7 Nisan 2010 Çarşamba


KOALİSYONUN ADI: AKPKK

"Dün Van'daydım. O yaşadığımız olayları izlediniz. Bu olaylarla ilgili doğru bir değerlendirme yapmanıza yardımcı olmalıyım. Bu olay oradaki BDP'lilerin yaptığı bir olay değildir. Bu konudaki samimi kanaatimi açıkça ifade etmeliyim. Bu olay AK Parti'nin organize ettiği bir olaydır. Bu olay Van halkının sorumluluğunda ortaya çıkan bir olay değildir. Van Havaalanına indik. Çok güzel bir karşılama oldu. Şehir içinde çok sıcak bir ortamın içinde karşılıklı selamlaşarak güler yüzle Van sokakları içinden
geçtik. Kentin bütün esnafını, caddelerini geçtik. Hiçbir sorun yok. Gerçek Van halkı karşımızdaydı. Kongrenin toplanacağı sokağın başına geldik. Birkaç yüz kişi toplanmış. Ellerinde pankartlar var. Yürüdük geçtik. Büyük bir coşku içinde kongreyi tamamladık. Yazdıkları pankartlar BDP pankartları değil. Başka bir iş vardı."

"Kızgınlık öfke tepki eden ifadeler. Biraz konuyla ilgilenen arkadaşlarımız o anda ve gece buraya gelinceye kadar bize gerekli istihbaratı aktardılar. Açıkça Ak Parti'nin sorumluluğu altında Başbakan'ın yardımcısı Hüseyin Çelik'in yakınları orada bu olayı yapmıştır. Bu olay yaşanırken, MYK üyemiz arkadaşımıza Van'ın BDP'li Belediye Başkanı telefon açtı. Bize, 'Şunu çok açık bilmenizi istiyorum, BDP ile ilgili bu olayın hiçbir alakası yoktur' dedi. Yerel medya temsilcileri de gerekli çalışmayı yaptılar. Son seçimlerde kaybeden Van'ın AK Parti'li eski belediye başkanı olmak üzere pek çok AK Parti'linin bu olayın içinde yer tuttuğu çok açıkça yer bulmuştur. İlk kez 1959'da Uşak'ta İsmet Paşa'ya taş atılmasından bu yana ilk kez
iktidardaki bir partinin himayesinde böyle bir saldırı, bir sokak eylemi ilk kez sergilenmektedir"

"AK Parti işi sokağa dökmüştür. AK Parti işi sokak saldırılarına dökme noktasına gelmiştir. Bu büyük bir acizliktir. Utanç verici bir manzaradır. Bu olaylar, onu gerçekleştiren hiçbir partiye hayır getirmemiştir. Bir iktidar partisi, ana muhalefet partisine böyle bir tepki gösteriyor. Bir muhalefet partisi Sivas'ın ötesine geçemiyorsa, bundan bizzat Başbakan
sorumludur. Başbakan bu sözüyle tespit değil tehdit yapıyormuş. Sivas'ın ötesine geçerseniz, ben karışmam diyormuş. Çok üzüntü verici bir tablodur. Böyle bir tablo karşısında iktidar bu manzaradan dolayı büyük üzüntü duymalı ve özür dilemelidir. Gerçekten hukuka saygılı bir iktidar varsa onun görevidir. Hiç kimse bizi yurdumuzun herhangi bir parçasına gitmekten alıkoyamaz. Biz de bu olaylardan dolayı hiçbir şekilde üzüntü içine girmeyiz. Bileceğiz ki bu olaylar Van halkına yakışmaz. Bu iş gücünü iktidardan alan bir çetenin işidir. Eğer bugüne kadar Van'a bir gidiyorsak bundan sonra 3 gideceğiz. CHP'nin ilkelerini ve politikalarını Türkiye'ye hep beraber taşıyacağız"
Bu sözler Bartın İl Kongresine katılan CHP Başkanı deniz Baykal’a ait tarihe geçecek ibretlik cümleler. Bu konuşmasını canlı olarak veren tek kendi kanalı Halk Tv vardı ve tamamını dinledim. Ana muhalefet partisinin konuşmasını ne yazık ki medyamızın hiç biri canlı vermiyor. Bu bile medyamızın içler acısı durumunu görmeye yeter.
CHP’li olalım ya da olmayalım. Deniz Baykal’ı sevelim ya da sevmeyelim. Bu cümleler tarihe geçecektir.
Ama gelelim bu tarihi konuşmanın analizine.
Bir iktidar partisinin başkan yardımcısı (Hüseyin Çelik) hısım akrabasını topluyor ve Ana muhalefet partisini taşlatıyor.
Hüseyin Çelik bunu yaptırırken ne düşünüyordu dersiniz?
Ben söyleyeyim:
Türk halkı bunu pkk’nın siyasi kanadı olan BDP’den bilecek.
Ve gerçektende böyle düşündük.
Ama BDP il başkanı arıyor ve “bu bizimle alakalı değildir” diyor.
Emin olun eğer BDP bunu yapmış olsa zaten kalkıp aramazdı.
Buradan çıkan sonuç şudur:
Bir iktidar partisi terör örgütünün siyasi kanadından daha saldırgan ve hukuk tanımaz olmuştur. Bu resmen dibe vuruş, siyasi bir rezillik, son çırpınışların işaretidir.
Deniz Baykal çok doğru ama az söyledi.
Tayyip Erdoğan’ın “Sivas’tan öteye geçemezsiniz” sözleri “tespit değil tehditmiş” Yani “Sivas’tan öteye geçerseniz size saldırtırım” diyormuş başbakan.
Bu olaylar bana daha önce yazdığım bir yazıyı hatırlattı.
AKP radikalleşiyor. Pkk siyasallaşıp normalleşiyor. Ve bunun sonu AKP-Pkk koalisyonuna gider temasını işlemiştim. Bu olay bu tezimi doğrular nitelikte. Hatta seçimlere yaklaştıkça ve yandaş medyadan halka sunulmayan gerçek kamuoyu yoklamaları ellerine ulaştıkça Pkk’nın siyasi kanadı ve AKP yer değiştirecektir. AKP bayıla pkk ile koalisyon yapmak isteyecektir.
Pkk’nın siyasi kanadı AKP’nin çöküşüne ortak olmak istemeyecektir. Belki bir ihtimal çöken binadan bir iki parça eşya kapabilir miyim? Derse de binanın altında kalacaktır.
Bu iş bitmiştir ve emperyalistlerin uşaklarının tek çıkışı ağlayarak, zırlayarak Türk Halkının önüne çıkmaktır.
Anayasayı değiştirme isteklerinin iki ucu vardır.
Ve mutlaka bu halka anlatılmalıdır.
Sadece kendini kurtarmak için yapılan suçlardan yargıyı yok ederek veya yandaş yaparak kurtulmak değildir.
Diğer olasılık ise halk oylamasına gidilse bile bir yıl gerekmektedir ve bu 2011 eder. Yani seçimler var ve halk oylaması yetişmeyecektir.
İşte burada kırmızı ışıkta duran, Ecevit’e Anayasa Kitabı fırlatan, tüm eleştirileri sessiz kalan emekli Reis-i cumhur Ahmet Necdet Sezer’in ağzından olduğu iddia edilen sözcükler piyasada dolaşıyor. Özetle suskun emekli şunu diyor:“Anayasa değişikliği güçler ayrılığını değil, güçler birliğine sebep olur. Bunu Anayasa mahkemesi iptal eder.”
Güzel ederde ağlaya, zırlaya yedi senedir milleyin anasını ağlatan iktidar zaten bunu istiyor. Seçime giderken medya gücü elinde, kendi zenginini oluşturmuş Akp bunu nasıl kullanır?
Anayasayı değiştirecektik, demokratik çağdaş bir anayasa yapacaktık. Fakat biz dindar olduğumuz için Anayasa Mahkemesi alevi olduğu için, TSK dinsiz olduğu için buna izin verdi. Bundan güzel ağlama mı olur?
Bu daha önce denendi ve sonuç aldı. Türk halkının yumuşak karnı dindir ve emperyalist uşakları bunu çok iyi kullanmaktadır.
Ata daha 23’lü yıllarda anlam olarak şu cümleleri kullanmıştır.
Emperyalistler bir dahaki gelişlerinde dini kullanacaklar.
İşte geldiler.
Görüşmek umuduyla.
NOT: Ahmet Necdet Sezer’i eleştirmek değil maksadım. Bunca olay olurken sakin emekliyi oynaması ve hiç olmadık zamanda AKP’nin önünü açacak konuşma yapmasınadır tepkim. Görevi esnasında sevdiğimiz saydığımız bir insandır.


"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: