20 Ağustos 2009 Perşembe


“DİNSEL MİLLİYETÇİLİĞE KARŞIYIZ”
Başbakan Erdoğan
Başbakan Erdoğan, cumartesi günü Büyükada Anadolu Kulübü’nde dini azınlık ve sivil toplum temsilcileri ile yemekli bir toplantıda bir araya geldi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Büyükada’da azınlık cemaat temsilcileri, vakıf ve sivil toplum kuruluşları ile yemekli bir toplantıda buluştu. Avukat Kezban Hatemi’nin öncülüğünde Adalar Vakfı işbirliğiyle Anadolu Kulübü’nde gerçekleşen toplantıya yaklaşık 150 davetli katıldı. Toplantıya Başbakan’ın yanı sıra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da katıldı. Davetliler arasında İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ermeni Patrikhanesi Lideri Başpiskopos Aram Ateşyan, Süryani Ortodoks Kilisesi Metropoliti Yusuf Çetin, işadamları Cem Hakko, Ali Ağoğlu, gazeteciler Oral Çalışlar,Balçiçek Pamir göze çarpan isimler oldu. Toplantıda Türk Musevi Cemaatini Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya, Başkan Vekilleri Moris Levi ve Sami Herman ile Başkan Yardımcısı Robert Abudara temsil etti. Hahambaşı Rav İsak Haleva ise davetli olduğu halde dini vecibelerinden dolayı toplantıya katılamadı.
Gündemini demokratik açılımın oluşturduğu toplantıda ilk sözü Kezban Hatemi aldı. Hatemi’nin ardından konuşan Başbakan Erdoğan, “Şu anda demokratik açılımın mücadelesini veriyoruz. Biz bunun kararını verdik, milletçe, sivil toplum örgütlerimizle, partilerimizle, akademisyenlerimizle, gazetecilerimizle, hep beraber bunu çözmek istiyoruz,” dedi. Sekiz yıl önce, bölgesel, etnik ve dinsel milliyetçilik yapmayacakları ilkesi ile yola çıktıklarını hatırlatan Başbakan, “Bu ilkemiz aynen mevcut ve uygulama gayreti içindeyiz,” dedi. Erdoğan, “Etnik milliyetçiliğe karşıyız. Dinsel milliyetçiliğe karşıyız. Türkiye’de hangi dinin, hangi mezhebin mensubu olursa olsun herkese aynı mesafedeyiz,” diyerek birlik mesajları verdi.
Öğlen yemeğinin ardından yapılması planlanan, Adalar’ın ihtiyaçlarının konu alınacağı toplantı ise gerçekleşmedi. Başbakan Erdoğan ise yemeğin ardından ada turuna çıktı, Patrik Bartholomeos ile birlikte Yetimhane’yi ve Aya Yorgi Manastırı’nı ziyaret etti. (19 Ağustos 2009)

İran'ın haklı tepkisini ve uyarısını İsrail; İran-Türkiye düşmanlığı olarak kamuoyuna yaymaya çalışıyor.Üzülerek söylüyorum İran bu tepkisinde haklıdır.İsrail NATO ülkesi değilken ve sınır komşumuz da değilken ne tatbikatı yapılıyor.Silah gücü var diye istediğimiz ülkele tatbikat yapmak zorundamıyız?Yunanistan NATO ülkesi iken bu tatbikata tepki gösterdi.Neden onun tepkisi konu olmadı.İran komşumuz ve tek problemimiz olmayan komşumuz.Bence bu tepkilerin içerisinde tek dikkate alınması gereken ülke;İran dır.

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, Türkiye’nin İsrail ve ABD ile düzenlediği ortak tatbikat için “Bazı komşularımız, Siyonistlere hizmet ediyor” dedi

Türkiye, ABD ve İsrail’in geleneksel olarak düzenlediği Güvenilir Denizkızı, Doğu Akdeniz’de arama-kurtarma tatbikatı, İran’ın Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın tepkisini çekti. Bu yıl onuncusu gerçekleşen, hafta başında Türkiye’nin ev sahipliğinde başlayan deniz tatbikatına istinaden konuşan Ahmedinecad, “Siyonistlerin hizmetinde olan ve İsrail’in dünya üzerinde hâkimiyet kurmasına aracılık eden komşularımız için üzülüyoruz.

Bazı komşular, Siyonistlerin çıkarlarına hizmet ettiklerini anlamıyorlar. Umarız artık uyanırlar,” dedi. İran liderinin sözlerine yer veren yabancı haber ajansları Ahmedinecad’ın bu sözlerle Türkiye’yi hedef aldığı yorumunu yaparken, ortak tatbikatın yanı sıra Türkiye’nin, İsrail ile Suriye arasındaki görüşmelerde arabuluculuk yapma isteğinin de İran tarafından hoş karşılanmadığını belirtti.

Pazartesi günü başlayan üç ülkenin ortak tatbikatı, Cuma günü sona eriyor. Tatbikata toplam sekiz gemi, dört helikopter ve üç arama-kurtarma uçağı katılıyor.


Çukurovave Güneydoğu’da çok sayıda Türkmen aşireti yüzyıllar içinde dil ve kültürel geleneklerini unutarak Kürtleşti. -19.yüzyılda “Türkmen Kürtleri” adını alan topluluklar, 20.yy’da Kürtleşerek kimlik değişimi içine girdiler.-Urfayöresinde Badıllı, Karakeçili aşiretlerinde yaşanan kimlik değişimi bu duruma örnektir. trkmen_krtleri_3.jpg Fırka-i Islahiye'nin1865 yılında Çukurova ve civarında "göçebelikten yerleşik hayatageçiş" çalışmaları esnasında aşiret ve aile toplulukları hakkında da bilgileri AhmetCevdet Paşa "Maruzat"ve "Tezakir" isimli eserlerinde uzun uzadıya açıklar.Cevdet Paşa'nınverdiği bilgilere göre Amik ovası ile Maraş arasında kalan vadinin doğutarafında bulunan dağlık bölgenin adı "Kürt dağlarıdır" veburada Okculu, Delikanlı, Çelikanlı aşiretleri yaşar, bunlar Kürtaşiretleridir. Okculu aşiretine şehzade İzzeddin efendi'nin ismi verilerekOkcuizzeddinli adıyla yerleşime tabi tutulmuşlardır (1). Fırka-i Islahiyemevcut duruma bakarak bölge hakkındaki sosyal yapıyı yansıtan raporlarabilgiler böyle yansımıştır. Ama geçmiş yüzyılların eseri tarihi gerçekler iseçok farklıdır. Yüzyıllar öncesi…Osmanlı Arşivinde bulunan 998 no'lu Tapu-Tahrir defterine göre Maraş yöresini dolaşan "yazıcılar"Zülkadir Türkmenleri içinde Dokuz topluluğuna bağlı "Okculu"adında obaların ismini kayıtlara almıştır (2). Gündeşli Yörüklerinin de birkolu olarak görülmüştür, Okculu… Osmanlı'nın Avrupakapılarında zorlandığı ve ağır bir yenilgi aldığı II. Viyana kuşatması vesonrası 1683-99 yılları arasında Anadolu'daki Türkmen-ü-ekrad aşiretlerinden acemle olarak askergöndermesi için padişah fermanı hazırlandı. Yeni il olarak isimlendirilenSivasın'ın doğusunda kalan bölge ile Halep arasında dolaşan Zülkadirli'denayrılma kaçak göçek yaşayan Türkmen aşiretlerinin bey isimleri yazılarak "devletemri" olan asker gönderme istekleri Hicri 1101 tarihiyle(miladi-1690) dile getirildi(3). Afşar, Akçakoyunlu, Beğdili, Reyhanlı,Pehlivanlı. Danişmendli, Mamalı, İfrazı Zülkadir,Bozdoğan, Kozanoğlu aşiret vebeylerine fermandan birer suret ulaştırıldı. Fermanın bir örneği de Maraş ileHalep arasında "seyyar"yaşayan Türkmen asıllı Okculu Bölükbaşı oğlu'nagönderildi. Bilinen odur ki, II. Viyana bozgun yıllarında Osmanlı Anadolugenelinde aşiretlerden yeterli asker ve desteği alamadı. Çünkü bu yıllardaAnadolu bir baştan bir başa isyan ve başkaldırı olayları ile sarsılıyordu.1700'lü yılların ortalarında Amik ovasında kışlayan, Halep ile Binboğa arasındakovguna katılan,yaylaya çıkan Reyhanlı Türkmen aşiretinin obaları içinde "Okculu"aşireti de vardır. 