Çocukken gazoz kapaklarını para yapar oyun oynardık.
Kendi yaşıtların arasında bir sorun yoktur. Elinde, bulduğun 5 tane gazoz kapağı sana gün boyu oyun oynata bilirdi.
Fakat grubun içerisine diğer mahallelerden gelen,bir tane yaşı büyük, irice bir çocuk girer ve sizde onunla oynamayı kabul ederseniz, işiniz bitti demektir. Gruptaki tüm gazoz kapaklarını toplar ve mahallesine götürürdü. Sizde tek bir gazoz kapağınız kalmamış vaziyette sokak sokak dolanır kapak arardınız.Çünkü elinizdeki tüm kapaklar mahalle değiştirmiştir ve hiç birinizde yoktur.
Neden?
Çünkü iriliğinin verdiği cesaret ve yaşının verdiği kurnazlıkla tüm kuralları kafasına göre koyar senin kazanmana hiçbir ihtimal kalmaz. İçinizden birilerini över, birilerini döver, siz arkadaşınızla dövüşürken o tüm kapakları hiç eder.
İşte Türkiye ekonomisi de tamamen bu. Yandaş (yada yancep te olur) medyanın şakşakçılığında gazoz kapaklarımızı hiç ediyorlar. Bakın diğer mahallenin iri ve yaşı büyük çocuğu kafasına göre yeni kurallar koymuş. ''çıkış stratejisi'', ''erken uyarı egzersizi'', A2,A3, B1'den, Ba3, "BB-/B","BB/B"..vb hepsi elinizdeki gazoz kapaklarını kapmak için. “uykulu gözlere ışığı usul usul vereceksin” diyor Yahudi.
Neden?
Uyandırmamak için.
Uyandığında Üsküdar’ı çoktan sollamış olmak için.
Alın size bunun tipik örnekleri:Okumazsanız bile başlıklara bakın lütfen. Her şey nasıl günlük gülistanlık değil mi.
TÜRKİYE'YE BİR ÖVGÜ DE IMF BAŞKANI'NDAN
Mood's ve S&P'den sorna IMF Başkanı Staruss-Khan da Türkiye ekonomisinin iyiye gittiğini belirterek övgüler dizdi.
Cumartesi, 19 Eylül 2009 -Dünya Bülteni / Haber Merkezi
Türkiye'nin son dönemlerde ekonomide gösterdiği performans IMF'nin de dikkatini ve övgüsünü kazandı. Uluslararası kredi derecelendirme kurumları Moody's ve S&P'den sonra IMF Başkanı Staruss-Khan da Türkiye ekonomisinin hızlı bir iyileşmeye doğru gittiğini kabul etti. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, 2009 yılının Türk ekonomisi için zorlu bir yıl olduğunu, ancak 2010 yılında hızlı bir iyileşme beklediklerini söyledi. Strauss-Kahn, Türkiye'nin de bütün gelişmekte olan ülkeler gibi küresel krizden etkilendiğine dikkati çekti. Türkiye'nin mali krizden uğradığı etkinin dolaylı yoldan olduğuna işaret eden Strauss-Kahn, mali ve ekonomik krizin küresel yavaşlamaya yol açtığını ve bu yavaşlamanın da dünyadaki diğer tüm ekonomilerde olduğu gibi Türkiye'ye de etkisinin görüldüğünü ifade etti. Strauss-Kahn, ''2009 yılı, Türk ekonomisi için zor bir yıl ama 2010'da hızlı bir iyileşme öngörüyoruz. Küresel ekonomide iyileşme sağlandığında, buna paralel olarak Türkiye'de de hızla iyileşme görülecek'' dedi. G-20'nin bir üyesi olarak Türkiye'nin, dünyadaki en büyük ekonomilerden biri olduğunu söyleyen Strauss-Kahn, ''Türkiye'nin gelişmekte olan bir ekonomi olduğu aşikar ama hızlı bir biçimde gelişmiş ve güçlü bir ekonomi olacak. Tabii ki bunun için atılması gereken adımlar var ve ben hükümetin bu konuda ne yapılması gerektiğini bildiğini düşünüyorum. Türk ekonomisinin geleceğine güvenim tam'' diye konuştu. IMF'nin, ihtiyaç duyan ülkelere yardım eden bir kuruluş olduğuna dikkati çeken Strauss-Kahn, şu anda Türk ekonomisinin yardıma ihtiyacı olduğu yönünde bir işaretin bulunmadığını da dile getirdi. Strauss-Kahn, ''Ancak tabii ki Türk hükümetinin hizmetinde olmayı sürdüreceğiz ve diğer tüm IMF üyesi ülkelerle olduğu gibi Türk hükümetiyle de görüşmeye devam edeceğiz'' ifadesini kullandı. ''İSTANBUL TOPLANTILARI ÖZEL ÖNEM TAŞIYOR'' Dominique Strauss-Kahn ayrıca, IMF binasında, bir grup Türk gazeteciye, İstanbul'da düzenlenecek IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantılarının gündemi ve küresel krizin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıllık toplantıları, IMF açısından en önemli etkinlik olarak niteleyen ve bu toplantıların 3 yılda sadece bir kere Washington dışında yapıldığına işaret eden Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının, ''tünelin ucu görünüyor'' olsa da küresel krizin halen sürdüğü bir döneme denk gelmesi açısından özel bir önem taşıdığını belirtti. Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının ayrıca, IMF açısından iki sebeple özel bir öneminin bulunduğunu ifade ederek, bunlardan birincisinin Türkiye ile IMF arasında geçmişten gelen başarılı ilişkiler, ikincisinin de Türkiye'nin ABD hariç yıllık toplantıların ikinci kez düzenleneceği tek ülke olması olduğunu söyledi. Toplantının , Pittsburgh'da gelecek hafta düzenlenecek G-20 toplantısının hemen sonrasında gerçekleşecek olması bakımından da önem taşıdığını ifade eden Strauss-Kahn, bu durumun, G-20'de alınan kararların hayata geçirilmesine imkan tanıması açısından olumlu olduğunu kaydetti. G-20 ile IMF arasındaki bağların çok güçlü olduğunu belirten Strauss-Kahn, bu iki oluşumun arka arkaya düzenlediği toplantıların, ''(G-20;de) sadece devlet ya da hükümet başkanlarının aldığı önemli kararlarla yetinmeyip, mekanizmanın devamını sağladığını'' belirtti. ''İstanbul toplantısı işte bu yüzden çok önemli, çünkü Pittsburgh'da çok farklı konularda önemli kararların alınacağına inanıyorum'' diyen Strauss-Kahn, İstanbul toplantısının, Pittsburgh'da üzerinde karara varılan birçok konu için başlama noktası olacağını söyledi. ''TÜNELİN UCU GÖRÜNDÜ AMA HALA TÜNELDEYİZ'' IMF Başkanı Strauss-Kahn, küresel krizle ilgili yaptığı değerlendirmede de, küresel iyileşmenin 2010'un ilk yarısında görülmesinin beklendiğini, her yerde aynı anda bunun sağlanamayacağını, bazı ülkelerde iyileşmenin daha da erken olabileceğini kaydetti. Strauss-Kahn, mali krizi arkalarında bıraktıklarını ancak, ekonomik kriz için aynı şeyi söyleyemeyeceğini belirterek, ''Büyük ihtimalle bazı ülkeler için hala kötü aylar, kötü rakamlar ve büyüme oranları göreceğiz. İyileşme 2010;un ilk yarısından önce, belki de ilk yarı sonuna kadar elde edilemeyecek. Tünelin ucunu görüyoruz ama hala tüneldeyiz'' dedi. İşsizlik sorununun da hızlı şekilde çözülemeyeceğini dile getiren Strauss-Kahn, büyümenin yeniden başlamasıyla bunun etkisinin görülmesi arasında zaman farkı bulunduğunu, bu zaman farkının, ülkenin durumuna göre 8 ila 10 aya ya da 1 yıla kadar çıkabileceğini ifade ederek, ''Yani bazı ülkelerde büyüme yeniden sağlansa da, işsizliğin düştüğünü görmek için 8-10 ay daha beklemek zorundayız'' diye konuştu. Strauss-Kahn , ''çıkış stratejisi'' hazırlamaya ihtiyaç duyulduğunu, ancak bu stratejiyi yürürlüğe koymak için henüz erken olduğunu, bunun için ekonomik krizin kesin olarak arkada bırakıldığından emin olmayı beklemek gerektiğini kaydetti. İstanbul'daki toplantının krizle başa çıkmada yapılanlara ilişkin bir durum değerlendirmesi için olanak yaratacağını ifade eden Strauss-Kahn, bir yıl önce birçok kişinin tahmininin aksine büyük bunalımın yaşanmamış olmasında, ülkelerin mali ve finansal alanlarda sorumluluklarını yerine getirmesi ve IMF'nin tavsiyelerini dinlemesinin etkili olduğunu belirtti. Strauss-Kahn, ileride ne tür krizlerle karşı karşıya kalınabileceğini öngörebilmek için ''erken uyarı egzersizi'' üzerinde çalıştıklarını da kaydederek, gelecekte olası bir krizden kaçınabilmek için koordinasyon içinde olma ve bu yönde bir mekanizma geliştirmenin gerekliliğini dile getirdi. TÜRK HÜKÜMETİYLE BÜYÜK ÖLÇÜDE GÖRÜŞ BİRLİĞİ IMF Başkanı Strauss-Kahn, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın IMF ile anlaşmanın şart olmadığı yönündeki sözlerine ilişkin yorumunun sorulması üzerine, IMF'nin, yardımına ihtiyaç duyan ülkelere yardım etmekle görevli bir kuruluş olduğuna dikkati çekti. Bir ülke, bir sorunla başa çıkmada kendisini yeterli düzeyde görürse, bunun kendileri için sakıncasının olmadığını kaydeden Strauss-Kahn, ''Hükümetle görüşmelerimiz sürüyor. Bütçenin iyi yönde seyrettiğini öğrendim. Olup bitenlere ilişkin değerlendirmemiz, hükümetin değerlendirmesiyle çok yakın. Tabii ki ufak tefek farklılıklar olabilir, bu her ülkeyle oluyor. Dolayısıyla herhangi bir sorunun çözümü için hükümetle çalışmaya devam edeceğiz. Eğer Türkiye bir gün IMF'nin yardımına ihtiyaç duyarsa, bu yardımı sağlamaktan mutluluk duyarız'' diye konuştu. Strauss-Kahn, Türk hükümetiyle 2010 yılına ilişkin öngörülerde de büyük ölçüde görüş birliği içinde olduklarını söyledi. Strauss-Kahn, Türkiye ile IMF arasında, İstanbul'daki toplantılar sırasında bir anlaşmaya varılması olasılığına dair soru üzerine de, İstanbul'un IMF'nin bir toplantısına ev sahipliği yapacağını, ancak bunun IMF ile Türkiye arasında özel bir ilişki türü yaratmadığını kaydederek, IMF ile Türkiye arasındaki görüşmenin, IMF'nin İstanbul'da diğer herhangi bir ülkeyle yapacağı görüşmeden farklı olmayacağını belirtti. -"KÜRESEL SORUNLARA KARŞI KÜRESEL ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİ"- Bir soru üzerine , ''kriz karşısında ödenmesi gereken bir bedel olduğunu'', hiçbir ülkenin bir bedel ödemeden krizden yakasını sıyıramayacağını ifade eden Strauss-Kahn, küresel bir dünyada yaşadıklarına dikkati çekerek, krizin yerel çözümlerle atlatılamayacağını, küresel sorunlara karşı küresel çözümler üretmek gerektiğini vurguladı. Ülkelerin çok büyük bir çoğunluğunun, dünyanın geri kalanında neler olduğuna bakmayıp yerel çözümler üretme peşine düşmemesi ve küresel koordinasyon içinde olmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Strauss-Kahn, ''Herkes artık sorunlarını sadece sınırlarını kapatarak ve sorunu kendi içine hapsederek değil, küresel ekonominin bir parçası olarak çözebileceğini anladı'' dedi. Bir başka soru üzerine Strauss-Kahn, krizin dar gelirli ülkelerde çok daha yıkıcı etkilerde bulunabildiğine işaret ederek, bu açıdan krizle mücadelede atılması gereken adımlara ilişkin gelişmiş ülkelerin sorumluluklarının bulunduğunu belirtti. ''Erken uyarı egzersizinin'', IMF;nin gelişmiş ülkeleri de takip etmesi anlamına geldiğini kaydeden Strauss-Kahn, IMF'nin sadece dar gelirli ülkeleri izlediğine dair geçmişte ''pek de adil olmayan'' eleştirilerle karşılaştıklarını anlatarak, ''Ancak, yine de kriz gösterdi ki, kaynaklarımızı, gelişmiş ülkelerde neler olduğuna dair yeteri kadar harcamamışız. Bu da bizim açımızdan bir ders oldu'' dedi.
MEĞER IMF'YE İHTİYACIMIZ YOKMUŞ
Moody's, hükümetin, geçmiş krizlerdeki gibi IMF ya da diğer kaynaklardan dış destek almasına gerek kalmadığını açıkladı.
Cumartesi, 19 Eylül 2009 -Dünya Bülteni Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's Türkiye analisti Kristin Lindow, olumlu görünümün, Türk ekonomisinin kredi daralmasına ve bunun sonucunda oluşan küresel durgunluğa, ülkenin yabancı kaynaklı sermayeye bağımlılığı göz önünde bulundurulduğunda mümkün görünenden daha hazırlıklı olduğunu ifade ettiğini söyledi. Türkiye'nin ekonomik görünümünü 'olumluya' yükselten Moody's, hükümetin, geçmiş krizlerdeki gibi Uluslararası Para Fonu (IMF) ya da diğer resmi kaynaklardan dış destek almasına gerek kalmadığını da vurguladı. Moody's'e göre Türkiye'nin gayri safi milli hasılasında (GSMH) 2009 yılının ilk yarısında oluşan yüzde 10'luk daralma, 2001 finansal krizindekinden bile daha ciddiydi. Lindow, Türkiye'deki finansal piyasanın, yabancı sermaye akışı azlığı ve kredi şartlarını daralmasıyla başa çıkmasını bildiğini belirtiyor. Kristin Lindow, Hükümetin hem yerel hem de yabancı krediye kolaylıkla ulaşabilmesi ve zirveye vuran piyasa faiz oranlarının hızla düşmesi de bunun bir kanıtı olduğunu kaydediyor. Lindow'a göre ciddi borç altında bulunan özel sektör şirketleri, hükümet müdahalesi olmadan yabancı borçlarının vadesini uzatmada ve bu borçları ödemede başarılı oldu. Türkiye analisti Lindow, şöyle devam etti: 'Türkiye için kriz henüz bitmedi, etkileri ekonomide hala hissediliyor. Hükümetin borç karşılanabilirlik ölçümlerinde (örneğin hükümet faiz ödemelerinin gelirlere oranı) en azından üç yıllık bir ilerleme kaybedilmiş durumda. Ayrıca, ikinci çeyrekte GSMH'de açıklanan iyileşmenin azalmış olduğuna ilişkin işaretler var. Yine de kamu finansmanı, enflasyon ve finansal piyasa üzerinde, içinde bulunduğumuz ekonomik daralmanın yarattığı etkiler, büyümeye vurduğu darbelere rağmen, geçmişteki krizler kadar olumsuz değil.' Lindow ayrıca Uzun Dönemli Harcama Planında yapılan son güncelleme sayesinde 2009 yılında kamu finansmanında görülen bozulmanın harcama disiplini ve gelir güçlendirmeleriyle yavaş yavaş geriye dönmesi için belirli bir güvence sağlandığının da altını çiziyor. Kristin Lindow, 'ekonomik daralmanın derinliği ve gelecek yıllarda daha ılımlı bir küresel ekonomide daha yavaş büyüme gerçekleşeceği beklentileri göz önünde bulundurulduğunda, elverişli borç dinamiklerinin iyileşmesi, faiz oranlarının düşük tutulmasına ve yapısal finansal önlemlerin zaman içerisinde sıkılaştırılmasına bağlı olacak' şeklinde konuştu. Moody's'e göre finansal güvenilirliğin yeniden kazanılmasına yönelik kararlı önlemler ve enflasyonun düşük tutulması konusunda devam ettirilen ısrarlı tutum, son 10 yılın başlarında gösterilen ilerlemenin zarar görmesini engellemede çok önemli bir yer tutacak. Reyting kuruluşu, mali kuralı destekleyici bir yasanın geçirilmesi ve uygulanması borç karşılanabilirliğinin iyileştirilmesinde yararlı olabileceği tespitinde de bulundu. Moody's bugün ayrıca, Türkiye'nin B1 olan yabancı para biriminden banka mevduat tavanı görünümünü de, 'durağandan', 'olumluya' çevirdi. Ba1 olan yabancı para biriminden borç tavanı görünümü ve Lira cinsinden ülke tavanları (tahviller için A2, banka mevduatları için A3) ise 'durağan' olarak kaldı. Moody's, Türkiye'nin kredi notu üzerindeki son değişikliği 24 Mayıs 2006 tarihinde yapmış ve yabancı para biriminden borç ülke tavanını Ba3'te,n Ba1'e yükseltmişti. Bundan önce ise Moody's, Türkiye'nin borç kredi notunu 14 Aralık 2005'te B1'den, Ba3'e yükseltmişti.
S&P TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTUNU YÜKSELTTİ
S&P Türkiye'nin kredi notunu negatiften durağanda çevirdi.
Cuma, 18 Eylül 2009 -Dünya Bülteni Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's (S and P), Türkiye'nin kredi notu görünümünü, "negatif"ten, "durağan"a yükseltti. Reyting Kuruluşu, kredi notu görünümünün değiştirilmesine gerekçe olarak, Türkiye'nin, azalan dış finansman riski çerçevesinde, ekonomik dayanıklılığının artmasını ve Orta Vadeli Program çerçevesinde de ekonomik politika belirsizliğinin azalmasını gösterdi. S and P, Türkiye’nin, döviz cinsinden "BB-/B" ve lira cinsinden "BB/B" olan kredi notlarını ise değiştirmeyerek aynen teyid etti.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."