İSTANBUL'DA
'DİYALOG' VE EVANJELİK BULUŞMASI
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Genişletilmiş Ortadoğu Projesi
(GOP) derken, Ortadoğu'yu şekillendirmek adına yeni bir proje gündeme
sokuluyor. İstanbul'da çok sayıda Hıristiyan, Evanjelik ve Diyalogcu isim
biraraya gelerek Ortadoğu'nun geleceğini masaya yatırdı. Acaba sıradaki proje
Yeni Ortadoğu Diyaloğu mu?
İLGİNÇ TOPLANTI, İLGİNÇ İSİMLER
"Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış: Müslüman ve
Hıristiyan Perspektifler" konulu toplantı dün İstanbul'da başladı.
Ortadoğu'da yaşanan çatışmaların son bulması için yapılan toplantıya katılan
konukların arasında ilginç isimler yer alıyor. Konukların arasında
"Dinlerarası Diyalog" danışmanları ve "Siyonist Hıristiyan"
olarak nitelenen Evanjeliklerin de bulunması toplantının amacını özetliyor.
Çalıştay'ın amacı olarak Ortadoğu'da akan kanı durdurmak açıklanıyor, ancak
Ortadoğu'da akan kanın kimler tarafından ve niçin akıtıldığını da bilmeyen yok
tabii.
DİYALOGCULAR VE EVANJELİKLER
Katılımcılar arasında öne çıkan isimlerden biri Suad Younan.
Younan 2010 yılından bu yana, Lüteryen Dünya Federasyonu başkanlığı
görevini yürüten, 1998 yılından beri de Filistin, Ürdün ve Kutsal Topraklar
Evanjelik Lüteryen Kilisesi Piskoposu olan Munib Younan'ın eşi. Aynı zamanda
ELCJHL kadın komitesi başkanı da olan Younan, Lüteryen Kilisesi, uluslararası
ve yerel STK'lar ile birlikte kadınlara yönelik faaliyetler de yürütüyor.
İnançlar arası diyalog bağlamında insan haklarıyla ilişkili meselelerde de
aktif olarak çalışıyor. Bir diğer katılımcı Dr. Aly Al-Saman'da. Dinlerarası
Diyalog Özel Temsilcisi. Al-Saman aynı zamanda Dinlerarası Diyalog Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı.
DERİN TEREDDÜTLER!
Millî Gazete'nin üç gün önce "İstanbul'da ilginç
toplantı' başlığıyla verdiği "Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış:
Müslüman ve Hıristiyan Perspektifler" başlığıyla İstanbul'da yapılan
toplantı derin tereddütleri de gündeme taşıdı.
* Toplantının en
önemli kısmı neden basına kapalı yapıldı? İslam dünyasından gizlenmek istenen
neydi?
* Konuşmacıların
sık sık vurgu yaptığı YENİ ORTADOĞU kavramıyla ne kastediliyor? Yeni Ortadoğu
BOP'un revize edilmiş ismi mi?
* Neredeyse
tamamı Müslüman nüfusun yaşadığı coğrafya olan Ortadoğu'da barış için
neden Hıristiyan aleminden çok ilginç isimler davet ediliyor?
* Toplantıya
katılan bazı davetlilerin küresel Dinlerarası Diyalog Çalışmalarının önemli
isimleri oluşunun belli bir maksadı var mı?
* 'Ortak Gelecek
Tasavvuru' kavramı Ortadoğu'da tasarlanan yeni bir süreci mi ifade ediyor?
* Bu süreçte
Türkiye, dinlerarası diyalog çalışmaları çerçevesinde Yeni Ortadoğu'yu
Hıristiyanlarla birlikte inşa etmek mi istiyor?
* Derin
tereddütleri zihinlere kazıyan bu toplantıya 'Hıristiyan Siyonistler' olarak
bilinen ve özellikle de Filistin'de Müslümanlara hayat hakkı tanımayan ve
Mescid-i Aksa'nın yıkılmasına, Armegedon savaşının yapılmasına iman etmiş olan
Evanjelik tarikatından temsilci neden davet edildi?
* Zalimlerle
mazlumların, adeta kurtla kuzunun aynı masaya oturtulduğu böylesi bir toplantı
neden Türkiye'nin öncülüğünde ve İstanbul'da yapılıyor?
"Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış: Müslüman ve
Hıristiyan Perspektifler" konulu çalıştay dün İstanbul'da başladı.
Ortadoğu'da yaşanan çatışmaların son bulması için yapılan çalıştaya katılan
konukların arasında ilginç isimler yer alıyor. Konukların arasında
"Dinlerarası Diyalog" danışmanları ve "Siyonist Hıristiyan"
olarak nitelenen Evanjeliklerin de bulunması toplantının amacını özetliyor.
Çalıştay'ın amacı olarak Ortadoğu'da akan kanı durdurmak açıklanıyor, ancak
Ortadoğu'da akan kanın kimler tarafından ve niçin akıtıldığını da bilmeyen yok
tabii.
KİRLİ PLANLAR ALTINDA "ORTAK BİR GELECEK TASAVVURU"
Konferans resmi internet sitesi olan
"ortadogudabaris2012.com"da, konferansla ilgili olarak "Yeni
Ortadoğu'da dini ve sosyal barışın ve uyumun tesisi için üzerimize düşen
görevler nelerdir?" sorusu ile başlayıp, "Arap Uyanışı ve Yeni
Ortadoğu'da Barış uluslararası konferansı, bu acil sorulara cevap aramak
amacıyla Arap ülkelerinden, Ortadoğu'dan ve Türkiye'den dini liderleri ve
uzmanları bir araya getirmeyi hedeflemektedir. Konferansta Arap Uyanışı'nda
Müslüman-Hıristiyan ilişkileri ele alınacak ve ortak bir gelecek tasavvuru
üzerinde durulacaktır." ifadelerine yer veriliyor. "Yeni
Ortadoğu" ifadesi ile adeta Büyük Ortadoğu Projesi ile yeniden
şekillendirilmekte olan İslam coğrafyası vurgulanmış oluyor. Tarih boyunca
diğer inançlarla hiçbir sıkıntısı olmayan ve şu an mağdur durumda olan
Müslümanlara ne gibi roller düştüğü sorusuyla, adeta yapılan bu dizaynda
verilmesi muhtemel yeni rollerin önü açılmış oluyor.
ARAP BAHARINI "DİYALOG"A BAĞLAMA ÇABASI MI?
Arap coğrafyasındaki toplumların ekonomik ve siyasi
taleplerinin neticesinde ortaya çıkan "Arap Baharı" olgusunu,
Ortadoğu merkezli bir "dinlerarası diyalog" eksenine çekme niyeti bu
ilginç bir konferansla bir kez daha hayat buluyor. Konferansın ilk gününde ele
alınan konulardan birisi "Arap Uyanışı ve Yeni Orta Doğu'da Müslüman-Hıristiyan
ilişkileri" olurken, öğleden sonraki basına kapalı olan bölümde de bir
diğer ilginç konu başlığı olarak "Orta Doğu'da Dini Çoğulculuk ve Bir
Arada Yaşama Kültürü" başlıklı çalıştay gerçekleştirildi. Bu konferans,
"Arap Baharı" olgusunu "dinlerarası diyalog ve ılımlı
İslam" sularına çekerek kendine yontmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
Konferansın ikinci gününde ise "Dini ve Ulusal Kimlikler, Aidiyet ve
Müslüman-Hıristiyan İlişkileri" ve "Sosyal Değişim ve Dini Liderlik"
çalıştayı yapılacak. Konferansın sonunda da sonuç bildirgesi açıklanacak.
SANKİ KATLİAMLARDAN MÜSLÜMANLAR SORUMLU
Arap dünyasındaki hareketlenmeyi, "Ortadoğu'da
Barış" gerekçesiyle Müslümanları hizaya sokma fırsatına çevirmek isteyen
Batı, desteklediği dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam projeleriyle de kendisi
için "zararsız" bir İslam maksadını da güdüyor. Büyük Ortadoğu
Projesi'ni uygulamaya sokarak "zararsız İslam"ın ilk adımı olan
"İslami Yeşil Kuşak"ı hayata geçirmeye başlayan ve bu uğurda
savaştan, işgalden, katliamdan ve milyonların kan ve gözyaşını dökmekten
çekinmeyenlerin ekmeğine yağ sürecek bir şekilde "Ortadoğu'da barışı"
Müslüman - Hıristiyan işbirliğinde aramak, bir bakıma Müslümanları
barışın önündeki engel olarak görmek oluyor. Bu açıdan bakılınca, bu toplantı
ve katılımcıların kimliği de anlam kazanıyor.
NEREDEYSE "ÖLDÜRENE DEĞİL, ÖLENE SUÇLU" DİYECEĞİZ
Başbakan Erdoğan'ın konferansın açılışında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeler çok dikkat çekti. Erdoğan, bugün dinler arasındaki
münasebetlere, Haçlı Seferleri, Endülüs tecrübesi, dünya savaşları, Filistin
meselesi gibi acı olayların değil; bir arada yaşamaya dair güzel örneklerin,
birlikte inşa edilen medeniyetlerin yön vermesi gerektiğini ifade ederek,
"21. yüzyılın bu ilk yıllarında, herkes, her dini lider, her kanaat
önderi, kendi özeleştirisini samimi şekilde yapmalı, hataları ve sevapları ortaya
koymalıdır" dedi. Yani, "Haçlı Seferleri, Endülüs tecrübesi, dünya
savaşları, Filistin meselesi" gibi zikrettiği "kötü
tecrübelerin" tamamı Müslümanların mağduriyetine ve mazlumluğuna yol
açmamış gibi, bunların hepsini bir çırpıda sildi ve bu olayların faili olan
Batı medeniyetini birlikte hareket etmeye davet etti. Bir bakıma, öldürenden
bir af dilenmediği kaldı.
İLGİNÇ KATILIMCILAR, İLGİNÇ SORULAR
Arap Baharı ile Ortadoğu'da barışa "Müslüman ve
Hıristiyan Perspektifinden" bakma amacında olan konferansa "Arap
Baharı"nın başladığı ülke olan Tunus'un yanı sıra Mısır, Yemen, ABD, Suudi
Arabistan, Vatikan ve Suriye'nin de aralarında bulunduğu 23 ülkeden katılım
oldu. Ortadoğu'daki barış meselesiyle ilgili olarak ABD ve Vatikan'ın davet
edilmesi merak uyandırırken, konferansta cevap aranacak sorular da hayli dikkat
çekici. Konferansta, "Yüzlerce yıllık bir arada yaşama kültürü ve dini
çoğulculuk tecrübesi, bölgede adil ve barışçıl bir düzenin inşasına nasıl
katkılar sunabilir?", "Müslüman ve Hıristiyan topluluklar ve onların
ruhani liderleri, tehditleri fırsata çevirmek için nasıl bir liderlik rolü
üstlenebilir?", "Yeni Ortadoğu'da dini ve sosyal barışın ve uyumun
tesisi için üzerimize düşen görevler nelerdir?" gibi sorulara cevap
aranacağı belirtildi. Bölgedeki huzursuzluğun ve çatışma atmosferinin
sebeplerinden ve taraflarından birisi olarak Müslümanları gören bir bakış
açısıyla hazırlanmış olan bu sorular, bir bakıma bölgeyi "patlamaya hazır
bombaya" çevirmiş olan Batılı emperyalistleri de aklamış oluyor. Bu konferansla
"ortak bir gelecek tasavvuru" diyerek zalim ile mazlumu aynı potada
eritmek, mazlumu sorunun bir parçası gibi görmek ve bir bakıma zalime meşruiyet
kazandırmak dışında bir amaç hasıl olmayacak gibi gözüküyor.
"YENİ ORTADOĞU" AMBALAJLI KİRLİ PLAN
ABD'nin yürürlüğe koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi ile
birlikte yeniden şekillendirilen İslam coğrafyası ve Ortadoğu gerçeği ortada
duruyor. "Arap Baharı" ile bir değişim geçiren Arap dünyasını BOP
eksenine çekmek isteyen ABD ve Batı, hiçbir fırsatı kaçırmıyor ve değişen
idarelere de çengel atmaktan geri kalmıyor. Eli kanlı Büyük Ortadoğu Projesini,
Ortadoğu ve İslam coğrafyasına cicili bicili bir ambalajla sunmanın bir fırsatı
olarak "Arap Baharı"nı kaçırmak istemeyen emperyal güçler için
"Yeni Ortadoğu" gibi süslü ifadeler bulunmaz bir fırsat olarak
görülüyor. Maalesef, Türkiye'nin bölgede önce "rol model" olarak
takdimi, şimdi de "medeniyetlerarası ittifak"ın hamisi olarak aktif
bir role soyunması, çizilen rolün gereği olarak düşünülüyor.
DİYALOGCULAR VE EVANJELİKLER BİR ARADA
Katılımcılar arasında öne çıkan isimlerden biri Suad Younan.
Younan 2010 yılından bu yana, Lüteryen Dünya Federasyonu başkanlığı
görevini yürüten, 1998 yılından beri de Filistin, Ürdün ve Kutsal Topraklar
Evanjelik (ELCJHL) Lüteryen Kilisesi Piskoposu olan Munib Younan'ın eşi. Aynı
zamanda ELCJHL kadın komitesi başkanı da olan Younan, Lüteryen Kilisesi,
uluslararası ve, yerel STK'lar ile birlikte kadınlara yönelik faaliyetlerde
yürütüyor. İnançlar arası diyalog bağlamında insan haklarıyla ilişkili
meselelerde de aktif olarak çalışıyor. Bir diğer katılımcı Dr. Aly Al-Saman'da.
Dinler arası Diyalog Özel Temsilcisi. Al-Saman aynı zamanda Dinler arası
Diyalog Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Dr. Al-Saman kültürel ve dinler arası
diyalog konularında yaptığı çalışmalarla öne çıkan bir akademisyen. Dr
Al-Samaan 2005 yılından beri de Mısır'da Yüksek İslami İşler Konseyinde Dinler
arası Diyalog Komisyonuna Başkanlık ediyor. 1989 yılından bu yana da Paris
merkezli Yahudi-Müslüman-Hıristiyan Diyalogu ve Barış Eğitimi Birliği'nin
Başkanlığını yürütüyor. Dr. Mahmud Azab El Ezher Büyükimamının Dinler arası
Diyalog Danışmanı.2010 yılından beri de El Ezher Diyalog Merkezi direktörlüğü
görevini yürütüyor. (Milli Gazete)
ORTADOĞUYU ŞEYHLER,ŞIKLAR,PAPAZLAR,HAHAMLAR ŞEKİLLENDİRECEKMİŞ.
VE TABİKİ ; EMPERYALDEN BESLENENE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
"SAHİPSİZ VATANIN BATMASI HAKTIR,
SEN SAHİP ÇIKARSAN BU VATAN BATMAYACAKTIR."
MEHMET AKİF ERSOY