1800-1850'li yıllararasındaki Antakya ve yöresi Amik ovasında yaşayan Reyhanlı Türkmenlerinin birkoludur Okculu(4). Fırka-i Islahiyeİskenderun körfezine geldiğinde, harekatın idari amiri Cevdet Paşa, mevcutduruma ve söylentilere bakarak Gavurdağlarının doğusunda Kilis toprakları ileHalep'e doğru uzanan yörede yaşayan Okculu aşiretini "Kürt" olarakisimlendirip onların adıyla aynı bölgede bulunan sıradağları da"Kürtdağları" olarak isimlendirmesi tarihi bir yanıldığıolduğu kadar, "isyancı"olarak görülen Türkmenleri"Kürt" sıfatı verilmesinin de bir sonucudur. 18. ve 19. yy'larda"isyancı" olmanın ortak sözcüğü olmuştur "Kürt" … 19.yy başlarındaÇukurova'da Sis yöresinde hüküm süren Kozanoğlu Ömer Bey'in meclisinde bir halkozanı Türkü söyler. Türkünün bitiminde Ömer bey'e sorarlar: "-Aşığınasıl buldun?" diye.. Ömer Bey "İyi aşık ammaKürtmüş" der. Bu söze alınan aşık, Türkmen beylerinin aynı zamandaKürt yeğeni oldukları hakkında uzun bir destan söyler. Adı geçen halk ozanınınyazdığı destan metni aşağıdadır (5): Yaylamaya KoçdağınaçıkardıOdasına iri beylerinerdiHay deyince yüzatlısı binerdiAvşar beyi Kürtyeğeni değil mi? Çarşı Pazar olmuşevinin içiAvşar fermanlı ya, neKürdün suçuDüşman üstüne çekerdigöçüKerimoğlu Kürt yeğenideğil mi? Atına vurdurur gümüşireşmeTecirliynen Ceridebaş koşmaYüz atlısı biner sadesereşmeİmirzeoğlu Kürtyeğeni değil mi? Atına binip te ılgarasalanDumanın sündüğüyerlere varanÜç tuğlu veziritutsağa alanSırkıntıoğlu Kürtyeğeni değil mi Delme takma değil,kökünden ağaBallı somak dağıtırsolunan sağaUmucuya verir atınandeveEminoğlu Kürt yeğenideğil mi?Altı idi Ömer Bey'inçırağıNeyidi bu deli KürdüngereğiDüşmanı görünce çatalyüreğiGarsantıoğlu Kürtyeğeni değil mi Hasıra da deli kürdümhasıraBizim beyler esirgitti Mısır'a Çanlı kartalı da indiMısır'aGüveloğlu Kürt yeğenideğil mi? Yukarıdaki türküdende anlaşıldığı gibi 19. yüzyıl başlarında Türkmen beyleri aynı zaman da birer "Kürt"beyidir. Cerid aşiretinin 20.yy başlarında önde gelen beyi Kürt Ali Ağa'dır. Kanuni SultanSüleyman zamanında tutulan 1540 tarihli Diyarbekir eyaleti Kanunname metnindebölgede dolaşan iki büyük konar-göçer topluluk hakkında hükümler (yasalar)yazılmıştır. Türkmen aşiretleri "Bozulus" olarakisimlendirilmiş, Kürt aşiretler de "Karaulus ekradı"olarakkayda girmiştir. Diyarbekir eyaleti içinde Amid, Mardin, Sincar, Siverek, Ruha, Çermik, Ergani, Nusaybin sancaklarıbulunmaktadır. Sadece göçebe Türkmen ve Kürt aşiretler için yazılan kanunnamemetninden anlaşıldığı kadarıyla her 300 koyundan bir koyun istenmekte. Muratsuyu kıyısında bulunan gemiden karşı tarafa geçmek isteyenlerden vergi olarakcüzi para alınmaktadır.Kanunname metnini son kısmında Diyarbakır eyaletindekonar-göçer yaşayan Türkmen aşiretlerinin sayısı 7325 hane ve 2.038.346 akçevergi alınmaktadır. Kürt aşiretlerinin verdiği vergi miktarı ise 953.994akçedir (6). Şehir merkezindeyaşayanların sosyal yapısı dışında sadece göçebe Türkmen ve Kürt aşiretleriiçin durum böyledir. Diyarbakır'da yaşayan aşiretlerin 16. yy'da %-60Türkmen idi. Aradan geçen yüzyıllar sonra 21b yybaşlarında geçmişte kökenleri Türkmen olanların torunları önemli ölçüde "Kürtleşti"veya kendisini Kürt hisseder hale geldi. Bu durum neden böyle oldu sorusununcevabı ise İran sınırına yakın yerlerde "hanedan"olarak babadan oğla geçen ekonomik ve siyasi nüfuzu olan serbest yaşayan, hattavergi bile vermeyen "yurtluk-ocaklık" tabir edilirtarzda kendi aşiret isimleriylevarlığını sürdüren Kürt beyliklerinin olmasıdır. Kürt beyliklerinintopraklarında yaşayan ve o bölgelerde yerleşik hayata geçenler kendilerini "Kürt"olarak nitelemişlerdir. Örnek vermek gerekirse Devlet Bahçeli'nin aşireti olanFettahlı'nın Siverek'de yaşayan kolları, Bahadırlı aşiretinin Urfa'da "Badıllı"olarak bilinen obaları ile Osmanlı'yı kuran Karakeçili aşiretinin Urfa-Mardinarasındaki Karacadağ'da yaşayanlardı örnek gösterilebilir. Özetli, Doğu veGüneydoğu'da yaşayan ve günümüzde Kürt olarak bilinen aşiret ve ailelerinönemli bir kısmı Türk asıllıdır. Kaynaklar: 1. A. Cevdet Paşa, Tezakir III, Ankara-1963,s. 145-47 2. Osmanlı Arşivi,998 numaralı Muhasebe-i Vilayeti Diyarbekr ve Arab veZülkadiriye Defteri (937-1530),Ankara-1990, s. 448,4493. Ahmet Refik,Anadolu'da Türk Aşiretleri (966-1200), İstanbul-1989, s.864. Adem Kara, XIX.Yüzyılın İlk Yarısında Antakya,
(Doktorda tezi), 2004
trkmen_krtleri.jpg
Adana şehrinin görünüşü 1920'ler
trkmen_krtleri_1.jpg
Güney Anadolu haritası
trkmen_krtleri_4.jpg
Çukurovalı Türkmenler at yarışında

Cezmi YURTSEVER'in sitesinden hiç bir ekleme yapılmadan alınmıştır.
Değerli tarihçimizin çalışmasının devamını bekliyoruz.
İS TURKEY BECOME COLONİAL COUNTRY?...."TURKEY BLOCKADE 1 MİLYON DÖNÜM TERRİTORY LAND NEAR SYRİAN BORDER "...LAWRENCE PLAN USİNG
-TÜRKİYE-SURİYESINIRINA “LAWRENCE PLANI” UYGULANDI !
-TÜRKİYE1 MİLYON DÖNÜMÜ BULAN TARIM ARAZİSİNİ NEDEN TERK ETTİ
mayin_3.jpg
Yurtsever, sınırdaki güvenlik koridoru veya tampon bölge/mayınlı alanı uydu fotoğrafıyla gösteriyor
mayin_8.jpg
Rehyanlı-Cizre arasında Türkiye sınırından içerde 1 milyon dönüm arazi tampon bölgeye alındı.
mayin_9.jpg
Nil ile Fırat arası yuhudilyerin kutsal vatan sınırları olarak gösteriliyor
mayin_20.jpg
ABD'nin Türkiye'yi parçalama haritası 2003 yşılında çizildi.
Türkiye ile Suriye arasındaki sınır çizgisinin tespit veuygulanması ile ilgili tarihi belgeleri gözden geçirdiğimde hayretler içinde kaldım. Osmanlı’nın son döneminde yaşanan tarihi olaylarla ilgili İngiliz Siyasiistihbarat belgelerinin bulunduğu Foreiğn Office belgeleri ile yakın dönemdeTürkiye-Suriye sınırı ayrıntılarını gösteren Google-Earth uydu görüntüleri üzerinde çalışmalar yaptım.
1 MİLYON DÖNÜM ARAZİ TAMPON BÖLGE KAPSAMINAALINDI
Uydu görüntüleri Türkiye-Suriye sınırı boyuncaReyhanlı ile Cizre arasında uzanan sınır çizgisinin Türkiye tarafında uzanan500 metre ile 1 km derinliğinde yaklaşık 450 km uzunluğunda ve 1milyon dönüm araziyi kaplayan alanın her türlü ekonomik aktifliğine son verengüvenlik koridoru olarak kullanıldığı gerçeğini öğrendim. Bu durum Türkiye ile Suriye arasındakisınırları belirleyen 1921 tarihli Ankara ve Lozan anlaşmalarına aykırı birdurumdu. Türkiye kendi tarafında tek taraflı olarak güvenlikkoridoru veya “tampon bölge” kurmuş olmakla ekonomik aktif sınırlarını tarihiBağdat demiryollarının kuzeyine çekiyor. 1954 yılında NATO bünyesinde ABD veİngiltere’nin istekleri doğrultusunda kabul edilen ve kamuoyuna “güvenlikamaçlı mayınlı bölge kurulması” olarak açıklanan ve 600.000’i aşkın mayın yerleştirilenbölgenin durumu “sömürge ülkelerdeuygulanan”mandater uygulamanın sonucudur. Nüfusu 73 milyona dayanan Türkiye’nin yine nüfusu günümüzde 17 milyonu bulan Suriye’den korku amaçlı kendisınırları içinde 1 milyon insanın geçimkaynağı olabilecek 1 milyon dönümlük araziyi “güvenlik koridoru” olarak tamponbölge statüsüne alarak ekonomik sınırlarını daraltması Ankara ve Lozan anlaşmalarınınçiğnenmesi gerçeğini gözler önüne serentarihi bir skandaldır.
TÜRKİYE’YE LAWRENCE PLANINI UYGULADILAR
İngiliz ForeiğnOffice arşivindeki çok gizli dosyalar içinde bulunan ünlü casusLawrence’nin 1918 tarihli Osmanlı ülkesini paylaşım haritasında Anadolu Türkleri ile Araplar arasındakibağların koparılması için Halep’in kuzeyinden geçen Bağdat Demiryolu hattının kuzeyi Türk-Arap sınırı olarak gösteren planauygundur. Özetle 1910 ila 1914 yıllarıarasında Fırat nehri kıyısındaki Gaziantep’e bağlı Karkamış’taki tarihi höyükalanında arkeolojik kazılar yaparak bölgeden geçen demiryolu hattının Türklerden alınması hakkındakiistihbarat gözlemleri ve raporlar ve haritalar hazırlayan Lawrence’nin planları maalesef yıllar sonraNato bünyesine alınan Türkiye’ye empoze edilmiş ve uygulanmıştır. Türkiye enkısa zamanda kendi egemen sınırları içinde kalan 1 milyon dönümlük arazidekimayınları temizlemeli ve “güvenlik koridoru” veya tampon bölge uygulamasına sonvermelidir.
mayin.jpg
Lawrence'nin 1918 yılında hazırlamış olduğu Osmanlı'yı paylaşım haritası...Bagdat demiryolu Türklerden alınıyor
mayin_7.jpg
Lawrence, Karkamış kazılarında
mayin_6.jpg
Karkamış Höyük, günümüzde Suriye sınırı bitişiğinde bir höyüktür
mayin_16.jpg
Lawrence ve arkadaşları Karkamış kazısı esnasında, 1910'lar
mayin_18.jpg
Karkamış sahilleri Fırat nehri kıyısı
mayin_21.jpg
karkamış höyük askeri koruma alanıdır uydu görüntüsü
mayin_22.jpg
Karkamış ve Fırat nehri ve sınır çizgisi
mayin_23.jpg
Karkamış şehri
mayin_25.jpg
Tampon bölge alanı, sarı sınır çizgisinin Türkiyeye bakan tarafıdar. Reyhanlı-Cizre arasında yaklaşık 450 km'dir
mayin_10.jpg
Osmanlı'yı paylaşımı esas alan 1916 tarihli Sykes-Picot anlaşması
mayin_11.jpg
Fransa'dan Osmanlı topraklarından alacağı bölgeyi gösterir harita, 1918
mayin_13.jpg
Sevr haritası (1920)..üzerinde Güney Anadolu demiryolları Türklerden alınıyor
mayin_19.jpg
Türkiye sınırında geçiş yeri
mayin_24.jpg
Türkiye'nin gelecekteki ekonomik kaynağı GAP bölgesi
mayin_27.jpg
Türkiye sınır bölgiesinde 600.000'i aşkın mayın var
mayin_28.jpg
Kürt sorununun çözümlenmesi için hazırlanan Türkiye'nin parçalanmısı amaçlı harita
herşey zamanla daha iyi
anlaşılır...Ve tarih gerçeklerin anahtarıdır