13 Eylül 2009 Pazar


Bu yazıdaki garipliği görebiliyor musunuz? Hürriyet gazetesi gibi bir gazete artık Yahudi hakları savunucusu, hatta AKP’den önceki iktidarları eleştirir olmuş. AKP’den önce Yahudilere iftar yemeği verilmiyormuş. Çok doğru verilmiyordu. İsrail politikalarından dolayı haksız yere eleştirilen demiş üstelik yazar bey. İsrail Türkiye ve bu coğrafyada hiçbir dönem AKP dönemindeki kadar arsız ve talep kar olmadı ki. Hürriyet gibi köklü bir gazetede yazar olan bu arkadaş bunu bilmiyor mu? Üstelik “one minute” şovuna rağmen. Sonuçta bu cümlede, dere yataklarını bile pazarlayan pazarlamacı zihniyetin ağır abisine patentli yumurta markası olmadı mı?
Hürriyet Bekir Coşkun’u şutlarken (tabi adam şutlanmadım demiyecek) renk değiştirdi yeni yağlı müşteriler mi buldu?
Ya da muhallebici; büyük mü?/küçük mü? Belli olmayan yerin bakanının daha geçen yıl bu toplantılarda gülücükler saçtığını bilmiyor mu? Yoksa saklıyor mu? İstediği kadar saklasa da biz biliyoruz.Buralara gelmek isteyenlerin önce nereleri aşındırdıklarını.Tabi aklı fikri patronlarına yaranmakta olanlar sonra kalkar,dereler intikam aldı der,parfüm göğü deldi sel getirdi der,metro girişlerini kum çuvallarıyla kapamaya çalışır,yağmur yağarsa üst komşunuzda yatın der,SUÇLU HALKTIR DER.Eee emir büyük yerden.
Bakın beyefendi ne buyurmuş:
ÇANKAYA’DA YOM KİPPUR BAŞBAKANLIK’TA PASKALYA
Eyüp Can/Hürriyet TAM on yıl önce. Yine bir ramazan günü. İftar masasında Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş dahil 16 kişi var.
Davetin sahibi Yahudi cemaati.
Hem Yahudi cemaati hem de Kadir Topbaş ramazanda iftarda buluşmak konusunda biraz tereddütlü: “Acaba çevremiz ne der?”
Allahtan iki taraf da kararlı: “Ne derlerse desinler...”
* * *
Hafta başı Türkiye Hahambaşı İsak Haleva ve Türkiye Musevi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya’dan iftar daveti aldığımda tereddütsüz “Evet” dedim.
Hem de bir ilke kararımı çiğneyerek.
Prensip olarak iftar davetlerinden, özellikle de “otel iftarlarından” uzak duruyorum.
Yok yok ne “laiklik alerjim” var ne de beş yıldızlı otellerde güzel yemeğe karşıyım.
Sadece gösteriye dönüşen bu tür yemekler bende yabancılaştırma efekti yapıyor.
Meselenin ruhu kayboluyor.
Laf aramızda genelde yemekler de kötü oluyor.
İftarın şartıymış gibi soğumuş çorba, en yağlı, en ağır yemekler...
Her neyse, bu yıl iki iftar davetini “tereddütsüz” kabul ettim.
* * *
Biri pazartesi İlber Ortaylı’nın Topkapı Sarayı’nda verdiği iftar, diğeri de Yahudi cemaatinin çarşamba akşamı Neve Şalom Sinagogu daveti.
Sarayda iftar Osmanlı’dan kalma bir gelenekmiş. İlber Hoca bu geleneği canlandırmak için yılda bir kez iftar düzenlemeye karar vermiş.
Saray avlusuna dizilmiş asırlık çınarlar altında iftar tek kelimeyle büyüleyiciydi.
Fakat inanın benim için çarşamba akşamı Neve Şalom Sinagogu’nda özenle düzenlenen iftar, mekânı bir an için unutursak, saraydakinden daha etkileyiciydi.
* * *
Düşünsenize on yıl önce “mütereddit” bir biçimde 16 kişiyle başlayan davet, her din-meşrep-inanç ve inançsızlıktan 400 insanın geleneksel olarak buluştuğu, Kuran ve Tevrat’tan bölümlerin okunduğu çok dinli, çok dilli, çok kültürlü hâsılı çoksesli bir yemeğe dönüşmüş.
Hatırlatırım bu çoksesli yemeğin yenildiği mekân tam iki kez vahşi saldırıların hedefi oldu. 1986’da ayin sırasında yapılan saldırıda 24, 2003’te ise 25 kişi öldü.
“Barış Vadisi” anlamına gelen Neve Şalom “savaş alanına” dönüştürüldü.
Ama Yahudi cemaati yılmadı, İsrail Hükümeti’nin yanlış politikalarından dolayı haksız yere suçlanmalarına rağmen, farklı dinden mümin kardeşleriyle on yıldır iftar sofralarında bir araya geliyorlar.
Sinagogda Kuran ve ilahiler eşliğinde iftar daveti veriyorlar.
* * *
Bu yıl ilk kez benim de aralarında bulunduğum yedi gazeteciyi davet etmişler.
Bu yüzden “mütereddit bir mümin” olmama rağmen davete tereddütsüz icabet ettim. Ve gece boyunca kendime hep şu soruyu sordum.
Acaba Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da bir Yom Kippur günü Yahudi cemaatinin önde gelenlerine mesela Süleymaniye Camii’nde Tevrat eşliğinde iftar verir mi?
Tayyip Erdoğan ya da Kadir Topbaş, Yahudi, Ermeni ve Rumları onların dini günlerinde, kutsal kitapları ve ilahileri eşliğinde iftara davet eder mi?
Bu soruyu neden soruyorum, çünkü daha üç-beş yıl öncesine kadar devlet erkânı Yahudi-Ermeni ve Rum cemaatin resmi bayramlarını bile kutlamazdı.
Allahtan laiklik hassasiyetinden kimsenin kuşku duyamayacağı Necdet Sezer bu eksikliği giderdi.
Amerikan başkanları her yıl ramazan ayında Beyaz Saray’da Amerikalı Müslümanlara iftar daveti verir.
Peki Abdullah Gül kutsal kefaret günü Yom Kippur’da Türkiyeli Yahudilere, Paskalya’da Ermeni ve Rumlara Çankaya’da iftar daveti verse fena mı olur?
28 Eylül Yom Kippur, Paskalya ise nisanda, ilgilenenlere hatırlatayım istedim.
Peki yetmedi mi?
Buyurun başka bir köşe yazısından alıntı:Yazar altına (çok değerli yazısı için bir de :-)yasal uyarı koymuş.Uyalım.)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Çarşamba akşamı İstanbul'da hoş bir iftar daveti vardı. Daveti veren Yahudi Cemaat'iydi. Türkiye Hahambaşısı İsak Haleva ve Türkiye Musevi Cemaatin Başkanı Silvyo Ovadya, konuklarını Galata'dakiNeve Şalom Sinagogu ve Kültür Merkezi'nde ağırladı. Bu yıl ilk kez yedi gazetecinin de davet edildiği iftarda, oruçlar açıldı, yemekler yendi, dinler arası diyalogu çağrıştıran konuşmalar yapıldı. Ayrıca Yahudi ve Müslüman duaları edildi. Bilmiyordum, orada öğrendim: Meğer bu barışçıl etkinliği 10 yıl önce başlatan bugün İstanbul'un B. Belediye Başkanı olan Kadir Topbaş'mış. İftarda Kadir Bey'den başka valilikten, emniyetten ve askeriyeden davetliler de vardı.
Eee kardeşiş "çevremiz ne der" diyen adam neden başlatsın.
Bizim hürriyet yazarını sabah yazarı (muhtemelen kankiler ,çünkü çoğu cümle ortak ve ikiside davetlilerden)Emre Aköz yalanlıyor.
Alın bitanedaha:
bukadar mı sallanır?
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."

Hiç yorum yok: