Özal’ın yolunda gidiyor! Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Türkiye’nin adını “Anadolu Cumhuriyeti” olarak değiştirmek isteyen Turgut Özal gibi konuştu:“Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten çekinmişlerdir. Hepsi şöyle veya böyle bir çözüm bulmuştur. Biz de çözüm bulmalıyız”
Haber : Salim YAVAŞOĞLU Görevi döneminde askerinin başına çuval geçirilen tek Genelkurmay Başkanı olan emekli Hilmi Özkök bu kez de iktidarın sözde Kürt sorunu açılımına ilişkin değerlendirmeleriyle gündemde. Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila’ya açıklamalarda bulunan emekli Özkök, Türkiye’nin sözde Kürt sorununa bakış açısının değişmesi gerektiğini söyledi. Terörle mücadele ederken 5 binden fazla şehit veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en yüksek kademesinde görev yapan Özkök, çözüm sürecinde kanlı örgüt PKK’nın siyasi kanadı olan DTP’nin muhatap alınması gerektiğini öne sürdü. Özkök şunları kaydetti: DTP’yi muhatap alın “Terör örgütüyle konuşulmaz. O konuda ben de aynı görüşteyim. Silahı eline alıp dağa çıkmış kişiyle konuşulmaz. Bakın harplerde bile sonunda politikacılar oturur, sürdürür. Askerler teknik konuları görüşür. Diğerlerini siviller yapar. Kanunlara karşı gelmiş, dağa çıkmış o kişiyle oturduğun zaman çok vahim bir durum olur. Ama kesinlikle PKK’nın silahlı bir örgüt olarak bu işte yer almasının çok yanlış olacağını ve meseleyi baştan tıkayacağını düşünüyorum. Dediğim gibi siyasi kanatta bu yapılıyor şimdi. DTP gelmiş meclise girmiş. Diğer partiler içersinde de o bölgenin bir sürü insanı var. Yani yöntem nasıl olur onu ben bilemiyorum.”
Öcalan sürece gayriresmi olarak katılabilir iması Özkök, açılım sürecine bebek katili Öcalan’ından dahil olması gerektiği yönündeki söylemlere de tuhaf bir karşılık verdi. Özkök şu ifadelerle Öcalan’ın sürece gayri resmi şekilde dahil edilebileceğini ima etti: “Vatandaş olarak benim bile sorumluluğum var. Resmi olarak ne terör örgütünün ne de başı olan Öcalan’ın bu sürece katılması doğru olur. Resmi olarak katılmasının süreci tıkayacağını düşünüyorum. Ama kendi kendiliğinden yaparsa yapar. Ona bir şey denilmez yani. Kendi yaparsa olur.”
AB’ye övgüler yağdırdı Sözde Kürt sorununun “Avrupa Birliğine girilerek” çözüleceğini iddia eden Özkök, milli egemenliğin devrini isteyen, her fırsatta Türk ordusunu hedef alan AB’ye de övgüler yağdırdı: Şimdi, AB’ye girmiş bir Türkiye düşünün, fert başına milli geliri 10 bini geçmiş, 15 bini bulmuş. Gününde mutlu, geleceğinden emin. Bu durumda kimse bir ayrılıkçılık amacı gütmez. Görüşler farklı olabilir. AB’yi beğenen olur, beğenmeyen olur. Ama AB bir kurallar manzumesidir. Bir hayat standardıdır. Bir sistemdir. Buraya girdiğimiz zaman fert başına milli gelir artışı, ulaşılacak refah seviyesi, yaşam kalitesi tamamen olmasa bile ayrılıkçı fikirleri yumuşatacaktır. Devletin kırmızı çizgileri dikkate alarak izlediği politikaları da eleştiren Özkök, “Kafayı hep aynı yere vurmamak lazım. Başka yönleri çözümleri dememek lazım. Sonra askerlikte şöyle denir; Her harekâtın yedek planları da olmalıdır.” dedi
“Türkiye” ismini tartışmaya açtı Özkök’ün röportajda Atatürk’ün kurduğu devlete verilen “Türkiye” ismini de tartışmaya açtı. Tıpkı “Türkiye Cumhuriyeti’nin” adını “Anadolu Cumhuriyeti” yapmayı planlayan 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal gibi konuşan Özkök, şunları kaydetti: “Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Mesela Osmanlı demiş, Selçuklu demiş, Amerikalı demiş. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir. Hatta tarafsız olsun diye başka uluslardan kral ödünç alanlara bile rastlamak mümkündür. Ama hepsi şöyle veya böyle bir çözüm bulmuştur. Biz de çözüm bulmalıyız.” Özkök, bu sözlerinin ardından, yanlış anlaşılmaması gerektiğini ’Türkiye’nin adını değiştirmeyi teklif etmediğini’ ileri sürdü.
Çuval O’nun zamanında geçti Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüttüğü sıralarda, 4 Temmuz 2003’te, Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde karargah kurmuş bulunan 11 Türk askeri ve Türkmen mihmandarları, peşmerge destekli ABD askerleri tarafından başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmışlardı. Süleymaniye’den alınarak Bağdat’a götürülen Türk askerleri sorguya ve işkenceye maruz bırakılmışlardı. Operasyonun ABD’nin en önemli milli bayramı olan 4 Temmuz Bağımsızlık Günü gününe denk getirilmesi, ilgili kurum ve kişilerle irtibat kurulmasını engellediği için 11 Türk askeri toplam 60 saat ABD askerleri tarafından alıkonulmuştu.
Evren de eyaletçiydi 12 Eylül darbesinin mimarı 7.Cumhurbaşkanı Kenan Evren de Özkök’ünkine benzer ifadeler kullanmıştı. Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesi gerektiğini söyleyen Evren, ülkenin 8 eyalete bölünebileceği önerisini getirmişti. Evren bu eyaletleri “Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon” olarak sıralamıştı. Evren şunları kaydetmişti: Aslında bu düşüncem yeni değil. Daha 1980’li yılların başında bunları düşündüm. Çünkü Ankara’dan 81 ile hákim olmak zor. Uykularım kaçıyordu. Ben Cumhurbaşkanı’yken İçişleri Bakanı bunu dile getirdi. Belki 10 yıl, belki 30, belki 50 yıl. Ben 90 yaşındayım. Belki ben görmeyeceğim. Ama Türkiye bir gün mutlaka bu adımları atacak.
Kardeşi doğruladı Sözde Kürt sorununa büyük ilgi gösteren liderlerden birisi olan 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “Türkiye” ismini değiştirmek istediği öne sürülmüştü. 2008 Kasım’ında bir televizyon kanalında konuşan Korkut Özal da “Ağabeyim, Atatürk ve arkadaşlarının kurdukları devlete ‘Türkiye Cumhuriyeti’ değil de ‘Anadolu Cumhuriyeti’ adını verdiklerini düşünelim derdi” sözleri ile iddiaları örtülü olarak doğrulamıştı. Aynı programda bulunan ve bir dönem MHP’den milletvekilliği de yapmış bir gazeteci ise “Ne diyorsunuz siz?” demiş Korkut Özal’a, “Dedikleriniz kayda geçiyor...” ifadeleriyle sözlerini tekrarlatmıştı.
Birilerinin ekmeğine yağ sürülüyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti adını tartışmaya açan Özkök’e tepki yağdı Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Mesela Osmanlı demiş, Amerikalı demiş. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir” sözlerine siyasilerden tepki yağdı. CHP ve DSP’li vekiller, dış güçlerce programlanan, hükümetin Kürt açılımı girişimine destek veren Özkök’ün sözlerinin birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünü ifade etti, “Etnisite sıfatı yakıştırması Türk milletine yapılacak en büyük ihanettir” dedi. Özkök’e gelen tepkiler şöyle: TSK kendi görüşünü açıklar HAKKI SÜHA OKAY (CHP Grup Başkanvekili) Bazı düzenlemeler asla değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Türk milleti kimliği bir milli kimliktir. Türk milletini bir etnisite olarak algılama tarihe ve Türk milletine yapılacak en büyük ihanettir. Türk milleti tarihin derinliklerinden gelen, 4-5 bin yıldır gelen bir isimdir. Çin ve Hindistan’ın yanı sıra Avrupa’da Fransa ve Almanya da böyle. AB istedi diye açılım yapılmaz GÖKHAN DURGUN (CHP Hatay Milletvekili): Şu anda Silahlı Kuvvetler üzerinde ya da silahlı kuvvetlerin görüşünü resmi olarak anlatabilme sıfatını taşımıyor. Bu konuda terörle mücadele yürüten Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcut sorumluluk üstlenmiş, resmi düşünceyi söyleyebilecek insanlar var. Eğer böyle bir noktada görüşülecekse askerin fikri alınacaksa, çünkü terörle mücadeleyi yürüten 30 yıldır bu konuda her türlü cefayı çekmiş olan silahlı kuvvetlerdir. TSK’nın şu andaki mevcut resmi görevlileri bu konudaki düşüncelerini açıklarlar. Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz farklı bir konudur. Bizim demokratikleşme ile ilgili atacağımız adımlar, yapılacak girişimler AB tarafından beğenilir, eksik bulunabilir ya da tam onların da kafasındaki çözümler olabilir ama bunlar farklı şeylerdir. Ama AB istedi diye birtakım açılımlar yapmak durumunda ve zorunda değiliz. ATİLLA KART (CHP Konya Milletvekili): Hilmi Özkök, hükümetin bugün sürdürdüğü görüşme yöntemini bir anlamda doğruluyor. Öcalan ile resmi olarak, karşı karşıya gelmek zaten mümkün değil. Siyaseten, fiilen mümkün değil. Ama Öcalan’ın temsil ettiği görüşler ile bu hükümet fiili olarak ilişkiye geçmiş durumda. Daha duyarlı olması lazım HASAN MACİT (DSP İstanbul Milletvekili): Özkök’ün 66. maddeye cevabı farklı bir konuma gitmiş. Burada devlete isim verme konusundaki düşüncelerini neden koymuş? Ve ardından neden (bunları Türkiye’nin isminin değiştirilmesini teklif ettiğim sanılmasın) diyerek neden böyle bir gündem oluşturmaya çalışmış ya da düşünce ifade etmiş bilemiyorum. Türkiye’yi yöneten veya önemli mercilerde olan kişilerin konuşurken çok duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.
Özkök hakkında İP’ten suç duyurusu İşçi Partisi (İP), eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök hakkında suç duyurusunda bulundu. İP Genel Başkan Yardımcısı avukat Hasan Basri Özbey, suç duyurusu öncesinde, partililerle Ankara Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yaptı. “2002’de Türk Ordusu’na darbe yapıldığı ve bu darbeyle Ecevit Hükümeti’nin dağıtıldığı” iddiasında bulunan Özbey, “bunu ABD’nin planladığını” öne sürdü. Tuncay Güney’in ifadelerine dayanılarak, dönemin müsteşarı Şenkal Atasagun zamanında, 2002’de MİT’in hazırladığı ’Ergenekon’şemasının, 2003’te Genelkurmay Başkanı Özkök’e verildiğinin, MİT’in İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda belirtildiğini iddia eden Özbey, “Genelkurmay Başkanlığı’nca mahkemeye gönderilen yazıda ise kurum arşivinde böyle bir şema bulunamadığının bildirildiğini” kaydetti. Özbey, “Hilmi Özkök, 10 Temmuz 2003’te kendisine ’arz edilen’bu şemayı gayrı resmi olarak Türk Ordusu’na karşı tertiplerde kullanmış, sonra da götürmüştür” iddiasında bulundu. Özbey ve beraberindekilerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçede, Özkök’ün, “kamu görevini kötüye kullanmak”, “TSK aleyhinde tertiplere girişmek, görevini engellemek, birlik, hiyerarşi ve disiplinini bozmak”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı darbe yapmak” suçlarından cezalandırılması isteniyor.
Hükümetin açılımıyla ilgili tartışmalara Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök de katıldı. Ankara'daki sıcak gelişmeleri Milliyet Gazetesi'ne değerlendiren Özkök, hükümete "Yanlış çözüm durumu kötüleştirir" uyarısında bulundu. Özkök, "Çözümün güçlü bir Türkiye'ye yol açması şartıyla ilerisi aydınlık olur. Ama ille çözüm diye tutturur da yanlış işler yaparsanız, yanlış çözüm bulursanız durum iyiye değil de kötüye gider. Çünkü bu sosyal olaylarda matematik gibi her seferinde 2 çarpı 2 eşittir 4 kuralı çalışmayabilir. Girişim iyi yönetilmezse sonuçlar hep bize birer engeldir. Birliğini beraberliğini sağlayamayan bir ülke, politik gücünü kaybeder. Ekonomik gücü zayıflar" diye konuştu. "Terör örgütü ile konuşulmaz" diyen Özkök, aylardır kendi yol haritasını oluşturmaya çalışan bebek katili Öcalan'ın sürece resmi olarak katılmasının açılımı tıkayacağı görüşünde olduğunu ise "Terör örgütüyle konuşulmaz. Silahı eline alıp dağa çıkmış kişiyle konuşulmaz. Resmi olarak ne terör örgütünün ne de başı olan Öcalan’ın bu sürece katılması doğru olur. Bunun süreci tıkayacağını düşünüyorum. Ama Öcalan kendiliğinden yaparsa yapar. Ona bir şey denilmez yani" sözleriyle belirtti. Peki Anayasa'nın Türk Milleti'ni tanımlayan 66. maddesi değişmeli mi? Özkök'e göre, Türkiye kendi çözümünü bulmalı. Özkök, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk Halkı'na, Türk Milleti denir. Kelimenin lafzını değil, manasını dikkate almak lazım. Anlamında halk ikna edilmelidir. Bu kelime kullanılıyor ama anlamı budur denmelidir. Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir. Ama hepsi şöyle veya böyle bir çözüm bulmuştur. Biz de çözüm bulmalıyız" diye konuştu.
Haber : Salim YAVAŞOĞLU Görevi döneminde askerinin başına çuval geçirilen tek Genelkurmay Başkanı olan emekli Hilmi Özkök bu kez de iktidarın sözde Kürt sorunu açılımına ilişkin değerlendirmeleriyle gündemde. Milliyet gazetesi yazarı Fikret Bila’ya açıklamalarda bulunan emekli Özkök, Türkiye’nin sözde Kürt sorununa bakış açısının değişmesi gerektiğini söyledi. Terörle mücadele ederken 5 binden fazla şehit veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en yüksek kademesinde görev yapan Özkök, çözüm sürecinde kanlı örgüt PKK’nın siyasi kanadı olan DTP’nin muhatap alınması gerektiğini öne sürdü. Özkök şunları kaydetti: DTP’yi muhatap alın “Terör örgütüyle konuşulmaz. O konuda ben de aynı görüşteyim. Silahı eline alıp dağa çıkmış kişiyle konuşulmaz. Bakın harplerde bile sonunda politikacılar oturur, sürdürür. Askerler teknik konuları görüşür. Diğerlerini siviller yapar. Kanunlara karşı gelmiş, dağa çıkmış o kişiyle oturduğun zaman çok vahim bir durum olur. Ama kesinlikle PKK’nın silahlı bir örgüt olarak bu işte yer almasının çok yanlış olacağını ve meseleyi baştan tıkayacağını düşünüyorum. Dediğim gibi siyasi kanatta bu yapılıyor şimdi. DTP gelmiş meclise girmiş. Diğer partiler içersinde de o bölgenin bir sürü insanı var. Yani yöntem nasıl olur onu ben bilemiyorum.”
Öcalan sürece gayriresmi olarak katılabilir iması Özkök, açılım sürecine bebek katili Öcalan’ından dahil olması gerektiği yönündeki söylemlere de tuhaf bir karşılık verdi. Özkök şu ifadelerle Öcalan’ın sürece gayri resmi şekilde dahil edilebileceğini ima etti: “Vatandaş olarak benim bile sorumluluğum var. Resmi olarak ne terör örgütünün ne de başı olan Öcalan’ın bu sürece katılması doğru olur. Resmi olarak katılmasının süreci tıkayacağını düşünüyorum. Ama kendi kendiliğinden yaparsa yapar. Ona bir şey denilmez yani. Kendi yaparsa olur.”
AB’ye övgüler yağdırdı Sözde Kürt sorununun “Avrupa Birliğine girilerek” çözüleceğini iddia eden Özkök, milli egemenliğin devrini isteyen, her fırsatta Türk ordusunu hedef alan AB’ye de övgüler yağdırdı: Şimdi, AB’ye girmiş bir Türkiye düşünün, fert başına milli geliri 10 bini geçmiş, 15 bini bulmuş. Gününde mutlu, geleceğinden emin. Bu durumda kimse bir ayrılıkçılık amacı gütmez. Görüşler farklı olabilir. AB’yi beğenen olur, beğenmeyen olur. Ama AB bir kurallar manzumesidir. Bir hayat standardıdır. Bir sistemdir. Buraya girdiğimiz zaman fert başına milli gelir artışı, ulaşılacak refah seviyesi, yaşam kalitesi tamamen olmasa bile ayrılıkçı fikirleri yumuşatacaktır. Devletin kırmızı çizgileri dikkate alarak izlediği politikaları da eleştiren Özkök, “Kafayı hep aynı yere vurmamak lazım. Başka yönleri çözümleri dememek lazım. Sonra askerlikte şöyle denir; Her harekâtın yedek planları da olmalıdır.” dedi
“Türkiye” ismini tartışmaya açtı Özkök’ün röportajda Atatürk’ün kurduğu devlete verilen “Türkiye” ismini de tartışmaya açtı. Tıpkı “Türkiye Cumhuriyeti’nin” adını “Anadolu Cumhuriyeti” yapmayı planlayan 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal gibi konuşan Özkök, şunları kaydetti: “Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Mesela Osmanlı demiş, Selçuklu demiş, Amerikalı demiş. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir. Hatta tarafsız olsun diye başka uluslardan kral ödünç alanlara bile rastlamak mümkündür. Ama hepsi şöyle veya böyle bir çözüm bulmuştur. Biz de çözüm bulmalıyız.” Özkök, bu sözlerinin ardından, yanlış anlaşılmaması gerektiğini ’Türkiye’nin adını değiştirmeyi teklif etmediğini’ ileri sürdü.
Çuval O’nun zamanında geçti Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüttüğü sıralarda, 4 Temmuz 2003’te, Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde karargah kurmuş bulunan 11 Türk askeri ve Türkmen mihmandarları, peşmerge destekli ABD askerleri tarafından başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmışlardı. Süleymaniye’den alınarak Bağdat’a götürülen Türk askerleri sorguya ve işkenceye maruz bırakılmışlardı. Operasyonun ABD’nin en önemli milli bayramı olan 4 Temmuz Bağımsızlık Günü gününe denk getirilmesi, ilgili kurum ve kişilerle irtibat kurulmasını engellediği için 11 Türk askeri toplam 60 saat ABD askerleri tarafından alıkonulmuştu.
Evren de eyaletçiydi 12 Eylül darbesinin mimarı 7.Cumhurbaşkanı Kenan Evren de Özkök’ünkine benzer ifadeler kullanmıştı. Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesi gerektiğini söyleyen Evren, ülkenin 8 eyalete bölünebileceği önerisini getirmişti. Evren bu eyaletleri “Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon” olarak sıralamıştı. Evren şunları kaydetmişti: Aslında bu düşüncem yeni değil. Daha 1980’li yılların başında bunları düşündüm. Çünkü Ankara’dan 81 ile hákim olmak zor. Uykularım kaçıyordu. Ben Cumhurbaşkanı’yken İçişleri Bakanı bunu dile getirdi. Belki 10 yıl, belki 30, belki 50 yıl. Ben 90 yaşındayım. Belki ben görmeyeceğim. Ama Türkiye bir gün mutlaka bu adımları atacak.
Kardeşi doğruladı Sözde Kürt sorununa büyük ilgi gösteren liderlerden birisi olan 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “Türkiye” ismini değiştirmek istediği öne sürülmüştü. 2008 Kasım’ında bir televizyon kanalında konuşan Korkut Özal da “Ağabeyim, Atatürk ve arkadaşlarının kurdukları devlete ‘Türkiye Cumhuriyeti’ değil de ‘Anadolu Cumhuriyeti’ adını verdiklerini düşünelim derdi” sözleri ile iddiaları örtülü olarak doğrulamıştı. Aynı programda bulunan ve bir dönem MHP’den milletvekilliği de yapmış bir gazeteci ise “Ne diyorsunuz siz?” demiş Korkut Özal’a, “Dedikleriniz kayda geçiyor...” ifadeleriyle sözlerini tekrarlatmıştı.
Birilerinin ekmeğine yağ sürülüyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti adını tartışmaya açan Özkök’e tepki yağdı Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Mesela Osmanlı demiş, Amerikalı demiş. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir” sözlerine siyasilerden tepki yağdı. CHP ve DSP’li vekiller, dış güçlerce programlanan, hükümetin Kürt açılımı girişimine destek veren Özkök’ün sözlerinin birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünü ifade etti, “Etnisite sıfatı yakıştırması Türk milletine yapılacak en büyük ihanettir” dedi. Özkök’e gelen tepkiler şöyle: TSK kendi görüşünü açıklar HAKKI SÜHA OKAY (CHP Grup Başkanvekili) Bazı düzenlemeler asla değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Türk milleti kimliği bir milli kimliktir. Türk milletini bir etnisite olarak algılama tarihe ve Türk milletine yapılacak en büyük ihanettir. Türk milleti tarihin derinliklerinden gelen, 4-5 bin yıldır gelen bir isimdir. Çin ve Hindistan’ın yanı sıra Avrupa’da Fransa ve Almanya da böyle. AB istedi diye açılım yapılmaz GÖKHAN DURGUN (CHP Hatay Milletvekili): Şu anda Silahlı Kuvvetler üzerinde ya da silahlı kuvvetlerin görüşünü resmi olarak anlatabilme sıfatını taşımıyor. Bu konuda terörle mücadele yürüten Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mevcut sorumluluk üstlenmiş, resmi düşünceyi söyleyebilecek insanlar var. Eğer böyle bir noktada görüşülecekse askerin fikri alınacaksa, çünkü terörle mücadeleyi yürüten 30 yıldır bu konuda her türlü cefayı çekmiş olan silahlı kuvvetlerdir. TSK’nın şu andaki mevcut resmi görevlileri bu konudaki düşüncelerini açıklarlar. Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz farklı bir konudur. Bizim demokratikleşme ile ilgili atacağımız adımlar, yapılacak girişimler AB tarafından beğenilir, eksik bulunabilir ya da tam onların da kafasındaki çözümler olabilir ama bunlar farklı şeylerdir. Ama AB istedi diye birtakım açılımlar yapmak durumunda ve zorunda değiliz. ATİLLA KART (CHP Konya Milletvekili): Hilmi Özkök, hükümetin bugün sürdürdüğü görüşme yöntemini bir anlamda doğruluyor. Öcalan ile resmi olarak, karşı karşıya gelmek zaten mümkün değil. Siyaseten, fiilen mümkün değil. Ama Öcalan’ın temsil ettiği görüşler ile bu hükümet fiili olarak ilişkiye geçmiş durumda. Daha duyarlı olması lazım HASAN MACİT (DSP İstanbul Milletvekili): Özkök’ün 66. maddeye cevabı farklı bir konuma gitmiş. Burada devlete isim verme konusundaki düşüncelerini neden koymuş? Ve ardından neden (bunları Türkiye’nin isminin değiştirilmesini teklif ettiğim sanılmasın) diyerek neden böyle bir gündem oluşturmaya çalışmış ya da düşünce ifade etmiş bilemiyorum. Türkiye’yi yöneten veya önemli mercilerde olan kişilerin konuşurken çok duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum.
