Doğu Türkistan, Sincan Özerk bölgesi, Uygur Türkleri soydaşlarımız. Çin'in Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi’de 25 Haziran 2009 tarihinden itibaren kanlı olaylar yaşanıyor. Çok sayıda Uygur Türkünün hayatını kaybettiği haberleri geliyor. Görüntüler, fotoğraflar internette uçuşuyor. Sabahın erken saatlerinden buyana interneti tarıyorum, TV kanallarında dolaşan haberleri izliyorum. Soydaşlarımız Uygur Türklerinin başına gelen bu kötü olaylar bizi üzmekle birlikte olayları doğru analiz etmek, duygusallığı bir kenara bırakmak zorundayız. Duygusallık ve yanlış yorumlar ileride daha acı neticeler doğuracağı aşikârdır.
Her zaman dediğim gibi soğukkanlı olmalı, olaylara duygusal değil mantığımızla yaklaşmalıyız.
Uygur Türklerinin Çin emperyalizminin pençesinde zulüm gördüğü aşikârdır. Hatta 19 milyon 300 bin civarında olan Sincan Özerk bölgesi Uygur Türklerinin üzerinde arzuları dışında Çin hükümetinin doğum kontrolü uyguladığı, çoğalmalarını engellendiği bilinmekte.
Oysa Çin’in bir yıllık üreme miktarı tüm Uygur Türkleri kadar.
Ayrıca Çin’in bölgeye Han Çinlilerini yerleştirdiği böylece bölgenin çoğunluk halkı durumuna gelmeyi amaçladığı da biliniyor.Ve bunu başarmış durumdalar.
Son durum:
Çinliler:16 890 000
Uygurlar:12 500 000
Huiler: 600 000
Kazaklar:1 100 000
Mançular:90 000
Kırgızlar:150 000
Dongkianglar:40 000
Tacikler:33 000
Tibetliler:5 000
Özbekler:15 000
Davaniler:5 000
Sarı Uygurlar:11 000
Salar :3 000
Tatarlar:5 000
Ruslar:3 000
Boanlar:300
Bütün bu Çin emperyalistmine, zulmüne rağmen olaylara geniş fersfektiften bakmaya çalışalım.
Aklıma ilk gelenleri maddeli yorum:
1-Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Uygur özerk bölgesi. Doğu Türkistan olarak da adlandırılıyor.
Güneyde Tibet Özerk Bölgesi,
Güney doğuda Çinghay ve Gansu eyaletleri,
Doğuda Moğolistan,
Kuzeyde Rusya,
Kuzeybatıda Kazakistan ve
Batıda Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Pakistan
ve Hindistan kontrolündeki Keşmir bölgesiyle komşudur.
Yani Asya enerji kaynaklarına ulaşmada çok çok önemli stratejik bir konuma sahiptir.
2-Olan olaylar İran seçimlerinden sonra ortaya çıkan olaylarla çok büyük bir benzerlik gösteriyor.
3-Olayların kışkırtıcısı olarak gösterilen Dünya Uygur Kongresi başkanı Rabiya Kader’in ABD’de yaşadığı biliniyor.
4-Radikal İslamcı grupların El Kaide ile ilişkide olduğu ve Uygurların uğradığı Çin zulmünü dünya kamuoyuna duyurmak için birçok silahlı eylemler yaptığı biliniyor. Hatta Pekin Olimpiyatlarında birçok küçük çaplı eylem yaptıkları gözlendi.
Tüm bu saydıklarım sadece şunu gösteriyor:
Doğu Türkistan Çin’in emperyalist baskıcı tutumu, jeopolitik konumu, kozmopolitik yapısı ,Asya enerji kaynaklarına sahip olması ve en önemlisi;ABD’nin karşısına rakip olma potansiyeli olan Çin’in bir parçası olması itibariyle günümüz hakim gücünü rahatsız etmektedir.Dünyanın bir çok bölgesinde ve ekonomide çok görülmemekle birlikte Çin/ABD soğuk savaşı çoktan başladı.Afrika’nın göbeğinde Sudan’ın Dafur’un da petrol çıkarma ihalelerinden tutun,okyanuslar arası petrol nakil hatları sebebiyle ABD ve Çin defalarca sıcak savaşın eşiğine gelmekte olduğu bilinen bir gerçek.Çin mallarına karşı uygulanan karalama politikaları da yine ABD’nin hızla devleşen Çin’e karşı gösterdiği ekonomik savaştan başka bir şey değil.Hatta ABD hükümeti Çin’in küresek krizde elini taşın altına sokması gerektiğini defalarca açıkladı.
Sonuç olarak görülen o ki; Vietman Savaşı sorumlusu ABD eski Savunma Bakanı Robert McNamara’nın hayatını kaybettiği bu gün, çok yakın bir gelecekte ABD/ÇİN savaşına hazır olmamız gerekmektedir.
Ve bana göre ABD bu coğrafyada etnik farklılıkları, verilmemiş hakları kullanarak kışkırtıyor ve ülkeleri zayıflatmak için kullanıyor.
İran’da Azeri Türklerini, Çin’de Uygur Türklerini bu amacı için kullandı. Bu kullanmasına yardımcı olan tutum ise İran ve Çin yönetiminin baskıcı, asimilasyoncu, despot yaklaşımlarıdır. Ama her iki Türk soydaşlarımızın şunu kesinlikle aklından çıkarmaması gerekir.
ABD’nin, AB’nin, İsrail’in ipiyle kazanılacak hak ve özgürlükler çok daha büyük sorunlar, hatta soy kırımlar doğura bilir. Uygur ve Azeri Türkleri haklı mücadelelerini emperyalist çakallardan değil, terör örgütlerinden değil kendi güçlerinden ve mazlum halkların kardeşliğinden almak zorundadır.
Benim yorumum bu şekilde.
Birde bir tesadüfe dikkatinizi çekmek istiyorum.
Tarih:21 Kasım 2008: Tayip Erdoğan Hindistan’da.
Tarih:27 Kasım 2008: Hindistan'ın finans merkezi Mumbai'ye terör saldırısı 327 ölü.
Tarih:25 Haziran 2009: Abdullah Gül Çin’de. Sincan Özerk bölgesine de uğradığı 6 günlük gezi.
Tarih:25 haziran2009 ve devam ediyor, Sincan’da ayaklanma.140 ölü.
Tabiî ki sadece tesadüf.
Ama bizim başkanların ayakları Asya’ya hiçte uğurlu gelmiyor.
Ayrıca:
Tarih: 1 Temmus2009: Peres'den Azerbaycan ve Kazakistan’a ziyaret
Tarih:6 Temmuz 2009:Obama Rusya’da.
Ne oluyor ya.
Ne bu Asya’ya ilgi alaka garip değil mi sizce?
Benden bukardar.Saygılar.
TAYYİP ERDOĞAN HİNDİSTAN’DA
Yeni Delhi- Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı resmi törenle karşıladı. Başbakan Erdoğanve eşi Emine Erdoğan'a, kendilerine tahsis edilen makam aracıyla törenin yapıldığı Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na gelişlerinde, yöresel kıyafet giymiş atlı askerler eşlik etti. Erdoğan'ı ve eşi Emine Erdoğan'ı burada Hindistan Başbakanı Singh ve eşi karşıladı. İki ülkenin milli marşlarının çalınmasının ardından Başbakan Erdoğan, tören kıtasını selamladı.
Daha sonra, Erdoğan ve Hindistan Başbakanı Singh basına görüntü verdi. Bu arada Erdoğan, bir gazetecinin sorusu üzerineTürkiye'nin Hindistan ile derin tarihi bağlarının bulunduğunu belirterek, ''Hindistanla aramızda herhangi siyasi bir sorun yok. Özellikle son beş yılda siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel, bir çok alandaki gelişmeleri bu ziyaretle çok daha üst düzeye tırmandırmanın gayretiiçerisindeyiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ziyareti sırasında terör konusunu da görüşeceklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Hindistan Cumhurbaşkanı Pratibha Patil tarafından da kabul edildi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda basına kapalı gerçekleşen kabul, yaklaşık 1 saat sürdü.
Tarih:21.Kasım.2008
HİNDİSTAN’DA TERÖR SALDIRISI
Hindistan'ın finans merkezi Mumbai'ye önceki gün teknelerle gelen silahlı kişiler, lüks Tac Mahal ve Trident-Oberoi otelleri, bir restoran, hastaneler ve bir tren istasyonu dahil olmak üzere en az 10 ayrı yerde önlerine gelene otomatik silahlarla ateş edip el bombaları attı: 81'i Hintli 130 kişi öldü, 327 kişi yaralandı. Saldırıların sorumluluğunu Deccan Mücahidin Örgütü üstlendi. Kriz henüz sona ermiş değil. Güvenlik güçlerinin operasyonları sürüyor.
Tarih:27 Kasım 2008
CUMHURBAŞKANI GÜL ÇİN'DE
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Çin’e yaptığı 6 günlük resmi ziyaret çerçevesinde Çin Devlet Başkanı Hu Jintao ile Pekin’de bir araya geldi.
Türkiye’ye Çin yatırımlarını artırmayı hedefleyen ziyaret Gül’ün cumhurbaşkanı seçildikten sonra bu ülkeye yaptığı ilk ziyaret oluyor.
Hu, ziyaretin iki ülkenin ilişkilerini geliştirme fırsatı yaratmasını umduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül Türkiye’nin Çin ile olan ticaret açığından endişe duyduğunu belirtti. İki ülke arasındaki 17 milyar dolarlık ticaret hacminin 15 milyar dolarını Çin’den Türkiye’ye yapılan ithalat oluşturuyor. Gül bu dengesizliği gidermek için Çin’in Türkiye’ye daha fazla yatırım yapmasını önerdi.
25 Haziran 2009
ÇİN'DE UYGURLAR AYAKLANDI: 140 ÖLÜ
Çin'in Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi karıştı. 'Ayaklanma' olarak tanımlanan olaylarda, 1000 kadar Uygur'un, sokaklarda protesto gösterileri düzenlediği, araçları ateşe verdiği, polisle çatıştığı bildiriliyor. Çin'in Şin-Hua haber ajansı, olaylarda 140 kişinin öldüğünü duyuruyor.
Bölgenin kamu güvenliği bürosu tarafından yapılan açıklamada, olaylarda 816 kişinin de yaralandığı bildirildi.
Çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesinin merkezi Urumçi'de, dün akşam saatlerinde meydana gelen olaylarda 3 sivil ile 1 polisin hayatını kaybettiği açıklandı.
Resmi Şinhua haber ajansı, yerel yetkililere dayanarak, bazı sivil ve polislerin yaralandığını, çok sayıda motorlu araç ve dükkânın ateşe verildiğini ve hasar gördüğünü, ancak durumun kontrol altına alındığını aktardı.
Saldırıya uğrayan Wang Yaming adlı kişi olaylara karışanların bıçak, sopa, taş kullandıklarını, kendisini de bir grup Uygurun kurtardığını söyledi. Zhao soyadlı bir taksi şoförü, dar bir sokakta 20 kadar gencin saldırısına uğradığını, dövüldüğünü, parasının ve cep telefonunun alındığını, arabasının camlarının kırıldığını anlattı.
Wang Kunding adlı bir kişi de, getirildiği hastanede akşam saatlerinde 8-9 Uygur tarafından yolunun kesildiğini, hangi etnik gruptan olduğunu sorduklarında "Han" cevabını vermesinden dolayı dövüldüğünü iddia etti. Şinhua'nın haberinde, olayları çıkaran grupların yerel saatle akşam 20.20 civarında Urumçi'nin ana caddelerinde görülmeye başlandığı, yoldan geçen Han milliyetinden kişileri dövdükleri, otobüslere taş ve sopalarla saldırdıkları, bariyerleri devirdikleri belirtildi.
Haberde görgü tanıklarının ifadesine dayanılarak, olaya karışanların bölgenin dış ticaret komitesine ait bürosunun yakınlarında bir oteli ateşe verdikleri, en az 30 otobüs ve minibüste hasara yol açtıkları ileri sürüldü.
Şinhua muhabirleri, bazı Uygurların, saldırıya uğrayan Han Çinlilerini güvenli yerlere kaçırdıklarını ve gördükleri kişileri olay yerine yaklaşmamaları konusunda uyardıklarını bildirdi. Yerel saatle akşam 22.45'e kadar bölgedeki Geleneksel Çin Tıbbı Hastanesine 37 Han ve Uygur getirildi. Yaralılardan birinin durumunun ciddi olduğu açıklandı.
"OLAYLARIN ARKASINDAKİ GÜÇ"
Urumçi'de tansiyonun yükselmesinin nedeni, Şao-Guan Eyaleti'nde, 25 Haziran'da bir fabrikada, Uygurlarla, Han kökenli Çinliler arasında çıkan kavga. Kavgada 2 Uygur kökenli işçinin öldüğü bildiriliyor.
Uygurlar, olayla ilgili soruşturma isteyerek Urumçi sokaklarına çıktı. Göstericiler dağılmayı reddedince, polisle karşı karşıya geldiler.
Yerel hükümet tarafından yapılan açıklamada, ilk araştırmalara göre olayların, başında Rabiya Kader'in başında bulunduğu Dünya Uygur Kongresi tarafından kışkırtıldığı öne sürüldü.
Eski bir iş kadını olan Rabiya Kader, ulusal güvenliği zedelediği gerekçesiyle 1999'da tutuklanmış ve 17 Mart 2005'te kefaletle serbest bırakılarak tedavi olmak için ABD'ye girmişti.
Yerel hükümet tarafından bu sabah yapılan açıklamada, "olayın yurt dışındaki unsurlar tarafından kışkırtılan ve yurt içinde organize edilen, planlı ve örgütlü bir şiddet suçu olduğuna dair bulgular bulunduğu" ifade edildi.
Açıklamada, Dünya Uygur Kongresi'nin destekçilerini bir süredir internet yoluyla "daha cesur olmaya ve daha büyük işler yapmaya" kışkırttığı iddia edildi.
Urumçi'de gece bazı caddeler trafiğe kapatılırken, kaç kişinin gözaltına alındığına ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı. Bölgenin başkanı Nur Bekri, sabah yaptığı televizyon konuşmasında, terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılık olmak üzere üç gücün, 26 Haziranda Guangdong eyaletindeki bir oyuncak fabrikasında Uygur ve Han işçiler arasında meydana gelen iki Uygurun öldüğü kavgayı kaos yaratmak için kullandığını söyledi.
Nur Bekri, ölen Uygurların cenazelerinin Sincan'a gönderildiğini belirterek, Sincan ve Guangdong polisinin ortak araştırma yürüttüğünü kaydetti. Söz konusu kavganın, Han milliyetinden bir kadın işçinin bir Uygur işçi tarafından cinsel tacize uğramasından dolayı çıktığı iddia edilmişti.
Resmi rakamlara göre, nüfusu 21 milyonu geçen Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 10 milyon 960 bin Uygur, Moğol ve Hui milliyetlerine mensup vatandaşlar yaşıyor.
25 Haziran 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder