SESİMİ ÇIKARMADIM
Nazi Almanya’sında papaz Mar tin Niemöller’in günlüğünden:
“ÖNCE SOSYALİSTLERİ TOPLADILAR, SESİMİ ÇIKARMADIM; ÇÜNKÜ BEN SOSYALİST DEĞİLDİM. SONRA SENDİKACILARI TOPLADILAR, SESİMİ ÇIKARMADIM; ÇÜNKÜ SENDİKACI DEĞİLDİM. SONRA YAHUDİLERİ TOPLADILAR, SESİMİ ÇIKARMADIM; ÇÜNKÜ YAHUDİ DEĞİLDİM. SONRA BENİ ALMAYA GELDİLER; BENİM İÇİN SESİNİ ÇIKARACAK KİMSE KALMAMIŞTI.”
Yukar ıdaki söylemi güncelleştirip, bugünkü durumumuza şöyle dönüştürdüm.
Önce Petkim, Tüpraş, Seka, Sümerbank ve Tekel başta olmak üzere tüm yer altı ve yer üstü var lıklar ımızı yok pahasına toplayıp götürdüler, sesimi çıkar madım. Çünkü, ‘Özelleştirmenin güzelleştirme’ olduğu yalanına inanmıştım.
Sonra AB ülkelerine gümrük duvar lar ımızı indirdiler, yalnız sanayi ürünleri değil, yediğimiz, içtiğimiz, etimiz, sütümüz, buğdayımız ve yoğurdumuz da dışar ıdan gelmeye başladı, sesimi çıkar madım. Çünkü, ‘dışa açılma’ ve ‘küreselleşme’ söylemlerine kanmıştım.
Sonra tohumumuzu da elimizden aldılar , genetiği değiştirilmiş, içine kim bilir ne tür hastalıklar yerleştirilmiş kısır tohumlar ı Hollanda’dan ve Siyonist İsrail’den almaya başladılar , sesimi çıkar madım. Çünkü, devletin en tepesindeki sorumlu kişinin de bu uygulamayı onaylamasına aldanmıştım.
Sonra milyonlar ca işsizi ve sokaklar da yatan evsizleri olan Hıristiyan AB, bizim Sivil Toplum Örgütlerimize, Belediyelerimize, Üniversitelerimize ve Medyamıza bol keseden Avro’yu hibe olar ak dağıtmaya başladı. Bize kar şı açıkça düşmanlık duygular ı besleyenlerin ve bizi hiçbir zaman ar alar ına almayacaklar ını en yetkili ağızlar ından duyuranların neden bizlere kar şılıksız par a verdiğini sorgulamadım, kim kime kar şılıksız par a verir diye sormadım. Çünkü, bu hibeleri cebe indiren Truva Atlar ının hiç utanmadan uydurduğu, ‘bu hibeler içinde Devletimizin de katkısı var ’ yalanına inanmıştım.
Sonra vatan topraklar ımızın yabancılar a satışı başladı; Fransızlar , İtalyanlar , Yunanlılar ve Siyonistler en verimli tar ım topraklar ımızı göz göre ele geçirdiler, ‘Toprak Vatandır Satılamaz’ diye isyan etmedim. Çünkü, bütün bunlar ın ‘demokrasi’, ‘azınlık haklar ına saygı’ ve ‘Uygar Batı’yla bütünleşme’ gereği olduğunu söyleyenlerin çıkar dığı, kulaklar ı patlatan uğultudan ürkmüştüm.
En sonunda, ‘Ne ABD ne AB, Tam Bağımsız Türkiye’ diye haykırınca beni almaya geldiler; ancak benim için sesini çıkar acak kimse kalmamıştı.
Yılmaz Dikbaş
14 Nisan 2009