Bu haberi bekliyordum ve işte geldi.
Okuduğumda tüylerimi diken diken eden haberde olacaklar şunlar:
AB dayatmaları TSK’nin yetki alanlarını adım adım daraltıyor. Amaç terörle mücadelede askerin elini kolunu bağlamak ve çalışamaz duruma getirmek. Terörle mücadeleyi polise devretmek ve böylece daha siyasi bir yapıya ve iktidarın güdümüne sokmak. İleride Afrika-Güney Amerika ülkelerinde gördüğümüz silahlı kuvvetler arasında çatışma çıkmasına kadar gidebilecek bir oyun bu.
Durup dururken TSK’nin yetkileri neden daraltılıyor?
TSK; terörle mücadelede başarısız mı olmuştur?
Zaafa mı uğramıştır?
Oynanan oyunu görmemiz geliyor.
Üniter, Laik, sosyal, hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin sadık ve vefakâr bekçisi Türk Silahlı Kuvvetlerine AB patentli AKP destekli bu saldırılara Türk Halkı sessiz kalmamalıdır.
Her sessiz kalış yeni saldırıları getirmektedir.
Yandaş medyanın, Ergenekon davasının işinin gücünün TSK’yı yıpratmak olduğunu görmeyen varsa ona söylenecek bir şey yok.
Ama ateş çemberinin içerisindeki Anadolu Toprakları zayıflatılmış, yetkileri alınmış ya da yetki çatışmasına sokulmuş silahlı kuvvetlerle korunamaz.
Unutmayın “Anadolu bedel ister. Anadolu’yu kaşısan altından bedelini ödeyememiş, imparatorluklar, devletler, beyliklerin kalıntıları çıkar.”
Emperyalistler ve yandaşları gece yarıları çıkardıkları yasalarla Türkiye Cumhuriyeti’ni uçurumun eşiğine kadar getirmiştir.
Bedelini ödeyemeyenler arasında yerimizi almak istemiyorsak artık uyanma zamanı gelmiştir.
JANDARMA'NIN BAŞINA POLİS ATANACAK!
En geç beş yıl içinde Jandarma İçişleri Bakanlığı'na bağlanacak, kurumda asker yerine profesyonel siviller görev alacak, başına Kara Kuvvetleri'nden orgeneral değil Emniyet'ten polis atanacak
Hükümetin Jandarma Genel Komutanlığı'nı, İçişleri Bakanlığı'na tamamen bağlayacak çok önemli bir adım attığı ortaya çıktı. Bunun ardında hükümetin, 31 Aralık 2008 tarihli Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayınlanan Ulusal Program ile Avrupa Birliği'ne (AB) verdiği taahhüt yatıyor. Yılbaşına saatler kala yayınlanan mükerrer Resmi Gazete'deki Ulusal Program'ın, 'Siyasi Kriterler' alt başlında, bu taahhüdün kapsamına ilişkin şu önemli ifadeler yer alıyor: “İç güvenlik hizmetinin, hükümetin belirleyeceği politikalar doğrultusunda ve yine hükümetin denetim ve gözetiminde; 'hukukun üstünlüğü' ve 'insan hak ve hürriyetleri çerçevesinde, kolluk kuvvetlerinin profesyonel ve uzmanlaşmış birimleri tarafından yerine getirilmesi esastır. Bu kapsamda, iç güvenlik yönetiminin koordinasyonunu ve sivil idarenin iç güvenlikle ilgili görev, yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirmesini güçleştiren mevzuat hükümleri ve uygulamaları değiştirilecektir.” Bu ifadelerle Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) ile ilgili görevleri ve terfi, personel, eğitim - öğretim gibi konularda Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Jandarma Genel Komutanlığı'nın, İçişleri Bakanlığı'na bağlanacağına vurgu yapılıyor. DEĞİŞİKLİK EN GEÇ 5 YILDA Hükümet, Ulusal Program'da yer alan hedeflerin kısa ve orta vadede yerine getirileceği konusunda AB'ye garanti verdi. Türkiye'nin yönetim dilinde 'kısa vade' 1 yıl, 'orta vade' ise 3 ila 5 yıl anlamına geliyor. Bu da en geç 5 sene içinde Jandarma Genel Komutanlığı'nın tamamen İçişleri Bakanlığı'na bağlanabileceği anlamına geliyor. KOMUTANLIK İTİRAZ ETTİ Hükümet, daha önce polis ve jandarmanın görev ve sorumluluk bölgelerinin belirlenmesiyle ilgili yönetmelik değişikliği yaparak Jandarma Genel Komutanı'nın yetkisini valilere vermişti. Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Metin Gürak, konuyla ilgili soru üzerine, “GÖRÜŞÜMÜZÜN DİKKATE ALINMADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİM” demişti. Jandarma Genel Komutanlığı, Ulusal Program'ın taslak aşamasında da yer alan ifadelere itiraz etmişti. 26 Eylül 2008'de İçişleri Bakanlığı'na gönderilen itiraz yazısında şöyle denilmişti: “Ülkenin önemli bir kesiminde, 169 yıldan bu yana iç güvenlik hizmeti veren Jandarma Genel Komutanlığı'nın görüşü alınmadan ve koordine edilmeden Taslak Ulusal Programa dahil edilen söz konusu ifade oldukça muğlak ve ucu açıktır. Ayrıca Ulusal Programların, AB tarafından hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgeleri'nde yer alan talepleri karşılamak maksadıyla hazırlandığı bilinmektedir. 2008 yılı Katılım Ortaklığı Belgesi'nde iç güvenlik hizmetine ilişkin herhangi bir husus bulunmamasına rağmen, Taslak Ulusal Programa dahil edilen söz konusu ifade dikkat çekici bulunmaktadır. İç güvenlik hizmetinin yürütülmesi için, 2803 sayılı 'Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu'nun mevcut hükümlerinin yeterli olduğu kıymetlendirilmektedir. Bu kapsamda Türkiye'nin AB'ye uyum sürecindeki öncelikleri dikkate alındığında, söz konusu ifadenin Taslak Ulusal Program'dan çıkarılmasının uygun olacağının değerlendirildiğini arz ederim.” 280 BİN PERSONELİ VAR Jandarma Genel Komutanlığı'nın, 280 bin personeli bulunuyor. Bunların 4 bin 500'ü subay, 18 bini astsubay, 25 bini uzman çavuş geriye kalan yüzde 80'i ise er ve erbaşlardan oluşuyor. AB'ye verilen taahhütte, 'Kolluk kuvvetlerinin profesyonel ve uzmanlaşmış birimleri' olacağı vurgulanıyor. Halen Jandarma personel ihtiyacını Milli Savunma Bakanlığı'nın yaptığı asker alımlarıyla karşılıyor. Düzenlemenin hayata geçmesi durumunda Jandarma, artık asayiş hizmetlerini er ve erbaş yerine profesyonel kadrolarla verecek. YÜZDE 92'DEN SORUMLU Silahlı Kuvvetlerle ilgili görevleri eğitim ve öğrenim bakımından Genelkurmay Başkanlığı'na, emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin yerine getirmesi konusunda İçişleri Bakanlığı'na bağlı olan Jandarma Genel Komutanlığı'nın sorumluluk alanı Türkiye yüzölçümünün yüzde 92'sini kapsıyor. Barış zamanında İçişleri Bakanlığı'na bağlı olan Jandarma Genel Komutanlığı, savaş zamanında ise Türk Silahlı Kuvvetler Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın emrinde oluyor. VALİ YA DA POLİS YÖNETECEK Teamüller gereği Jandarma Genel Komutanlığı'nın başına Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda kadrosu bulunan bir orgeneral atanıyor. Hükümetin Jandarma'yı tamamen İçişleri Bakanlığı'na bağlaması durumunda, başına Emniyet Genel Müdürlüğü'nde olduğu gibi bir vali ya da üst düzey bürokrat atanabileceği belirtiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder