BALYOZ ÜZERİNE
Azevel bir film izledim.Gözlerim yaşardı.Balyozlu iyi adam kötüleri balyozluyor.Benim bildiğim balyozla duvar yıkılır yada kazık falan kakılır.Ha birde Başbakan kurtarılır.Ama nasıl bir silah olur ki?Kısacık sapıyla.Milleti yere mi çakacaksın?Gürz/topuz falan desen eyvallah.Oysa bizde balyoz çok çok meşhur.
****************************************
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın fenalaştığı gün zırhlı otomobilin camı BALYOZLA kırılarak kurtarıldığında ilk müdahaleyi yapan nöroloji uzmanı Fethiye Sümer Güllap (42), gribal enfeksiyon sonucu hayatını kaybetti. Erzurum’da toprağa verilen Güllap’ın cenaze törenine, Başbakan Erdoğan veya AKP adına çelenk gönderilmemesi yakınlarını üzdü.
Ankara’daki Özel Güven Hastanesi’nde çalışan doktor Güllap, 2 hafta önce ağır gribal enfeksiyon geçirdi. Çalıştığı hastanede tedavi altına alınan ve geçen perşembe durumu ağırlaşan Güllap, önceki gün öldü. Cenazesi memleketi Erzurum’a getirilen Güllap için dün Gürcükapı Camisi’nde tören düzenlendi. Yakınları ve meslektaşlarının katıldığı törende gözyaşlarını tutamayan meslektaşı Aslı Yücetan, “Sümer’i Tıp Bayramı’nda kaybettik. Kendisini Türk tıbbına adamıştı” dedi.
Özel Güven Hastanesi Başhekimi Dr. Tevfik Küçükbaş da, “Kalbinde gribal enfeksiyona bağlı iltihaplanma meydana geldi ve kaybettik” diye konuştu. Tabutu kırmızı ve beyaz karanfillerle süslenen Güllap, Asri Mezarlık’ta toprağa verildi.
****************************
HALİÇ VE BALYOZ
KOMUTANIN BAŞKA BİR YAZISI:Denizin kendisine ulaşan akarsu yatağının bir bölümünü istila etmesiyle oluşan yapının Arapça adıdır Haliç. Yabancı dilde “altın boynuz” olarak bilinen Haliç, Osmanlı döneminden bu yana bir özel isim haline gelmiş, birçok semti kapsayan bir kent bölgesinin adı olmuştur.
Balyoz ise Yunancadan dilimize girmiş olup kazık çakmak ve büyük taşları kırmak için kullanılan uzun saplı ağır çekiç anlamına gelir.
İki farklı kültürden gelerek dilimizin bir parçası olan bu iki kelimenin tarihi süreç ve hala yaşadıklarımız paralelinde kazandıkları anlamlar, bu yazımızın konusu olacaktır. Amcası Abdülaziz’in 1876’da tahttan indirilmesine ve şüpheli ölümüne, V. Murat tahta geçtikten üç ay sonra ruhsal çöküntü geçirdiği iddiasıyla görevden alınmasına ve Çırağan sarayına kapatılmasına tanıklık eden Osmanlı’nın 34. padişahı Abdülhamit, tahta çıkar çıkmaz Osmanlı Donanmasına karşı Haliç baskınını gerçekleştirdi.
Bu baskın, amcası tarafından büyük yatırım yapılan ve tonaj bakımından dünya 2. durumuna getirilen donanmamıza yapılmıştı. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Osmanlı Donanmasını ana üssü olan Haliç’e gönderdi ve yaklaşık 20 yıl buradan çıkmasına izin vermedi. Çünkü 33 yıllık iktidarı sırasında Kızıl Sultan olarak adlandırılmasına neden olan uygulamaları ile ün salan II. Abdülhamit vesveseliydi, ruhsal durumu iyi değildi, darbe ve ölüm korkusu içindeydi ve amcasının başına gelenlerde denizcilerin vefalı davranmadığını ve onu korumadığını düşünüyordu, donanmaya karşı kindardı.
Gerçi bugün yaşadığımız ileri demokrasi uygulamalarını ve sayın başbakanımızın o döneme rahmet okutan icraatlarını gördükten sonra sultanın kızıl renginin en az üç ton azaltılmasından yanayım, eğer tarihçilerin müsadesi olursa…
Dile kolay yaklaşık 20 yıl gemilerimiz Haliç’te çürümeye bırakıldı,ne eğitim ne bakım daha önemlisi bu süre içinde yetişmiş insan gücümüzü kaybettik.
Sanırım hak verirsiniz nitelikli ve yetişmiş insan gücü silahtan, malzemeden hatta paradan bile daha önemlidir. Anımsayın savaş sonrası Almanya’yı taş taş üstüne koymamıştı müttefikler, ne oldu? Almanya’nın yetişmiş insan gücü yok olmadığı için ülkelerini yeniden ve kısa zaman içinde inşa ettiler. Tekrar dönelim Osmanlıya Donanma, baskından sonra ilk defa 1897 yılında Osmanlı-Yunan savaşı için Haliç’ten çıkarıldı. Anlatmaya bile değmez; değil savaşmak çürümüş gemiler ve eğitimsiz personelle düşmanın karşısına kadar bile gidilemedi.
Haliç baskını’nın maliyeti sadece bu kadar mı, tabi ki hayır…Binlerce, yüzbinlerce vatan evladını kaybettik. Donanmasızlık yüzünden Trablusgarb’ta Balkan savaşında, Büyük savaşta, Çanakkale’de ve Kurtuluş savaşında! Siz şehit kanları ile sulanarak tarihi süreç içinde alınan Ege adalarını kısa sürede nasıl kaybettik sanıyorsunuz, Haliç baskını sayesinde…
Şimdiye kadar Osmanlı Donanması’nın Haliç’e kapatılmasının sonuçlarını hiç bu şekilde irdelemiş miydiniz? Osmanlı Donanması daha önce de baskınlar yemişti; özellikle Haçlı Donanmalarından Çeşme ve Navarin’de. O zamanda kayıplar büyük olmuştu Osmanlı için, tek fark baskını yapanlardaydı.
Şimdi düşünün, ne farkı var Balyoz baskınının Haliç baskınından, bu sefer neler kaybedeceğiz?
Biliyoruz ki Balyoz, Türkiye Cumhuriyeti’nin emperyalizmin istekleri doğrultusundan dönüştürülmesine yönelik halen sürdürülen ve seçimlerin ardından son safhası icra edilmeye çalışılacak Gülsuyu darbesinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne(TSK) yönelik değersizleştirme, sindirme, etkinsizleştirme ve tasfiye operasyonunun bir parçasıdır. Ülkemiz açısından Balyozun sonuçları Haliç’ten daha ağır olur. Çünkü Haliç sadece donanmaya yönelikti. Balyoz baskını ve Gülsuyu darbe süreci içinde diğer operasyonlar ise TSK’nın bütününe yöneliktir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti için hayatidir.
Biliyorsunuz Bayar ve Menderes ikilisi 1950 yılında TSK’ya karşı darbe yaptı. Genel Kurmay Başkanı ve bazı kuvvet komutanları dahil 15 General-Amiral ve 150 albay emekliye sevkedildi. Albaylar tümen komutanlıklarına vekalet etti.
Arkasından Türk Ordusu Kore’ye savaşmaya gitti. Bu cumhuriyetimiz için “savaş hayati olmadıkça cinayettir” ilkesinin değişikliği adına gerekli olan bir darbedir. Bunları akıl hocası George Soros ne diyor;”Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü ordusudur”
Ne diyorsunuz? TSK’ nın kahve falında Arabistan çölleri ve İran mı gözüküyor?
Saygılar sunarım
Türker ERTÜRK
aydınlık gazetesi
Ekleyen: TAPUNA SAHİP ÇIK
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
NOT:Bu yazı blogumdan benim kontrolüm dışında silindi.Fecebooktaki yayınımdan tekrara yükledim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder