30 Ocak 2010 Cumartesi

NEDEN HEDEF TÜRKİYE
Youtube videolarını İzlemek için:
http://millici-ciddiadamlar.blogspot.com/2010/01/youtube-videolarini-musun-bas-bakani.html


1.BÖLÜM

2.BÖLÜM

3.BÖLÜM

4.BÖLÜM

5.BÖLÜM



GÜL'ÜN GİZLİ ANTLAŞMASI



YALÇIN KÜÇÜK (4,50 ye dikkat)
NAZLI ILICAK'IN KÖKÜ.



ÇUVAL OLAYI




HİLMİ ÖZKÖK-ÇUVAL YORUMU


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

FETHULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ YARGILANIYOR


Yazıyı okudum ama hiç gülemedim.
Neden acaba?
Böyle bir durum olsa şimdiki bu saçmalığa “asrın davası” diyen demokrasi abidesi AB ne yapardı dersiniz?
İyisi mi okurken bunu da düşününüz.


Metin Akpınar imzasıyla odatv.com 'da yayımlanan "Ya Ergenekon davası şöyle bir süreç izleseydi..." başlıklı yazı şöyle:

Liberal aydınlar, iktidara karşı güçlü bir muhalefet sergiledikleri için aylardır, hatta yıllardır tutuklu aydınlarımız için şöyle diyorlar: “Onlar için üzülüyoruz, ama Ergenekon çok önemli bir dava, hatta asrın davası, böyle davalarda olur böyle şeyler. Suçsuz olanlar eninde sonunda beraat eder, özgürlüklerine kavuşurlar.”

Bu yazarlarımızın ağızlarından hiç düşürmedikleri bir kelime vardır: Empati. PKK için, türbanlılar için, milli görüşçüler için, Ermeniler için, Kıbrıslı Rumlar için herkesin empati yapmalarını beklerler. Ama onların da Silivri’de yargılananlar için empati yapması gerekmiyor mu? Ben onların adına empati yapıyorum ve onlar adına hayal kuruyorum. İşte hayalim.
Tarih 02.11.2013 tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan haber:
AKP’nin iktidardan düşmesinden sonra polisin 15 Nisan 2011 tarihinde yaptığı baskınlarla ortaya çıkartılan, kısa ismiyle FTÖ olarak bilinen Fethullah Terör Örgütü davası Silivri’de nihayet başladı. Davada 15 tutuksuz, 480 tutuklu, toplam 495 kişi yargılanıyor. Kimlik tespitinden sonra 3567 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Mahkemeye sunulan bir kamyon dolusu ek klasörün nasıl inceleneceği merak ediliyor. İddianamenin okunmasının birkaç ay sürmesi bekleniyor.

Sanıklar arasında
Cengiz Çandar,
Mehmet Altan,
Ahmet Altan,
Hasan Cemal,
Engin Ardıç,
Emre Aköz,
Mahmut Övür,
İsmet Berkan,
Ruşen Çakır,
Yiğit Bulut,
Ergun Babahan,
Şamil Tayyar,
Fehmi Koru,
Mustafa Karaalioğlu,
Şahin Alpay,
Mümtazer Türköne,
Hadi Uluengin,
Ethem Sancak,
Ergun Özbudun,
Lale Mansur,
Oral Çalışlar
gibi çok önemli gazeteciler, akademisyenler, gazete patronları, bilim adamları ve sanatçılar bulunduğu için bu davaya asrın davası deniyor.

İddianamede, FTÖ’nün, polis, yargı, MİT, ordu, Milli Eğitim gibi kurumların içine sızarak, medyayı ele geçirerek cumhuriyetimizi yıkmayı ve yerine ABD’nin de desteğiyle ılımlı bir İslam devleti kurmayı amaçladığı, kendilerine boyun eğmeyen yazar ve aydınları her türlü baskıyla satın aldıkları ya da iftiralarla hapislerde süründürüp susturdukları iddia ediliyor.

Adının gizlenmesini isteyen, tutuklu sanıklardan ünlü bir işadamının kızı, babasının örgüt üyesi olmadığını, baskı nedeniyle örgütün gazete ve televizyon kanallarına reklam vermek zorunda kaldığını iddia etti. Bilindiği gibi çok sayıda işadamı, çeşitli kanallarla örgüte para yardımı yapmakla suçlanıyor.

İddianamede sanıkların bir bölümünün doğrudan örgütün içinde yer aldıkları, bir kısmının örgütün düzenlediği Abant toplantılarına katıldıkları, ABD'de bulunan "1 Numara" ile ya da örgütün diğer ileri gelenleriyle söyleşi yaptıkları, bazılarının ise örgütle doğrudan hiçbir teması olmamakla birlikte, köşe yazılarıyla örgüte stratejik destek verdikleri iddia ediliyor.

Sanıklardan Şamil Tayyar’ın avukatı, müvekkilinin yasadışı dinlendiğini, özel hayatıyla ilgili, hatta karısıyla yatak odasında yaptığı konuşmaların bile iktidar yanlısı yandaş medyada çarşaf çarşaf yer aldığını, hatta Kemalist bir yazarın daha iddianame hazırlanmadan FTÖ davasıyla ilgili kitap yazdıklarını iddia etti.

Polis tarafından derdest edilip götürülürken, “Ben CIA” ajanı değilim, bu dava NATO’dan geri döner” diye bağırdığı bilinen Cengiz Çandar’ın avukatı, bugün düzenlediği basın toplantısında, “FTÖ davasıyla adalet katledilmiştir, müvekkilim demokrasiyi savunduğu için yargılanmaktadır, müvekkilimin ne FTÖ ile, ne de CIA ile ilişkisi yoktur” dedi.

Ahmet Altan mahkeme salonuna girerken, “Uluslararası şirketlere sesleniyorum. Bu dava küreselleşme karşıtı Kemalist bir darbedir. Ben ve kardeşim küresel şirketlere hep sahip çıktık, onlar da bana ve kardeşime sahip çıksınlar” diye seslendi. Kalabalığı gözleriyle tarayan Ahmet Altan’ın, Soros’un şoförünü kalabalığın arasında görünce hüzünlendiği görüldü. “Küresel güçlere güvenim sonsuz” dedi.

Dava ile ilgili görüşüne başvurduğumuz Mustafa Balbay, gülümseyerek, “Sanıklar üzülmesinler, suçsuz olanlar eninde sonunda beraat eder, üç dört yıl içinde özgürlüklerine kavuşurlar” dedi.

Hasan Cemal’in savunmasını kendisinin yapacağını öğrenen Ruşen Çakır’ın, “Hasan Cemal savunmasını kendisi yaparsa ömrüm davanın sonunu görmeye yetmez” dediği iddia ediliyor.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
NEDEN MİLLİCİ?

Bazı arkadaşlar Bloğumuzun başında geçen MİLLİCİ ekini soruyorlar.
Biliyorsunuz bloğumuzun daha önce adı sadece “CİDDİ ADAMLAR” dı.
Ciddi Adamlar koyduk çünkü yukarıdaki resimdeki tüm adamlar CİDDİ ADAMLARDI.
Bakın neden?

Millici; Cumhuriyet' in kuruluş yıllarında Milliyet gazetesinde Mustafa Kemal yanlısı yazılar yazan kişinin mahlası (Nicki).
Atatürk' ün bizzat kendisi olduğu konusunda iddialar mevcuttur.
Çoğu kaynak Atatürk olmasa da yazdıklarının paşanın onayından geçtiğini beyan ediyor.

İşte MİLLİCİ ekini bu tarihi olayı yaşatmak hatırlatmak amacıyla bloğumun BAŞINA taç yaptık.
NOT:
Milli görüşle hiçbir alakası yoktur.
Din’e saygılıyız ama dinimizin siyasete sokulduğu her olaya ve kişiye tam anlamıyla karşıyız.
Bilgilerinize.

Millici-Ciddi Adamlar.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
BEDEL

Şimdi birkaç başlığa bakalım.
1- ABD 2002 yılında Millenium Challenge adı altında bir ülkeyi deprem sonrası 96 saatte işgal ettiği çok büyük bir tatbikat yaptı.
2-ABD’nin elinde HAARP denilen bir teknoloji var.
3-Haiti depreminde ABD askeri fırsatı fırsat bilip adayı işgal etti.
4-Marmara Türkiye’nin sanayisinin olduğu bölge.
5-Kozmik odada aramalar yapıldı.
6-Seferberlik Eylem Planı Balyoz darbe planı diye günlerdir tartışılıyor.

ŞİMDİ MADDELERİ AÇALIM:

MİLLENNİUM CHALLENGE NEDİR?
Amerikan ordusu tarihinin en kapsamlı tatbikatını gerçekleştirmektedir (24.07.2002-15.08.2002 – Nevada/ABD).
Tatbikata NATO’nun demirbaş ülkelerinden birçoğu katılmasına rağmen Türkiye davetliler listesinde yoktur. Tatbikatın adı ‘Millenium Challenge’, tatbikatın senaryosu ise daha ilginç;
‘Tatbikatın konusu ise; işgal edilmesi planlanan ülkede önce yıkıcı bir deprem meydana gelir, bu depremle eş zamanlı olarak uluslar arası bir mahkeme ülkenin sınırlarını ilgilendiren ve çıkarlarına ters bir karar alır. Burada konu daha da ilginçleşir ve ordu hedef ülkede darbe yapar ve yakınında bulunan ada ülkeyi ablukaya alır. Önemli ulaşım yollarında bulunan bu adanın ablukaya alınması ile birlikte ABD harekete geçer ve 96 saatte o ülkenin önemli şehirlerini işgal etmeye çalışır.
Bu senaryo açıklamaya gerek bırakmayacak derecede Türkiye'yi, o günden bu güne yaşananları hatırlatmakla birlikte bazı açıklamalarda bulunmakta fayda var. Öncelikle, şunu belirtmek gerekir ki tatbikatın gerçekleştirildiği dönemde, dünyada seferberlik emrini 96 saatte gerçekleştirebilen tek ordu TSK idi. Deprem olması ise Türk vatandaşlarına zaten tanıdık gelecektir. İster gerçek manasında olsun, isterse ekonomik bir depremi temsil etsin bu konu Türkiye ile birebir eşleşmektedir. Ayrıca tatbikatın yapıldığı California'da Kuzey Anadolu Fay Hattı'na eş bir fay hattı olduğu da akılda bulundurulmalıdır. Komşu ada ülkeye yapılan abluka operasyonu ve darbe yapılması ise bu tatbikatın Türkiye açısından en ilginç noktalarıdır.’

Kısa adı HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) olan ve ABD tarafından İyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska'da sürdürülen çalışmadır. İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirdir.
Bu projenin hayata geçirilmemesi için birçok ülkede kampanyalar olmuştur. Çünkü HAARP projesi iklim kontrol ve yapay deprem silahı olarak kullanılabilme iddialarından dolayı çok tartışmalı bir konu halini almıştır.
HAARP, Pentagon'un kontrolünde ve ABD ordusunun hizmetinde olan önemli bir projedir. Alaska'daki merkezde şu anda, yüksek frekansta radyo sinyali yayımlayabilen toplam 48 adet anten bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, çok yüksek frekanstaki sinyallerle ilgili çalışmalarda kullanılacak olan bir radarın yapılması da planlanmaktadır.
HAARP projesi kapsamında, iyonosferin ısıtılması yoluyla ELF (çok düşük frekans) dalgaları da üretilmektedir.
Elektromanyetik dalgalar üzerine birçok deneyin yapıldığı bu alan uçaklar için çok tehlikelidir. Bu yüzden HAARP tesislerinde, uçak kontrol sistemi kurulmuştur. Herhangi bir uçağın yaklaşması durumunda antenlerin faaliyetleri otomatik olarak durdurulmaktadırlar.

17 Ağustos depreminde ortaya atılan “Depremin nedeni ABD’nin gizli silahı” iddiasına 11 yıl sonra bu kez Venezuela’dan destek geldi. Devlet Başkanı Chavez, Haiti depreminin arkasında ABD’nin olduğunu söyledi.

Gölcük depreminin ardından Türkiye’de de uzun süre kulaktan kulağa yayılan bir söylenti, üç hafta önce Haiti’yi vuran sarsıntının ardından yeniden gündeme geldi. Üstelik bu kez bu iddiayı ortaya atan bir devlet başkanı oldu. Daha önce 200 bin kişinin öldüğü, 7 büyüklüğündeki depremin ardından ABD’nin bölgeye gönderdiği askerlerle“Haiti’yi işgal etmeye çalıştığını” öne süren Venezuela lideri Hugo Chavez, bu kez depreme ABD’nin gerçekleştirdiği bir silah denemesinin neden olduğunu söyledi. İlginç çıkışlarıyla tanınan Venezuela lideri, İspanyol ABC televizyonuna yaptığı açıklamada, ABD ordusunun yeryüzü hareketlerini etkileyecek kadar güçlü bir silahı Haiti yakınlarında denediğini bunun sonucunda böyle bir felaketin ortaya çıktığını iddia etti. Chavez, “Deprem, Amerika’nın deprem makinesini kullanmasıyla gerçekleşti. Amerika bu makineyi, Karayipler’de deniyor. Bu sadece bir tatbikat. Ancak asıl hedef başka. Bu silah İran’a karşı kullanılacak” ifadelerini kullandı.
ABD HAİTİ'Yİ İŞGAL ETTİ
ABD'nin depremin vurduğu Haiti'ye askeri üs kurması ülkenin işgali olarak yorumlanırken, Fransa ve Venezuela Amerika'yı uyardı. Amerika bu işgalle Güney Amerika'daki kontrollerini arttırmayı hedefliyor.

Deprem felaketinin ardından Haiti'yi işgal eden ABD bölgede askeri üssünü de kurdu. Fransız Haber Ajansı AFP, ABD'nin başkent Port-au-Prince'in kuzeyinde bir askeri operasyon üssü kurmaya başladığını duyurdu. AFP, Amerikan askerlerinin, üslerini Port-au-Prince havaalanına yaklaşık bir kilometre uzaktaki bir elektrik santral tesisine kurduğunu bildiriyor.

Amerikan ordusunun 82. hava indirme tümenine bağlı paraşüt birliklerinin üsse yerleştiğini duyuran AFP Amerikan donanmasına bağlı helikopterlerin asker taşımayı sürdürdüğünü haberleştirdi. 

ABD'nin deprem bahanesiyle Haiti'ye asker yığması ve bu ülkeyi işgal etmesi karşısında Fransa da sesizliğini bozdu.

Fransa ABD'nin üstlendiği egemen role açıklık getirmesini ve Birleşmiş Milletler'in soruşturma başlatmasını istedi.

Fransa İşbirliği Bakanı Alain Joyandet'nin teşhisi ise Joyandet, ABD'nin Haiti'deki amacının Haiti halkına yardım etmek değil, ülkeyi işgal etmek olduğunu vurguladı. 

ABD'nin Haiti'yi işgal etmesinin ardından Birleşmiş Milletler Haiti'de daha aktif bir rol üstlenmek için girişimlerini hızlandırdı. 

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Haiti'ye takviye barış gücü gönderme konusunu görüşüyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un 3 bin 500 takviye personel gönderilmesi önerisinin Konsey üyeleri tarafından onaylanması bekleniyor. 

Haiti'de 7 bini asker ve 2 bini polis olmak üzere yaklaşık 9 bin Birleşmiş Milletler görevlisi bulunuyor. Güvenlik Konseyinin takviye güç gönderme kararı alması halinde bu sayının 12 bin 500'e çıkması bekleniyor. 

ABD Haiti'deki operasyonuyla Güney Amerika'nın kontrolünde önemli bir avantaj elde edecek. Haiti'deki Amerikan askeri varlığı, Latin Amerika'da ABD karşıtı oluşumlara karşı caydırıcı etki yapabilecek

Venezuela'dan ABD'ye sert çıkış: 'İşgale son ver'

Venezuela Eğitim Bakanı olan Navarro ise, "Biz ABD'nin bölgede yapmaya çalıştığı manevrayı açıkça kınıyoruz ve ABD halkından, yönetimlerini ülkenin ihtiyaç duyduğu dayanışma desteği ve ilgisi konusunda zorlamalarını istiyoruz" dedi. 

Navarro, Washington'un Haiti'deki askeri varlığının, zaten korkunç felaketlerin maduru olan ülkedeki durumu daha da zorlaştıracağını belirtti.

Navarro, Haiti'deki trajediye uluslararası toplumun verdiği tepkiyi övmekle birlikte şunları ekledi: "Şu anda onların ihtiyacı olan tanklar, savaş uçakları, tüfekler değil, onlar bir yana deniz piyadeleri hiç değil. Haitililer hastaneye, kurtarma çalışmalarında görev alabilecek kişilere, doktor ve hemşireye, ve aynı zamanda yeniden inşa çalışmalarında yardıma ve ülkelerinin bağımsızlığı pahasına olmayacak özverili bir desteğe ihitiyaç duyuyor". 

Kaynak: AA / Latina Presenta / Timeturk  

Şimdi İstanbul/Bursa/İzmit Türkiye’nin sanayisinin merkezi konumunda. O zaman 2002 de yapılan bu tatbikatın ve bu HAARP teknolojisinin Marmara için kullanıldığında ne olur?
Bu sorunun artık o kadar da havada kalmadığını herkes gördü. Üstelik ilk kez bir devlet adamı bunu açık açık söyledi.

Buraya kadar tamam.
Peki böyle bir dış saldırı karşısında ne yapılır?
Kimler bu durumda devreye girer?
TSK.
Seferberlik Eylem Planları uygulanır.
Bunların ön hazırlıkları daha önceden yapılmıştır ve uygulanır.
Bu çalışmalara nerede saklanır?
Askeriyede.
Yani KOZMİK ODA’da.
İşte arkadaşlar;26 gün Kozmik odada aranan bunlardı. Böyle bir saldırı karşısında Türk Ordusunun aldığı önlemler ve planların iptali projesiydi.
Hiçbir siyasi iktidar bu kadar suça bulaşmadı.
Bu kadar suça bulaşıp ta seçimle gidip rahat edeceklerini sanacak kadar kimse ahmak olmadı.
AKP’de değil.
Bu kayıtsız şartsız teslim olmaktır.
Direnecek güçlerin önünü kesip bir afet veya ekonomik çöküntü karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmasız bırakmak amaçlanmaktadır.
Dikkat ediniz:
‘Millenium Challenge’ tatbikatı Temmuz/Ağustos 2002 de Nevada çölünde yapıldı.
Şimdi dikkat edin; BALYOZ EYLEM PLANI yani Tayyip ERDOĞAN’a darbe planı diye halkı enayi yerine koyarcasına ileri sürülen (+ekleyelim; Bu tarihte Tayyip millet vekili bile değil,yasaklı) TSK’nın SEFERBERLİK EYLEM PLANI (Yani olağan üstü tehditler karşısında yapılacakların planlanı) ne zaman yapıldı?
Mart 2003 te.
Yani ABD’nin 96 saatte deprem sonrası ülkeyi işgal tatbikatından 10 ay sonra.
Kısacası Türk Silahlı Kuvvetleri dış tehdidi görmüş ve önlemini almıştı.
Fakat bunu bilen Emperyalist istihbaratı işi garantiye alabilmek için ihanet şebekesini devreye soktu.
İşte bu saldırıların sebebi budur.
İktidara tepeden indirilen ve kendi burjuvasını kurmak için suçüstüne suç işleyen Akp emperyalizmin eline dizginleri teslim etmiş ve artık kurtaramamaktadır. Ülkenin parçalanması adına,başına geleceklerden kurtula bilmek için parçalanmayı ve ciddi iç karışıkları göze almıştır.
Tamamen dışarıdan kotarılan olaylarla karşı karşıyayız.
İktidar ve besleme basın tarafından bu ülkenin parçalanması kotarılmaktadır.Parçalanıp efendilerine kayıtsız şartsız itaat eden bir ülke.Kendileri gibi.Demokrasi anlayışları bu beslemelerin bu çünkü.
Türk Halkının uyanması için çok kısa bir zaman kaldı.
Bu bir var oluş meselesidir.

SON SÖZ:
Toprağın sahibi yoktur.
Toprak bedelini ödeyenlerin üzerinde yaşaya bildiği bir nimettir.
Türk halkı bu bedeli ödedi ve ödüyor.
Şimdi çok büyük  ve sinsi bir oyunla karşı karşıya.
Bir kez daha bedel ödeme zamanı gelmiştir.
Topsuz tüfeksiz bir bedel bu.
Akılla,eğitimle ve kalemle verilecek bir bedel.
Emperyalistlerin/Siyonistlerin/ihanet kardeşliğinin oyunlarına kanmayınız ve kenetleniniz.
Bunun geri dönüşü yok.
Saygılar.




"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
"DENYO" ÇOK DOĞRU SÖYLEMİŞ

Şuanda biten programda resimdeki şahsiyetleri görünce  "Denyo  ne kadar doğru söylemiş" demeden edemiyor insan.







“Şimdi Türkler, hızla borçlanmaktadırlar. Ancak 25 yıl sonra Osmanlı toplumunda, borçlanmaya karşı sert muhalif unsurlar çıkacaktır. İşte o zaman, gerek alacaklarımız ve gerekse faizleri tehlikeye düşecektir. Bu nedenle; Türkiye Devletinin maliyesi, ekonomisi, hazinesi ve tüm servetleri üzerindeki bizim hayati çıkarlarımızı koruyacak Türk Yöneticilere ihtiyacımız olacaktır. Ben, bu yerli misyonerlerin; davamıza bizden ve bizim yapacağımız siyasi baskılardan çok daha faydalı olacakları inancındayım. Bunlar; TÜRK Milletine karşı kendi dillerinde ikna yöntemleriyle yaklaşacaklardır. Bu,"YERLİ MİSYONERLERİMİZ"; alacaklarımızın ve hayati menfaatlerimizin, tüm Anadolu ve Ortadoğu topraklarında bir ya da bir kaç yüzyıl, teminatlarımızın en önemli koruyucuları olacaklardır.”



Kim diyor bunu:

1889 yılında Fransa Maliye Bakanlığı Müşaviri ve Avrupa Devletlerinin İstanbul'daki Duyun-u Umumiye-Dış Borçlar Hesap Komisyonu Başkanı olan Daniel Ducaste






OSMANLI İMPARATORLUĞUNU BATIRAN DIŞ BORÇ TAHVİLİ.


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."