11 Ekim 2010 Pazartesi

HOLLANDA’DA KURULMASI BEKLENEN YENİ HÜKÜMETİN PROTOKOLÜNE TÜRKİYE MADDESİ KONULDU
Hollanda’dan kritik adım
Avrupa’da yükselişe geçen yabancı düşmanlığı AB’nin Türkiye ile arasındaki resmi anlaşmaların gözden geçirilmesini talep edecek güce ulaştı. Hollanda’da yeni hükümetin protokolünde “Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması’nın değiştirilmesi için çaba harcanması” hedefinin yer aldığı ortaya çıktı. Ankara ise konuyu yakından takip ediyor.
UTKU ÇAKIRÖZER

Avrupa’da yükselişe geçen yabancı düşmanı aşırı sağ hareketler, AB’nin Türkiye ile arasındaki resmi anlaşmaların gözden geçirilmesini talep edecek güce ulaştı. Hollanda’da bu hafta kurulması beklenen yeni hükümetin protokolünde “Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması’nın değiştirilmesi için çaba harcanması” hedefinin yer aldığı ortaya çıktı. Kurulacak azınlık hükümetini dışarıdan destekleyecek Geert Wilders başkanlığındaki Özgürlükler Partisi ile imzalanan “Dışarıdan Destek Protokolü”nde de Türkiye ile ilgili maddenin aynen yer alması, bu talebin İslam karşıtı görüşleriyle dünya çapında tepki toplayan aşırı sağcı, yabancı düşmanı Wilders’ın ısrarıyla konduğu iddialarını gündeme getirdi.
Bu hafta resmen açıklanması beklenen “Koalisyon protokolü” ile dışarıdan destek verecek Wilders’la imzalanan “Destek Anlaşması”nın metinleri Hollanda hükümetinin resmi internet sitesinde yayımlandı. Her iki belgenin “Göçmenler” bölümlerinde “Hükümet, Türkiye ile AB Ortaklık Anlaşması’nın değiştirilmesi için çaba harcayacaktır” ifadesinin yer aldığı ortaya çıktı.
Koalisyon protokolüne bu ifadelerin konmasının ardında Hollanda yönetiminin, Türkiye’den aile birleşimi ile bu ülkeye göçmen olarak gelmek isteyenleri “entegrasyon sınavı”na tabi tutarak sınırlama yönündeki politikası yatıyor. Ancak bir Hollanda mahkemesi kısa süre önce verdiği bir kararda, Türkleri böyle bir sınava zorlamanın Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması’na aykırı olduğu hükmüne vardı. Resmen açıklanan hükümet protokollerine göre yeni Hollanda hükümeti, 1963 tarihli Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması’nı, sınav ve benzeri uygulamalara izin verecek şekilde değiştirmek için çaba harcayacak.
Wilders’ın koşulu
Türkiye ile ilgili maddenin sadece hükümet ortaklarının protokolünde değil, kurulacak hükümete dışarıdan destek verecek Wilders ile imzalanan destek anlaşmasında da yer alması, bu talebin daha önce İslam karşıtı ifadeleriyle dikkat çeken ırkçı liderin koşulu olduğu iddialarını gündeme getirdi. Wilders’ın koşulu üzerine, protokollere, yabancıların Hollanda’ya yerleşimini güçleştirecek katı kurallar eklendiği ve bunların hayata geçmesiyle Hollanda’ya göç eden yabancı sayısının yarı yarıya azalacağı belirtiliyor. Koalisyon müzakereleri sırasında Wilders’ın “Hollanda’nın İslamlaşmasını istemiyoruz” şeklindeki açıklamaları basına yansımıştı. Hollanda basınında yapılan değerlendirmelere göre Wilders, hükümeti destekleme karşılığında, ülkede burka giyilmesini ve emniyet ile yargı çalışanlarının baş örtmesini yasaklatıyor; göçmenlerin suç işlemeleri halinde pasaportlarının geri alınması koşulunu koyduruyor. Bu konularda da atılacak adımların AB mevzuatı ile çelişmesi durumunda Hollanda, mevzuatın değiştirilmesine çabalayacak.
Ankara beklemede
Koalisyon protokolünde yer alan Türkiye maddesini Ankara’nın yakından takip ettiği öğrenildi. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, girişimde bulunmak için Hollanda hükümetinin resmen kurulmasını beklediklerini açıkladı. Yetkililer, “Her durumda, vatandaşlarımızın hak ve menfaatlarını korumak için gerekenleri yapma kararlılığındayız” dedi.
Türkiye sokmadı
İslam karşıtı görüşleri nedeniyle tepki toplayan Wilders’ın geçen yıl Türkiye’ye yapacağı ziyaret, AKP sıcak bakmadığı için gerçekleşememişti. Türkiye, heyete aralarında Wilders da bulunduğu için olumsuz yanıt vermiş, gezi iptal edilmişti.
 Cumhuriyet Gazeyesi



