22 Ekim 2009 Perşembe


TARİH BU KONUŞMAYI BELKİDE SON UYARI OLARAK YAZACAK
Obama’nın gelişinde tüm Türkiye ayağa kalktı.Ama bizim ABD’den beladan başka aldığımız hiçbir şey yok.Dünyanın gözlerini diktiği ve Kazak zenginliklerini Hink okyanusuna açabilmek için Afganistan’a saldırdığı artık çok net ortada olan zengin ülkenin liderinin Türk dostluğu ve bu önemli konuşması es geçildi.Bu sözler soydaş ve geleceğin Türk devi bir ülkenin beklide son uyarısı.Kesinlikle yüzümüzü doğuya dönmeliyiz ve bu dost ülkeleri emperyalistler kuşatmadan gerekli adımları atmalıyız.Tüm emperyalistler Asya’ya ulaşmak için Türkiye’yi kullanırken bunu görmemek tarihi bir hatadır.Sadece Asya’da 750 milyon Türk devleti var.Bu bu ülkeler Türkiye’den birlik ve beraberlik istiyorlar.Bu hiçbir emperyalistin elinde olmayan bir nimettir.Aynen Nur Sultan Nazarbayev gibi düşünüyorum: Yüzümüzü doğuya dönmeliyiz.Ve bunu acilen yapmalıyız.Gelecek Asya’da.Tüm Türk devletlerin ekonomik ve siyasi birlikteliği dünyadan emperyalist zulmünü silecektir.Dünyaya huzur ve düzen getirecek büyük bir ekonomik güç oluşturacaktır.Bu bizim Nur Sultan Nazarbayev’in sesine kulak vermemiz kadar yakın.AB ve ABD’nin emperyalist çıkarlarına ve yalan dolanlarla yürüttükleri siyaset/ayak oyunlarına hayır deme vaktidir.Zaten bundan başka çaremizde yoktur.Ya bu seslere kulak verip birleşik Türk devi olacağız yada eyaletlere bölünmüş derebeylik bir ülke olup yok olup gideceğiz.Türkiye’nin kaderi Asya’da dır.Bu günlerde bunu anlamak sanırım çok daha kolay.Ama bunu gerçekleştirecek siyasi irade kesinlikle AKP değil.


KAZAKİSTAN LİDERİ NAZARBAYEV TBMM'DE: DOĞU'YA DA DÖNÜN

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev TBMM'de yaptığı konuşmada "yüzünüzü doğuya da dönün" dedi.


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetlisi olarak Türkiye'de bulunan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev TBMM'de Genel Kurula seslendi. Türk dünyasının iki büyük ülkesi olan Kazakistan ve Türkiye'nin birlikte yapacağı çok şeyin olduğunu belirten Nazarbayev, "İkili ilişkilerimizi geliştirmek yolunda yapacak daha çok işimiz var" dedi. Genel Kurul'a gelişinde milletvekillerinin ayakta alkışladığı Nazarbayev, milletvekillerine hitap etmekten duyduğu onuru dile getirdi.

"Türkiye Cumhuriyeti, tüm Türk halkıyla bizim bağımsızlığımızı destekledi. Biz bundan dolayı müteşekkiriz" diyen Kazak lider, "Türkiye'ye ziyaretinden önce Başkent Astana'nın en güzide mekanlarının birinde Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük bir heykelini açtıklarını kaydetti. Nazarbayev, "Bu heykeli Kazak halkının sizlere olan kardeşlik duygularının bir tezahürü olarak kabul ediniz. Bu sebeple, bugün hepinize, Ankaralılara, tüm kardeş Türk halkına Astana'mızın sıcak selamını, tüm Kazak halkının samimi duygularını beraberimde getirmiş bulunuyorum" diye konuştu. Ülkesinin sağladığı gelişmeleri anlatan Nazarbayev, "Devamlı olarak kardeş Türkiye'ye güvendik ve desteklerinizi gördük" dedi. Nazarbayev, Türkiye'nin başarılarına sevindiklerini, son yıllarda Türkiye ekonomisinin dünyada 17, Avrupa'da ise 6. sıraya yükselen, sanayisi hızla gelişen bir ülke haline geldiğini anlattı. "YÜZÜNÜZÜ DOĞUYA DA ÇEVİRİN" Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, "Türkiye küresel siyasette de özel bir konumu ve kendi bölgesinde de büyük bir gücü olan ülkeye dönüştü. Ortadoğu sorunu, İran, Irak, Afganistan, Kafkasya'daki çatışmaların çözümünde Türkiye'nin rolünün daha da devam edeceği muhakkaktır. Biz, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasını destekliyoruz. Bununla beraber, akraba olarak 'yüzünüzü doğuya da çevirmeniz yerinde olurdu' diye düşünüyoruz. Rusya ile stratejik ortaklık geliştirilmesi, Çin ile dengeli bir siyaset yürütmesi Türkiye'nin itibarını yükseltecektir. Bu çerçevede Ankara'nın Türk dilini konuşan akrabalarıyla yakın ilişki siyasetini takip etmesi bizi özellikle memnun etmektedir" dedi. Nazarbayev, "Kazakistan'ın inisiyatifi ile geçen yıl çalışmasına başlayan Türkçe konuşan devletlerin Parlamenterler Asamblesi ve Aksakallar Konseyi'nin devamı olarak, bizler yakın zamanda Nahçıvan'da gerçekleşen zirvede Türk Dili Konuşan Devletler İşbirliği Konseyi'ni, kısaca Türk Konseyinin kurulmasıyla İlgili anlaşmayı imzaladık. Netice itibarıyla, yüce Atatürk'ün asil ülküsü, Turar Riskulov ve Mustafa Şokay gibi Türklerin birliğini sağlamaya hayatlarını adayan bütün aydınlarımızın idealleri gerçekleşme yolundadır. Bizim ulu ecdatlarımız Altaylar'dan Akdeniz'e kadar geniş bozkırlara hükmetti. İlk defa dünyaya örnek olan ortak kubbe - keçe evi, bundan başka demiri, pantolonu, ok ve yayı, ayakkabı ve topuğunu, üzengiyi icat ettiler. Bize unutulmaz kahramanlık destanları ve birçok manevi hazineler bırakmışlardır. Tüm bunları dünyaya anlatma zamanının artık geldiğini düşünüyorum" dedi. "YURTTA SULH CİHANDA SULH" Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin günümüzde önemini kaybetmediğini ifade eden Nazarbayev, nükleer silahlanmadan duyduğu endişeyi de dile getirdi. Nazarbayev, "Afganistan, Irak, Kafkasya'daki çatışmalara çözüm üretme çalışmalarını aktif bir şekilde katkıda bulanacağız" dedi. Ülkesinin 3 bin genci yurt dışına eğitime gönderdiğini anlatan Nazarbayev, Turgut Özal ve Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde başlatılan Türkiye'ye de öğrenci gönderme sürecinin sürdüğünü anlattı. Nazarbayev, "Türk dünyasının iki büyük ülkesi Kazakistan ve Türkiye'nin birlikte yapacağı çok iş var. İki veya çok taraflı olsun eldeki imkanları tam olarak kullanamıyoruz. Ticaret, yatırım, ekonomi, ulaştırma gibi birçok alanda kapsamlı ortak projeleri gerçekleştirmek için yeterli potansiyele sahibiz. Bağımsızlığımızın ilk yıllarında yabancı yatırımlara muhtaçtık. Türkiye'den gelen yatırımların ve kredilerin bize katkısı büyük olmuştur. Bu sayede güçlendik ve artık biz de dışarıya yatırım yapan bir ülke konumuna geldik. Son rakamlara göre, Kazakistan-Türkiye ticaret hacmi 3 milyar dolara ulaştı. Ancak bu durum kardeş ülkeler arasındaki ilişki seviyesine hala layık değildir. Çünkü, Türkiye'nin jeo ekonomik ve jeo siyasi ağırlığına uygun ve ekonomisine önemli bir katkı sağlayacak petrol ve gaz boru hatları projelerinin var olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'nin dünya yakıt koridoru olmaya her türlü imkanları mevcut ise Kazakistan'ın da bu projelere katkısı büyük olabilir. Bu yüzden zamanın Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını nasıl desteklediysek, aynı şekilde Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projesine Rusya ile birlikte katılmaya hazırız" dedi. İŞADAMLARINI ÇAĞIRDI Nazarbayev, yaşanan küresel ekonomik krizi kendi kaynaklarıyla yönettiklerini anlatarak, Türk işadamlarını yürüttükleri önemli projelere katkı yapmaya çağırdı. "İkili ilişkilerimizi geliştirmek yolunda yapacak daha çok işimiz var" diyen Nazarbayev, özel sektör ve sivil toplum kurumlarının kollarını sıvamasını istedi. Nazarbayev, "İkili ilişkilerimizi geliştirme hususunda halkın seçtiği milletvekillerimizin yapacağı katkıların büyük olacağı düşüncesindeyim" dedi. Nazarbayev, "Hepinizi tüm kardeş ve akraba Türk halkını, önümüzdeki milli bayram, Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla en içten dileklerimle, yürekten kutluyorum. Birlik, beraberlik ve başarılar diliyorum. Kazakların bilge şairi Abay, bir şiirinde 'Huzurdan daha iyi bir dost bulamadım' demektedir. Öyleyse halklarımızın arasındaki dostluk ebedi olsun. Yaşasın Kazakistan, yaşasın Türkiye" dedi. Nazarbayev, konuşmasının ardından milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı. Konuk Cumhurbaşkanı'na, makam aracına kadar TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eşlik etti.

Kaynak: Dünya Bülteni
"SESSİZ SAVAŞ" İÇİN "SESSİZ SİLAHLAR"
DAVID ICKE ve benzeri kişilerin bu konu ile ilgili bir çok yazı ve metinini okudum.Hatta Osmanlı İstihbaratının ele geçirdiği Masonların 22 desturu vardır.Tüm bunları okuyunuz ve çevrenizi gözlemleyiniz.Küresel bir mahvoluşun içinde miyiz?değil miyiz?
Göreceksiniz.
(GİZLİ BİR ASKERİ BELGEDEN)

DAVID ICKE’NİN BRILLIANT BOOK’UNDAN BİR İKTİBAS:

VE GERÇEK SİZİ ÖZGÜR KILACAK

(BU BELGE SEÇKİN DÜNYA YÖNETİM HİYERARŞİNİN

DOGMATİK VE OTORİTER ZİHNİYETİNİ AÇIKÇA GÖSRERMEKTEDİR.)


1986 da, tesadüfen bulunan ve "sessiz bir savaş için sessiz silahlar" olarak adlandırılan bir belgeden alınan Robotlar’ın İsyanı’nda yer aldım. Bu belgenin 1969 yılına ait diğer bir versiyonun A.B.D. Donanmasının Haberalma Servisi’nin elinde bulunduğu rapor edilmektedir.


Bu belge, beyin yıkama tekniklerini çok güzel açıklamaktadır.

Benim elimde bulunan versiyon Amerika’da ikinci elden satılan bir fotokopi makinesinin içinde bulundu ve kitlesel zihin kontrolünün politikasını anlatmaktadır.

Bu uzun ve ayrıntılı belge 1979 tarihliydi fakat 1950'lerden beri uygulanan politikanın anahtarlarını vermektedir.

Bu belge “ Sessiz Savaş... 1954 yılında uluslararası seçkinlerin bir toplantısında açıklandı” demektedir.

Bildenberg Grubu ilk defa 1954 de toplandı. Belgede teşhir edilen metodlarin Londra’daki Tavistock İnsan Hakları Enstitüsü’ne ve bunun birbirine bağlı şubelerine ilham vereceği muhtemeldir. İşte muhtevadan bir çeşni:

“ tecrübeyle ispat edilmiştir ki, bir sessiz silahı korumanın ve halk kontrolünü ele geçirmenin en basit yolu, onları bir taraftan şaşkın, organizasyonları bozulmuş, ilgilerini gerçekten önemi olmayan başka sorunlara çekilmiş bir durumda tutarken, diğer taftan disiplinsiz ve temel sistem prensiplerinden habersiz tutmaktır.

Bu şunlarla başarılır:

Onların düşüncelerini başıboş bırakarak; zihni faaliyetlerini sabote ederek; matematikte, sistem tasarımında, ekonomi eğitiminde halk için düşük kaliteli programlar hazırlayarak ve teknik yaratıcılık esaretlerini kırarak.

Aşağıdaki yollarla duygularını meşgul ederek, onların kendilerine ve duygusal ve fiziksel faaliyetlere olan düşkünlüklerini arttırarak;

a) Medyadaki - özellikle TV ve gazetelerdeki - sürekli bir cinsiyet, şiddet ve savaşlar engeli vasıtasıyla merhametsiz duygusal hareketler ve saldırılar ( zihni ve duygusal tecavüz ).

b) Onlara ne isterlerse - fazlasıyla - verme “ düşünce için değersiz gıda” ve onları gerçekten ihtiyacı olan şeyden mahrum bırakma.

c) Tarihi ve hukuku yeniden yazma ve halkı sapkın yaradılışın hükmü altına sokmak, böylece onların akıllarını kişisel ihtiyaçlardan dışta ziyadesiyle icat edilen önceliklere kaydırabilme. Bunlar onların sosyal otomasyon teknolojisinin sessiz silahlarıyla ilgilenmelerini ve bu silahları keşfetmelerini engeller. Genel kural düzensizlikte kar vardır; daha fazla karışıklık daha fazla kar. Bu nedenle en iyi yaklaşım problemler yaratmak ve sonra çözümler sunmaktır.

Özet olarak:

Medya: Yetişkin nüfusun dikkatini gerçek sosyal sorunlardan uzak tutarak gerçekte önemi olmayan meselelere çekmelidir.

Okullar: Genç nüfusu gerçek matematikten, gerçek ekonomiden, gerçek hukuktan ve gerçek tarihten habersiz tutmalıdır.

Eğlence: Halkın düşüncesini altıncı derece seviyesinin altında tutmalıdır.

İş: Düşünmek için zaman bırakmayarak, halkı çiftlikte diğer hayvanlarla birlikte meşgul, meşgul, hep meşgul etmelidir.


"SESSİZ SİLAHLAR BELGESİ", UZAKTAN MİKRODALGA ZİHİN KONTROL TEKNİĞİNİ BAKIN NASIL TARİF EDİYOR:


“ Bu, bir generalin yerine -bankacılık mıknatısının emirleri altında-, bir bilgisayar programcısının çalıştırıldığı; bir silahın yerine, bir bilgisayardan; barut tozu yerine, veri işlenmesiyle sevk edilen; mermilerin yerine, durumları ateşler. Bu, aşikar gürültüler çıkartmaz, aşikar fiziksel yaralanmalara neden olmaz ve herhangi bir kişinin günlük sosyal hayatına alenen müdahale etmez.

Anlaşılmaz fiziksel ve zihinsel bozukluklara neden olan ve anlaşılmaz bir şekilde günlük hayata müdahale eden, yani ne aradığını bilen eğitimli bir gözlemci için anlaşılmaz olan sesler üretse bile halk bu silahı anlayamaz, bu nedenle de bir silahla saldırıya uğradığına ve baskı altına alındığına inanamaz.”

Halk içgüdüsü ile bir şeylerin yanlış olduğunu hissedebilir, fakat sessiz silahın teknik özellikleri nedeniyle, duygularını makul bir şekilde izah edemez veya kendi zekâsıyla problemle uğraşamaz. Bu nedenle, nasıl yârdim isteyeceğini ve buna karşı kendilerini savunmak için diğerleriyle nasıl birleşeceğini bilmez.”

Sessiz bir silah tedricen uygulandığında, baskı ( psikolojik baskıdan ekonomik baskıya kadar ) çok artarak devam edemeyecek hale gelene kadar, halk bunun varlığına uyum sağlar / adapte olur ve bunun sinsi tecavüzüne tahammül etmeyi öğrenir. Bu nedenle sessiz silah biyolojik mücadelenin bir cinsidir.

Bu onların doğal ve sosyal enerji kaynaklarını, fiziksel, zihinsel ve duygusal güçlerini ve zaaflarını tanıyarak, anlayarak, manipüle ederek ve bunlara saldırarak bir toplumun bireylerinin hayatına, tercihlerine ve hareket kabiliyetine tecavüzde bulunur.”


Diğer bir deyişle, böl ve yönet ve global diktatörlüğü size atlama taşları yaklaşımıyla tanıt ve vakit çok geç oluncaya kadar çok az kişi gerçekten neyin devam ettiğini anlayabilsin. Gerçekten de, birçok kişi ne olduğuna işaret eden kişilere gülecek ve hatta onları suçlayacaktır. Hoş bu kitabın veya buna benzer birçoğunun okurları gerçeklerin farkındadır. Ve eğer bize hakikaten daha iyi bir dünya ve düşünce ve ifade hürriyeti emanet edilseydi, bilginin önemsenmemesi mümkün değildi.

Birçok insanın zihnini işgal eden programcıların sığınağını parçalamak için, hepimizin yapması gereken iş çok büyüktür, fakat bu mükemmelen başarılabilir - ve eğer biz bu işe karışmak için hazırlandıysak - bu başarılacaktır. Kendisi için düşünmeye ve hareket etmeye azmetmiş bir insan aklından daha güçlü hiç bir şey yoktur. Böyle bir hadise bir manipülasyoncunun kâbusudur ve bu gezegendeki herkes gibi, siz de bu güce sahipsiniz.

Yapacağınız tek şey onu kullanmaktır.