27 Nisan 2011 Çarşamba

HADİ ÇILGIN BAŞBAKAN GENE YAP


HADİ ÇILGIN BAŞBAKANIM
GENE YAP
ÖNCE YOL YAP
KÖPRÜ YAP
KANAL YAP
KANALLARIN ÜSTÜNE KÖPRÜ YAP.
 MAKARNA YAP
KÖMÜR YAP
BUZDOLABI YAP
YERİ İÇERİZ
GEZERİZ.
İŞE MİŞE NE GEREK VAR


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
ÇILGIN BAŞBAKANIN ÇILGIN PROJESİ
AKLIMA ÇOK ŞEYLER GELİYOR DA NEYSE.

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

26 Nisan 2011 Salı

MOSSAD'IN SON MARİFETİ...
Fikret ErTAN
İngiliz ve İsrail istihbarat servisleri arasındaki ilişkilerin ele alındığı, geçen ay yapılan bir konferansta İngiliz MI6 dış istihbarat servisi eski başkanlarından Sir Richard Dearlove, İsrail gizli servisi MOSSAD'ın MI6'dan çok farklı kurallarla çalıştığına işaret etmiş; ancak bunların neler olduğunu açıklamamış.
Bu farklı kurallar muhtemelen Batılı servislerin normalde başvuramayacakları adam öldürme, suikast ve adam kaçırma gibi kurallar olsa gerek. Bunlara belki şeytanın bile aklına gelmeyecek başkaları da eklenebilir.
MOSSAD esasen adam kaçırmada oldukça başarılı ve ünlü bir servis. Gerek gördüğünde İsrail vatandaşlarını bile kaçırabiliyor. Buna en bilinen örnek de 1986 yılında İtalya'dan kaçırılarak İsrail'e getirilen ve daha sonra 18 yıl hapse mahkum edilen, İsrail'in Dimona'daki nükleer silahlarını bütün dünyaya açıklayan Mordahay Vanunu adlı nükleer teknisyendi. Belki başkaları da var; ama bilinmiyor.
Adam kaçırmada hayli usta olan MOSSAD bugünlerde başka bir adam kaçırma vakası ile gündemde bulunuyor. Bu adam Gazzeli mühendis Dirar Ebu Sisi. Eşi Ukraynalı olan ve 1990'lı yıllarda Ukrayna'da eğitim gören Sisi, 19 Şubat'ta Ukrayna'da trenle Harkov'dan Kiev'e giderken yolda kayboldu ve bir ay kadar sonra İsrail'de Aşkelon'daki Şikma hapishanesinde tutuklu olduğu ortaya çıktı.
Kendisiyle hapishanede görüşen Filistin İnsan Hakları Merkezi'nden bir avukata nasıl kaçırıldığını şöyle anlattı: "...kardeşim Yusuf ile buluşmak üzere Harkov'dan Kiev'e trenle gidiyordum. Bulunduğum kompartımana ikisi askerî üniformalı üç kişi girdi. Bunlar benden pasaportumu göstermemi istediler. Ben bunu reddettim. Bunlar beni tehdit ettiler ve pasaportumu zorla aldılar. Beni Poltova istasyonunda trenden indirdiler. Ellerimi kelepçelediler, başıma torba geçirdiler ve beni bir arabaya koyarak Kiev'e getirdiler. Kiev'de kendilerini MOSSAD ajanı olarak tanıtan 6 şahsın bulunduğu bir daireye yerleştirdiler. Ajanlar beni derhal sorgulamaya başladılar... 4-5 saat süren bir hava yolculuğundan sonra bilmediğim bir yere indik. Yaklaşık yarım saat sonra yeniden havalandık. Yolculuk bu sefer bir saat kadar sürdü. Yere indiğimizde kendimi İsrail'de buldum."
Bu şekilde kaçırılan Ebu Sisi'nin kaçırıldığını elbette MOSSAD resmen üstlenmemiş bulunuyor. Ukrayna makamları ise 'bu konuda bilgimiz yok' diyorlar. İsrail basını da konu hakkında sansür yasağı olduğu için pek fazla bir şey söyleyemiyor. Başbakan Netanyahu ise geçen hafta Sisi'nin tutuklanmasını 'kanuni bir tutuklama' olarak nitelemişti, o kadar. Dirar Ebu Sisi'ye tekrar dönersek, geçen hafta Berşeba'da mahkeme karşısına çıkarılmış bulunuyor. İsrail iç güvenlik servisi Şin Bet hakkında bugüne kadar görülmeyen ve 15 sayfayı bulan çok ayrıntılı bir iddianameyi mahkemeye sunmuş ve Sisi'yi terörist gruba (Hamas) üye olmak, yardımcı olmak, kanuna aykırı şekilde silah imal etmek, cinayet, cinayete teşebbüs gibi 9 ayrı suçla suçlamış bulunuyor. Sisi bunları elbette reddediyor, suçsuz olduğunu, haksız yere tutuklandığını söylüyor.
İddianame, dediğimizi gibi çok ayrıntılı. İçinde Ebu Sisi'nin Ukrayna'daki Harkov Askerî Mühendislik Akademisi'ndeki doktora çalışmalarından, buradaki roket uzmanı hocası Profesör Konstantin Petroviç'ten (ki kendisinin Scud füzeleri konusunda en uzman kişi olduğu söyleniyor), Sisi'nin buradaki çalışmaları sırasında roket komuta-kontrol, ivme, güdüm ve dengeleyici sistemler konusunda çok şey öğrenmiş olduğu gibi bilgilere yer veriliyor. İddianame bunların sayesinde Ebu Sisi'nin Hamas roketlerinin menzil ve vurucu gücünü artırmada çok başarılı olduğunu, hatta orijinal tanksavar sistemleri (Yasin adlı) geliştirdiğini zırh kalınlıklarına kadar anlatıyor. Ebu Sisi kaçırılmadan önce Gazze'nin tek dizel elektrik santralinin işletme şefiydi. Onun sayesinde bu santral İsrail'den ithal edilen özel dizel yakıtı yerine sınırdan kaçırılan Mısır dizeli ile çalışır hale getirilmişti. Bu da şüphesiz santralin kendisine bağımlı kalmasını isteyen İsrail makamlarını rahatsız etmişti. Bu da Ebu Sisi ile ilgili bir başka önemli bilgi.
İsrail, Gazze'den atılan roketler konusunda anlattığımız gibi, Ukrayna'dan adam kaçırmayı göze alacak kadar hassas. Bu konuları iyi izlemeden, bilmeden İsrail-Hamas mücadelesi de asla anlaşılmaz. Yuvarlak laflarla, bağırarak çağırarak bu zaten olmaz.
MOSSAD'ın son marifeti Gazze, Hamas ve Hamas roketlerine yönelikti. Başka hangi marifetler var, hangileri planlanıyor, hangileri icra ediliyor, kim bilir? Bu konuda söylenebilecek tek şey, MOSSAD'ın misyonuna sonuna kadar bağlı kalmaya kararlı olduğu gerçeği olup bu yolda akla gelen, gelmeyen her şeyi yapmaya çalışacağıdır. İlgili gerçek bu kadar yalındır bize göre...

25 Nisan 2011 Pazartesi

İŞARET GELDİ-AKP YOLCU
Ertuğrul yazdı.Biz sevindik.Yandaşlar bile AKP'yi terkediyor sandık.Ama madalyonun diğer yüzü var ve iyi düşünülmeli.Buna benzer sinyalleri son bir haftadır değişik yerlerden alıyoruz.Kimliğini açık bir şekilde yahudi olduğunu söyleyen kişiler AKP'yi terk etmemizi önerriyor.Yerine ısrarla adını söyledikleri kişiyi tahmin edersiniz.Zaten "Yeni"leri severiz.Peki bu hızlı dönüş neden?
Çünkü siyonist yeni hizmetkarlar buldu.
Çünkü AKP'nin yalanlarına artık halk kanmıyor.
Çünkü AKP yapabileceği tahribatın doruklarında.
Taze kan/temiz beyaz bir sayfa ve kazanımların kaybedilmeden yola devam edilmesi gerek.
Siyonizmin AKP'de direnmesi milli şuurun çok fazla artmasına ve kazanılan tüm kalelerin tekrar kaybedilmesine neden olabilir.
Bunun bilincinde olan siyonist ve emperyalist güçler temiz bir sayfa açma telaşında.
AMAÇ;MİLLİ ŞUUR UYANMADAN BU GEÇİŞİ SAĞLAMAK.
YERİNE KİM  Mİ GELECEK?
"YENİ" OLAN NE VARSA VE HEDEFE EN YAKIN KİM GÖRÜNÜYORSA.GELİŞİ ÇOK HIZLI VE ŞAŞIRTAN KİMSE.
UMARIM ANLATA BİLMİŞİMDİR.


Ertuğrul'la ne alakası mı var?
Hürriyet Gazetesinin kuruluş tarihinden başlayın araştırmaya.
Ertuğrulun Hürriyetteki 20 yıllık hizmetine bakın ve en üstlerden ayrılırken,köşe yazarı olmaya geçerken/geçirilirken yazdığı şu yazıya bakın:http://millici-ciddiadamlar.blogspot.com/2009/12/milletin-damini-taslama-yahudi.html göreceksiniz.



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
  

'TANRI PARÇACIĞI' BULUNDU!
BİLİM DÜNYASINI SARSAN İDDİA

İsviçre'deki CERN'den sızan bir e-postada şok iddia: "Varlığı bilinen ama ispatlanamayan, maddedin kayıp temel yapı taşlarından 'Tanrı parçacağı'na ulaşıldı."
Bir fizik bloguna isimsiz gönderilen bir CERN iç iletişim notu, fizik dünyasında heyecana ve tartışmalara neden oldu.

Fizik ve bilim dünyası doğru çıkması halinde, bilim dünyasını sarsacak bu iddiayla çalkalanıyor. Columbia Üniversitesi’nde Matematikçi Peter Woit’un “Not Even Wrong” (http://www.math.columbia.edu/~woit/wordpress/) adlı bloguna 21 Nisan Perşembe günü gönderilen isimsiz bir yorumda, İsviçre’deki 20 km’den büyük parçacık hızlandırıcısı CERN’in iç yazışması (COM) yer alıyor. Fizik araştırmalarında iç yazışma notları (COM), projeye dahil olan bilim insanları arasındaki iletişimi sağlıyor. Araştırma tamamlandığında, tüm emeği geçenlerin isimleri ortak bir makalede yayınlanarak literatüre ekleniyor.
14 milyar yaşındaki evrenin en derin sırlarını araştırıldığı CERN'deki ATLAS detektöründen çalışan bir bilim adamı tarafından internete sızdırıldığı iddia edilen nota göre, bilim adamları 2008 yılında başladıkları Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) deneyinde büyük ilerleme kaydetti. 10 milyar dolara mal olan deneyde, protonların çarpıştırılması suretiyle tanrı maddesi olarak da bilinen Higgs parçacağını bulunduğu öne sürülüyor. Bilgi notu, aranan Higgs parçacığının kütle ve diğer özellikleriyle uyumlu görünüyor. Ancak görünme sıklığının 30 kat fazla olması, standart modelin ötesinde yeni parçacıklar bulunma ihtimalini güçlendiriyor.

CERN'ün internette dolaşan ve fizikçiler arasında tartışma konusu olan iddiayla ilgili bir açıklamada bulunması bekleniyor.
LHC raporunu incelemeye başlayan fizikçiler iddiaya şüpheyle yaklaşıyor. Syracuse Üniversitesi’nden Sheldon Stone, rapordaki üretim oranının Higgs’e dair tahminlerden çok daha yüksek olduğunu ve başka bir partikülün bulunmuş olabileceğini söyledi.

Varlığı bilinen ancak "10 üzeri eksi 30 saniye" kadar tek başına varolabildiği için bir türlü bulunamayan, görüntülenemeyen Higgs ile ilgili elde edilecek bilgiler bilimde yepyeni ufuklar açacak. Çünkü Higgs kütleyi kütle yapan nesne olarak biliniyor. Higgs parçacığı ismini bu teoriyi ilk kez ortaya atan ve hala CERN'de çalışan Matematikçi Peter Higgs'ten almış.
İlgili haberler:

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
ALMAYA İSTİHBARAT KURUMU: PKK HALEN AKTİF – ALEVİLER KONUNUN MERKEZİNDE
ALMAYA İSTİHBARAT KURUMU:
PKK halen aktif – Aleviler konunun merkezinde   dpa 22.06.2010   
Almanya İçişleri Bakanı Thomas des Maiziere (CDU) bugün Berlin'de Anayasa İstihbarat Kurumu 2009 yılı raporunu açıkladı. PKK terör örgütü tekrar Anayasa İstihbarat Kurumu'nun gündeminde. Ayrıca dini ve etnik ayrılıkları kullanmak isteyenler de gözlemlenmekte, özellikle Aleviler.   Şu an Almanya'da etkinliği yasaklanmış olan PKK terör örgütünün yaklaşık olarak 11.500 sempatizanı bulunmaktadır. Terör örgütü PKK, YEK-KOM (Kürt Kültür Dernekleri Federasyonu) derneği ve solcu dernekler aracılığıyla kamuoyunda  mümkün olduğunca çok siyasi amaçlarını yaymakta ve  Almanya'da bulunan 800.000 kürt kökenli vatandaş üzerinde liderlik rolünü pekiştirmek amacını gütmektedir. Bu gelişmeler İçişleri bakanı Maiziere tarafından istihbarat raporunda açıklandı.   Almanya'da her yıl düzenlenen Uluslararası Kürt Kültür Festivali terör örgütüne yeni üyeler kazandırmak amacına hizmet etmektedir. PKK terör örgütünü finanse etmek için kaynak bulma çalışmaları da başka bir odak noktası. Ayrıca bir çok PKK destekçisi bir çok dernek altında toplanmış bulunmakta. Bu derneklerin en aktif olanları KOMALEN CIWAN (Gençlik Birliği), AKKH (Avrupa'daki Kürt Kadın Hareketi) ve YXK (Kürdistan Öğrenci Birliği)'dir.  Ayrıca YRK (Kürdistan Gazeteciler Birliği), YMK (Kürdistan Öğretmenler Birliği), YEKMAL (Kürdistan Aileler Birliği) ile dini örgütler CIK (Kürdistan İslam Cemiyeti), FEDA (Demokratik Aleviler Federasyonu), KAB (Kürdistan Alevileri Birliği), FKE (Kürdistan Yezidler Federasyonu) ve YEK (Kürdistan Yezidleri) diğer dernekler olarak sayılabilir.   Burada çarpıcı olan bir diğer nokta ismi geçen bu derneklerin AABF (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu) ile yakın bir bağlarının olmasıdır. Uzun zamandır bir çok etkinlik ve festivalde bu dernekler ve AABF birlikte hareket etmektedirler. AABF, 23.12.2009 tarihinde ARD kanalında yayınlanan ''Tatort – Namus kimin icin?'' isimli diziden sonra Köln şehrinde büyük bir protesto yürüyüşü düzenlemiştir. Bu prostestoya FEDA (Alevi Demokratlar Federasyonu) Başkanı Hüseyin Bildik'in yanı sıra Turgut Öker ve Ali Ertan Toprak'ta katıldılar.   Ali Ertan Toprak yapmış olduğu siyasi taahhüt ile Almanya'da ılımlı bir dernek olarak bilinen ve kürtler için çalışmalar yapan KOMKAR'da yüksek bir mevkiye gelmiştir. Bunun yanında Ali Ertan Toprak, Anayasa İstihbarat Kurumu tarafından gözetim altında bulunan YEK-KOM, ATİK ve ADHF derneklerinin düzenlemiş oldukları bir çok etkinliğe katılmıştır. 2009 yılında ADHK ve ATİK dernek yöneticilerinin konuşmacı oldukları 9. Munzur Rhein-Main Kültür Festivali'ne Ali Ertan Toprak'ta konuşmacı olarak katılmıştır. Ayrıca yukarıda bahsi geçen derneklerin düzenlemiş oldukları bir çok etkinlikte, örneğin Rüsselsheim ve Hamburg'ta, Ali Ertan Toprak devamlı konuşmacı olarak katılmıştır.   ATİK (Avrupa Türkiyeli İsciler Konfederasyonu) 1986 yılında kurulan, 6 eyalette etkinlik gösteren ve Türkiye'den Almanya'ya göç etmiş komunist düşünceye sahip insanların üye oldukları dernekleri altında toplayan bir çatı dernektir. ATİK, çatısı altında bulunan derneklere hangi yönde hareket etmeleri gerektiğini belirten bir tür siyasi liderlik rolü üstlenmiştir. Kuzey Ren-Vestfalya Anayasa Koruma Devlet Dairesine göre ATİK, Türkiye'de aktif olan Maocu TKP/ML örgütünün yurtdışı örgütü olup ADHF ise MKP isimli örgütün siyasi bir koludur.   AABF genel başkanı Turgut Öker'in YEK-KOM ile birebir bağlantıları olduğu tespit edilmiştir. 2008 yılında Gelsenkirchen şehrinde  „Öcalan için Özgürlük – Özgür Kürdistan“ isimli festivale Turgut Öker konuşmacı olarak katılmıştır. Daha önceki yıllarda ise Turgut Öker Almanya içinde ve dışında gerçekleştirilen Munzur festivallerine konuşmacı olarak katılmıştır. Turgut Öker en son Rüsselsheimer Mainland'da düzenlenen ve  Almanya polisinin yasadışı semboller içeren pankart ve bayrakları toplamak istediği ve toplarken olaylar çıkan 2. Dersim Kültür festivaline katılmıştır. Aynı zaman zarfında Dersim Cemiyetleri Federasyonu tarafından Gladbeck şehrinde düzenlenen diğer bir festivalde de Turgut Öker'in yanı sıra  ADHK başkanı Malzum Ceylan'ın da ismi konuşmacılar listesinde tespit edilmiştir. Görünen o ki Avrupa Aleviler Federasyonu, söz konusu olan PKK, TİKKO, TKP/ML ya da MKP örgütlerinin ve bunlara bağlı görüntülü ve yazılı basın bölümleri ile ilişki içinde olmaktan çekinmemektedirler. Avrupalı siyasi irticacı kürtler tarafından kurulan PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi)'nin yönettiği bir cok internet sayfasında bu derneklerin yöneticilerinin makaleleri yayınlanmaktadır. PSK, şiddete ve dolaylı olarak PKK'nın liderliğine karşı çıkmasından dolayı çıkan  çatışmalara rağmen 1993 yılında partinin başkanı Kemal Burkay ve Abdullan Öcalan  Kuzey Irak'ta barışı sağlamak için 9 maddelik bir plan hazırladılar.   Almanya'da YEK-KOM, KON-KURD Konfederasyonun emrinde olup Avrupa'da PKK'nın yasal bir organizasyonu olup Anayasa İstihbarat Kurumu tarafından gözetim altında tutulmaktadır.   Yukarıda bahsi geçen derneklerin ve örgütlerin etkinlikleri hakkında bilgiler coğunlukla Türkçe veya Kürtçe olup Almanca bilgi ne yazık ki yok denecek kadar azdır. Ayrıca yapılan etkinlikler hakkında bilgiler oldukça az olup, bu bilgi eksikliği kanunen derneklerde çalısmaları yasak olan şahısların yine de bu tür dernek ve örgütlerde calışmalarına imkan sağladığı tahmin edilmektedir. Bu tahmin, Konfederasyonların listesinden aniden kaybolan bu tür derneklerin, konfederasyonlar tarafından düzenlenen etkinliklerde aniden ortaya çıkmalarından anlaşılmaktadır.  Diğer bir delil ise düzenli olarak bu tür derneklerin internet sayfalarının ve domainlerinin bir süre açılıp kapatılmasından ayrıca Kürt ve Dersim isimleri altında gerçeklestirilen bir çok etkinlik için bu dernekler arasında işbirliğine girilip, finansal anlamda destek sağlanmasıdır. Bu girişim şimdiye kadar düzenlenen her etkinlikte uygulanmıştır.  

