Arslan BULUT
Mısır’da Müslüman Kardeşler üyesi olan Halid El Zafarani,
Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adı, kuruluş felsefesi ve programı
ile bir parti kurmak için izin istedi.
Müslüman Kardeşler’den ayrılan bir grubun kurduğu Vasat Partisi, AKP’yi örnek aldı. Söz konusu partiler, kuruluş aşamasında Türkiye’de iktidardaki partiyi model olarak benimsediklerini kamuoyuna da açıkladı.
İskenderiye kentinde yaşayan El Zafarani ise 2005 yılında “Adalet ve Kalkınma Partisi” adıyla bir parti kurmak için yasalar gereği mahkemeden izin istediğini, ancak Müslüman Kardeşler üyesi olduğu için parti kurmasına izin verilmediğini, 25 Ocak halk ayaklanmasından sonra yaptığı başvurunun kabul edildiğini ve mahkeme tarafından kuruluş kararı alındığını söyledi.
AA muhabirinin görüşünü sorduğu AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, parti olarak adaleti ve kalkınmayı hedef olarak belirlediklerini, “çünkü insana hizmeti Hakk’a hizmet olarak kabul ettiklerini” söyledi.
Tabii Kapusuz, AKP’nin CFR tarafından Tayyip Erdoğan’a gönderilen gizli bir memorandumun parti programı haline getirilerek kurulduğunu söylemedi. Üstelik, o memorandumu gönderenler, yerel yönetimlere özerklik istiyordu
***
Tunus ve Mısır’daki olaylar başladığı zaman, “Yugoslavya Modeli” kitabının yazarı Teoman Alili şöyle yazmıştı:
“Hangi devrim dalgası? Mısır’da devrim mi oluyor, yoksa ‘Kendimize AKP’yi örnek alıyoruz’ diyen Müslüman Kardeşler mi iktidar oluyor? Sırbistan, Ukrayna ve Gürcistan’da faaliyet gösteren Soros Çocukları. Otpor’un amblemlerini taşıyan 6 Nisan örgütü mü halk devrimi yapıyor. Ne yani AKP bir halk devrimi miydi, Yugoslavya’nın parçalanması bir halk devrimi miydi, Ukrayna’nın NATO’ya bağlanması projesi, Gürcistan’ın parçalanması bir halk devrimi mi, Mısır’da Nobel ödüllü adamı Devlet Başkanı yapmak halk devrimi mi?”
ABD’de her seçimde başkan aday adayı olan LaRouche ise, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD’nin devlet sekreteri Madeleine Albright’a sunduğu memorandumda, ‘Terörizmin sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere’nin de konulması gerekir’ başlığını kullanmış ve Usame bin Ladin’in 1996 yılının Temmuz ayında Londra’da bulunduğunu, tedavi gördüğünü, BBC ve The Independent gazetesine sık sık demeç verdiğini hatırlatmıştı.
LaRouche, Mısır’ın Müslüman Kardeşler ve El Cihad, Filistin’in Hamas, Cezayir’in İslam Ordusu, Türkiye’nin PKK’sı ve Sri Lanka’nın Tamil örgütlerinin Londra’da merkezleri bulunduğunu belirtmiş ve ABD’nin listesinde bulunan toplam 30 örgütün 6’sının Londra’daki faaliyetlerinden ve İngiltere bağlantılı eylemlerinden örnekler vermişti. LaRouche, ABD tarafından listesi çıkarılan 30 örgütten 16’sına İngiltere’nin askeri eğitim veya lojistik destek verdiğini belirtmişti.
Yazar Tevfik Bir, 2 Kasım 2010’da “Dünya, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek yönetiminin yıkılışına, Orta Doğu’nun arabulucu ülkesi Mısır Devleti’nin karıştığına ve orada El Kaide’nin kardeşi ’Müslüman Kardeşler’ örgütünün iktidara çıkışına şahit olacaktır. ABD ve müttefikleri de ileriki yıllarda, Genişletilmiş BOP kapsamında, El Kaide’nin organik kardeşi Müslüman Kardeşler iktidarının yöneteceği, vaat edilmiş toprakların bir kısmını içinde barındıran Mısır’a, demokrasi ve insan hakları götürmekten şeref duyacaklardır! Irak’taki gibi” diye yazmıştı.
El Küdüs El Erabi adlı gazete ise 2005 yılında Mısır ve Suriye’deki Müslüman Kardeşler örgütü ve sivil toplum kuruluşları için ABD’nin 1.1 milyar dolar kaynak ayırdığını ve bu örgütleri kullanarak Arap ülkelerinde darbeler hazırladığını, para ile ilgili haberlerin USA News gazetesinden alındığını da yazmıştı.
***
Diğer taraftan Rus Politolog Stanislav Tarasov, “Türkiye Suriye’de bir an önce demokratik reformların uygulanmasında ısrar ediyor. Fakat reformların uygulanmasına başlanırsa Kürtler muhakkak kendilerine özerkliğin tanınmasını isteyecekler” dedi.
İşte zaten AKP’ye gönderilen gizli memorandumda istenen bu değil miydi?
Müslüman Kardeşler’den ayrılan bir grubun kurduğu Vasat Partisi, AKP’yi örnek aldı. Söz konusu partiler, kuruluş aşamasında Türkiye’de iktidardaki partiyi model olarak benimsediklerini kamuoyuna da açıkladı.
İskenderiye kentinde yaşayan El Zafarani ise 2005 yılında “Adalet ve Kalkınma Partisi” adıyla bir parti kurmak için yasalar gereği mahkemeden izin istediğini, ancak Müslüman Kardeşler üyesi olduğu için parti kurmasına izin verilmediğini, 25 Ocak halk ayaklanmasından sonra yaptığı başvurunun kabul edildiğini ve mahkeme tarafından kuruluş kararı alındığını söyledi.
AA muhabirinin görüşünü sorduğu AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, parti olarak adaleti ve kalkınmayı hedef olarak belirlediklerini, “çünkü insana hizmeti Hakk’a hizmet olarak kabul ettiklerini” söyledi.
Tabii Kapusuz, AKP’nin CFR tarafından Tayyip Erdoğan’a gönderilen gizli bir memorandumun parti programı haline getirilerek kurulduğunu söylemedi. Üstelik, o memorandumu gönderenler, yerel yönetimlere özerklik istiyordu
***
Tunus ve Mısır’daki olaylar başladığı zaman, “Yugoslavya Modeli” kitabının yazarı Teoman Alili şöyle yazmıştı:
“Hangi devrim dalgası? Mısır’da devrim mi oluyor, yoksa ‘Kendimize AKP’yi örnek alıyoruz’ diyen Müslüman Kardeşler mi iktidar oluyor? Sırbistan, Ukrayna ve Gürcistan’da faaliyet gösteren Soros Çocukları. Otpor’un amblemlerini taşıyan 6 Nisan örgütü mü halk devrimi yapıyor. Ne yani AKP bir halk devrimi miydi, Yugoslavya’nın parçalanması bir halk devrimi miydi, Ukrayna’nın NATO’ya bağlanması projesi, Gürcistan’ın parçalanması bir halk devrimi mi, Mısır’da Nobel ödüllü adamı Devlet Başkanı yapmak halk devrimi mi?”
ABD’de her seçimde başkan aday adayı olan LaRouche ise, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD’nin devlet sekreteri Madeleine Albright’a sunduğu memorandumda, ‘Terörizmin sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere’nin de konulması gerekir’ başlığını kullanmış ve Usame bin Ladin’in 1996 yılının Temmuz ayında Londra’da bulunduğunu, tedavi gördüğünü, BBC ve The Independent gazetesine sık sık demeç verdiğini hatırlatmıştı.
LaRouche, Mısır’ın Müslüman Kardeşler ve El Cihad, Filistin’in Hamas, Cezayir’in İslam Ordusu, Türkiye’nin PKK’sı ve Sri Lanka’nın Tamil örgütlerinin Londra’da merkezleri bulunduğunu belirtmiş ve ABD’nin listesinde bulunan toplam 30 örgütün 6’sının Londra’daki faaliyetlerinden ve İngiltere bağlantılı eylemlerinden örnekler vermişti. LaRouche, ABD tarafından listesi çıkarılan 30 örgütten 16’sına İngiltere’nin askeri eğitim veya lojistik destek verdiğini belirtmişti.
Yazar Tevfik Bir, 2 Kasım 2010’da “Dünya, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek yönetiminin yıkılışına, Orta Doğu’nun arabulucu ülkesi Mısır Devleti’nin karıştığına ve orada El Kaide’nin kardeşi ’Müslüman Kardeşler’ örgütünün iktidara çıkışına şahit olacaktır. ABD ve müttefikleri de ileriki yıllarda, Genişletilmiş BOP kapsamında, El Kaide’nin organik kardeşi Müslüman Kardeşler iktidarının yöneteceği, vaat edilmiş toprakların bir kısmını içinde barındıran Mısır’a, demokrasi ve insan hakları götürmekten şeref duyacaklardır! Irak’taki gibi” diye yazmıştı.
El Küdüs El Erabi adlı gazete ise 2005 yılında Mısır ve Suriye’deki Müslüman Kardeşler örgütü ve sivil toplum kuruluşları için ABD’nin 1.1 milyar dolar kaynak ayırdığını ve bu örgütleri kullanarak Arap ülkelerinde darbeler hazırladığını, para ile ilgili haberlerin USA News gazetesinden alındığını da yazmıştı.
***
Diğer taraftan Rus Politolog Stanislav Tarasov, “Türkiye Suriye’de bir an önce demokratik reformların uygulanmasında ısrar ediyor. Fakat reformların uygulanmasına başlanırsa Kürtler muhakkak kendilerine özerkliğin tanınmasını isteyecekler” dedi.
İşte zaten AKP’ye gönderilen gizli memorandumda istenen bu değil miydi?
14/08/2011-yeniçağ
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder