Gazete küpürünün üzerine çift tıklayarak okunacak boyuta getiriniz
Dr. NOYAN UMRUK’ KISA ÖZGEÇMİŞİ
(Emekli) TUĞGENERAL
(Emekli)M.S.B. MALİYE D. BŞK.
(Eemekli)KARA HARB OKULU ÖĞR.
ÜYESİ
1948 yılında İzmir-Alsancak’ da doğdu. 1960 yılında Selimiye Askeri Orta Okuluna girdi 1962
yılında Selimiye Askeri Orta Okulundan, 1965 yılında Kuleli Askeri Lisesinden,
1967 yılında Kara HarpOkulundan(K.H,O.) istihkam subayı olarak mezun oldu.
1971 yılında başladığı Marmara Üniversitesi İktisat-Maliye bölümünü 1975 yılında bitirdi.
10 sene istihkam subayı olarak köprücü,inşaat ve savaş istihkam bölük komutanlıkları görevlerini müteakip,
!977 yılında T.S.K. de yeni kurulmakta olan Maliye sınıfına seçildi.
Bu sınıfın kuruluş ve gelişmesinde önemli rol ve işlevler üslendi. Aynı dönemde K.H.O.da
“Ekonomi” ve “Sosyal Politika” dallarında öğretim üyeliğini sürdürdü.
Bu arada, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki lisansüstü öğrenim çalışmalarını-master programını 1981 yılında tamamladı.
1984-1986 yılları arasında İtalya’da Yabancılar Üniversitesi ve La Sapienza(Roma) Üniversitesinde “BİLİMSEL
VE TEKNOLOJİK GELİŞMENİN SOSYO-EKONOMİK SONUÇLARI” adlı bir uluslar arası çalışmagrubuna katıldı.
1988 yılında “Türkiyede işgücü maliyetlerinin bilimsel teknolojik sürece ve ekonomik büyümeye etkisi” konulu doktora tezi ile doktor ünvanını aldı.
2nci Ordu Maliye-Bütçe Bşk.lığı,K.K.K.lığı Bütçe Ş. Md.lüğü,M.S.B.lığı Program İnceleme ve Muhasebe Ş. Md.lüğü görevlerini müteakip 1995-1998 yılları arasında K.K.K. Komptrölörlük Daire Bşk.lığı görevindebulundu.
1998 yılında generalliğe terfi ederek M.S.B. lığı Maliye Daire Bşk.lığı görevine atandı.
2003 yılında emekli olduktan sonra,
3 yıl süre ile Havelsan A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan V. olarak görev yaptı.
Halen başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere muhtelif yayın organlarında sosyal politika ve ekonomi-politik içerikli makaleleri yayımlanmaktadır.
DOĞU
AKDENİZ CADI KAZANI
Doğu
Akdeniz deyince işe Kıbrıs’tan başlamak gerekiyor. Çünkü hem stratejik önemi
büyük devasa bir uçak gemisi, hem ciddi bir petrol-doğal gaz platformu olarak öncelikli ve temel bir ulusal sorun.*
Sorunu,
yeniden iyice ısıtan Papadopulos oldu. Papadopulos, KKTC *ve Türkiye’nin sözlü
uyarılarına kulağını tıkayarak yabancı şirketlerle petrol arama konusunda
bağlantı kurdu. Bir şirket, Limasol açıklarında arama yapmaya başladı. Üç dört
gün süren bu çalışma Türk donanmasının bölgede bir tur atmasından sonra ‘güvenlik
endişesiyle’ durduruldu.
Hristofyas
da gerginliği tırmandıracağını bile bile “milli politikalarını” ısrarla
sürdürüyor. İsrail’le yapılan anlaşma, Hristofyas’ın bu tehlikeli oyununun son
ve önemli aşaması.
Şimdi
bir soru: Tüm bunlar olurken garantör ülkeler Türkiye ve İngiltere bu sürecin
dışında mı kalacak? Kıbrıs’ta ABD’nin de kullandığı iki İngiliz Üssü var.
Dikelya ve Ağrotur (Akrotiri).1960 Anayasasına ve Anlaşmalarına göre
tam bir “Bağımsız Devlet” statüsünde bu İngiliz Üsleri. (CIA)’in yayınladığı
“World Factbook 2005”e göre(1) Akrotiri tanınmış bir devlet. Bu devletin şimdi
bir de “Kıta Sahanlığı” oluşturuldu.
1960
Anlaşmaları içinde var olmayan bu kıta sahanlığı, petrol yatakları fark
edilince ortaya çıkıverdi. Akrotiri Devleti şimdi kendi toprakları ve kara
suları içinde “Kıbrıs Aslanı” adını taşıyan bir tatbikata girişti, anavatanı
İngiltere ile birlikte. Kraliyet Hava, Kara kuvvetleri ve donanmasının
katıldığı bu çapta bir tatbikat hiç yapılmadı, daha önce. Böylece “Akrotiri
Kara Suları” deyimi de ilk defa politik literatüre girmiş oldu.
Bunun
bir gerekçesi de var. 1960 Anlaşmalarının içeriğinde Akrotiri adlı
İngiliz Egemen Üsleri’nin kara suları olduğuna ve Münhasır Ekonomik Bölgesi
bulunduğuna dair her hangi bir not yok. Ama bunu çağrıştıran bir bölüm
var. İngiliz ya da Akrotiri devleti tatbikat yapmak için, 1960 Anlaşmasına göre
Kıbrıs Cumhuriyeti’nden izin almak zorunda değil. Bilgi vermesi yeterli.
“Bundan
sonraki adımda İngilizler, Limasol’un batısında Akrotiri Egemen İngiliz
Üssü’nün içinde yer aldığı Akrotiri yarımadasını öne sürerek, Akrotiri
Devletinin kıta sahanlığı ve “Münhasır Ekonomik Bölge” hakkının bulunduğu
iddialarını ortaya atacak ve sonunda kabak biz Kıbrıslı Türklerin başında
patlayacak. ‘Münhasır Ekonomik Bölgenin’ varlığı konusunda Rumlarla İngilizler
sıkı bir pazarlığa girişecekler ve adanın tümünde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin
egemenliğinin geçerli olabilmesi için İngiltere hükümetinin Rumlara destek
vermesi karşılığında Rumlar bu hakkı İngilizlere verecekler.”(2)
Zaten
ne ABD, ne İngiltere bu yatakların işletilmesini Rumlara bırakırdı. Böylesi bir
anlaşmayla Rumlar bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar. Çok yönlü senaryolarla
karşı karşıyayız.
Kısaca,
Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafı proaktif davranarak, Uzun zamandır, A.B.D.,
İngiltere, A.B. ile çok uluslu şirketler ve de O.doğu ülkeleriyle çıkar
birlikteliği bazında aynı yörüngeye oturmaya çalışıyor.
Sonunda,
ABD’nin Mobili ile anlaşan Kıbrıs Rum Kesimi kuruluş günü olan 1 Ekim 2011’de
doğal gaz arama çalışmalarını başlatıyor. Sondaj çalışmasından olumlu sonuç
alındığında başka çok uluslu şirketlerle de anlaşmalar yapılacak. Bu gelişmeler
sonucu Kıbrıs Rum Kesiminin yıllık 10 milyon avro gelir sağlayacağı
değerlendiriliyor.
Türkiye
ise, Ege ve D.Akdeniz’deki en güçlü kozunu, uluslararası alandaki en güçlü
markasını, TSK ve donanmasının, yıllar önce bu amaçla Marmaris-Aksaz’a
konuşlanan yenilmez armadasının zafiyete uğratılması için elinden geleni ardına
koymayan küresel çaba ve manipülasyonları ve de bunların işbirlikçilerinin
marifetlerini yargıyı da alet ederek perçinliyor. Bakın durum nedir? Yüzlerce
general(17si Amiral), subay ve astsubay tutsak. 20 temmuz 1975 tarihinde
NATO’dan bağımsız bir milli güç olarak kurulan Ege Ordusunun kaldırılması bile
tartışmaya açılıyor(3).
Ve
nihayet ”Türk ordusunu darmadağın ettik… Hep birlikte, bu yüzyılın en başarılı
ordularından birini, hezimete uğrattık… Oysa o ordu, Kurtuluş Savaşı’ndan
çıkmış yepyeni bir ülkenin gururuydu… Bu ülkenin hâlâ güçlü bir orduya ihtiyacı
var… Ve en ihtiyacımız olduğu bir sırada, o asker elinde gazlı bezle yarasını
sarmaya çalışıyor… Tarih bir gün bunu böyle yazacak…”(4) denilmek zorunda
kalınıyor.
Dikkat
ediyor musunuz? Her bağımsız ve egemen ülkenin yaptığı gibi ulusal çıkarlara
odaklanmış bir dış politika yerine, ABD bile yüksek profil göstermekten
çekinirken, bölge kabadayısı imajı yaratılarak, güvenlik ve ekonomik
alanlarda(5)cepheler çoğaltılıyor. Libya ve Suriye’den sonra “One minute” şovu
ile başlatılan, Marmara olayı ve BM raporu ile tırmandırılan İsrail. Küresel
merkez denetiminde Doğu Akdeniz ısıtılıyor…
Nerede
kaldı ulusal çıkarlar, sıfır sorunlu dış politika ve ne idüğü belirsiz
demokratik açılımlı iç politika? Sonunda, inşallah “Bravo kapitano …” durumuna
düşülmez. Fakat, işin şakası yok. Ülke, bir yandan içeride ve dışarıda kan
kaybediyor; bir yandan çok ciddi badirelere gebe …
*Sevgili
okurlar konunun geçmişine ilişkin geçen haftaki yazıyı gazetenin portalinde ya
da www.turkcelil.com’da bulabilirler.
Yazı
için: http://www.turkcelil.com/?p=33033
*KKTC
Kurucu Cumhurbaşkanı, saygıdeğer büyüğümüz R.Denktaş’a hepimiz adına acil
şifalar diliyorum.
(2)
Prof. Dr. Ata ATUN, http://www.seffafgazete.com/yazar.asp?yaziID=675
(3)Radikal
G.,01.09.2011, Radikal gazetesinin haberine göre, Çelik,15 maddelik eylem
planını açıklarken Ege ve 1nci orduların varlığını da tartışmaya açtı.
(4)
Ertuğrul Özkök; “Duygusal Ricat”, Hürriyet G., 26. 08.2011
(5)Utku
Çakırözer; ‘Davutoğlu’nun Hatası, BM’ye O Raporu Yazdırmaktı’Cumhuriyet
G., 04.09.2011
AYDINLIK
G., 8.9.2
Devlet Başkanı 16 Ağustos 1960 tarihinden beridir İngiliz Kraliçesi Elizabeth II. Hükümetin başı ise 26 Nisan 2006 tarihinden beri General Richard Lacey. Bu devletin garantörü İngiltere ve hudutları içinde de İngiliz Ordusu bulunmakta.
Orta Doğu ülkelerine yapılan her hava saldırısında bu üsler hem Amerikalılar hem de İngilizler tarafından kullanılmakta.
Tabii bu devletin şimdi birde “Kıta Sahanlığı” oluştu aniden.
1960 Anlaşmaları içinde var olmayan İngiliz Üslerinin kıta sahanlığı, Doğu Akdeniz’de Hidrokarbon yatakları bulununca varlığı ortaya çıktı.
Hidro karbon yataklarının varlığından sonra İngiltere devletinin adaya bakışı da değişti.
Akrotiri Devleti şimdi kendi toprakları ve kara suları içinde “Kıbrıs Aslanı” adını taşıyan bir tatbikat yapmak hazırlığında, tabii anavatanı İngiltere ile birlikte.
Bu tatbikatın amacı “İngiliz Gücünün Akdeniz’de Gösterilmesi” olduğu kesin. Bu güne değin her tür uçak ile İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinin, Kara kuvvetleri ve aralarında sadece kendi başına 15 adet helikopter taşıyan bir helikopter gemisinin de bulunduğu 7 deniz birliğinden oluşan İngiliz Kraliyet donanmasının katıldığı bu çapta bir tatbikat hiç yapılmadı.
Bu tatbikat sırasında Akrotiri devleti kara suları içinde ve Kıbrıs adası açıklarında gerçek mermilerle atışlar yapılacak, hava savunma tatbikatı gerçekleştirilecek ve aynı zamanda da İngiliz Kraliyet deniz piyadeleri tugayı amfibik faaliyetlerde bulunacak.
Kıbrıs Aslanı adlı tatbikat ilk başta Sardunya Adası’nda gerçekleştirilecekti ama son anda Akrotiri kara sularında yapılmasına karar verildi. Böylece “Akrotiri Kara Suları” değimi de ilk defa politik literatüre girmiş oldu.
Bunun da bir tek gerekçesi var. 1960 Anlaşmalarının içeriğinde Akrotiri adlı İngiliz Egemen Üsleri’nin kara suları olduğuna ve Münhasır Ekonomik Bölgesi bulunduğuna dair her hangi bir not yok.
Ama bunu çağrıştıran bir bölüm var. İngiliz devleti veya Akrotiri Egemen Üsler Bölgesi yönetimi tatbikat yapmak istediğinde, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşmasına göre Kıbrıs Cumhuriyeti’nden izin almak zorunda değil. Bilgi vermesi yeterli.
Nisan ayı başında komando birlikleri ile üç savaş gemisi tatbikata katılmak için Akrotiri’ye gelmişti. Bunlara içinde bir adet helikopter gemisi ile 4 başka geminin bulunduğu ikinci bir grup gemi daha eklenecek. Diğer gemiler ve birlikler de bölgeye bir plan çerçevesinde intikal etmek üzereler.
Doğu Akdeniz’de askeri tatbikatlar yapılması, bölgede hidrokarbon araştırmalarının başlamasında itibaren İngilizlerin planlamalarında yer almaya başladı. Kıbrıs Aslanı adlı tatbikat, büyük bir olasılıkla Mayıs ayı bitmeden gerçekleştirilecek.
Bundan sonraki adımda İngilizler, Limasol’un batısında Akrotiri Egemen İngiliz Üssü’nün içinde yer aldığı Akrotiri yarım adasını öne sürerek, Akrotiri Devletinin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge hakkının bulunduğu iddialarını ortaya atacak ve sonunda kabak biz Kıbrıslı Türklerin başında patlayacak.
Münhasır Ekonomik Bölgenin varlığı konusunda Rumlarla İngilizler sıkı bir pazarlığa girişecekler ve adanın tümünde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin egemenliğinin geçerli olabilmesi için İngiltere hükümetinin Rumlara her türü desteği vereceği karşılığında Rumlar bu hakkı İngilizlere verecekler ve yanlarına da İngiltere gibi bir devleti almış olacaklar.
Zaten Rumlar isteseler de istemeseler de, ne ABD ne İngiltere ne de İsrail, bu yatakların çalıştırılmasını Rumlara bırakmazdı. Böylesi bir anlaşmayla Rumlar bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar.
İşin ilginç yanı bu üslerin var oluş anlaşmasında biz Kıbrıslı Türklerin de imzası var. Münhasır Ekonomik Bölge hakkında da olmalı.
Kıbrıs’ta iki tane İngiliz Üssü bulunuyor. Dikelya ve
Ağrotur (Akrotiri).1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına ve Anlaşmalarına
göre tam bir “Bağımsız Devlet” statüsünde bu İngiliz Üsleri.
Amerika Birleşik devletleri Merkezi Haber Alma
Örgütü’nün (CIA) yayınladığı “World Factbook 2005’e göre Akrotiri adlı İngiliz
üssü tanınmış bir devlet ve adı da AKROTIRI.
https://www.cia.gov/library/publications/the-world-fact-book/index.html internet adresinden bu bilgileri alabilirsiniz.
https://www.cia.gov/library/publications/the-world-fact-book/index.html internet adresinden bu bilgileri alabilirsiniz.
Devlet Başkanı 16 Ağustos 1960 tarihinden beridir İngiliz Kraliçesi Elizabeth II. Hükümetin başı ise 26 Nisan 2006 tarihinden beri General Richard Lacey. Bu devletin garantörü İngiltere ve hudutları içinde de İngiliz Ordusu bulunmakta.
Orta Doğu ülkelerine yapılan her hava saldırısında bu üsler hem Amerikalılar hem de İngilizler tarafından kullanılmakta.
Tabii bu devletin şimdi birde “Kıta Sahanlığı” oluştu aniden.
1960 Anlaşmaları içinde var olmayan İngiliz Üslerinin kıta sahanlığı, Doğu Akdeniz’de Hidrokarbon yatakları bulununca varlığı ortaya çıktı.
Hidro karbon yataklarının varlığından sonra İngiltere devletinin adaya bakışı da değişti.
Akrotiri Devleti şimdi kendi toprakları ve kara suları içinde “Kıbrıs Aslanı” adını taşıyan bir tatbikat yapmak hazırlığında, tabii anavatanı İngiltere ile birlikte.
Bu tatbikatın amacı “İngiliz Gücünün Akdeniz’de Gösterilmesi” olduğu kesin. Bu güne değin her tür uçak ile İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinin, Kara kuvvetleri ve aralarında sadece kendi başına 15 adet helikopter taşıyan bir helikopter gemisinin de bulunduğu 7 deniz birliğinden oluşan İngiliz Kraliyet donanmasının katıldığı bu çapta bir tatbikat hiç yapılmadı.
Bu tatbikat sırasında Akrotiri devleti kara suları içinde ve Kıbrıs adası açıklarında gerçek mermilerle atışlar yapılacak, hava savunma tatbikatı gerçekleştirilecek ve aynı zamanda da İngiliz Kraliyet deniz piyadeleri tugayı amfibik faaliyetlerde bulunacak.
Kıbrıs Aslanı adlı tatbikat ilk başta Sardunya Adası’nda gerçekleştirilecekti ama son anda Akrotiri kara sularında yapılmasına karar verildi. Böylece “Akrotiri Kara Suları” değimi de ilk defa politik literatüre girmiş oldu.
Bunun da bir tek gerekçesi var. 1960 Anlaşmalarının içeriğinde Akrotiri adlı İngiliz Egemen Üsleri’nin kara suları olduğuna ve Münhasır Ekonomik Bölgesi bulunduğuna dair her hangi bir not yok.
Ama bunu çağrıştıran bir bölüm var. İngiliz devleti veya Akrotiri Egemen Üsler Bölgesi yönetimi tatbikat yapmak istediğinde, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşmasına göre Kıbrıs Cumhuriyeti’nden izin almak zorunda değil. Bilgi vermesi yeterli.
Nisan ayı başında komando birlikleri ile üç savaş gemisi tatbikata katılmak için Akrotiri’ye gelmişti. Bunlara içinde bir adet helikopter gemisi ile 4 başka geminin bulunduğu ikinci bir grup gemi daha eklenecek. Diğer gemiler ve birlikler de bölgeye bir plan çerçevesinde intikal etmek üzereler.
Doğu Akdeniz’de askeri tatbikatlar yapılması, bölgede hidrokarbon araştırmalarının başlamasında itibaren İngilizlerin planlamalarında yer almaya başladı. Kıbrıs Aslanı adlı tatbikat, büyük bir olasılıkla Mayıs ayı bitmeden gerçekleştirilecek.
Bundan sonraki adımda İngilizler, Limasol’un batısında Akrotiri Egemen İngiliz Üssü’nün içinde yer aldığı Akrotiri yarım adasını öne sürerek, Akrotiri Devletinin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge hakkının bulunduğu iddialarını ortaya atacak ve sonunda kabak biz Kıbrıslı Türklerin başında patlayacak.
Münhasır Ekonomik Bölgenin varlığı konusunda Rumlarla İngilizler sıkı bir pazarlığa girişecekler ve adanın tümünde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin egemenliğinin geçerli olabilmesi için İngiltere hükümetinin Rumlara her türü desteği vereceği karşılığında Rumlar bu hakkı İngilizlere verecekler ve yanlarına da İngiltere gibi bir devleti almış olacaklar.
Zaten Rumlar isteseler de istemeseler de, ne ABD ne İngiltere ne de İsrail, bu yatakların çalıştırılmasını Rumlara bırakmazdı. Böylesi bir anlaşmayla Rumlar bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar.
İşin ilginç yanı bu üslerin var oluş anlaşmasında biz Kıbrıslı Türklerin de imzası var. Münhasır Ekonomik Bölge hakkında da olmalı.
Prof. Dr. Ata ATUN
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."