Verfassungsschutz: PKK weiterhin aktiv – Alewiten im Blickpunkt   dpa 22.6.2010 Bundesinnenminister Thomas des Maizière (CDU) hat heute in Berlin den Verfassungsschutzbericht 2009 vorgestellt. Die PKK steht erneut im Visier der Verfassungsschützer. Zu beobachten ist aber auch die Bemühung, die religiös-ethnischen Potentiale auszuschöpfen, darunter die Alewiten. Die mit einem Betätigungsverbot belegte „Arbeiterpartei Kurdistans“ (PKK) verfügt hierzulande weiterhin über eine konstante Kernanhängerschaft von etwa 11.500 Personen. Die Organisation versuche insbesondere durch verstärkte Öffentlichkeitsarbeit – durch die YEK-KOM – Föderation der Kurdischen Kulturvereine e.V. sowie die Einbeziehung der LINKEN –, ihre politischen Positionen zu verbreiten und die von ihr beanspruchte Führungsrolle unter den 800.000 in Deutschland lebenden ethnischen Kurden zu festigen und auszubauen. Das teilte Bundesinnenminister des Maizière bei der Vorstellung des neuen Verfassungsschutzsberichts mit. Großveranstaltungen, wie beispielsweise das regelmäßig in Deutschland stattfindende „Internationale Kurdische Kulturfestival“, dienen auch dem Ziel, neue Anhänger zu werben. Die Beschaffung von Geldern zur Finanzierung der PKK ist ein weiterer Arbeitsschwerpunkt der Organisation in Westeuropa. Zahlreiche Anhänger der PKK sind darüber hinaus in so genannten Massenorganisationen organisiert, die jeweils bestimmte Berufs- und Interessensgruppen repräsentieren. Hervorzuheben sind die Jugendorganisation „KOMALEN CIWAN“ (sinngemäß „Gemeinschaft der Jugendlichen“), die „Kurdische Frauenbewegung in Europa“ (AKKH) und die Studentenorganisation „Union der StudentInnen aus Kurdistan“ (YXK), die besonders aktiv sind. Ebenfalls zu nennen sind die „Union der Journalisten Kurdistans“ (YRK), „Union der kurdischen Lehrer“ (YMK), „Union der Juristen Kurdistans“ (YHK), „Union der Schriftsteller Kurdistans“ (YNK), „Union kurdischer Familien“ (YEKMAL) sowie die Religionsgemeinschaften „Islamische Gemeinde Kurdistans“ (CIK), „Föderation der demokratischen Aleviten“ (FEDA), „Union der Aleviten aus Kurdistan“ (KAB), „Föderation der Yeziden Kurdistans“ (FKE) und „Union der Yeziden aus Kurdistan“ (YEK). Auffallend hier auch, dass unter den genannten Organisationen auch eine Nähe zur AABF (Föderation der Aleviten Gemeinden in Deutschland e.V.) festzustellen ist. Dabei besteht seit langem ein reger Kontakt zwischen den Organisationen und den AABF-Vorsitzenden, u.a. in Kundgebungen und Festivals. Nach dem umstrittenen ARD-”Tatort” mit dem Titel “Wem Ehre gebührt” vom 23. Dezember 2009, hatte die Alevitische Gemeinde Deutschland (AABF) zu einer Demonstration in Köln aufgerufen. Eingefunden hat sich zu der Demonstration wohl auch Hüseyin Bildik, Vorsitzender der FEDA (Föderation der demokratischen Aleviten) zusammen mit Turgut Öker und Ali Ertan Toprak. Mit politischem Engagement etablierte sich Ali Ertan Toprak u.a. in der KOMKAR e.V., die seit Jahren als gemäßigter Verein, für Kurden in Deutschland arbeitet. Daneben nahm Toprak, der in der AABF der stellvertretender Vorsitzender ist, an einigen Festivals Teil, die von der vom Verfassungsschutz beobachteten YEK-KOM, ATIK oder ADHF organisiert wurden. Im Jahre 2009 nahm Ali E. Toprak beim 9. Munzur Rhein-Main Kulturfest in Mainz als Redner teil, bei denen u.a. ADHK- sowie ATIK-Vorsitzende ebenfalls Reden abhielten. Auch in einigen anderen Vorträgen nahm Toprak teil, die von den besagten Organisationen anberaumt oder unterstützt wurden, darunter in Rüsselsheim und in Hamburg.     Die Avrupa Türkiyeli Işçiler Konfederasyonu (ATIK) (Konföderation der Arbeiter aus der Türkei in Europa) ist ein kommunistisch ausgerichteter Dachverband von auf nationaler Ebene bestehenden Vereinigungen („Föderationen“) von aus der Türkei stammender Migranten in Europa, die im Dezember 1986 gegründet wurde und derzeit nach eigenen Angaben Sektionen in 6 Staaten unterhält. Die ATIK “gibt den Föderationen die Richtung an“, tritt also ihren Sektionen gegenüber als politische Führungsebene auf. Laut dem Landesamt für Verfassungsschutz Nordrhein-Westfalen ist die ATIK eine Auslandsorganisation der maoistischen TKP/ML und die ADHF (Konföderation für Demokratische Rechte in Europa) ein politischer Flügel der MKP. Der Vorsitzende der AABF Turgut Öker selbst unterhält scheinbar auch Kontakte zur YEK-KOM. 2008 soll Turgut Öker am Festival als Redner teilgenommen haben, das unter dem Motto „Freiheit für Abdullah Öcalan – Frieden in Kurdistan“ in Gelsenkirchen stattfand. Aber auch in den vergangenen Jahren zuvor, nahm Öker u.a. an den Munzur-Festivals im In- wie Ausland als Redner teil. Aktuell beteiligte sich Öker wohl auch am 2. Dersim Kulturfestival im Rüsselsheimer Mainvorland, bei dem es zu Ausschreitungen kam, als verbotene Symbole von der Polizei beschlagnahmt werden sollten. Zeitgleich fand auch in Gladbeck ein zweiter Festival statt, das von der Föderation der Dersim Gemeinden in Europa organisiert wurde. Auch hier wurde Turgut Öker zusammen mit Mazlum Ceylan (ADHK-Vorsitzender) als Redner aufgelistet. Es scheint auch innerhalb der Europäischen Föderation der Alewiten keine Berührungsängste zu mutmaßlichen Ablegern der PKK, TIKKO, TKP/ML oder MKP sowie ihrer TV- und Internetmedien zu geben. So sind zahlreiche Artikel von hochrangigen in Europa ansässigen Mitgliedern in kurdischen Internetseiten zu lesen, u.a. in der PSK, eine von Kurden im europäischen Exil gegründete Partei (Sozialistische Partei Kurdistans). Die PSK lehnt zwar Gewalt ab und sprach auch indirekt die Führungsrolle der PKK ab, weshalb es auch zu Auseinandersetzungen kam; trotz alle dem legten 1993 ihr damaliger Vorsitzender Kemal Burkay und Abdullah Öcalan einen gemeinsamen Neun-Punkte-Plan für einen Frieden in Nordirak vor. In Deutschland ist die Mitgliedsföderation YEK-KOM (Yekitîya Komalên Kurd li Elmanya), der Konföderation der Kurdischen Vereine in Europa (kurdisch: Konfederasyona Komelên Kurd Li Avrupa) (KON-KURD) unterstellt und gilt als die legale Organisationsstruktur der Untergrundorganisation PKK in Europa, weshalb sie ebenfalls vom Verfassungsschutz beobachtet wird. Alles in allem ist das Geflecht zwischen den zuvor genannten und im Verfassungsschutz aufgeführten Vereinen und Föderationen nahezu auf Namen beschränkt, zumal die Öffentlichkeitsarbeit innerhalb dieser Gemeinschaften in türkischer bzw. kurdischer Sprache nur spärlich wiedergegeben werden. In deutscher Sprache herrscht dagegen ein hoher Mangel an Informationen. Zum einem scheint man eine Scheu vor der Selbstdarstellung zu haben, weshalb von Vorständen und Mitgliedern dieser Vereinigungen nur spärliche Informationen vorliegen. Zum anderen sind über die Organisatoren von Veranstaltungen, Festivals und Kundgebungen nur wenig bis keine Informationen zu finden. Das könnte ein Hinweis darauf sein, das man Mitgliedern die von Vereinsverboten betroffen sind, dennoch eine Arbeit in einem anderen oder neuen Verein ermöglicht, ohne dabei die Identität unbedingt preis zu geben. Mal sind es Vereinigungen die nicht einzeln beim Namen genannt werden, Personen die im Umfeld der Organisationen tätig sind, oder aber gänzlich im unklaren bleiben. Das wird u.a. dadurch deutlich, das vormals für Initiativen und Konföderationen ausgewiesene Vereine und Verbände plötzlich aus den Listen verschwinden bzw. einzelne wieder gelöscht werden oder aber nie auftauchen, jedoch in den Veranstaltungen auftreten. Entsprechend werden auch kontinuierlich Internetseiten gewechselt, Domains aufgeschaltet und wieder abgeschaltet. Auffällig ist, das unter dem Begriff “Kurden” und “Dersim” für sehr viele Festivals und Veranstaltungen mit vereinsübergreifenden Mitteln geworben wird. Das traf bisher bei allen Festivals zu.   


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

20 Nisan 2011 Çarşamba

16.İZMİR KİTAP FUARI ETKİNLİKLERİNDEN SEÇTİKLERİM

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
İŞTE ARAŞTIRILMASI GEREKEN FAİLİ MEÇHUL
Bahiç Kılıç
Yıl 1973...
Yazar Raif Karadağ, devrin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile görüşmek üzere Ankara’ya gelmiştir..
53 yaşındaki yazar Karadağ’ın Türkiye’nin petrolleri başta olmak üzere, dünya petrol sahaları üzerine önemli çalışmaları vardır..
“Petrol Fırtınası, Muhteşem İmparatorluğu Yıkanlar, Şark Meselesi, Musul Raporu...”  adlı kitapları büyük ilgi toplamıştır.. Yazar bu kitaplarında emperyalizmin yağmaladığı petroldeki karanlık odakları tek tek deşifre etmektedir..
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la randevusu da çok önemlidir.. Milli servet etrafında dönen emperyal oyunlar hakkında ulaştığı bilgiler değerlendirilecektir..
Son derece sağlıklı olan Karadağ, o gece otel odasında, ertesi günkü randevularına zinde gidebilmek için istirahate çekilir..
Ertesi gün uyanamaz!.. Vefat etmiştir.. Kalp krizi derler!.. Bu sağlıklı yazarın ölümü üzerine sis perdesi döşenir!..
O günden bugüne bu değerli yazarın ölümü üzerindeki sis perdesinin dağıtılması yerine, o sisin kalınlaşmasına adeta çaba gösterilmiştir!..

***

Karadağ’ın ölüm yıldönümü.. 38 yıl önce, eğer vefat etmeseydi Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la görüşecekti.. Gerçekleşemeyen görüşme, dünyadaki petrol rezervlerinin büyük bir bölümüne sahip olan Müslüman ülkelerden biri olan Türkiye’nin petrol yatakları üzerineydi.
“Petrol Fırtınası” adlı kitabında, çok uluslu petrol şirketlerinin ve artlarındaki hegemon ülkelerin marifetleri ele alınmıştı..
Ölümünde, bu kitabında ipuçlarını verdiği karanlık güçlerin ardındaki gizli servislerin parmağı olduğu kararlılıkla ileri sürülür..
“Petrol Fırtınası” kitabı küresel çeteleri aşırı rahatsız etmişti.. Kitabında, İngilizlerin desteğiyle Irak Kralı olan Şerif Hüseyin’in büyük oğlu Faysal’ın zehirlenerek öldürülmesi gibi konular vardı.. Irak petrolleriyle ilgili olarak İngiltere’de görüşmeler yaptıktan sonra İsviçre’ye giden Faysal, 7 Eylül 1933’te, kaldığı otelin odasında ölü bulunmuştu. Tıpkı Yazar Karadağ gibi...
Sözün özü; Yazar Raif Karadağ’ın 1973 yılında bir otel odasındaki esrarengiz vefatı, Türkiye’nin kıskaç altındaki petrol değerleri ile yakın ilişkili olarak yorumlanır.. Bu konudaki  “dokunulmazlık” (!) yani emperyalizmin baskısı, bu önemli ölüm olayının araştırılmasını hep engellemiştir..
Kaldı ki, petrol kokan faili meçhul konusu Raif Karadağ ile sınırlı değildir..
...
Mesela Muammer Aksoy.. Bu değerli hoca da suikast kurbanıydı.. Hoca, Türkiye’nin petrol rezervleri konusunda önemli çalışmalar yapıyordu..
Ne ilginçtir ki Aksoy, 31 Ocak 1990 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybediyor!..
Cudi Dağı’nda petrol arayan 6 Türk mühendisinin, 9 Eylül 1992 tarihinde PKK’lı teröristler tarafından öldürülmesi konusunu ifade ederken olaylarda PKK’nın derin bağlantılarını da hatırlayınız..
Altan Duransoy isimli genç beynimizin ABD’de çok önemli belgelere ulaştığı, bu belgelerde Türkiye’nin zengin rezervlerinin bulunduğu dile getirilmişti. Duransoy, ülkeye döndükten sonra, hem de “kafası kesilerek” korkunç bir şekilde öldürülmüştü!..
Raif Karadağ’ın ölümünü araştıracak bir babayiğit çıkar mı? Ne dersiniz?!



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

18 Nisan 2011 Pazartesi

İŞGAL DERİNLEŞİYOR
Zahide UÇAR
Bu seçimde Türkiye’nin işgali ve bölünmesi oylanacak. Türkiye’nin işgal edilmesine aracılık yapanlar iktidara gelsin mi, gelmesin mi diye oylanacak? Ülke bölünsün mü bölünmesin mi diye oylanacak. 
Türk halkına “Ulus devlet bitti” diyen riyakarların Kürtlere ulus devlet kurma çabası oylanacak!!.. 
Irak ve Afganistan’da batağa saplanan ve çok fazla para harcamak durumunda kalan şeytanın çocukları, işgal için yeni bir yöntem buldu. Kendi içlerinde besledikleri ihanet şebekeleri ile ülkeleri “kansız” işgal etme yöntemi... Ne de olsa din, demokrasi, insan hakları sosuyla hazırlanan ihanet yemeğini yemeye hazır, kendini sistem içinde dışlanmış hisseden yığınlaşmış kitleler var.


İşgal edilmiş bir ülkede özgür basın olur mu? Olmaz!.. Zaten bizde de yok!.. İşgal altındaki bir ülkede halkı aydınlatan, öncü olan gazeteci, aydın tutuklanır mı? Tutuklanır. Zaten bizde de tutuklandı. İşgal altındaki bir ülkenin askeri esir edilir mi? Edilir. Bizimkiler de Silivri-Hasdal zindanlarına tıkıldı.

Irak'ta 3 bin civarında aydın, bilim adamı, araştırmacı, doktor öldürüldü. Binlercesi ülkeden kaçtı, çok sayıda insan kayıp... 2003 işgal yılında Irak'ta 45 bin bilim adamı var. Bugün bu 45 bin kişiden kimse kalmadı. Bazıları öldürüldü, bazıları ülkeden kaçtı ya da kaçırıldı.Aydını, bilim adamı yok edilen ülkenin hafızası silinir. Amaç zaten budur!..

İşgal edilen bir ülkenin haberleşmesi, bankaları ele geçirilir. Bizimkine “özelleştirme” kılıfı uyduruldu. 
İşgalci ülke girdiği ülkenin bütün zenginliklerini talan eder. Bizde kibarlık yapıp(!) borsa ve kredi yöntemiyle soyuyorlar. Sekiz yılda yurt dışına çıkan para 54 milyar dolar.. Bizim vatandaşımız fakirleşirken birileri zenginleşiyor.


İşgalci ABD askerlerinin yerini F tipi imamın ordusu aldı.

Tarım arazilerimiz “yasa kılıfıyla” ele geçirildi. Çiftçilerimize “ekme” yasağı geldi. İşgal edildiklerini anlamasınlar diye de hektar başı para dağıtıldı. Savaşsız yabancılara ne kadar toprak verdik biliyor musunuz? 54.5 milyon metre kare. Daha yabancı bankaların ipotek ettiği tarım arazilerinden bahsetmiyoruz bile.

Maden yasası denilen “işgal yasası” ile maden yatakları küresel sermayenin tekeline verildi. 
Sıra sularımızın işgaline gelmişti, ona da bir kılıf bulundu: “HES!..” Şehirlerimiz, varoşlarımız yerli işgal güçlerinin “beyin tecavüzünden"ahmaklaşmışken, köyler dereler birliğini kurdu, onurlu bir mücadele başlattı. Direnen köylülerimizi Mehmet Ali Birand henüz “vahşi” olarak nitelemedi ama direniş uzarsa vahşi(!) diye haber yapması ihtimal dahilindedir. 

Amerika’dan görev aldığını söyleyen bir zat Türkiye Cumhuriyeti’ne başbakan yapıldı. Böylece 22 İslam ülkesinin bölünmesinde görev almış oldu. Diyarbakır’ı yıldız yapma ”planlanan Kürt-Yahudi-Ermeni karışımı bir devletinin yıldızı olsa gerek” sözü verdi. Ödül olarak önce Diyarbakır belediye başkanı küfrü bastı. Başbakan olmayı asıp-kesmek olarak algılayan ileri demokrasi(!) mucidi başvekil gıkını çıkartamadı. 

“Seçilme illizyonu” ile okyanus ötesinden atanmanın böyle küçük(!) sıkıntıları oluyor demek ki… BOP Eşbaşkanı diyenleri şerefsizlikle suçladı, “ispat edin her şeye varım” dedi. 34 ayrı yerde bop eşbaşkanı olduğunu söylediği konuşmasını verdiler, sağıra yattı.


Küresel sermaye Türkiye’yi kansız işgal etti. İşgal için Türkiye Büyük Millet Meclisini Truva atlarıyla işgal etmesi yetti. İmamın Ordusu "koynunda haç”ıyla silahlı gücü oldu. Direnemeyen Nato Paşaları “esir” alınan askerlerini son Beni Ahmer hükümdarı Ebu Abdullah Muhammed gibi kayanın ardından, “pardon” karargahtan seyretti. Sehven hukukuna saygıya yatıp” durumu idare ettiler.

İşgal güçlerinin komutanı işgal ettiği ülke içinde korumasız gezebilir mi? Gezemez!.. Bizimki de gezemiyor zaten. Koruma ordusuyla “yiğitlik(!)” taslıyor. Ve eşbaşkan “ben yargının işine karışmam, yargı benim işime karışmasın” gibi bir ortaçağ söylemine imza atıyor. Aslında bir anlamda doğru söylüyor. İşgaline önayak olduğu ülkenin yargısını yerden yere vuran işgal komutanı, yargıdaki gül devrimini gerçekleştirdiği için yargının işine karışmasına gerek kalmamıştır!.. Altın tabak içinde küresel sermayeye sunduğu ülkenin yargısı kendisine karışacak değildir herhalde(!)..

İşgal edilen ülkemizde sorulacak sorular kiralık gazetecilerin eline verilip “soru sormuş gibi” yaptırılıyor. 
Yeterince muhabir kiralamak zor olduğu için haberleri “koynunda HAÇ olan imamın” haber ajansları ve büyük oranda imamın ordusunca işgal edilmiş A.A. veriyor. Tabii sözde haberlerle halkın “beyin iğfali” gerçekleştiriliyor.


Ve giderek işgal derinleşiyor. Vurmayı planladıkları son darbe için 12 Haziran bekleniyor. Üstelik yeni işgal oyununa Yeni CHP de dahil oluyor. Yeni CHP ile çıkartmayı planladıkları yeni AB-D yasasını “geniş mutabakatla çıktı" kılıfı uydurularak halka yutturulacak(!).. 

Yeni CHP Açılımı: 
Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı’na konulan çekinceleri kaldıracak, yerel yönetimler reformu yapacağız. 
Dersim arşivlerini açacağız. 
Talep eden herkese anadilde öğretim sağlanacaktır. 

Hiç düşündünüz mü? Aydınlar Türk Devletine kurulan tuzakları halka anlattığı için tutuklanırken, muhalefet bu görevi yeterince neden yerine getirmedi? 
Kaldı ki onlar çok daha fazla bilgiye sahipler. Onlar ülke için neden bizler kadar endişe duymuyor? Ve neden yeterince muhalefet görevlerini yapmıyor? Hatırlayın geçmiş seçim ve referandumu.. Muhalefet ülkeyi eşbaşkan kadar bile neden gezmedi? Bir şüphem vardı; “muhalefet küresel oyunu biliyor ve bu oyuna dolaylı şekilde gerçek muhalefet yapmayarak ortak oluyor.” Yaratılan suni gündemleri ve bu suni gündemlere muhalefetin balıklama atlamasını iyi düşünün. Önceki akşam Yaşar Okuyan ile konuştuk. Bu şüphemi söylediğimde “evet” diye onayladı ve aynı şüpheyi ben Ulusal kanalda birkaç defa dillendirdim dedi. 

Bir başka vahim olayı dillendirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun, Meclis’te Hakikat Komisyonu kurulmasıyönündeki önerisinden bahsetti. Sonra; “CHP zaten faili meçhuller araştırılsın diye mecliste birçok defa önerge verdi, AKP reddetti.Hakikat Komisyonu Kurulması önerisi devlete kurulan bir tuzaktır. Bu komisyon kurulursa Atatürk’e kadar giden bir yargılama süreci başlar. Bastırılan isyanlar ‘Dersim gibi’ yargılanır. Güneydoğu’da görev yapan komutanlar yargılanır ve 
bu yargılama Uluslar arası mahkemeye taşınır. Zaten Güneydoğulu avukatlar ceza mahkemesine Türkiye aleyhine dava açacaklarını söyledi" dedi.

Benim zihnim hemen 2005 veya 2006 da Hulki Cevizoğlu’nun yaptığı bir programa gitti. Daha o zaman Güneydoğu’da görev yapan komutanların gelecekte AB mahkemelerinde yargılanabileceğini söylemişti. 
Demek ki eşbaşkan Dersim fitilini boşuna ateşlememiş. 
Eşbaşkan bu ülkenin başbakanı olsa Türkiye’yi “sanık” sandalyesine oturtmazdı. "Türkiye Ermeni Soykırımı yaptı" diye karar alan Avrupa Parlamentosu (AP), Dersim konusuna da el atmıştı(!).. Seyit Rıza ve Şeyh Sait’e olmayan itibarlarını iade etme çalışması da sinsi bir projenin ürünü demektir. Aslında Seyit Rıza ve Sait’e itibar hediye etmeye çalışırken kendilerini de aklamış oluyorlar. Öyle ya, onlar yabancı istihbaratların maşasıydı, bunlar ABD’nin eşbaşkanı. Üstelik eşbaşkan dinler arası diyalog ambalajı ile Anadolu’yu Hristiyanlaştırma projesine de eşbaşkanlık yapıyor. Kendileri için suç görmedikleri fiilleri Şeyh Sait ve Seyit Rıza için niye görsünler ki? 

Eğer Hakikat Komisyonu kurulur ve planladıkları gibi Uluslar arası mahkemeye taşınırsa, Atatürk’ten başlayarak Kazım Karabekir’e kadar taşınırsa, emperyalist devletler sadece ülkeyi bölmekle kalmaz, Kurtuluş savaşımızdaki yenilginin de intikamını da alır. Kurtuluş Savaşı komutanları uluslar arası mahkemede yargılanırsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti de tartışmalı hale getirilir. 

AKPM Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross’un öğle yemeğinde bir araya geldiği Erdoğan’ın Anayasanın Türklük vurgusu yapan ilk 3 maddesine ihtiyaç kalmadı” dediğini açıkladı.(yeniçağ gazetesi)

İşte o 3 madde:


1)Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. 

2) Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
 

3) Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı" dır.
 
Başkenti Ankara'dır.



CHP’nin İstanbul milletvekili adayı olan Soros elemanı Binnaz Toprak da anayasadan Türk adının çıkarılmasını istemiş. 

Mustafa Akyol da “gençliğe hitabe kaldırılmalı” diyor. Kimdir Mustafa Akyol? Taha Akyol’un oğlu. Taha Akyol’un dedesi Boğazlıyan Kaymakamı aleyhinde şahitlik yapmıştır. Yani Ermenilere yaranmak için asılan Milli şehidimiz Kemal Bey aleyhinde şahitlik yapan kişinin torunları bunlar. Taha Akyol kitabında dedesi ile övündüğünü yazıyor.


Hep söylüyorum:” İhanet genetiktir!!.” Bu cümleme Kıbrıs’tan bir örnek vereyim:

Çatışmaların olduğu dönemde Rumlar için çalışan bazı Türkler o dönemde öldürülür. İçlerinde küçük çocuğu olanlar vardır. Çocukları babasının utancını yüklenmesin diye babalarının şehit olduğu söylenir. Bunu anlatan TMT’ciler diyorlar ki; “işte o çocuklar şimdi Rumcu kesildi. Türk Ordusunu Kıbrıs’ta istemiyor.” Ne kadar ilginç değil mi?

Ülkemizde de Hüsnüdiyanis, Şeyh Sait gibilerin torunları dedelerinin yarım bıraktığı yerden devam ediyor… Cumhuriyet bunları Yecüc-Mecüc misali karanlık dehlizlerine tıkmıştı. Tayyiban ve CİA ortaklığı bu karanlık dehlizin kapağını açtı. Şimdi her biri Türk Milletini yok etmek için akın akın geliyor. Ve biz, bu yecüc-mecüc takımını o çıktıkları karanlık dehlize yeniden tıkacağız. Hiç şüpheniz olmasın!!.

SEÇİME GELİNCE

Aydın Ayaydın gibilerin aday yapıldığı ama Onur Öymen gibi donanımlı ve dış siyaseti iyi bilen bir kişinin aday yapılmadığı bir CHP… Soros’un kızları, Derviş’in elemanları…

MHP Ümit Özdağ gibi donanımlı bir insanı, Özcan Yeniçeri gibi kalemiyle vatan mücadelesi yapan bir gazeteciyi geri sıralarda aday gösterdi. Zamanında Kemal Çapraz’a da aynı şeyi yapmıştı. Kemal Çapraz vefat ettiğinde bütün Türk Dünyası Çuvaş Türklerine kadar mezarı başında idi ve Türk Devletlerinde “Türk Dünyasının başı sağ olsun” manşetleri atıldı. Merak ediyorum, kendileri vefat ettiğinde başlarında kim olacak? Ağızlarına almadıkları Kerkük Türkleri mi, Uygur Türkleri mi?

Murat Başeskioğlu’nu liste başı yapmış Devlet Bey. Hayırlı olsun(!)… AKP’nin onca rezil yasalarında imzası olan Başeskioğlu’nu… ANAP’ta vekil olduğu dönem de Kastamonu’da görev yapan Kastamonu’lu tertemiz bir müdürü Nurhan Tekinel ile beraber görevden aldılar. Yerine müteahhitten kadın isteyen bir adamı getirdiler. Aldıkları arkadaş MHP’liydi. Murat Bey’e; “sen de MHP’lisin, ben de dediğinde Murat Bey; “artık ben ANAP’lıyım, sen MHP’li demiş. 
Bilmem başka bir şey anlatmaya gerek var mı?


Ayrıca MHP haftada kaç gün dükkan açıyor(!)? Parti değil müzayede salonu sanki… PKK meclise giriyor ama MHP hala kıyamet koparamıyor, yazık!!.

Değerli okur; Engin Alan, İlhan Cihaner, Haberal gibi adaylara oylarınızla destekleyin. Bu adayların dışında ki yerlerde “Atatürk’te buluşalım” platformunu destekliyorum. Aday olmayan illerde AKP dışında vatansever hangi aday varsa ona oy verin. Bu da parti merkezlerinde aday belirleyen ve bizleri mecbur kılan siyasete ders olur!! 

Not: Elimde Sevgili Eren Erdem’in “Abdestli Kapitalistler" kitabı var. Müthiş bir kitap, elinizden bırakamıyorsunuz. Emevi, emperyal işbirliği ile Kur-an’a örtülmeye çalışılan kirli örtüyü yırtıp adeta sahiplerinin suratına çarpıyor. Allah(c.c.) ve Peygamberimize din adı altında attıkları iftiraları ifşa ediyor. Bu kitabı mutlaka alıp okuyun.


 Z_eucar@yahoo.com.tr 



"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
ERDOĞAN’IN PROJESİ: OBD!
Arslan BULUT
AKP iktidarının hangi proje için çalıştığını, Yenişafak yazarı Nazif Gürdoğan açıkladı: “Orta Doğu Birleşik Devletleri!”
Gürdoğan, “Abdülhamit vizyonu”ndan yola çıkarak “Elli yıllık bir süreçte, Avrupalılar ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ ni kurma başarısını göstermişlerdir. Müslüman dünya da, ‘Amerika Birleşik Devletleri’ gibi, ‘Orta Doğu Birleşik Devletleri’ni gerçekleştirmek zorundadır. Türkiye ‘Avrupa Birleşik Devletleri’  içindeki yerini güvenceye alarak, ‘Orta Doğu Birleşik Devletleri’nin oluşmasına öncülük yapmalıdır” dedi.
Aynı yazar, “Türkiye’ nin gelecek vizyonu” başlıklı yazısında da “Orta Doğu’dan Amerika çekilirken, Türkiye ilerleyecektir” ifadesini kullandı.

***
İşte Tayyip Erdoğan’ın, Anayasa’dan Türklük tanımlarının kaldırılması planlarının ardında yatan gerçek budur. Konunun Türk kamuoyuna kabul ettirilebilmesi için “Amerika’ nın yerini Türkiye alıyor” diyorlar. Oysa Türkiye, “İslam’ın Truvası” kitabımda incelediğim gibi Orta Doğu’da Amerika’ nın öncü kuvveti rolünü üstlenmiştir.
Amerika’ nın Orta Doğu’ dan çekildiği yoktur. Kuzey Afrika’ daki kargaşanın arkasında ABD vardır. Bu eylemleri, parayla satın aldıkları Müslüman Kardeşler Örgütü üzerinden yaptırmaktadırlar.
Diyarbakır’ da Kutlu Doğum Haftası çerçevesinde düzenlenen “Kur’ an-ı Kerim ziyafeti” programında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Kürtçe mevlit okuması da bu projenin bir ayrıntısıdır!

***

Orta Doğu’ da tasarlanan bu yapıyı, Mahir Kaynak da övmektedir! Kaynak, “Kuruluşumuzun ardından savunduğumuz dünya görüşü sadece tercihimiz değil ödediğimiz bir bedeldi. Bizim için devrim sayılan değişim, galip ülkelere artık eski topraklarımızla ilişki kurmaya çalışmayacağımızın teminatı idi. Amacımız şartlar uygun hale geldiğinde yeniden bir dünya gücü olmaktı ve o günlerin başlangıcındayız. CHP’ deki değişim kuruluşumuzdaki dünya görüşünün terk edilmesidir ve bu değişim eğer yeni bir dünya görüşünün inşasının sebebi olursa olumludur” diye yazmıştır.
Ruhat Mengi ise “Tayyip Erdoğan’ın’ Çılgın Proje’si İstanbul’u başkent yapmak mı?” diye soruyor. Evet ama Türkiye’ nin değil Orta Doğu Birleşik Devletleri’nin başkenti!
Mimarlığını Bernard Lewis’in yaptığı “İstanbul başkentli Orta Doğu Birleşik Devletleri Federasyonu” fikri, Turgut Özal tarafından “Federasyonu tartışalım”, “Anadolu federasyonu kuralım” diye ortaya atılmışsa da ilk olarak Talabani tarafından seslendirilmişti.
Talabani, 1996 yılında, “Hayalim İstanbul’ un başkent olduğu Orta Doğu Birleşik Devletleri’dir” diyordu.
ABD’nin askeri ve ekonomik, AB’ nin ise siyasi baskıyla, Türkiye’ yi federe devletlere bölmeye çalıştığı, artık belgeleriyle ispatlanmıştır. AB çevrelerinin öngörüsüne göre kurulması öngörülen federe devletlerin adları şöyledir: Trakya, Bitinya, Misiya, Lidya, Karya, Likya, Pamfilya, Firikya, Kilikya, Kapadokya, Galatya, Paflagonya, Pont, Ermeniya, Antakya, Mezopotamya!
Türk Ordusu ve Türk aydınlarına karşı girişilen sindirme operasyonunun sebebi de bu projedir.

***

Tayyip Erdoğan’ ın alet olduğu proje, İstanbul merkezli, Orta Doğu Birleşik Devletleri’ dir ve aslında bu proje “Büyük İsrail”in kamufle edilmiş halidir. Galataport’ un İsrailli Ofer’e, Suriye sınırındaki 550 kilometrelik mayınlı arazi şeridinin bir İsrail şirketine verilmek istenmesinin sebebi de bu projeyi hızlandırmaktır. 
Bana göre Türkiye’ nin projesi, “Türk Birleşik Devletleri” olmalıdır.
Ayrıntılı bilgi isteyenler, “Küresel Haçlı Seferi” kitabımdan da yararlanabilir.






"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

17 Nisan 2011 Pazar

CUMHURİYET GÜÇ BİRLİĞİ İZMİR'DE ADAYLARINI TANITTI

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

16 Nisan 2011 Cumartesi

ŞİFALI BİTKİLER

ACI MARULEser elementPotasyumFosfor
 (Lactuca virosa)
  1. Yaşamsal önem taşıyan maddeler içerir.
  2. Yağ metabolizmasını düzenler.
  3. Felç riskine karşı korur.
  4. Yapraklarından ve kökünden yapılan çay: karaciğer, dalak ve böbreklerin faaliyetlerini düzenler.
AHUDUDUC vitaminiPotasyumKalsiyumDemirFolikasit
 (Rubus Idaeus)
  1. Virüs ve bakterilere karşı korur
  2. Tümör oluşumunu engeller
  3. Kanı temizler,
  4. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar.
  5. Terletir ve İdrar söktürür.
  6. Kabızlığı giderir.
  7. Vücuda dinçlik verir.
AVOKADODoymamış yağ asidiB6 vitaminiE vitaminiPotasyumGlutathion
 (Persea americana)
  1. Kalp ve Kan dolaşımı için birebir.
  2. Kansere karşı koruyucu
  3. Glutathion süper bir hücre koruyucusudur, (en iyi antioksidanttır)
  4. Hücrelerin yaşlanmasını geciktirir.
  5. Protein bakımından zengindir.
BEYAZ - KIRMIZI LAHANAC vitaminiB vitaminiKalsiyum
 
  1. Bağışıklık sistemini güçlendirir
  2. Stres semptomlarıyla savaşır.
BEZELYEProteinMagnezyum
 
  1. Kolesterol düzeyini düşürüyor
  2. Bağırsak kanser riskini azaltıyor.
BROKOLİMagnezyumA VitaminiC vitaminiPotasyum
 
  1. Kansere karşı korur
  2. Kasları güçlendirir.
CEVİZ FISTIK FINDIKB vitaminiE vitaminiÇinkoDemir
 
  1. Sakinleştirir
  2. Uyumayı sağlar
  3. Stresi azaltır.
ÇİLEKC vitaminiKalsiyumPotasyum
 
  1. Bağışıklık sistemini güçlendirir
  2. Metabolizmayı harekete geçirir.
DANA ETİDemirProteinPotasyum
 
  1. Soğuk algınlığı
  2. Öksürük
  3. Gribe karşı iyileştirici
DENİZ BİTKİLERİOmega3 yağ asidiPantothenik asit
 
  1. Kolesterol düzeyini düşürür
  2. Kalp krizi riskini azaltır.
DOMATESLikopenFolikasitTyrosin
 
  1. Likopen kansere karşı korur
  2. Folikasit hücre yapımını uyarır.
  3. Karaciğer hastalıklarına iyi gelir.
ELMAPektinBioflanovoidC vitamini
 
  1. Kolesterol düzeyini düşürür
  2. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
ENGİNARCynarinB vitaminiC vitamini
 
  1. Kan şekerine ve kalbi iyi gelir.
  2. Cynarin Karaciğer ve Safra kesesinde biriken nikotin, alkol ve yağın vücuttan atılımını sağlar.
ERİKPotasyumDemirB vitamini
 
  1. Vücuttaki fazla suyun atılmasını sağlar enerji verir.
ESMER BUĞDAYLysinLezithin
 
  1. Beyni ve sinirleri besler
  2. Öğrenmeyi güçlendirir.
FASULYEDemirKalsiyumB vitaminiC vitaminiProtein
 
  1. Kan ve hücre yapımına yardımcı oluyor.
FRENK ÜZÜMÜC vitaminiNiasinKalsiyum
 
  1. Sinir ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlıyor.
GREYFURTFolikasitC vitamini
 
  1. Kan basıncını azaltır
  2. Kan yapımını artırır.
HAVUÇA VitaminiSelenyum
 
  1. Sperm üretimini sağlıyor
  2. Vücudu enfeksiyonlara karşı koruyor.
ISPANAKA VitaminiFolikasitMagnezyumE vitaminiManganez
 
