12 Haziran seçimleri öncesinde Milliyetçi Hareket Partisine yönelik olarak AKP kaynaklı çok katmanlı ve boyutlu psikolojik operasyonlar gerçekleştirileceğine dair yaygın bir kanaat toplumun ve siyasetin değişik kesimlerinde oluşmuş görünüyor. Merkez medyanın bazı yazarları da MHP’ye yönelik AKP psikolojik operasyonlarını seslendirmeye başladılar. S. Önkibar, 28 Ocak 2011 tarihli Yeniçağ gazetesindeki “MHP’ye bu çamurlar atılacak” başlıklı yazısında AKP’nin gerçekleştirebileceği muhtemel psikolojik operasyonları sistemleştirdi. MHP Genel Merkezi de MHP teşkilatlarını ve kamuoyunu AKP psikolojik operasyonları konusunda uyardı. Bugün AKP’nin MHP’ye yönelik olası psikolojik operasyonlarının analizini gerçekleştirmek istiyorum.
Siyasette muhalif bir partinin oy tabanını etkilemek ve oyunu almak amacı ile yapılan “olumsuz” propaganda çalışmaları meşrudur. Hatta, yerel düzeyde teşkilatların “bel altı” vuruşları olarak nitelendirilen “taktik” düzeydeki psikolojik operasyonları da hoş olmasa bile meşruluk sınırları içinde kabul edilir. Ancak siyasette meşru olmayan rakip partiye karşı gerçekleştirilen ve olumsuz propagandanın sınırlarını aşan ve “stratejik” düzeyde yapılan psikolojik operasyonlardır.
Stratejik düzeyde psikolojik operasyon çok kapsamlı bir politik-psikolojik istihbarat çalışmasını ve örgütlenmesini, çok geniş ekonomik kaynakları, büyük medya imkanlarını ve operasyonu yürüten bir profesyonel karargahı gerektirir. Bu imkanlara bir parti sahip olamayacağı için ancak iktidardaki parti devletin istihbarat ve polis imkanlarını kullanarak yapabileceği operasyonlardır. Tekrar edelim: Stratejik düzeyde psikolojik operasyonlar demokratik hukuk devletlerinde siyasette meşru kabul edilmeyen operasyonlardır.
Stratejik düzeyde olabilecek kadar kapsamlı ve bir siyasi partiyi bütün olarak kapsayan psikolojik operasyonları ancak iktidardaki bir parti gerçekleştirebilir. Eğer muhalefetteki bir parti, iktidar partisine karşı ve/veya diğer muhalefet partilerine karşı stratejik düzeyde psikolojik operasyon gerçekleştirebiliyor ise büyük bir ihtimal ile arkasında ya bir iç ve de dış istihbarat servisinin büyük desteği vardır. Teorik olarak mümkün olmakla beraber bu tür bir operasyon gerçek yaşamda çok küçük bir ihtimaldir.
Bu genel çerçeveyi ortaya koyduktan sonra; AKP ile ilgili bazı temel verileri de ortaya koymalıyız. AKP, Türkiye’yi milli-üniter devletten etnik federal devlete, parlamenter demokrasiden başkanlık rejimine sürüklemeyi hedeflemektedir. İktidar partisinin bu projesinin önündeki son engel MHP’dir. AKP’nin MHP politikasının özünü MHP’nin önce parlamento dışına itilmesi, sonra başlatılacak “MHP-Ergenekonu” diyebileceğimiz bir operasyon ile Türk milliyetçilerinin Türkiye’yi etnik-federasyon üzerinden bölünmeye götürecek sürece direnmelerini engellemek oluşturmaktadır.
Bu son engelin aşılması amacı ile AKP, MHP’ye karşı sistemli ve yavaş yavaş gelişerek yoğunlaşan bir stratejik psikolojik operasyonu yürürlüğe koymuştur. Bu operasyonların bir kısmı halen yürümekte ve seçimin hemen öncesinde kamuoyu gündemine yoğun bir basın/yayın kampanyası ile taşınması öngörülmektedir.
AKP iktidarının nelere tevessül edeceğini göstermek açısından bazı örnekleri sıralayalım. *Hatay/Dörtyol’da çıkan olaylardan sonra bir ilçe Ülkü Ocakları Başkanının değişik zamanlarda yapmış olduğu telefon görüşmelerinin kes-birleştir yöntemi ile yepyeni bir konuşma haline getirilmiş ve basına sızdırılmıştır.
Siyasette muhalif bir partinin oy tabanını etkilemek ve oyunu almak amacı ile yapılan “olumsuz” propaganda çalışmaları meşrudur. Hatta, yerel düzeyde teşkilatların “bel altı” vuruşları olarak nitelendirilen “taktik” düzeydeki psikolojik operasyonları da hoş olmasa bile meşruluk sınırları içinde kabul edilir. Ancak siyasette meşru olmayan rakip partiye karşı gerçekleştirilen ve olumsuz propagandanın sınırlarını aşan ve “stratejik” düzeyde yapılan psikolojik operasyonlardır.
Stratejik düzeyde psikolojik operasyon çok kapsamlı bir politik-psikolojik istihbarat çalışmasını ve örgütlenmesini, çok geniş ekonomik kaynakları, büyük medya imkanlarını ve operasyonu yürüten bir profesyonel karargahı gerektirir. Bu imkanlara bir parti sahip olamayacağı için ancak iktidardaki parti devletin istihbarat ve polis imkanlarını kullanarak yapabileceği operasyonlardır. Tekrar edelim: Stratejik düzeyde psikolojik operasyonlar demokratik hukuk devletlerinde siyasette meşru kabul edilmeyen operasyonlardır.
Stratejik düzeyde olabilecek kadar kapsamlı ve bir siyasi partiyi bütün olarak kapsayan psikolojik operasyonları ancak iktidardaki bir parti gerçekleştirebilir. Eğer muhalefetteki bir parti, iktidar partisine karşı ve/veya diğer muhalefet partilerine karşı stratejik düzeyde psikolojik operasyon gerçekleştirebiliyor ise büyük bir ihtimal ile arkasında ya bir iç ve de dış istihbarat servisinin büyük desteği vardır. Teorik olarak mümkün olmakla beraber bu tür bir operasyon gerçek yaşamda çok küçük bir ihtimaldir.
Bu genel çerçeveyi ortaya koyduktan sonra; AKP ile ilgili bazı temel verileri de ortaya koymalıyız. AKP, Türkiye’yi milli-üniter devletten etnik federal devlete, parlamenter demokrasiden başkanlık rejimine sürüklemeyi hedeflemektedir. İktidar partisinin bu projesinin önündeki son engel MHP’dir. AKP’nin MHP politikasının özünü MHP’nin önce parlamento dışına itilmesi, sonra başlatılacak “MHP-Ergenekonu” diyebileceğimiz bir operasyon ile Türk milliyetçilerinin Türkiye’yi etnik-federasyon üzerinden bölünmeye götürecek sürece direnmelerini engellemek oluşturmaktadır.
Bu son engelin aşılması amacı ile AKP, MHP’ye karşı sistemli ve yavaş yavaş gelişerek yoğunlaşan bir stratejik psikolojik operasyonu yürürlüğe koymuştur. Bu operasyonların bir kısmı halen yürümekte ve seçimin hemen öncesinde kamuoyu gündemine yoğun bir basın/yayın kampanyası ile taşınması öngörülmektedir.
AKP iktidarının nelere tevessül edeceğini göstermek açısından bazı örnekleri sıralayalım. *Hatay/Dörtyol’da çıkan olaylardan sonra bir ilçe Ülkü Ocakları Başkanının değişik zamanlarda yapmış olduğu telefon görüşmelerinin kes-birleştir yöntemi ile yepyeni bir konuşma haline getirilmiş ve basına sızdırılmıştır.
*Malatya’da Hıristiyan misyonerlere karşı işlenen Zirve Kitabevi katliamı ile MHP ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.
Bir başka suçtan hapishanede yatan bir kişi, savcıya başvurarak, dönemin Malatya MHP il başkanı, Malatya Ülkü Ocakları Başkanı ve kendisini “tümgeneral” olarak tanıtan bir kişinin katliamı yapmasını kendisine önerdiklerini iktidara yakın Bugün gazetesinde 7 Temmuz 2008’de “Katliam planı MHP il binasında yapıldı” başlığı ile açıklanmıştır. İçişleri bakanlığında bir MHP’li belediye başkanına baskı yapılarak AKP’ye geçmeye zorlandığına dair haberler son günlerde gündeme gelmiştir.
Unutmayalım ki AKP iktidarı muhalif olarak algılananlara karşı psikolojik savaş dönemi olmuştur.
Unutmayalım ki AKP iktidarı muhalif olarak algılananlara karşı psikolojik savaş dönemi olmuştur.
*Bugünlerde adı çok geçen Albay Arif Doğan ilk yakalandığı zaman deposundan 248 el bombası çıktığı, ABD’deki kızının 1 milyon dolar yolladığını gösteren banka cüzdanı çıktığı günlerce gazetelerde yer almıştı. Sonra öğrendik ki aslında bir tane el bombası bile çıkmamıştı. Yollanan para ise 10 ayda 10 bin dolardı. Yeniçağ’da köşe yazarı olan Vedat Yenerer’in evinden çıkmayan tabancayı çıkmış gibi tutanağa kaydedilmiş, antika ve artık silah niteliğini yitirmiş olan tüfek “vahim tüfek” diye kaydedilmiştir.
Benzeri yüzlerce psikolojik operasyon,
*Genç ve pırıl pırıl bir teğmeni suçlu göstermek için telefonuna Hizbuttahrir üyesi bir kişinin telefon bilgilerinin yüklenmesine kadar uzanmıştır.
Bütün bu örnekler MHP’ye yönelik AKP’nin devlet imkanları ile desteklenen stratejik psikolojik harekatın hangi boyutlara ulaşabileceğinin ipuçlarını vermektedir. Ancak MHP’ye karşı operasyon planlayanların bilmesi gereken bir husus vardır. MHP herhangi bir parti değildir. MHP, 12 Eylül öncesinde bölücü çevrelerin “MHP-kontrgerilla-Türkeş” şeklindeki ahlaksızca psikolojik operasyonlarına ve fiziksel yok etme saldırılarına, daha sonra 12 Eylül yönetiminin politik-ideolojik ve psikolojik operasyonlarına direnmiş ve bunları aşmış bir siyasal harekettir.
Özetle, MHP’ye karşı meşru olmayan kapsamlı bir politik-psikolojik saldırı gerçekleşecektir. Söylenecek yalanlar, atılacak iftiralar, karalamalar, üretilmiş belgeler, çarpıtılmış bilgiler gündemi işgal edecektir. Bu saldırıları aşmanın yolu, safları sıklaştırmak, yalanları göğüslemek, doğru bilgiye ulaşmak, doğru bilgileri ülkücü hareket ve seçmen ile bitip tükenmek bilmeyen bir hızla ve etkinlikle paylaşmaktır. Yaşadığımız Türkiye, duyduğumuz her şeyin doğru, gördüğümüz her şeyin gerçek olduğu bir Türkiye değildir.
Türkiye’yi, 1978’de TİKKO’cular tarafından İstanbul’da alçakça katledilen beş ülkücü işçinin cenazesine davet edildikleri halde gelip bir cenaze namazı kılmayı reddeden bir kadro yönetmektedir. Hangi psikolojik operasyon yapılır ise yapılsın Ülkücü Hareket bunu asla unutmayacaktır.
Bütün bu örnekler MHP’ye yönelik AKP’nin devlet imkanları ile desteklenen stratejik psikolojik harekatın hangi boyutlara ulaşabileceğinin ipuçlarını vermektedir. Ancak MHP’ye karşı operasyon planlayanların bilmesi gereken bir husus vardır. MHP herhangi bir parti değildir. MHP, 12 Eylül öncesinde bölücü çevrelerin “MHP-kontrgerilla-Türkeş” şeklindeki ahlaksızca psikolojik operasyonlarına ve fiziksel yok etme saldırılarına, daha sonra 12 Eylül yönetiminin politik-ideolojik ve psikolojik operasyonlarına direnmiş ve bunları aşmış bir siyasal harekettir.
Özetle, MHP’ye karşı meşru olmayan kapsamlı bir politik-psikolojik saldırı gerçekleşecektir. Söylenecek yalanlar, atılacak iftiralar, karalamalar, üretilmiş belgeler, çarpıtılmış bilgiler gündemi işgal edecektir. Bu saldırıları aşmanın yolu, safları sıklaştırmak, yalanları göğüslemek, doğru bilgiye ulaşmak, doğru bilgileri ülkücü hareket ve seçmen ile bitip tükenmek bilmeyen bir hızla ve etkinlikle paylaşmaktır. Yaşadığımız Türkiye, duyduğumuz her şeyin doğru, gördüğümüz her şeyin gerçek olduğu bir Türkiye değildir.
Türkiye’yi, 1978’de TİKKO’cular tarafından İstanbul’da alçakça katledilen beş ülkücü işçinin cenazesine davet edildikleri halde gelip bir cenaze namazı kılmayı reddeden bir kadro yönetmektedir. Hangi psikolojik operasyon yapılır ise yapılsın Ülkücü Hareket bunu asla unutmayacaktır.
Ümit ÖZDAĞ
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."