahipler. Onlar ülke için neden bizler kadar endişe duymuyor? Ve neden yeterince muhalefet görevlerini yapmıyor? Hatırlayın geçmiş seçim ve referandumu.. Muhalefet ülkeyi eşbaşkan kadar bile neden gezmedi? Bir şüphem vardı; “muhalefet küresel oyunu biliyor ve bu oyuna dolaylı şekilde gerçek muhalefet yapmayarak ortak oluyor.” Yaratılan suni gündemleri ve bu suni gündemlere muhalefetin balıklama atlamasını iyi düşünün. Önceki akşam Yaşar Okuyan ile konuştuk. Bu şüphemi söylediğimde “evet” diye onayladı ve aynı şüpheyi ben Ulusal kanalda birkaç defa dillendirdim dedi.
Bir başka vahim olayı dillendirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun, Meclis’te Hakikat Komisyonu kurulmasıyönündeki önerisinden bahsetti. Sonra; “CHP zaten faili meçhuller araştırılsın diye mecliste birçok defa önerge verdi, AKP reddetti.Hakikat Komisyonu Kurulması önerisi devlete kurulan bir tuzaktır. Bu komisyon kurulursa Atatürk’e kadar giden bir yargılama süreci başlar. Bastırılan isyanlar ‘Dersim gibi’ yargılanır. Güneydoğu’da görev yapan komutanlar yargılanır ve bu yargılama Uluslar arası mahkemeye taşınır. Zaten Güneydoğulu avukatlar ceza mahkemesine Türkiye aleyhine dava açacaklarını söyledi" dedi.
Benim zihnim hemen 2005 veya 2006 da Hulki Cevizoğlu’nun yaptığı bir programa gitti. Daha o zaman Güneydoğu’da görev yapan komutanların gelecekte AB mahkemelerinde yargılanabileceğini söylemişti.
Demek ki eşbaşkan Dersim fitilini boşuna ateşlememiş. Eşbaşkan bu ülkenin başbakanı olsa Türkiye’yi “sanık” sandalyesine oturtmazdı. "Türkiye Ermeni Soykırımı yaptı" diye karar alan Avrupa Parlamentosu (AP), Dersim konusuna da el atmıştı(!).. Seyit Rıza ve Şeyh Sait’e olmayan itibarlarını iade etme çalışması da sinsi bir projenin ürünü demektir. Aslında Seyit Rıza ve Sait’e itibar hediye etmeye çalışırken kendilerini de aklamış oluyorlar. Öyle ya, onlar yabancı istihbaratların maşasıydı, bunlar ABD’nin eşbaşkanı. Üstelik eşbaşkan dinler arası diyalog ambalajı ile Anadolu’yu Hristiyanlaştırma projesine de eşbaşkanlık yapıyor. Kendileri için suç görmedikleri fiilleri Şeyh Sait ve Seyit Rıza için niye görsünler ki?
Eğer Hakikat Komisyonu kurulur ve planladıkları gibi Uluslar arası mahkemeye taşınırsa, Atatürk’ten başlayarak Kazım Karabekir’e kadar taşınırsa, emperyalist devletler sadece ülkeyi bölmekle kalmaz, Kurtuluş savaşımızdaki yenilginin de intikamını da alır. Kurtuluş Savaşı komutanları uluslar arası mahkemede yargılanırsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti de tartışmalı hale getirilir.
AKPM Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross’un öğle yemeğinde bir araya geldiği Erdoğan’ın “Anayasanın Türklük vurgusu yapan ilk 3 maddesine ihtiyaç kalmadı” dediğini açıkladı.(yeniçağ gazetesi)
İşte o 3 madde:
2) Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3) Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı" dır.
Başkenti Ankara'dır.
CHP’nin İstanbul milletvekili adayı olan Soros elemanı Binnaz Toprak da anayasadan Türk adının çıkarılmasını istemiş.
Mustafa Akyol da “gençliğe hitabe kaldırılmalı” diyor. Kimdir Mustafa Akyol? Taha Akyol’un oğlu. Taha Akyol’un dedesi Boğazlıyan Kaymakamı aleyhinde şahitlik yapmıştır. Yani Ermenilere yaranmak için asılan Milli şehidimiz Kemal Bey aleyhinde şahitlik yapan kişinin torunları bunlar. Taha Akyol kitabında dedesi ile övündüğünü yazıyor.
Bilmem başka bir şey anlatmaya gerek var mı?
Not: Elimde Sevgili Eren Erdem’in “Abdestli Kapitalistler" kitabı var. Müthiş bir kitap, elinizden bırakamıyorsunuz. Emevi, emperyal işbirliği ile Kur-an’a örtülmeye çalışılan kirli örtüyü yırtıp adeta sahiplerinin suratına çarpıyor. Allah(c.c.) ve Peygamberimize din adı altında attıkları iftiraları ifşa ediyor. Bu kitabı mutlaka alıp okuyun.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."