APOLLO SKANDALI
Amerika bu teklifiyle başka ülkelerdeki nükleer malzemeleri kastederken kendi elindeki benzer malzemelerin güvenliklerinin tam anlamıyla sağlanmış olduğu varsayımından hareket ediyor.
Bu acaba böyle mi? Amerika'da çeşitli yerlerde bulunan tehlikeli nükleer malzemeler tam anlamıyla güvenilir haldeler mi? Bunların başkalarının eline geçme, çalınma ihtimalleri yok mu acaba? Amerika, bu ve benzer sorulara elbette 'Yok. Bizim malzemelerimiz sağlam bir şekilde kontrol altındadır' diye cevap verecektir. Oysa söz konusu zirve dolayısıyla bizim hatırladığımız bir olay Amerika'nın nükleer malzemelerinin de izah edilmeyen bir tarzda ortadan kaybolduğunu, muhtemelen çalınıp ülke dışına çıkarıldığını açıkça göstermektedir.
Bu olay yıllar önce meydana gelmiş ve birçok kişi tarafından 'Apollo Skandalı' olarak bilinen muhtemelen tarihin ilk nükleer hırsızlık olayıdır. 1965 yılında ortaya çıkan bu olay Nuclear Materials and Equipment Corporation (NUMEC) adlı özel şirkette anlaşılmaz bir şekilde kaybolan 100 kilogram civarındaki yüksek derecede zenginleştirilmiş uranyum stoku ile ilgilidir.
NUMEC, Pennsylvania eyaletindeki Apollo şehrinde Amerikan donanması için nükleer yakıt çubukları üreten, daha sonra nükleer santrallerle ticari nükleer yakıt üretimine geçen ve bu konuda çok başarılı olan bir şirketti. Şirketin Başkanı Dr. Zalman Mordehay Shapiro adlı bir kimyacıydı. Sahasında yaptığı buluşlarla 15 kadar orijinal patentin sahibi olan Shapiro, dünyanın ve Amerika'nın ilk nükleer denizaltısı Nautilus'un nükleer reaktörünün geliştirilmesinde çok önemli rol oynamış, son derece parlak biriydi.
100 kilogram zenginleştirilmiş uranyum işte Shapiro'nın sahibi ve işletmecisi olduğu NUMEC'te kayıplara karıştı. Amerikalı nükleer yetkililer, CIA, FBI ve diğer devlet kurumları bu kaybolan uranyumun akıbetini araştırdılar, ancak herhangi bir suçlayıcı sonuca ulaşamadılar. Aynı şekilde skandal, Kongre'de çeşitli komisyonlarca birkaç defa araştırıldı, incelendi; ama yine bir sonuç alınamadı. Bu komisyonlarda yer alan İçişleri Komisyonu Başkanı Morris Udall, Apollo konusunu skandal olarak niteleyen, bu skandalı Watergate Skandalı ile aynı değerde gören bir duyarlı siyasetçiydi. Ancak o da 1977 yılındaki araştırmalarında bir yere varamadı. Esasen konuyu yakından bilenlere göre, Başkan Carter ve önceki başkanlar bile konuya el atmalarına rağmen herhangi bir sonuca ulaşamadılar ve skandal zaman içinde unutulup gitti, hatırlayan kalmadı. Daha sonra Enerji Bakanlığı'nın yaptığı araştırma ve denetimler sonucu NUMEC'ten kaybolan uranyumun bütün Amerikan ticari nükleer tesislerinde kaybolan miktardan fazla olduğu, toplam kaybın 269 kilogram olduğu ortaya çıktı. Bu uranyumun bir şekilde İsrail'e ulaştığı pek çok kimse tarafından iddia edildi; ama bu konuda kesin delillere bir türlü ulaşılamadı ve Zalman Shapiro kayıptan dolayı sadece Atom Enerjisi Kurumu'na 834.000 dolar tazminat ödemek zorunda kaldı, o kadar...
Bu arada bazı kaynaklarda zamanın CIA Başkan Yardımcısı Carl Duckett'in Amerikan Nükleer Düzenleme-Denetleme Komisyonu'nun birkaç üyesine verdiği brifing sırasında 'CIA'in İsrail'in ilk nükleer bombaları için gereken uranyumunun NUMEC'te kaybolan 100 kilogramlık uranyum olduğuna inandığını' söylediği yer aldı. 35 yıl önce meydana gelen Apollo Skandalı'nda ortaya çıkan 100 kilogram kayıp uranyum bununla sınırlı kaldı mı, bu skandal ilk ve son skandal mıydı, yoksa başkaları da meydana geldi de, bunların üstü mü örtüldü, bilemeyiz elbette. Birçok kimsenin bilmediği Apollo Skandalı işte böylesine manidar ve önemli bir skandaldı. Bugün ister istemez bunu hatırladık, hatırlattık.
Yarın Washington'da çok önemli bir Nükleer Güvenlik Zirvesi başlıyor. İki gün sürecek zirveye Başbakan Erdoğan dahil 47 ülke lideri katılıyor. Zirvede, teröristlerin ya da güvenilir olmayan ülkelerin eline geçmesi muhtemel olan çeşitli nükleer malzemelerin güvenliğinin nasıl ve ne şekilde sağlanacağı başta gelen gündem konusu olacak.
Fikret Erkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder