30 Ekim 2010 Cumartesi

DÖNMELİĞİN DÖNÜLEMEZ SON NOKTASI

“Cumhuriyetin bugünkü 87. yıldönümünde askerlerin ortaya koyduğu tavır, Türkiye’nin gelişmesini, onların ise ‘gerilemesi’ni yansıtıyor.
Cumhurbaşkanı, Çankaya Köşkü’nde bir ‘Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’ veriyor, saati günler öncesinden belli ve askerler Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonun başlama saatinden yarım saat önce kendi resepsiyonlarını veriyorlar.
Bu âdeti iki yıl önce, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ başlatmış. Yani, askerler sözüm ona ‘geleneği’ devam ettiriyorlar gibisinden yine sözde bir ‘masumiyet’ zırhına bürünecekler.
Bu yıla dek, Çankaya’da ‘First Lady’nin başörtülü olması nedeniyle iki resepsiyon veriliyordu. Öğle saatlerindekine askerler katılıyordu. ‘Eşsiz’ olanına. Askerler ‘eşli’ olandan böylece kendilerini kurtarıp, ‘eşleri’ ile birlikte ‘eşzamanlı’ bir resepsiyon düzenleme kaçamağı elde ediyorlardı.
Bu yıl, bu şansları kalmadı.
Resepsiyon teke indirildi. Çankaya’da bu akşam tek resepsiyon var ve ‘eşli’. Eğer, yüksek komuta heyeti buna katılmazsa, dahası aynı saatte kendileri bir resepsiyon düzenliyorlarsa bu, Çankaya’ya yani Cumhurbaşkanlığı’na, yani Türkiye devletinin başkanına karşı bir ‘simgesel başkaldırı’ içinde oldukları anlamına gelir. Yakışıksız bir davranıştır.
Başka bir dönem olsaydı, bundan önceki yıllarda, hatta geçen yıl böyle bir davranış ortaya konsaydı, bu ‘ciddi’ bir ‘siyasi gerilim’e işaret ederdi.”
 

Buyuruyor sokak yazarı (kendi deyimiyle) Cengiz Çandar.
İstediği kadar küresel zenginler kulübü Bilderberg toplantılarına katılsa da ekonomi konusundaki yazılarında cehalet akıyor. Alıntının üstünde dâhiyane ekonomik görüşleri var.
Sayın Cengiz Bey’in her yazısını okuduğumda, bir insanı değiştirmek, devşirmenin en kolay yolunu düşünürüm.
İşte tam da bu:
En arsız karşıt görüşlüyü devletin parasıyla danışmanınız yapın. İlk başlarda bocalayacak, aynaya bakınca kendini bir tuhaf görecek. Sonra bu tuhaflığa alışacak ve hayatındaki olumlu ekonomik yansımalarının etkisiyle geçmişini yargılamaya başlayacak.Hatalarını düşünecek, herkesin olduğu kadar olan arkadaş davranışlarını kaypaklık olarak adlandıracak ve nihayetinde bu yeni halinden memnun , geri dönülemeyecek şekilde dönecektir. Züğürt Ağanın final sahnesi gibi. Sol felsefenin mücadeleci dehlizlerinden kapitalizmin her türlüsünün ışıltılı koridorlarına ani geçişin ve dönmenin dönülemez son noktası. Yakıp yıkılmış beklide bilinçaltına atılmış bir geçmiş. Dönülemeyen dönüşten geçmişin alt birikimleri sol felsefeyi kapitalist/emperyalist patronların ayrılıkçı Kürt politikaları ve asker düşmanlığına evire bilme becerisi. Sol menşeli liboşların kesişim kümesi, ortak elemanları.

Sayın Cengiz Bey türban gibi emek özürlü, kadını ikinci sınıf bir metaya indirgeyen siyasi bir simgeyi, kadının başından söküp askerin kafasına çarpmayı bir modernite, gelişme, medenileşme olarak suna bilme başarısını gösteriyor. Ya da gösterdiğini sanıyor. Buna gösterilen tepki değil sorun, sorun asker.Yoksa katılmayan CHP’den hiç bahsetmiyor,umurunda da değil.
Hedef ve biçilmiş rol belli. Ayrılıkçı Kürt faşizan hareketleri demokratik talep olarak yansıtmak ve bunun önündeki engel TSK’yı her türlü silahla vurmak. Bu saten veya keten, bir avuç içi kadar, bir kadının örtüsü bile olsa.
Cumhuriyetin 87 yıl dönümünde misyonuna uygun bula bildiği bu olmuş.


Tebrikler Cengiz Bey.

Evet, 87. yılını kutladık Cumhuriyetin.
İnadına coşkulu ama bir o kadar huzursuz.
Gençlerde umutlu, gerçeklerle mutsuz. Çanakkale’de Emekli. Jandarma. Astsubay Osman Ağa’nın cümlelerinde patladı, hepimizin içinden geçen, hüznün ve öfkenin çığlığı.
 “Cumhuriyetin çanına ot tıkadıktan sonra kutlasanız ne olur? Kutlamasanız ne olur?”
Aynen böyle komutanım.
Aynen böyle.
Levent kalem

"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: