Uydudan tüm Türkiye’ye ve yurt dışına yayın yapan AKDENİZ TV’nin 8 Ağustos 2009 Cumar tesi akşamı saat 21.00’de konuğu oldum. Ali Tongülüs’ün sunduğu ‘Son Nokta’ programında bir buçuk saate yakın bir sürede ‘Kürt Açılımı’ konusunda belgelere dayalı görüşlerimi anlattım.
Ancak, programın başında sözünü ettiğim önemli bir belgeyi, sürenin yetmezliği nedeniyle açıklama fırsatını bulamadım.
İşte şimdi, o televizyon programında anlatamadıklar ımı yazıyorum.
Kuzey Irak’ta Kürt devleti ne zaman kuruldu?
Birinci Körfez Savaşı’ndan hemen sonra ABD, 1992 yılında Irak’ta uçuş yasağı koydu. Bu yasağa göre, 36. par alelin kuzeyinde ve 30. par alelin güneyinde Irak uçaklar ı uçamayacaktı. Bu yasak bölgede sadece ABD’nin ve onun izin verdiği ülkelerin uçaklar ı uçabilecekti.
Bu duruma göre, Kerkük ve Musul 36. par alelin kuzeyindeki yasak bölgede kalıyordu.
Böylece Irak topraklar ının önemli bir bölümü Saddam’ın denetiminden çıkıyor, Irak fiilen par çalanmış oluyordu.
ABD’nin tek yönlü koyduğu ve İngiltere’nin de desteklediği bu yasağı onaylayan bir Birleşmiş Milleteler (BM) Genel Kurul kar ar ı ya da BM Güvenlik Konseyi kar ar ı yoktu! ABD, İngiltere’nin de desteğiyle, bir kez daha, sözde Uluslar ar ası Hukuk ve Yasalar ı hiçe saymıştı![1]
Amerika’nın Irak’tan kopar dığı Kuzey Irak bölgesi, daha sonra burada kurulan bir Kürt devletinin topraklar ı oldu.
Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması, ABD ve AB’nin bu bölgede bir Kürdistan devleti kurma projesinin birinci ayağı idi. Projenin ikinci ayağı, Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde de bir Kürt devleti kurdurmaktı.
Bu gerçeği çok iyi bilen Türkiye’nin sivil-asker yöneticileri, Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduklar ını, Irak’ın bölünüp par çalanmasını kabul etmeyeceklerini ve Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasına asla göz yummayacaklar ını tekrar layıp durdular . Bu konumlar ını, ‘Türkiye’nin kırmızı çizgileri’ olar ak tanımladılar .
Sözde böylesine kesin tavır alan Türkiye’nin sivil-asker yöneticileri, ABD’nin Kuzey Irak’ta uçuş yasağı koymasına, Kerkük ve Musul’u içine alan önemli bir toprak par çasını Irak’tan kopar ıp almasına ve daha sonra burada bir Kürt devletini fiilen kurdurtmasına hiç ses çıkar madılar , çıkar amadılar ! Ne kırmızı çizgiler kalmıştı ne de sar ı!
ABD-AB’nin Kürdistan projesinin birinci ayağı gerçekleşmişti, şimdi sıra ikinci ayağına gelmişti!
Türk Ordusu daha ne kadar geri çekilecek?
Dünyanın başına bela olan Küresel Çete’nin en tepedeki örgütünün CFR (Council on Foreign Relations), yani Dış İlişkiler Konseyi olduğunu biliyoruz. CFR yöneticilerinin tamamına yakınının Siyonist olduğu da bir gerçek.
CFR’nin dünyaca ünlü bir yayın organı var : Foreign Affairs.
Bu derginin sol üst köşesinde şunlar yazılıdır: “Published by the COUNCIL ON FOREIGN RELATIONS”. Yani, “Bu dergi Dış İlişkiler Konseyi tar afından yayınlanmaktadır”.
İşte şimdi sıra geldi, televizyon programında sözünü ettiğim önemli belgenin açıklanmasına.
Siyonist örgüt CFR’nin yayınladığı Foreign Affairs adlı derginin Şubat 2006 tar ihli sayısından okuyoruz:[2]
“Türk Genelkurmayı, onlar ca yılda oluşturduğu ve titizlikle koruduğu gücünü kaybetme pahasına, AB’nin taleplerinin büyük bir bölümünü kabullenmek zorunda kalmıştır. Bu özverinin iki açıklaması bulunmaktadır:
- AB üyeliğini, yüz yıla yakındır destekledikleri modernizasyon sürecinin son aşaması olar ak görmektedirler.
- AB’ye üyelik sürecinin, uzun süredir çözmek için çabaladıklar ı İslamcılık ve Kürt ayrılıkçılığı gibi temel iç sorunlar ın çözümü için en iyi yol olduğuna inanmaktadırlar . AB’nin Ankar a ile Ekim 2005’de müzakerelere başlamış olmasıyla reform istekleri daha da yoğunlaşacaktır. Özellikle de, Kürt ayrılıkçılığı ve Kıbrıs’ın statüsü konular ında askerlerin izleyeceği politikalar üzerinde yoğunlaşacaktır. Ve işte o zaman, Türk ordusu liderlerinin daha ne kadar geri çekilmeyi kabulleneceğini bekleyip görmek gerekmektedir. (And it remains to be seen how much further the Turkish militar y leadership will be willing to retreat.)”
Bu çok sar sıcı yazının kısa özeti şudur.
- Türk Genelkurmayı, onlar ca yılda kazandığı gücünü yitirmiştir.
- AB’nin dayattığı taleplerin büyük bir bölümünü kabul etmiştir.
- Türkiye’nin iç sorunlar ı olan laiklik kar şıtı har eketleri ve Kürt ayrılıkçılığını kendisi çözemediği için, kurtuluş yolu olar ak AB’ye teslim olmuştur.
- AB’nin Türkiye’den istekleri henüz bitmemiştir. Kıbrıs ve Kürt ayrılıkçığı konular ında daha ağır talepler gelmek üzeredir. İşte bu aşamada Türk ordusunun komutanlar ının daha ne kadar geri çekilmeyi kabullenecekleri merakla beklenilmektedir.
“Eğer size Türk ulusunun yenildiği söylenirse, inanmayınız!
Yenilen komutanlar dır!”
Yüksek komutanlar ımız yenildiler!
Kürt Açılımı’nın kısa ve acı özeti budur.
Yılmaz Dikbaş
12 Eylül 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder