BU SAVAŞTA BİZİM İŞİMİZ NE?
FÜZE KALKANI SAVAŞ DEMEK.
A.K.P. TÜRK HALKINA SÖZÜNÜ TUTSUN VE BU KEZ
HAYIR DESİN.
AMA DİYEMEZ.
ÇÜNKÜ ÇOKTAN EVET DEDİ.
Erdoğan, , “Tabii bu işin ana merkezini NATO teşkil ediyor. NATO’nun bir üyesi olarak bu kapsamda atılacak bir adım ve bu işin komutasının kime verileceği hususu. Ki bunun özellikle topraklarımızın genelinde böyle bir şey düşünülüyorsa, zaten kesinlikle bu bize verilmeli, aksi takdirde bunun kabulü mümkün değil” dedin.
NATO Sözcüsü James Appathurai, ilkeyi bir kez daha teyit ederek, “NATO operasyonu söz konusuysa, düğmeye NATO basar” dedi.
BU KEZ SÖZÜNÜ TUT SAYIN BAŞBAKAN.
BUNUN GERİYE DÖNÜŞÜ YOK.
Vatan gazetesi Washington Temsilcisi İlhan Tanır, Füze Kalkanı projesinin mimarı olarak bilinen Daniel Fata ile bir röportaj yaptı.
Amerika’da “Füze Kalkanı” denince akla gelen en önemli isim Daniel Fata. eski Başkan Bush’un “ABD tarihinin en önemli güvenlik projesi” olarak nitlendirdiği ve milyarlarca dolar akıttığı proje için Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne kurulacak üslerin müzakerelerini bizzat yürüten isim. 19-20 Kasım’da Lizbon’da düzenlenecek NATO zirvesi öncesinde Fata, Vatan gazetesini misafir ederek, sorularımıza cevap verdi:
* Füze kalkanının asıl amacı nedir? Bush döneminen bu yana değişen bir amacı var mı?
Proje uzun menzilli balistik füzeler için geliştirildi. İran en yakın ve önemli bir tehdit olmakla birlikte İran dışında da Çin, K.Kore ve Pakistan gibi yaklaşık 20 devlet veya diğer terörist gruplar balistik füzeler üzerinde çalışıyor veya bu füzelere sahip. Bunlar önümüzdeki 10 yılda tehdit olarak görülüyor. Coğrafi olarak bazı değişimler geçirse de, proje büyük bir değişiklik geçirmedi.
* Neden Füze Kalkanı için Türkiye’de ısrar ediliyor?
Projede Türkiye’ye radar yerle∫tirilmesi planlanıyor. Bunun Türkiye’de olmasının istenmesinin ana nedeni tehdit gelmesi beklenen Ortadoğu bölgesinde 1000 kilometre bandındaki en uygun ülke olması. Radarın kendisi tehdit edici bir özellik taşımıyor. Bunun tamamen savunma amaçlı olduğu anlaşılmalıdır. Bu açıdan Amerikan tarafının veya NATO’nun Türkiye’yi kötü bir pozisyona sokmadığını düşünmekteyim. Ayrıca Türkiye’nin her∫eye rağmen İran’ın tehdit olarak stratejik konsepte yazılmama isteği gayet anlaşılabilir, zaten tek tehdit de İran olmayacak. Sistemin sadece balistik füze tehditlerine karşı olması da kabul edilebilir.
* Türkiye-İran ilişkileri bundan nasıl etkilenir?
Türkiye İran ve nükleer problemlerine realist olarak yaklaşıyor. Türkiye yaşadığı mahallenin farkında ve kendisini hedef haline getirecek şeyler söylemekten ve yapmaktan çekiniyor. Ama biliyoruz ki Türkiye ABD gibi İran’ın nükleer silah sahibi olmasını da istemiyor. Bütün bunları düşündüğümüzde diyebiliriz ki Türkiye olumlu bir rol bulmaya ve o rolü oynarak kendilerini sonunda tehdit edecek bir krizi durdurmaya çalışıyor. Bununla birlikte Amerikalı yetkililerin geçen yıl içinde özellikle Brezilya ile birlikte Türkiye’nin İran ile yapılmasında katkıda bulunduğu Tahran Nükleer Anlaşması’nda kullanılan dilden irite olduklarını ve beğenmediklerini ve bu retoriğin P5+1 ülkelerin yaptığı çalışmaları zorlaştırdığını düşündüklerini biliyorum.
* Türkiye ‘hayır’ derse ne olur?
Çok büyük bir tepki olmaz ama ciddi bir hayal kırıklığı olacaktır. Bunun en büyük nedeni ise birliğin mecburen bir sonraki ‘en iyi’ alternatife Türkiye’ye konması düşünülen radarları taşımak zorunda kalması olacaktır. Bir sonraki en iyi alternatifin ise en iyi bölge olarak görülen Türkiye kadar ideal olmayacağı açıktır. Bununla birlikte bu tür bir red, “bölgede kollektif olarak bir tehdit olmadığına inanıyoruz” algısı ortaya çıkaracaktır. NATO üyelerinin, birliğin diğer üyeleri için kollektif savunmaya omuz vermesi felsefesi akla getirildiğinde, Türkiye’den haddini aşan bir istekde bulunulmamaktadır aslında.
* Türkiye Bush döneminde neden bu proje için düşünülmedi?
Bunun büyük nedeni o zamanki dönemde Türkiye ilişkilerinin çok parlak olmaması idi. Bush döneminde kötü olan ili∫kiler, Obama dönemiyle birlikte deği∫ti ve Obama yönetimi bu iyile∫en ili∫kileri kullanma yoluna gitmeyi seçti. Coğrafi olarak da bu karar doğru.
* Asıl amacın İsrail’in korunması olduğuna yönelik iddialara ne diyeceksiniz?
Bu tür argümanları ciddi bulmuyorum. İsrail’in zaten kendi kalkanı var ve kapasiteleri kendilerine yönetilen tehditleri karşılamaya yeterli. Aklıma gelen tek şey, bu kalkanla gelen bilgilerin NATO merkezinden İsrail’in kendi kalkan sistemine ek bir besleme yapabileceğidir. Bu sistemi ilk kuranlardan biri olarak bu argümanların o zamanlar görüşülmediğini ve bütün sistemin mantığı arandığında çok da anlamlı bulmuyorum.
* Türkiye’nin son kararı sizce ne olacak?
Geçen hafta içinde Halifax isimli güvenlik toplantılarına katıldım. Bu konularla yakından ilgili olan kişilerle konuştum. Anladığım kadarıyla Türkiye ile yapılan görüşmeler son dönemde “doğru yolda” sürüyor. Türkiye’nin önümüzdeki hafta bu sistemi kabul edeceğini düşünüyorum. NATO’nun geleneksel tutumundan dışarı çıkarak Türkiye’nin sözü edilen isteklerine ve endişelerine cevap vererek, Türkiye’yi tatmin etme çabasının da iyi gittiğini duydum.
Müzakereleri o yürütmüştü
Daniel Fata, 2005 ile 2008 yılları arasında Amerikan Savunma Bakanlığının Avrupa ve NATO politikalarını yönetmekten sorumlu yardımcılığını yaptı. Bush yönetiminin ilk kez olarak ortaya koyduğu ve daha sonra Obama yönetimi tarafından Türkiye’yi de içine alacak biçimde yeni bir kimlik kazandırılan füze kalkan projesinin mimarı olarak biliniyor. Washington’daki güvenlik politikaları üzerinde uzmanlaşan Cohen Group’da başkan yardımcılığı ve aynı zamanda German Marshall Fund’da araştırma görevlisi olarak yine Amerikan savunma projeleri ve Avrupa ile ilgili güvenlik politikaları üstüne çalışmalar yapıyor.
2 bin kilometre uzaktaki tenis topunu bile görüyor
ABD füze kalkanı projesinin en önemli ayağı Türkiye’ye yerleştirmek istediği X-Band adı verilen radar sistemi. 900 milyon dolarlık bu radar sistemi belirli bir bölgeye sabit olarak yerleştirildiği gibi gemi üzerine ya da denize platform olarak da kurulabiliyor. X-Band dünyanın en gelişmiş radar sistemi olarak kabul ediliyor. Ortalama menzili 2 bin km olmasına rağmen mobil haldeyken bu menzil 5 bin kilometreye kadar çıkabiliyor. ABD’deki testlerde uzmanlar, 4 bin 700 km . uzaklıktaki bir tenis topunu havaya atıldıktan sonra takip edebildi. ABD Savunma Bakanlığı bu sistemlerden birini Kuzey Kore’nin füzelerine karşı Alaska’ya yerleştirdi, bir diğeri ise Pasifik’te hareket halinde. Ayrıca İsrail’e de bir tane yerleştirilmiş durumda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder