Dünya hukuk tarihinde emsali görülmemiş bir rezalet yaşanıyor. Küresel sermayenin uşakları, Türkiye Cumhuriyetinde rejim değişikliği yapmaya yeminli. Arık hiç kimse bu davaya tarafsız bakamayacağı bir boyuta geldik. Çünkü bu yargılama değil, bu bir rezalet, bir tezgâh ve dünya tarihine geçecek bir utanç. Tarih bu günleri yazacak. Bunun utancı asırlarca Türk halkının yüzünden çıkmayacak. Aydınlarına sahip çıkmamış, küresel güçlerin katliamına sessiz kalmış bir halk; bu tepkisizliğinin sebebini gelecek nesillere anlatamayacaktır.
Tabi bu hukuksuzluğun kısa ve uzun vadede zararlarını hep birlikte yaşayacağız.
Laik, Atatürkçü aydınlar, Fettullahçı karanlığın cinayetlerine ortak yapılmaya çalışılıyor.
Bunun görünen iki sonucu var:
1-Aydın yüzler yalan dolanlarla karartılıyor.
2-Karanlık katiller gerçek aydınlarla yargılanma şerefine ulaşarak aydınlanıyor.
Evet, Türk Halkı siz AHENGİ BOZMAYIN.Küresel katillerin borusu ötüyor ;sessiz olun.
SİLİVRİ'DE İSYAN
BİRİNCİ Ümraniye Davası’nın 52 gün aranın ardından dün yapılan 102. duruşmasına sürpriz gelişmeler damga vurdu. Hakim Şengün, davaların birleştirildiğini açıklayınca salonda tansiyon yükseldi. Sanıklar ve avukatlarının karara yaptığı sert itirazlar, hakimin kararını değiştirmedi.
Ümraniye ve Danıştay davaları birleşti Mahkeme, Danıştay saldırısı davası ile Ümraniye davasını birleştirdi, ortalık karıştı
52 günlük aranın ardından dün devam edildi. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda görülen dünkü duruşmada Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, birinci Ümraniye davası ile Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıya ilişkin dava dosyalarının birleştirildiğini açıkladı. Bu karar, salonda tansiyonu yükseltirken, bazı sanıklar ile avukatları da itiraz etti.
Tutuklu sanık İsmail Yıldız’ın avukatı Dursun Yaslıkaya, Ümraniye davasının Cumhuriyet Savcıları tarafından yaratıldığını ileri sürerek, “Ümraniye’de 1, 2 ve 3. davalarının birleştirilmesi ve bütün sanıkların 3 iddianame üzerinden yeniden savunmalarını yapmaları gerektiğini söyledi. Tutuklu sanık Sevgi Erenerol’un avukatı Vural Ergül de heyetin incelemesi gereken evrakın yaklaşık 500 bin sayfayı bulduğunu, yargılamanın fiilen imkansız hale geldiğini belirterek, 2 davanın ayrılmasının daha uygun olacağını kaydetti. Sanık İsmail Yıldız da son dönemde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) açıklamalarını yakından takip ettiğini belirterek, ”Bu süreçte hükümetin heyetinizi ve savcıları desteklediğini gördük. Sizler, hükümetin bizleri cezalandırmak için görevlendirdiği memurlar gibi oldunuz. Ben bir sanığım. Adalet bekliyorum ve bu süreçte hükümetin gölgesinin olmasını istemiyorum“ diye konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ise bu aşamada 2 davanın ayrılması kararına yapılan itirazların reddedilmesini istedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, verdiği kısa aranın ardından, birinci Ümraniye davası ile Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın birleştirilmesi yönündeki karara yapılan itirazları reddetti.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda görülen Ümraniye davasının 102. duruşması ilçeyi hareketlendirdi. Duruşma öncesi jandarmanın cezaevi girişinde ve bölgede aldığı olağanüstü güvenlik önlemleri dikkat çekti. Davayı izlemek için gelenlerin araçları özel eğitimli köpekler tarafından didik didik arandı.
Perinçek salonu terk etti Mahkemenin davaları birleştirme kararı, salonda buz gibi bir hava estirdi. Duruşmada söz alan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, ”Danıştay suikastının bu davaya katılmasının bir tertip olduğunu ve zulmün son halkası olarak gördüklerini“ söyledi. Perinçek ”Bu uygulama hukuku çiğnemenin ötesindedir, zulümdür. Atatürk devrimine karşı yürütülen psikolojik hareket sınır tanımamaktadır. Bu zulme boyun eğmiyoruz. Bu zulme katlanamayız. Mahkeme dosyayı derhal ayırmalıdır. Mahkeme buna teslim olursa ancak sandalyeleri yargılayabilir“ dedi. Perinçek’in sözleri, salondakiler tarafından alkışlandı.
Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz de, ”İP’nin saldırıya uğrayan hakim Mustafa Yücel Özbilgin ile aynı safta olduğunu“ savunarak, ”İP, olsa olsa müdahil olabilir. Birleştirilme kararı Türkiye ve Türkiye’nin milli güçlerine yapılan en büyük haksızlıktır“ dedi. İP’li sanıklar Doğu Perinçek, Nusret Senem, Hikmet Çiçek ve Hayati Özcan ile Muzaffer Tekin daha sonra duruşma salonunu terk etti.
İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin de Danıştay üyelerine saldırı davasıyla birinci Ümraniye davasının birleştirilmesine tepki gösterdi. Gültekin, duruşma salonu dışında yaptığı açıklamada, 1,5 yılı aşkın bir süredir bir tertibin ve zulmün yaşandığını iddia etti. ”Bu tertibin son sahnesine de bugün tanık olduklarını“ söyleyen Gültekin, ”Danıştay saldırısının katilleriyle Türkiye’yi seven, Cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olanlar aynı salonda bulundurularak halkın önünde küçük düşürülmeye çalışılmıştır. Hukuksuzluğun ötesinde, bu kabul edilemez bir zulümdür. Danıştay davasıyla bizim davamızın birleştirilmesi Atlantik ötesinde hazırlanan tertibin sahnelenmeye devam edildiğini bugün bize tekrar gösterdi“ diye konuştu. İşçi Partililerin bu saldırıları kabullenmesinin söz konusu olamayacağını kaydeden Gültekin, ”Bu birleştirme, Danıştay katillerini kurtarma operasyonunun bir parçasıdır. Yeni Ceza Kanunu’nda bir davada tutukluluk 3 yıldan fazla süremez. Şimdi Danıştay Davası 1,5 yılda bitebilecek mi?“ diye sordu.
İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey de yaptığı açıklamada, ”dünya tarihinde görülmemiş bir hukuk garabetinin yaşandığını“ öne sürerek, ”Bu birleştirme kararını kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin büyük bir hatası vardır. Amaç Atatürkçüleri, Cumhuriyetçileri, Danıştay katilleriyle bir araya oturtup bir mesaj vermeye çalışmaktır“ dedi.
İP Genel Başkanvekili Mehmet Bedri Gültekin ile İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey, partililerle birlikte duruşma saloınu terk ettikten sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Birinci Ümraniye davası kapsamında tutuksuz yargılanan eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, birleştirme kararına tepki göstedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuksuz sanık Alemdaroğlu, ”en büyük suçunun, rektörlüğü sırasında türban ile ilgili aldığı karar olduğunu“ ifade ederek, şunları söyledi: ”Üniversitede türban takılmasını açık ve kapalı alanlarda yasakladım. İki defa TBMM’de sorgulandım, aklandım. Şu anda ben türban kararı nedeniyle Danıştay hakimini katledenlerle yargılanmaktayım. Bu, bana vereceğiniz idam cezasından daha ağırdır.“ Alemdaroğlu’nun bu sözlerini alkışlayan bazı izleyicileri, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ”ahengi bozmayın“ diyerek uyardı. Duruşmada söz alan Alemdaroğlu’nun avukatı Metin Çetinbaş bu davaların birleştirilmesinin Danıştay üyelerine ve Cumhuriyet gazetesine saldırılara ilişkin davanın sanıklarının lehine olacağını öne sürdü. Çetinbaş, 2 dava arasında hukuki ve somut bir ilişki bulunmadığını savundu.
Ümraniye davasının kara kutusu sahte haham Tuncay Güney, bu yıl dördüncüsü yapılan Toronto Türk Festivali’nde ortaya çıktı. Kanada’nın Toronto kentinden yaptığı açıklamalarla Türkiye gündemini uzun süre meşgul eden Ümraniye davasının kilit isimlerinden Tuncay Güney, festivalde mehter dinledi. Vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektiren Güney, gazetecilerin Ümraniye davasıyla ilgili sorularını cevapsız bıraktı. Tuncay Güney, son olarak TRT’nin canlı yayınında ortaya çıkmıştı. Güney, burada Deniz Baykal ve CHP ile ilgili suçlamalarda bulunmuştu. CHP ve Baykal, TRT’ye dava açmış ve tazminat kazanmıştı.
İkinci Ümraniye davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, bacağından ameliyat oldu. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde tutuklu bulunan Ersöz, cezaevinde rahatsızlanınca yeniden Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Ersöz, sağ bacağındaki mikrobik sorunun yeniden oluşması nedeniyle hastanenin cerrahi servisinde ameliyat edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder