Rıza Zelyut/güneş 10.08.2010
Başbakan Erdoğan, 2007 yılı mayıs başında dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığı o çok özel görüşmeyi yorumlarken, “Ben bu görüşmede konuşulanları mezara götüreceğim. Ama Sayın Büyükanıt konuşursa ben de konuşurum.' diyor.
İşte bu ifade gösteriyor ki Dolmabahçe Sarayı'nda Başbakan Erdoğan, Yaşar Büyükanıt'ı sıkıştırmış; teslim almıştır. Konuşulan konular ise Başbakan Erdoğan'ı değil Yaşar Büyükanıt'ı zora sokacak konular olmalıdır. Çünkü Başbakan Erdoğan, “O konuşursa ben de konuşurum! diyerek Büyükanıt'ı tam iki kez tehdit etmiştir.
Bu sürecin öncesinde 4 Temmuz 2003'te Irak'ın Süleymaniye kentinde resmi görevle bulunan Türk askeri birliğini, ABD askerinin basıp birliktekilerin başına çuval geçirmesi bulunuyor. Başbakan Erdoğan; bu rezaleti kınamak için ABD'ye nota verilmesini isteyen yurtsever kesime, “Ne notası müzik notası mı?' diye karşı çıkmıştı. Peşinden, Van Cumhuriyet Başsavcısı Ferhat Sarıkaya askeri çeteci gibi gösteren bir soruşturma başlattı. Bu soruşturmada dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Yaşar Büyükanıt'ın adı da şüpheliler arasında geçiyordu.
2007'ye gelindiğinde Yaşar Büyükanıt genelkurmay başkanı olmuştu. Sırada cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler vardı. İşte bu iki seçimi de AKPnin alması için Amerikan tarafı bir plan yaptı ve Yaşar Büyükanıt bunu uygulamakla görevlendirildi. Bunun için sol gösterip sağ vurmak diye açıklayabileceğimiz bir yöntem uygulandı. Bu süreçte Yaşar Büyükanıt, AKPye çatacak; AKP de Türk ordusuna kafa tutacak; böylece ordunun itibarı kırılırken AKPnin de demokrasi kahramanı gibi gösterilmesi sağlanacaktı. İşte 27 Nisan gecesi hükümete karşı verilen elektronik muhtıra, bu amaçla, bizzat Yaşar Büyükanıt tarafından devreye sokuldu. Hükümet de genelkurmaya posta attı. Plan gereği Yaşar Büyükanıt sustu. İşin içyüzünü bilmeyen halkın gözünde AKP hükümeti büyük prestij kazandı.
NELER KONUŞULDU
Erdoğan ile Büyükanıt'ın Dolmabahçe'deki konuşmalarının devlet sırrı olmadığını; konuşmanın kayıt altına alınmayışı da gösteriyor. Sonraki gelişmelere bakarak bu görüşmede şöyle bir konuşma olduğunu tahmin edebiliriz:
Başbakan Erdoğan: “Sayın Büyükanıt; bana dışarıdan gelen bilgilere göre partimizin bu seçimde de iktidar olması için ABD tarafına söz vermişsiniz. O bildiriyi yazmanız ve bizim tepki göstermemiz karşısında susmanız da böyle olduğunu ispat ediyor. Size teşekkür ediyorum. Bu süreci el birliği ile devam ettireceğiz değil mi?'
Büyükanıt: “Sayın başbakanım; elimden geleni yapıyorum, yapacağım ama çok zor durumdayım. Ordunun alt kademelerini iknada zorlanıyorum.'
Erdoğan: “Bakın; size çok önemli bir sır vereyim: O zaman sizi sevdiğimi takdir edersiniz. Biz, yakında çok büyük bir operasyon başlatıyoruz. Adı Ergenekon operasyonu olacak. O dediklerinizin kolunu kanadını kıracağız. Sizin adınız bile o listede bulunuyor.'
Büyükanıt: “Ne, ne, ne? Sayın başbakanım, rica ederim, ben ne yapmışım?”
Erdoğan: “Ne yaptığınızı Van Savcısı Ferhat Sarıkaya iki sene önce yazdı. O size bir işaretti. O savcıyı durdurduk. Fakat çok yakında gelecek bu savcıyı kimse durduramayacak. Çünkü Avrupa da böyle istiyor, Amerika da.'
Büyükanıt: “Ama ben o işten beraat etmiş sayılırım.'
Erdoğan: (Yanındaki çantadan birkaç sayfalık belge çıkartıp ileri sürer): “Paşa, paşa! Paşa paşa kendine gel. İş o kadarcık da değil. Seninle ünlü bir müteahhitin arasındaki para ilişkilerine ne diyeceksin? İşte şunlara bir göz at... Burada saygıdeğer hanımefendinin hesap kitabına hiç girmiyorum.'
Büyükanıt: “Ha... Hııı! Ta... Ta... Tamam Sayın aBaşbakanım, ben eskiden beri, ordunun sivil iradeye bağlı olması gerektiğine inanmışımdır. O çıkışlarım, sizin de bildiğiniz üzere; emin olun ki sizin güç kazanmanız içindi. “
Erdoğan: “Ha şöyle! Bundan sonra hükümeti eleştirmenizi istemiyorum. Hatta muhalefete çatacaksınız. Bir fırsatını bulur, konuşursunuz; CHPye MHPye vurursunuz. Tamam mı?'
Büyükanıt: “Baş üstüne komutanım; pardon başbakanım!'
Başbakan Erdoğan: “Doğru karar. Böylece, hem bizden hem ABDden destek göreceksiniz. Şimdi size düşen; emekli olacağınız zaman; bu politikaya uyacak birisini genelkurmay başkanı olarak hazırlamaktır.'
Büyükanıt: “Merak etmeyin sayın başbakanım. Başka emirleriniz olursa da beklerim, efendim.'
Yukarıdaki konuşmalar size şaka gibi gelse bile, Türkiyenin son 10 yılının bu görüşlerle şekillendiğini biraz aklı olan hemen herkes kabul edecektir.
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder