"Yürütülen dava adalet anlayışı değil, toplumun refleksini kırmaktır"
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, milletin önce rahatsızlık ve tedirginlik, sonra yılgınlık ve bezginlik sonunda da teslimiyet çizgisine getirecek ne lazımsa yapıldığını belirterek, “Yürütülen dava artık masumane bir adalet anlayışı değil, toplumun refleksini kırmaktır” dedi. Pamukoğlu yazılı açıklamasında demokrasinin vesayet altında olduğunu belirtti. “’Ergenekon Davası’ adı altında yürütülen hukuki faaliyetlerdeki son arama ve gözaltılar ile siyasetin hukukla iç içe girdiği ve adalet mekanizmasının tetiğinin politikacılar tarafından çekildiği ayan beyan ortaya çıkmıştır” diyen Osman Pamukoğlu, yürütülen davanın artık masumane bir adalet anlayışı değil, toplumun refleksini kırmaya yönelik olduğunu kaydetti. Osman Pamukoğlu, “Türkiye’de politik liderlik çökmüştür. Ulusal ve yaşamsal alanlardaki gücümüz düzeltilmesi zor ölçülerde bozulmuştur. Her şeyimiz küçük şeylere boyun eğilerek kaybedilmeye başlanmıştır. Sorumlular, hiçbir önleyici tedbiri düşünmeyen zayıf ve beceriksiz koltuk politikacılarıdır” dedi. Milleti önce rahatsızlık ve tedirginlik, sonra yılgınlık ve bezginlik sonunda da teslimiyet çizgisine getirecek ne lazımsa elden gelenin yapıldığını savunan Pamukoğlu şöyle devam etti: “İçerde ve dışarıda kim varsa şunu bilsin ki: Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik, demokrat, çağdaş ve en ileri adalet anlayışı ile Ulu önderin gösterdiği medeniyet ufkuna, önüne çıkmaya yeltenen tüm gafil, bağnaz ve küçük ruhluları çiğneyerek yürüyecektir. Var olmak demek, yollarda olmak demektir. Türk Milleti, 11 Kasım 1938’den beri itibarlı, güçlü, bağımsız bir Türkiye için yoldadır.” ----------------
Orakoğlu'ndan Şok İddia!
Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanıı Orakoğlu Ergenekon'un son durağını açıkladı.
Bülent Orakoğlu, Ergenekon'un son dalgasını yorumlarken bir dahaki operasyonun kamu kurumlarına, son basamağın da Meclis olacağını öne sürdü. Habertürk televizyonunda Ergenekon soruşturması kapsamında bugün gerçekleşen operasyonu değerlendiren Bülent Orakoğlu davanın seyri için çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Orakoğlu, son dalganın üniversitelere yönelik olduğunu belirterek, bir dahaki dalganın kamu kurumlarına yönelik gerçekleşeceğini ve operasyonun son ayağının parlamento olacağını öne sürdü. ERGENEKON OPERASYONUNA YÖNELİK YORUMLARA TEPKİ Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkan Vekili Bülent Orakoğlu Ergenekon soruşturmasının bugün gerçekleşen son dalgaya ilişkin Habertürk televizyonuna yaptığı değerlendirmede operasyonlarla ilgili yapılan yorumları eleştirerek şunları söyledi: "Türkiye bir hukuk devleti. Her dalga sonrası çeşitli yorumlar yapılıyor. Sanki Türkiye güllük gülistanlık bir ülke. Faili meçhul cinayetler yaşanmamış, darbeler olmamış... Gözaltılar sırasında bazı hatalar olabilir. Bu tür operasyonlar sancılı olması normal tabi. İtalya'da daha büyüğü yaşandı. Bu dalganın üniversitelere yönelik yapıldığı görülüyor. Bazı arkadaşlar sanki savcılar oturmuş kafalarına göre operasyon başlatıyormuş gibi yorum yapıyor. Bütün bu operasyonlar hukuk içerisinde yapılıyor. Aksini söylemek çok yanlış." BİR DAHAKİ DALGA KAMU KURUMLARINA SON BASAMAK DA PARLEMENTO Operasyonların bundan sonra artarak devam edeceğini belirten Orakoğlu, kamu kurumlarına yönelik henüz bir operasyonun gerçekleşmediğini, en son basamağın Meclis'te son bulacağını öne sürdü. Orakoğlu, "bu operasyon geçmiş 70 yıllık tarihinin temizlenmesidir. Herkesin konuşmasına dikkat etmesi gerekir. Ben hiçbir operasyon aleyhine konuşmuyorum. Bu örgütün genel çerçevesini çizerek örgüte karşı birlik halinde olunması gerek." diye konuştu. "SAVCILAR OPERASYONU KAFASINA GÖRE DEĞİL, MAHKEME KARARIYLA YAPIYOR" Soruşturmada sanıktan kanıta gidilmesi doğru mu şelindeki bir soru üzerine Orakoğlu, "Bu operasyonlar yapıldığı zaman, gece yarısı insanlar alınıyor deniliyor. Şimdi sabaha karşı yapılıyor. Savcılar kafasına göre bir operasyon yapmıyor. Önce organik yapılar tespit ediliyor. Bunlar mahkemeye sunuluyor. Mahkeme de bunun kararını veriyor. Bazı ufak tefek aksamalar olabilir ama bunlar çok ciddi olmayan olaylar. Bende emniyetteyken bir çok operasyon yaptık. Gece yarısı da operasyonlarına katıldım. "ERGENEKON'DA TANIK OLARAK İFADE VERMEYE HAZIRIM" Orakoğlu, bir gazeteye verdiği demeçte "Gerekirse tanık olarak çağrıldığımda tüm bildiklerimi anlatırım" sözlerinide değerlendirdi. Son ergenekon duruşmasında bir sanığın mahkemede kendisinin dinlenmesini istediğini belirten Orakoğlu, "Bende TC'nin hukuk devleti olduğunu, mahkeyeme çağrıldığımda gelmeme gibi bir durumun olamayacağını söyledim. Hatay Emniyet müdürlüğünü yürütürken yaşadığım olaylar vardır. Ben görevimi fazlasıyla yapmış bir insan olarak bu tür olayların aydınlamasıyla ilgili çeşitli şekilde ifadeleri genişleteceğimi söylemiştim." diye konuştu. OPERASYONUN PARLAMENTO AYAĞI KİMLERİ KAPSIYOR? Orakoğlu ayrıca yaptığı açıklamada öne sürdüğü "operasyonun parlemento ayağı" iddiasıyla ilgili isim verip veremeyeceğine yönelik soruya, "Bu operasyonları konuşurken çeşitli analiz yapan arkadaşlar, İtalya'yı örnek alması gerektiğini söylüyoruz. Devletin tüm imkanları bu operasyonu savcı arkadaşlara açıldı. Eğer operasyonun hakkaten hukuk çerçevesi içinde işlemesini istiyorsak, darbelerden bahsediliyorsa bu arşivlerin açılması gerekir. İtalya'da medya ve siyaset ayağı da yapıldı. Eski bir emniyet istihbarat müdürü olarak tabi sahip olduğumuz bilgiler mevcut. İsim vermeden genel çerçevede konuşmaya çalışıyorum. Bildiklerimi bir kaç sene önce Ergenekon savcılarına anlattım, tekrar çağrılırsam ifade veririm. Hukuka inanan bir insan olarak elimde ciddi belgeler olmadıktan sonra isim veremem ama savcıların elinde olduğunu biliyorum" şeklinde yanıt verdi. (TİMETURK)
----------
Özdağ'dan Ergenekon Açıklaması Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Avukatının Ümraniye Soruşturması 2. İddianamesi ile İlgili Basın Açıklaması...
Değerli Basın Mensupları ;
Ümraniye Soruşturması ile ilgili olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, ikinci iddianamenin de hazırlandığı ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilerek yayınlandığı malûmunuzdur. İddianamede kanunda sayılan biçimde hiçbir sıfatı bulunmayan müvekkilim Prof.Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın ismine, anılan iddianamede, “ Milliyetçi Hareket Partisi’ne Yönelik Yürütülen Faaliyetler ” başlığı altında yer verildiği ve bu cümleden olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığı’na adaylığının, kanundışı örgütsel bir sürecin parçası gibi sunulmaya çalışıldığı görülmüştür.
İddianame tekniğine ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na açıkça aykırılık teşkil eden ve ilk iddianamede de benzer şekilde sergilenmesi sebebiyle; müvekkilimin, Milliyetçi Hareket Partisi içinde yapmış olduğu siyasi mücadeleyi gölgelemeyi amaçladığı aşikâr olan bu tutumun, ilgilisi hakkında hukuki ve cezai sorumluluk doğurduğu sabit bulunmakla birlikte ; iddianamede geçen tümüyle asılsız iddiaya karşı kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi elzem olmuştur.
İddianamede, müvekkilimin genel başkanlık mücadelesi ;
-2004 yılında başlamış gibi gösterilmekte,
-Milliyetçi Hareket Partisi’nden ihraç edilmesine karşın, 13 Kasım 2006 tarihinde yaptığı açıklama ile 19 Kasım 2006 tarihinde gerçekleşecek Milliyetçi Hareket Partisi kurultayına ısrarla gideceğini açıkladığı ileri sürülmekte,
-Böylece, davanın sanıklarından Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’e ait olduğu belirtilen bir taşınır bellekten çıkan word dosyasındaki iddialar subut bulmuş gibi sunulmaktadır.
Değerli Basın Mensupları ;
Müvekkilim Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın MHP Genel Başkan olma çalışmalarının, iddianın aksine 2004 yılında değil ; sonuçları, camiayı derinden üzen 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonra başladığı, kamuoyunca bilinmektedir. 12 Ekim 2003’de gerçekleşen MHP 7. Kurultayı öncesinde, aday olması için tabandan baskı gelmesine rağmen; müvekkilim, akademik çalışmalarına halen devam ettiğini ve bir sonraki kurultayda aday olmayı düşündüğünü açıklamıştır. Bu açıklama, gazetelerin arşivlerinde mevcuttur.
Müvekkilim, beyan ve sözüne sadık kalarak, 19 Kasım 2006 tarihinde gerçekleşen MHP 8. Kurultayı’nın hemen öncesinde, 4 Kasım 2006 tarihinde genel başkanlığa adaylığını ilân etmiş, ne var ki ; genel merkez, 5 Kasım 2006 tarihinde, ihraç istemi ile kendisini disiplin kuruluna sevketmiş ve 17 Kasım 2006 tarihinde müvekkilim hakkında ihraç kararı alınmıştır.
İhraç kararının alındığı tarih, 17 Kasım 2006 olduğuna ve 13 Kasım 2006 tarihinde müvekkilimin parti üyeliği hukuken devam ettiğine göre ; iddianamede, müvekkilime atfen geçen ve kendisini hukuk dışı bir çizgide göstermeye çalışan “Milliyetçi Hareket Partisi’nden ihraç edilmesine rağmen, 13 Kasım 2006 tarihinde yaptığı açıklama ile 19 Kasım 2006 tarihinde gerçekleşecek Milliyetçi Hareket Partisi Kurultayı’na gitmekte ısrarlı olduğunu belirttiği ” şeklindeki iddia da kesin bir biçimde çürütülmüş olmaktadır.
Kaldı ki, müvekkilim, 15 Kasım 2006 tarihinde, basına yaptığı açıklama ile disiplin kuruluna sevk işlemini yargıya taşıdığını, dava devam ederken, herhangi bir hukuki zemin olmadan, Kurultaya gitmeyeceğini ve hukuka karşı gelmeyeceğini, kışkırtıcı bir ortama asla hizmet etmeyeceğini de belirtmiştir. Bu açıklama, 16 Kasım 2006 tarihli gazetelerin nerede ise tamamında mevcuttur.
Nihayet, bu açıklamayı, müvekkilimin, 18 Kasım 2006 sabahı yaptığı, “ kongre salonuna gitmeyeceği, arkadaşlarının da kongreye gitmesine izin vermediği ” yönündeki bir diğer açıklaması da izlemiş ve böylece MHP’nin 8. Olağan Kurultayı, müvekkilimin gösterdiği basiret ve sağduyu sayesinde, kimsenin burnu kanamadan gerçekleşmiştir.
Değerli Basın Mensupları ;
Sizler aracılığıyla Türk kamuoyu ile paylaşmak istediğimiz son husus, az evvel ismi geçen Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahsa ait olduğu belirtilen bir taşınır bellekten çıkan word dosyası ile ilgilidir.
Birinci iddianamede “ Kişiye Özel Bilgi Notu ” ikinci iddianamede ise “ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’ten Ele Geçirilen Dijital Doküman ” olarak isimlendirilen bu belgeye göre müvekkilim Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’ın, MHP’nin 8. Olağan Kurultayı’nı basmak ve olay çıkarmak amacı ile girişimlerde bulunduğu iddia olunmaktadır. (Bakınız Ek 1)
Değerli Basın Mensupları ;
Malûm davanın sanıklarından Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’ün hazırladığı ileri sürülen ve iddia makamınca, her nasılsa, suç örgütünün kendi hiyerarşik yapısı içinde sistematik çalışmasına delil sayılabilen bu belgenin, gerçekte, kendisine yüklenmek istenilene tümüyle zıt bir mana ve içerik taşıdığı çok belirgindir. Her şeyden önce, anılan belgede; MHP Kurultayı’nı sabote edeceği ileri sürülen unsurların, eleştirel ve aşağılayıcı bir üslupla nitelendirildiği dikkatten kaçırılmamalıdır. Bir örgüt, iç yazışmasında, kendi unsurları için böyle bir üslup kullanmaz, bilâkis üyelerini ve eylemlerini yüceltir. Diğer yandan, örgütün hedef aldığı unsurlar için de, saygılı bir dil kullanılmaz. Oysa, anılan belgede, sözde hedef olan MHP korunup kollanmakta, doğabilecek olaylar için endişe dile getirilerek, partinin itibar infazına uğrayabileceği uyarısı yapılmaktadır.
Ancak, en dikkat çekici bölüm, yazının sonundaki “ Başarılı bir kongre olmasını dilerim. Saygılarımla. ” cümlesidir.
Bir suç örgütünce, MHP’yi ele geçirmekle görevlendirildiği söylenen ve ilk iddianamede, Veli KÜÇÜK ile birlikte “ bu amaç dahilinde her şeyi yaptığı da ” ileri sürülen Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK’ün, anlatılan çerçevede, başarılı bir kongre olmasını dileyebileceği yegâne mercii; herhalde, MHP Genel Merkezi ve bu genel merkezdeki yöneticilerden biri olabilir.
Özetle İddianamede “Ümit Özdağ,’ın partiden ihraç edildiği halde Kongre salonuna gitmek istemesinin sebebi ise Mehmet Zekeriya Öztürk’ten ele geçirilen belgeden çok iyi anlaşılmaktadır” derken,
a) Ümit Özdağ’ın anılan tarihte MHP’den ihaç edilmediğini gözardı etmekte,
b)M. Zekeriya Öztürk’ün MHP Genel merkezine verdiği raporda dahi Ümit Özdağ’ın haberdar olup olmadığını bilmediği “çıkarılacak olaylardan” haberdar olduğunu ileri sürmekte ve
c)MHP Genel Merkezi yazılan raporu Ergenekon örgütü içinde yapılan yazışma olarak göstermektedir.
Değerli kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Prof. Dr. Ümit Özdağ vekili
Avukat Mikail Erk
Ek 1
“ MHP Genel Başkanlığı’na aday olan Ümit ÖZDAĞ’ın İstanbul merkezli olmak üzere bir çok il ve ilçede etki yaratmaya çalıştığı tarafınızca bilinmektedir. Özellikle MHP Kongresi için hırsla çalışıldığı da tarafınızca bilinmektedir. Özellikle MHP Kongresi ön plana çıkmaktadır.
Genel Başkan adayı olan Ümit ÖZDAĞ, her ne kadar kişisel planlar yapmış olsa da bazı planlar(ın) Ümit ÖZDAĞ’ın bu girişimi(ne) de dayandırılarak yapıldığı ve fakat bazı planlardan da Ü. ÖZDAĞ’ın haberdar olup olmadığı net değildir.
Özetle yapılmak istenenler şöyledir :
*Mümkün olduğunca kavga-kargaşa yaratmak
*Kongre salonu önünde basının ve halkın izleyeceği arbede çıkartmak. Arbede saatini kongreye katılım tamamlanmadan önceki zamana denk getirmek
*Böylece olayların duyulmasını sağlamak ve katılımcıları olumsuz yönde etkileyerek kongre salonuna gelme isteklerini kırmak
*Ümit Özdağ kongre salonuna girebilirse burada yanındakiler ile basının dikkatini çekmek, Kongre düzenini sarsmak
*Kullanıma müsait belli sayıda ve bazı özelliklerde kişilerle ( suç işlemeye eğilimli, kaybedecek değeri olmayan, eskiden devletin güvenlik güçleri içerisinde görev almış ve çeşitli suçlardan dolayı görevden el çektirilmiş hala bazı gayrımeşru yapılar içerisinde faaliyet gösteren, silah kullanmaya eğilimli ) kongre salonu önünde suni olaylar yaratmak, mümkünse infial yaratmak, fırsat oluştuğunda ateşli silah kullanmak
*Bu sayede, MHP Kongresinde ortaya çıkabilecek potansiyel gücü eritmek, MHP etkisini azaltmak, halk ve kamuoyu nezdinde, MHP’nin hala silahların kullanıldığı, eskiden olduğu gibi şiddet ve saldırı yöntemlerinin devam ettirildiği modern ve güncel olmaktan uzak bir parti imajı ile tekrar hatırlatmak ve itibar infazı yapmak.
Not : Bilgiler özet olarak derlenmiş olup, genelde Ü. Özdağ çevresinde oluşturulan ekip ve ona ulaştırılan destek veren gruplar içerisinde elde edilmiştir. Kaynaklar güvenilirdir.Bir başka açıdan düşünülürse, amaç, korku ve endişe yaymak olarak planlandığı düşünülebilir.
Bununla beraber bazı kişilerin Doğu Perinçek ile çok iyi ilişkide bulunduğu ve grubun Ü.Özdağ ile yakın temas içerisinde hareket ettiği gerçeği unutulmamalıdır. Yine bu grubun eski bazı kökenlileri de içinde barındırdığı ve / fakat hiçbir zaman parti içinde etkili olmadıkları, bu gün bu nedenle hınç içerisinde oldukları dikkate alınmalıdır.
Başarılı bir Kongre olmasını dilerim. Saygılarımla.”