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
BAĞIMLILIĞIN BELGESİ


ÇİN’LE TATBİKAT YAKITI İRAN’DAN


20 Eylül - 4 Ekim tarihleri arasında Konya’da yapılan Türkiye - Çin tatbikatı İran’ın dolaylı desteği ile gerçekleştirildi.

İran, Çin’in 4 adet Sukhoi-27 (SU-27) savaş uçağının Türkiye’ye gelebilmesi için hem geçiş izni verdi hem de gidiş ve dönüşte yakıt ikmali yaptırdı. ABD ise sırları Çinlilerin eline geçer diye, Türkiye’nin tatbikata F-16’larla katılmasını açıkça istemedi.

AMERİKA-İsrail ekseninde alarm zillerinin çalmasına neden olan Türkiye-Çin arasında gerçekleştirilen hava tatbikatına, İran’ın da dolaylı yoldan destek verdiği ortaya çıktı. 20 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında Konya’da, Türkiye ve Çin’in katıldığı tatbikat, aynı zamanda Ankara’da ciddi bir krize yol açmış. 

Pakistan’da da yakıt ikmali

Çin’deki üslerinden kalkan 4 Sukhoi-27 (SU-27) Türkiye gibi uzak bir mesafeye ulaşabilmek için yakıt ikmali yapmak zorunda kaldı. Bu 4 yüklü savaş uçağının Türkiye’ye geçişi için yakıt ikmaline ise tarihinde ilk kez İran izin verdi. Çin savaş uçakları önce Pakistan’da, ardından da İran’da yakıt ikmali yaptılar. Hem Pakistan’a hem de İran’a bu geçişin Türkiye’de askeri tatbikat amacıyla olduğu bildirildi ve resmi yazışmalar yapıldı. 3 bin 500 km. civarında menzili ile Sovyet teknolojisi konseptinde, dünyanın en gelişmiş savaş uçaklarından sayılan SU-27’ler Türkiye’deki ortak tatbikatın ardından dönüşte,İran’da, bir kez daha yakıt ikmali yaptı. 

ABD: Sırlarımızı vermeyin

Tatbikata, Türk Hava Kuvvetleri’nden F-16’lar yerine eski teknoloji F-4 savaş uçakları katıldı. Bu son andaki değişikliğe, perde arkasında Washington-Ankara arasında yaşanan bir kriz neden oldu. Amerika, potansiyel tehdit olarak gördüğü ve teknolojisini gizlediğiÇin’in F-16’ların olduğu bir tatbikatta bulunmasından duyduğu rahatsızlığı açıkça Türkiye’ye iletti. İlgili makamlara iletilen notada “Çin’le yapacağınız askeri tatbikatta üçüncü ülkelere, teknolojinin transferinde dikkatli olunması konusundaki anlaşma maddesine uymanızı bekliyoruz. Çinli pilotların ABD lisansı altındaki gizlilik dereceli bilgiler içeren F-16 kodlarına hakim olmalarının önünü açacak manevra, brifing ve bilgilendirmelerden faydalanmalarının önüne geçilmesi önemlidir” denildi. 

Görüşmeler iki yıl sürdü 

Bunun üzerine Türkiye de uluslararası yükümlülükleri paralelinde endişeleri gidermek amacıyla tatbikattan F-16 uçaklarını çekerek F-4’leri görevlendirdiğini ABD’ye bildirdi. Kaynaklar, Çin’le yapılan ve tarihte ilk kez gerçekleşen bu tatbikat için iki yıldan beri görüşmelerin sürdürüldüğünü, iki büyük dost ülkenin karşılıklı işbirliğini geliştirmekten başka bir amacının olmadığını belirttiler. Daha önce yaşanan krizler nedeniyle Türkiye, yıllardır Anadolu Kartalı Tatbikatı’na katılan İsrail’i son dönemde davet etmemeye başlamıştı. ABD de Türk makamlarına, “İsrail gelmezse biz de gelmeyiz” mesajı vermişti. Bazı iddialara göre, Türkiye’nin Çin’le yaptığı bu tatbikat, hem İsrail’e hem de Amerika’ya karşı Türkiye’nin bir bölge gücü olduğu mesajını içeriyor. Çin-Türk ortak tatbikatının devamının Çin’de yapılabileceği de konuşulurken, Türkiye’de gerçekleştirilen manevraların Çin başbakanının Türkiye ziyaretinedenk gelmesi ayrıca dikkat çekici bulundu. 

İran’la da askeri işbirliği 

Türkiye bundan 15 yıl önce Çin ile yine bir dizi anlaşma yapmış ve orta menzilli WS1 füzelerini aldığı iddia edilmişti. Daha sonra ortak üretim, güdümlü füzelerin resmi bayramlarda sergilendiği konuşulmuştu. Bazı kaynaklar ise henüz doğrulamamakla birlikte, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin, çıkarları doğrultusunda ve terörle mücadele merkezli olmak kaydıyla İran’la da bir askeri işbirliği yapmasının sürpriz olmayacağını söylüyor.
SOKRATEZİNE
Arslan BULUT’un aşağıdaki tespiti kısa, doğru ve tam işin özeti niteliğinde:
“Erasmus programı,  “Avrupa çapında tematik ağların finansmanı” nı sağlıyor. 
“Avrupa çapında tematik ağlar” ın ne olacağına ise AB Komisyonu karar veriyor. 
Sokrates programının amaçlarından biri  “genel kültür ve eğitimin bütün alanlarına Avrupa boyutu kazandırmak”  olarak açıklanıyor. 
Erasmus programı, Sokrates programının altında yer alan sekiz alt programdan biri ve sadece yükseköğretim alanını kapsıyor. 
Özetle Sokrates ve Erasmus programları, Avrupa Birliği’nin, gençleri devşirmesi hedefine dönük olarak çalışıyor. 
Zaten Erasmus da Türkler’e karşı yeni bir haçlı seferi çağrısı yaparken Hıristiyan Avrupa milletlerinin tek bir medeniyetin çocukları olduğunu söylüyordu.
Yazının tamamı için bakınız:
Ben hemen konu gelmişken bir ekleme yapmak istiyorum. Daha sonraya bırakılan düşünceler ya hiç yazılmıyor, ya da üst üste binmiş konular anlaşılmıyor.

Erasmus ve Sokrates programları ile birlikte ders kitapları üzerinde Avrupa Birliği bayrakları görsel olarak beyinlere işleniyor. Gençlerin beyinlerine başka bir bayrak kazınıyor.
Avrupa Birliği:
Bayrağı, parası, marşı,60.000 kişilik ordusu olan bir devlettir. “AB girmek istiyorum” demek “bir devletin mandası olmak istiyorum” demektir. “Onurumuzla gireceğiz” diyenler: Mandanın onurlusu onursuzu olmaz. Manda mandadır.

İkinci boyutu ise okullarda bir yarış gibi, bir başarı gibi gösterilen ve gençleri proje hazırlamaları ve bu projelerine AB’den ödenek kazanmalarını öneren Sokrates öğretmenler yetişti. Bu öğretmenler gençlerin projelerini (fikirlerini)  hiçbir ön koşulsuz ve endişe görmeden AB’ne hediye ediyorlar. Üç, dört günlüğüne bir Avrupa ülkesine gitmek adına genç fikirler AB’ye sunuluyor. Yüzlerce okuldan, binlerce genç fikir AB’nin himayesine geçiyor. Daha sonra bu fikirler değişik patentlerle karşımıza çıkıyor. Çünkü bu gençler bu fikirlerini gerçekleştirmeye ne ekonomik nede zamansal fırsat bulamadan Avrupa patentli olarak karşısında buluyor. Sokrates öğretmenleri ve eğitimle ilgili üst birimler de bununla gurur duyuyor. Yüzlerce kez Avrupa ülkelerine giden şube müdürleri, yardımcıları, okul müdürleri görmek mümkün. Amaç ise Avrupa ülkelerinde gezmek tozmak, birkaç gecelik kaçamak yapmak .
Sokrates mi?
“sok....m tezine” diyordu komedyen.
Genç fikirler AB ye hibe edilirken yöneticilerin derdi tam da bu.


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."