Özkök hakkında İP’ten suç duyurusu İşçi Partisi (İP), eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök hakkında suç duyurusunda bulundu. İP Genel Başkan Yardımcısı avukat Hasan Basri Özbey, suç duyurusu öncesinde, partililerle Ankara Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yaptı. “2002’de Türk Ordusu’na darbe yapıldığı ve bu darbeyle Ecevit Hükümeti’nin dağıtıldığı” iddiasında bulunan Özbey, “bunu ABD’nin planladığını” öne sürdü. Tuncay Güney’in ifadelerine dayanılarak, dönemin müsteşarı Şenkal Atasagun zamanında, 2002’de MİT’in hazırladığı ’Ergenekon’şemasının, 2003’te Genelkurmay Başkanı Özkök’e verildiğinin, MİT’in İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda belirtildiğini iddia eden Özbey, “Genelkurmay Başkanlığı’nca mahkemeye gönderilen yazıda ise kurum arşivinde böyle bir şema bulunamadığının bildirildiğini” kaydetti. Özbey, “Hilmi Özkök, 10 Temmuz 2003’te kendisine ’arz edilen’bu şemayı gayrı resmi olarak Türk Ordusu’na karşı tertiplerde kullanmış, sonra da götürmüştür” iddiasında bulundu. Özbey ve beraberindekilerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu dilekçede, Özkök’ün, “kamu görevini kötüye kullanmak”, “TSK aleyhinde tertiplere girişmek, görevini engellemek, birlik, hiyerarşi ve disiplinini bozmak”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı darbe yapmak” suçlarından cezalandırılması isteniyor.
Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök |
Özkök'ten kritik uyarı... Açılım çalışmalarını sürdüren hükümete Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ten uyarı geldi
Hükümetin açılımıyla ilgili tartışmalara Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök de katıldı. Ankara'daki sıcak gelişmeleri Milliyet Gazetesi'ne değerlendiren Özkök, hükümete "Yanlış çözüm durumu kötüleştirir" uyarısında bulundu. Özkök, "Çözümün güçlü bir Türkiye'ye yol açması şartıyla ilerisi aydınlık olur. Ama ille çözüm diye tutturur da yanlış işler yaparsanız, yanlış çözüm bulursanız durum iyiye değil de kötüye gider. Çünkü bu sosyal olaylarda matematik gibi her seferinde 2 çarpı 2 eşittir 4 kuralı çalışmayabilir. Girişim iyi yönetilmezse sonuçlar hep bize birer engeldir. Birliğini beraberliğini sağlayamayan bir ülke, politik gücünü kaybeder. Ekonomik gücü zayıflar" diye konuştu. "Terör örgütü ile konuşulmaz" diyen Özkök, aylardır kendi yol haritasını oluşturmaya çalışan bebek katili Öcalan'ın sürece resmi olarak katılmasının açılımı tıkayacağı görüşünde olduğunu ise "Terör örgütüyle konuşulmaz. Silahı eline alıp dağa çıkmış kişiyle konuşulmaz. Resmi olarak ne terör örgütünün ne de başı olan Öcalan’ın bu sürece katılması doğru olur. Bunun süreci tıkayacağını düşünüyorum. Ama Öcalan kendiliğinden yaparsa yapar. Ona bir şey denilmez yani" sözleriyle belirtti. Peki Anayasa'nın Türk Milleti'ni tanımlayan 66. maddesi değişmeli mi? Özkök'e göre, Türkiye kendi çözümünü bulmalı. Özkök, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk Halkı'na, Türk Milleti denir. Kelimenin lafzını değil, manasını dikkate almak lazım. Anlamında halk ikna edilmelidir. Bu kelime kullanılıyor ama anlamı budur denmelidir. Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir. Ama hepsi şöyle veya böyle bir çözüm bulmuştur. Biz de çözüm bulmalıyız" diye konuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder