1 Temmuz 2009 Çarşamba

İRAN'A EMPERYAL YEŞİL PABUÇLA GİRİYOR

Ahmedinejat hükümeti demokratik hak talebiyle başlayan fakat emperyalizmin ağına düşmeye çok elverişli bu grupla uzlaşmalıdır. İran’ın nüfusunun neredeyse ¼ ünü oluşturan Azeri Türklerinin demokratik hak talepleri bana pkk terörünün başlangıç aşamasını çağrıştırıyor. Masum hak taleplerinin karşılanmasının çeşitli güçler tarafından engellenmesi, adadilde konuşma hakkı gibi en doğal hakkın dahi verilmemesi, emperyalist ülkelerin olaya karışmasıyla siyasallaşarak, otonom yönetim, eyalet sistemi gibi toprak bütünlüğünü bozacak boyutlara geldi. Terör 25 yıl boyunca ABD-İsrail ve AB ülkeleri tarafından süspanse edildi. Lojistik ve eğitim desteği verildi. Neticede ekonomik yıkımdan çok daha önemlisi halklar arasına nifak tohumları ekildi. Emperyalistlerin hem hükümet erkine sızması, “karda yürüken;kart kurt seslerinden Kürt olmuş” gibi simgeleşmiş aşağılayıcı yaklaşımlar sergilemesini sağlarken,diğer taraftan ayrılıkçı Kürtleri ise silahlandırdı,eğitti,psikolojik ve lojistik destek verdi.Katil başını elinle teslim etti fakat idamını engelledi.

Bunları ülke gerçeklerini düşünen tüm Türk halkı biliyor.

İşte İran’da olanda tam bunlar.

Azerbaycan kökenli kardeşlerimiz başta olmak üzere İran’da reformist olarak adlandırılan grup gayet haklı gerekçelerle hak talep etmekteler. Şayet bu masum talepler karşılanmazsa (ki öyle görülüyor) emperyalist kışkırtma bu taleplerin boyut değiştirmesine ve ayrılıkçı yapıya dönüşmesine sebep olacaktır. Amaçlanan budur. Bu zaten sorunlu olan coğrafyanın İran ayağıdır. İşin kötü yanı var olan bir dost devlet Azerbaycan kökenli kardeşlerimizin olayların içinde olması İran-Azerbaycan arasının ciddi anlamada bozulmasına ve buna Türkiye’nin de sessiz kalamamasına neden olacaktır.

Hatırlayınız; Asala terörü bitmiş ve pkk başlamıştı. Pkk; Asala’nın devamı niteliğindedir. Asla kalsaydı muhatap bir Ermenistan devleti olacaktı.Türkiye için bu çok daha kolay bir durum olurdu.

Bunun çözülmesi için başta Ahmedinejat’ın çok dikkatli olması ve acı kayıplara rağmen uzlaşma yönüne gitmesi gerekmektedir. Bunun yanında; bu gruplara para sağlayan emperyalist kaynakları engellemesi gerekir. Reformist olarak adlandırılan gruplarında; emperyalist ABD-AB ve İsrail ile demokratik hak elde edemeyeceğini bilip demokratik hak taleplerini siyasi zeminde ve kendi içinde çözme yoluna gitmeleri gerekmektedir.

“Ayıla ine girilmez” girenlerin akıbeti ortadadır.

Aksi takdirde İran’da ayrılıkçı naralar duymaya başlarız.

İŞBİRLİKÇİLER İÇERİ ATILIYOR

İşbirlikçileri temizleme harekâtı İran, seçimler sonrası ABD ve AB’nin emriyle sokaklara dökülerek ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışan “paralı askerleri” tek tek topluyor

İran’da 12 Haziran yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini Mahmud Ahmedinecad’ın kazanmasının ardından ’sandıkta hile var’ iddiasıyla sokaklara çıkan ABD ve AB’nin ’paralı askerleri’ tek tek tespit edildi. ABD istihbarat birimi CIA’nın Dubai’de kurduğu ofisten gönderilen 400 milyonla fonlanan işbirlikçilerden iki bin kişi tutuklandı.

Devlet düşmanı... Darbe tertipçisi George Soros, CIA ve İngiltere bağlantıları deşifre olan reformcuların gözaltına alınma korkusuyla güvenlik güçlerinden köşe bucak kaçtıkları belirtildi. Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın emriyle işbirlikçilere karşı başlatılan operasyonun genişleyerek süreceği belirtildi. Batı işbirlikçilerini “devlet düşmanı” olarak ilan eden güvenlik güçlerinin, belirledikleri adreslere ani baskınlar yaptığı kaydedildi. Operasyonlardan kaçan yüzlerce kişinin izini kaybettirmek için kırsal kesime gittikleri ifade edildi. Reformcuların lideri Mir Hüseyin Musevinin ise bilinmeyen bir yerde saklandığı iddia edildi. İran güvenlik güçlerinin işbirlikçilere karşı başlattığı operasyona karşı kampanya başlatan Batı basını, Ahmedinecad’ı hedef aldı. Tahran yönetimini muhalifleri sindirmekle suçlayan İngiliz The Times gazetesi, “İran’da bugün korku ve terör iklimi hüküm sürüyor” ifadesini kullandı. CIA, 400 milyon dolar harcadı Mir Hüseyin Musevi’nin ’yeşil devrim’ hayalinin CIA tarafından fonlandığı ortaya çıkmıştı. Gerçeği ortaya çıkaran İran haber ajansı Mehr, CIA’nın 2006’dan beri ’yumuşak devrim’ hareketi yürüttüğünü belirttimişti. Uygun zaman için seçimlerin beklendiğine dikkat çeken ajansa göre, hareket Dubai’den yönetildi. CIA, İranlılarla ilişkiyi sağlayan bir “network” ağı kurdu. Bu operasyon için 400 milyon dolar para harcandı. Bilim adamları, sanatçılar, sporcular ve daha pek çok kişinin yer aldığı bir liste hazırlandı. Bu listede yer alanlar ABD’ye davet edildi. Kendilerine Dubai kaynaklı kredi kartları verildi. ABD Konseyi de, 2006’da “İran’ın demokratikleşmesi fonu” adı altında 61 milyon dolarlık bütçe ayırdı. Aynı yıl Avrupa’daki ABD büyükelçiliklerine “İran gözlemcileri” yerleştirildi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise, Dubai’de kurulan ofisin başına Jillian Burns isimli yetkiliyi direktörü yaptı.