  1. Sinirleri güçlendiriyor.
  2. Özellikle hamilelikte tavsiye ediliyor.
KABA ÖĞÜTÜLMÜŞ BUĞDAYB vitaminiDemirMagnezyum
 
  1. Bacak kaslarındaki krampları yok ediyor.
  2. Uyku süresini azaltıyor.
KABA ÖĞÜTÜLMÜŞ ÇAVDARMagnezyumKarbonhidratB vitamini
 
  1. Enerji sağlıyor
  2. Stresi azaltıyor.
KAVUNMagnezyumPotasyumKalsiyum
 
  1. Vücuttaki su düzeyini ayarlıyor
  2. İdrar oluşumunu artırıyor.
KEFİRLaktik Asit
 
  1. laktik asit bakterileri Bağırsak enfeksiyonuna
  2. Kabızlığa ve gaza iyi geliyor.
KEREVİZPotasyumSodyumKalsiyumMagnezyum
 
  1. Kabızlık
  2. Mide ve Bağırsak sorunlarına karşı etkili.
KIRILMAMIŞ PİRİNÇProteinPotasyumKalsiyumMagnezyum
 
  1. Mide yanması
  2. Gaza karşı etkili.
  3. Vücuttaki fazla suyu atıyor.
KIRMIZI ÜZÜMPhyto-östrojenPotasyumKalsiyum
 
  1. Yüksek tansiyona karşı iyi geliyor
  2. Trombozları önlüyor
KİVİC vitaminiKarotionidFlavonoid
 
  1. Zayıflatıyor
  2. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
KUŞBURNULikopenC vitaminiE vitaminiDemir
 
  1. Soğuk algınlığı ve
  2. Gribe karşı önleyici etkiye sahip.
KÜMES HAYVANLARIProteinPotasyumMagnezyumB vitaminiÇinko
 
  1. Baş ağrısı sorununa karşı etkili
  2. Stresten arındırıyor.
LAHANA TURŞUSULaktik asitB12 vitamini
 
  1. Bakterileri ve Tümör oluşumunu önlüyor.
LİMONC vitaminiGlucarate
 
  1. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor
  2. Mide kanserini önlüyor.
MANGOA VitaminiB vitaminiÇinko
 
  1. Cinsel enerjiyi yükseltiyor
MANTARSodyumPotasyumKalsiyumMagnezyum
 
  1. Kasları güçlendiriyor
  2. Saç ve tırnakları besliyor.
MERCİMEKÇinkoAminoasit
 
  1. Yorgunluğu gideriyor strese karşı etkili
MISIRÇinkoMagnezyumB vitamini
 
  1. Stresle savaşıyor
  2. Bağırsak kanserini önlüyor.
MUZPotasyumB6 vitaminiSerotoninMagnezyum
 
  1. Rahatlatıyor
  2. Uyumaya yardımcı oluyor.
MÜRVERPotasyumB1 vitaminiC vitamini
 
  1. Terleten ve öksürüğü azaltan etkiye sahip.
  2. Kabızlığa iyi geliyor.
NARC vitaminiDemirPotasyumAlkaloitGlikozit
 
  1. İçerdiği bazı maddeler sayesinde kolesterol ve şekeri de dengeler
  2. Kalp sağlığını korur, kalbi kuvvetlendirir,
  3. Kanser hücrelerinin de gelişmesini engeller,
  4. Yeşil çaya nazaran üç kat daha güçlü antioksidan etkiye sahiptir,
  5. Meyve kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içerir.
  6. İshali keser, (şerit) bağırsak kurtlarını düşürür, Kanlı ishal de de kullanılır,
  7. İdrar söktürücü, Kan yapıcı, Enerji verici ve Tansiyon düşürücü özelliği
  8. Meyve kabuğu ekstresinin; güçlü virüs ve mikrop öldürme özelliği, cilt üzerindeki enfeksiyon ve yaraları iyileştirici özelliği vardır,
  9. Meyve kabuğu tanenlerinin antioksidan ve anti-tümör etkileri de bilinmektedir,
PAPAYAKarotinoidEnzimlerC vitamini
 
  1. Kalp hastalıklarını önlüyor
  2. Stresi azaltıyor
PATATESMinerallerC vitaminiProteinPotasyum
 
  1. Kansere karşı koruyucu
  2. Vücudu toksinlerden arındırıyor.
PEYNİRProteinSodyumPotasyumKalsiyum
 
  1. Kemikleri güçlendiriyor
  2. Sinirleri koruyor.
PEYNİR SUYUSodyumPotasyumKalsiyumLaktik asit
 
  1. Bakterileri Sindirim sistemi şikayetleri
  2. Mide yanmasına karşı iyi geliyor.
PIRASAAllisinÇinkoManganezSelenyum
 
  1. Kan basıncını düşürüyor
  2. Kalbi ve damarları güçlendiriyor.
PORTAKALB vitaminiC vitaminiPotasyumKalsiyumSelenyum
 
  1. Vücuttaki fazla suyun atılmasını sağlıyor.
RAVENTMagnezyumManganezKalsiyumB vitamini
 
  1. Sağlıklı kemiklerin oluşumuna katkıda bulunuyor.
REZENEC vitaminiUçucu yağlarDemirPotasyumKalsiyum
 
  1. Öksürüğü önlüyor
  2. Vücuda oksijen alımını artırıyor.
RİNGA BALIĞIOmega3 yağ asidiSodyumPotasyum
 
  1. Damar sertliğini
  2. Yüksek tansiyonu önlüyor.
SARIMSAKQuercetinAjoeneAllisin
 
  1. Kansere karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
ŞİTAKİ MANTARILentinanD vitamini
 (Lentinus edodes)
  1. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor
  2. Kanser oluşumunu engelliyor.
  3. Kanı sulandırıcı,
  4. Kolesterol düşürücü,
  5. Tümör küçültücü,
  6. Cinsel gücü arttırıcı etkilere sahip.
  7. Lentinan maddesi Japonya'da anti kanserojen ilaç olarak tescil edilmiş.
SİYAH TURPC vitaminiKalsiyumPotasyumDemir
 
  1. Bağışıklık sistemini
  2. Kan dolaşımını güçlendiriyor.
SOM BALIĞIOmega3 yağ asidiD vitamini
 
  1. Kemikleri güçlendiriyor
  2. Meme kanseri riskini azaltıyor.
SOYAOmega6 yağ asidiE vitaminiProteinE vitamini
 
  1. Hücreleri koruyor
  2. Kanser riskini azaltıyor.
SÜTKalsiyumD VitaminiA VitaminiB2 vitamini
 
  1. Kemik oluşumunu teşvik ediyor
  2. Bağırsak kanserine karşı koruyor.
TOFUProteinPotasyumKalsiyumMagnezyum
 
  1. Metabolizmayı uyarıyor.
  2. Kemik yoğunluğu için önemli.
TON BALIĞIOmega3 yağ asidiD vitaminiPotasyum
 
  1. İyot Kolesterol düzeyini düşürüyor
  2. Sinir hücrelerini koruyor.
USKUMRUOmega3 yağ asidiD VitaminiB6 VitaminiB12 vitamini
 
  1. İyot Kan basıncını düşürüyor
  2. Moral yükselten etkiye sahip
YEŞİL-KIRMIZI BİBERCapsaicinA VitaminiC vitaminiÇinko
 
  1. Baş ağrısı
  2. Migrene karşı koruyucu etkiye sahip
YOĞURTKalsiyumRiboflavinB12 vitamini
 
  1. Bağırsak kanserine karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
YULAFKarbonhidratDemirMagnezyumB vitamini
 
  1. Enerji sağlıyor
  2. Kas kramplarını önlüyor
  3. İdrar söktürüyor.
ZEYTİNYAĞIDoymamış yağ asidiE vitamini
 
  1. kolesterol düzeyini düşürüyor
  2. hücreleri koruyor

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."