27 Haziran 2010 Pazar

PARANIN IZTIRABI

Artık o kadar net görülüyor ki;paranın icadıyla mertlik bozulmuş.
Silah icadıyla da ikinci kez bozulmuş.
Çünkü para silahı doğurmuş, silahta insanlığı boğmuş. Siyonist ve emperyalist güçlerin dünyada estirdikleri terör ve katliamı artık herkes biliyor. Küçük çay molalarında bile bu konuşuluyor.
“Almış Siyonist kitaplarını geliyor” diye beni görünce yanındaki ortak arkadaşıma mırıldayan arkadaşım geldi aklıma.
“Duydum, haklısın” dediğimde ki mahcup gülümseyiş.
Aynı masada çay içişler, aynı sohbetlere eklenen yeni okunmuş birkaç kitaptan akılda kalanlar.
Ama kalkerken çay ocağını işleten kıza; “kızım çaylar benim, yazıver deftere” deyişler.
Yani yine para.
Takasa dönemeyeceğimize göre. “altı çay,iki simit var,al şu kitabı fit olalım” diyemeyeceğimize göre,bu esaretin kırılmasının şimdilik mümkün olmadığı aşikar.

“Erdoğan'a cesaret madalyası veren ABD merkezli AJC (Dünya Yahudi Kongresi) 104 yıllık bir kuruluş olup temel misyonu Siyonizmi dünyaya hâkim kılmaktır. Bu kuruluşun, ömrünün beşte dördünde İsrail ve Yahudilere "kahrolsun" diyen Erdoğan'a bir istisna yaparak ödül vermesi ilginçtir. Zira bu kuruluş 104 yılda Erdoğan hariç sadece Yahudi asıllılara mükâfat vermiştir.” Diyor Ramazan K.Kurt son yazısında.
Parayı bazı insanlar normalden daha fazla seviyor. Parada kimi satın alabileceğini çok iyi biliyor.
Bu insanlarda çaylarını peşin ödemenin hazzını yaşıyor. Parayı sevenler ve parayı üretenler birbirini çok çabuk buluyor. Hayatının beşte dördünü değil beşte beşini “kahrolsun Siyonizm” diye bağıranlar bir anda susuyor.
Sonra kulaklara bir şey fısıldanıyor. Zaten paranın sahipleri kendisinden böyle bağırmasını istiyor.

“Ak Parti’ye gelince…
Bu arkadaşlar Necmeddin Erbakan`dan yollarını ayırdıklarında üç ana nokta üzerinde ittifak ettiler:
1. Dış güçlerle, özellikle ABD ile çatışarak iktidar olmak mümkün değildir.
Bunun için defalarca ABD`ye gittiler ve Yahudi lobileri dâhil tüm bu çevrelere kendilerini anlattılar.
(Bu konuda ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney`in özel sohbetlerinden aktarımda bulunanlara başvurulabilir.)
ABD`nin Irak`ı işgal planına açıktan destek vereceklerini söylediler ve meşhur “tezkere”yi çıkarma sözü verdiler.
Bu söz doğrultusunda 65 bin ABD askerinin Mardin ve Diyarbakır`a yerleştirilmesi hazırlıklarına başlandı ve ABD gemileri Mersin ve İskenderun Limanları açıklarına demirledi.
Irak`ı bombalayan uçaklar Adana İncirlik Üssü’nden havalanarak Bağdat`ı bombaladı.
2. Türkiye`de TÜSİAD merkezli büyük sermaye ile çatışarak da iktidara gelmek mümkün değildir.
Bu tespitten sonra iktidarları döneminde bizzat Başbakan Erdoğan`ın tabiri ile Turgay Ciner servetini dörde, Aydın Doğan ise ona katladı.
3. Osmanlı`nın son demlerindeki İttihatçılar dönemi ile Cumhuriyet tarihi, asker artı CHP ittifakına dayanmaktadır.
Ak Parti mümkün olduğunca askerle çatışmamalıdır.
Ak Parti kurmayları Sayın Erdoğan ve Arınç dâhil hiç bir zaman Necmeddin Erbakan`ın İsrail ile imzaladığı anlaşmalara karşı bir tavır takınmadılar, bunu eleştirmediler.
İktidarda bulunduklar 7 yıl boyunca da İsrail`e her hangi bir yaptırım uygulamadılar.
11 Mayıs 2010`da İsrail`in OECD üyeliğini veto etmediler ve Gazze gemisine hiç bir Ak Parti milletvekilinin binmesine izin vermediler.
Yine, Abant Platformu`nun Erbil`deki Kürt toplantısı ile iptal edilen Diyarbakır`da yapılması planlanan ilk toplantısına hiç bir bakan ve milletvekilinin katılmasına izin vermediler.”  diyor Altan Tan “eksen kayması” başlıklı yazısında. Akp’ci-Fetullahçı - Kürtçü tabandan da çatlak sesler gelmeye başladı.
Neden?
Çünkü;para adaletsizdir, parayı çok sevenler de aç gözlüdür.
Parayı çok sevenler hiçbir zaman zengin olmaz.
Para telep doğurur, talep arsızlaştırır, arsızlık dostlukları bozar. Para egoyu tatmin eder, ego tatmini sahte dostluklar oluşturur,haz verir ve durmadan yeni para kaynakları arayışına iter. İşte bu noktada musluğun kurnasını kapma yarışı başlar ki kâğıttan kuleler, sahte kahramanlıklar bu kapış esnasında sırıl sıklam olur.
Islanan ruhlar kıvranır ve savunmaya geçer.
“ben daha çok çalıştım ama hak ettiğimi alamadım” feryatları başlar.
Hak etme kıstasını diğerinin aldıklarına göre biçer, ben merkezli bir mencilik kendine acıma duygusuna dönüşür.
Kendine acıdıkça da hırçınlaşır, hırçınlaştıkça ıslanmış yalanları ezer ve kurumasına izin vermeden parçalar.
İşte o anda paranın sahipleri yeni çok sevenler aramaya başlar.
Kokuyu alan parayı çok sevenler yeni partiler kurar. Kimileri kapatır ve var olanlara kayar. Irksal, dinsel, mezhepsel veya sadece hitap gücüne güvenerek gövde gösterileri ile paranın sahiplerini etkilemeye çalışır.
Gerçekte paranın sahiplerinin hiç birinle ne dinsel, ne mezhepsel, nede ırksal bir ortaklığı vardır. Hepsini bir böcek gibi görür ve sadece en güçlü,en iyi hizmet edecek böceği seçmektir amaçları.
Paranın bu handikapını; kırklı yaşları kırıp da göremeyenler varsa hiç uğraşmasınlar. Sadece ömürlerini sözüm ona demokrasi ve Türkiye’nin gelişimi yalanlarına bağlayarak sağ/sol, alevi/suni, Kürt/Türk ayrımına bağlayıp uçursunlar.
Belki paranın sahipleri onlara da bir gün göz kırpar da rengi yeşile dönen uçurtmalarıyla kendilerini birkaç metre havalandıra bilirler. Ta ki kendilerinden daha çok parayı seven ve tüm değerlerini satacak birilerinin gelip, uçurtmanın ipini kesip rüyalara son verip sonsuz bir ıztıraba sürükleyene kadar.

Paranın ıztırabından uzak iyi bir pazar sabahı dilerim.


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."